Eurovision birincisi "inanılmaz çifte standarta" ateş püskürdü

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP
TT

Eurovision birincisi "inanılmaz çifte standarta" ateş püskürdü

Fotoğraf: AFP
Fotoğraf: AFP

İsviçre adına yarışan Nemo, Eurovision'ı kazandıktan birkaç dakika sonra yıllık şarkı yarışmasının organizatörlerine ateş püskürdü.

Nemo, İsveç'in Malmö kentinde düzenlenen 2024 töreni sırasında The Code performansıyla jüriyi ve halkı etkiledi.

İsrail'in katılmasının arena çevresinde Filistin yanlısı gösterilere yol açması ve Hollandalı Joost Klein'ın performansını sergilemesine saatler kala diskalifiye edilmesi nedeniyle bu yılki organizasyon Eurovision tarihinin en tartışmalı yarışmalarından biri oldu.

Eleştirilen bir diğer ayrıntı da seyircilerin arenaya non-binary (ikili cinsiyet sınıflandırmasının dışındaki kimlikler için kullanılan tanım -çn.) bayrağı getirmesine izin verilmediğinin söylenmesiyken, Nemo kazandıktan sonra düzenlediği basın toplantısında bu durumu eleştirdi. 

Eurovix muhabiri @vDanDesign'ın bu konuyu Nemo'ya sorması üzerine yarışmanın ilk non-binary kazananı bunu "inanılmaz" diye nitelendirdi.

Şarkıcı "Eurovision hayır dediği için bayrağımı içeri kaçak sokmam gerekti ama yine de yaptım, umarım başkaları da bunu yapmıştır" diye ekledi.

xc
Eurovision birincisi Nemo, perde arkasında yaşanan olaylar nedeniyle organizatörlere ateş püskürdü (TT Haber Ajansı/AFP)

Ama yani, hadi ama, bu apaçık çifte standart.

Kazanan ilan edildikten sonra kupasını kıran şarkıcı sözlerine şöyle devam etti:

Kupa onarılabilir; belki Eurovision'un da ara sıra biraz onarıma ihtiyacı vardır.

Nemo basın toplantısı salonunda bir araya gelen gazetecilerden dev tezahürat ve alkışlar aldı.

Gazetecilere "tüm bu deneyimin gerçekten yoğun olduğunu ve baştan sona her şeyin hoş olmadığını" da söyleyen sanatçı şöyle ekledi:

Her şey sevgi ve birliktelikle ilgili değilmiş gibi görünen pek çok şey vardı. Bu beni gerçekten üzdü ve aynı zamanda… Burada çok fazla sevgi de vardı.

"Daha fazla şefkat" ve "empati" çağrısı yapan Nemo, galibiyetini "kendisi olmaya cesaret eden, duyulmaya ve anlaşılmaya ihtiyaç duyan kişilere" adadığını söyledi.

The Independent yorum için Avrupa Yayın Birliği'yle temasa geçse de henüz yanıt alamadı.

Eurovision'ı 591 gibi yüksek bir puanla İsviçre kazanırken, onu hemen arkasından 547 puanla Hırvatistan takip etti.

İlk 5'teki diğer ülkeler Ukrayna (453 puan), Fransa (445 puan) ve Birleşik Krallık'tan (BK) 12 tam puan alan İsrail oldu. İsrail'in adayı Eden Golan toplamda 375 puan aldı ancak Graham Norton'ın belirttiği üzere seyirciler tarafından yuhalandı.

BK'nin yarışmacısı Olly Alexander, Dizzy şarkısıyla sadece 46 puan aldı.

Independent Türkçe



Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
TT

Ölüme yakın deneyimlerde zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)
Ölüme yakın deneyim yaşayan bazı kişiler, sanki zaman ortadan kalkmış gibi hissettiğini söylüyor (Unsplash)

Ölümle burun buruna gelen kişiler, yaşadıkları deneyim sırasında zamanın durmuş veya yavaşlamış gibi geldiğini sıkça bildiriyor. 

Başından böyle bir olay geçmeyen kişilerin aklına film sahneleri gelecektir. Örneğin bir trafik kazasında hayatını kaybetmekten kıl payı kurtulan bir karakter etrafına bakarken, sahne daha yavaş akıyor. 

Ölüme yakın deneyimler üzerine çalışan psikiyatr Bruce Greyson'ın 1980-1990'larda yaptığı çalışmalarda, bu türden deneyimler yaşayan kişilerin yaklaşık yüzde 70'i "zamanın durduğunu veya anlamını yitirdiğini" bildirmişti. 

Peki bu travmatik olaylar neden böyle bir etki yaratıyor ve zamanın nasıl algılandığı hakkında neler söylüyor? 

İnsanlar zamanı nasıl algılıyor?

Liverpool John Moores Üniversitesi'nde zaman psikolojisi üzerine çalışan Dr. Ruth Ogden, yıllar önce geçirdiği bir trafik kazasından sonra bu alana ilgi duymaya başlamış. 

