Bollywood, demokrasi ve laiklik savunuculuğundan muhafazakarlığa nasıl kaydı?

Bollywood, dünyanın en büyük film sektörü konumunda (Reuters)
Bollywood, dünyanın en büyük film sektörü konumunda (Reuters)