Psikoloji hocası, Conversation için kaleme aldığı yazıda, başka bir araçla çarpıştıktan sonra adeta zaman durmuş gibi hissettiğini anlatıyor.  

15 yıl boyunca ölüme yakın deneyimlerde neden zamanın yavaşladığı ve zamanın nasıl algılandığı üzerine araştırmalar yürüten Dr. Ruth Ogden ulaştığı sonuçları şöyle açıklıyor:

Biz saniyeleri ve dakikaları mükemmel bir doğrulukla kaydeden saatler gibi değiliz. Bundan ziyade beynimiz, zamanı çevremizdeki dünyaya duyarlı bir şekilde algılamaya ayarlanmış gibi görünüyor.

Dr. Ogden, beynin duygusal ve fizyolojik uyarılmayı düzenleyen bazı bölgelerinin, aynı zamanda zamanın işlenmesinde de rol oynadığını ekliyor. 

Bu nedenle duygular yoğunlaştığı sırada beynin zaman algısı da etkileniyor. Örneğin keyifli vakit geçirirken zaman uçup gidiyor ve sıkıcı ortamlarda geçmek bilmiyor. 

Ölüme yaklaşınca zaman neden yavaşlıyor?

Ölüme yakın deneyimlerde zamanın neden yavaşladığı kesin olarak bilinmiyor. Bilim insanları bunun altında savaş ya da kaç tepkisinin yattığını düşünüyor. Evrimsel süreçte hayatta kalma içgüdüsü olarak gelişen bu tepki, tehdit anında ortaya çıkıyor.

Tehlike karşısında beyin daha hızlı çalıştığı için ölüme yakın deneyim yaşayan kişiler çevrelerinin daha yavaş hareket ettiğini görüyor. 

Psikoloji ve Ruh Sağlığı Sınır Alanları Enstitüsü'nden araştırmacı Marc Wittmann bu durumu şöyle açıklıyor:

Organizma çevresel uyaranları normalden daha hızlı işleyerek kişinin daha kolay tepki vermesini sağlıyor. Daha hızlı algılamak, düşünmek ve hareket etmek hayatta kalmak için avantaj demek.

Yaşlandıkça zaman daha mı hızlı akıyor?

Herkes ölüme yakın bir deneyim yaşamayabilir fakat birçok kişi yaşı ilerledikçe zamanın akıp gittiğinden yakınıyor. 

Geçmişe bakınca çocukken vakit daha yavaş akıyormuş gibi gelirken, yetişkinlikle beraber sanki göz açıp kapayıncaya kadar yıllar geçiyor.

Bilim insanları bu durumun birkaç nedeni olduğunu söylüyor. Örneğin çocukken bir yıl, yaşanan sürenin daha büyük bir kısmına tekabül ediyor. Nörolog Santosh Kesari "10 yaşındaki bir çocuk için bir yıl, hayatının yüzde 10'u. 60 yaşındaki biri için ise hayatının yüzde ikisinden daha azı" diyor. 

Ayrıca çocukken sürekli yeni şeylerle karşılaşmak, hafızada daha kalıcı etkiler bırakıyor. Kesari şu ifadeleri kullanıyor:

Zamanı unutulmaz olaylarla ölçüyoruz ve yaşlandıkça hatırlanmaya değecek daha az yeni şey yaşanıyor. Bu da çocukluğun daha uzun sürmüş gibi görünmesine yol açıyor.

Bilim insanın burada bahsettiği, zamanın o an içinde nasıl algılandığından ziyade, nasıl hatırlandığı. 

Yine de bazı çalışmalarda çocukken zamanın akışının daha yavaş algılandığı bulunmuştu. Nörobilimci Patricia Costello, çocukların gelişim aşamasında olduğunu belirterek "Sinirsel iletimleri yetişkinlere kıyasla fiziksel olarak daha yavaş. Bu da zamanın geçişini algılama biçimlerini etkiliyor" diyor:

Yetişkinliğe ulaşınca zaman devrelerimiz kablolamayı tamamlıyor ve zamanın geçişini doğru bir şekilde nasıl kodlayacağımızı deneyimlerimizle öğreniyoruz.

Yaşlanınca zamanın daha hızlı akıyormuş gibi gelmesi, büyük ölçüde yeni deneyimlerin azlığıyla ilişkilendiriliyor. Costello bu histen kurtulmak isteyenlere hayatlarına yenilik katmasını öneriyor.

Bilim insanı "Her şeyin çok hızlı geçip gittiği, kendi hayatımızı kaçırdığımız hissini nasıl durdurabiliriz? İş dönüp dolaşıp yeni şeyler öğrenmeye geliyor" diyerek ekliyor: 

Yeni bir beceri öğreniyor musunuz? Farklı bir şeyler pişiriyor musunuz? Mümkün olduğunca hayatınıza yenilik katmak, anıların öne çıkmasını sağlayacak ve bir bakıma zamanı uzatacaktır.

Independent Türkçe, Conversation, Psychology Today, NBC News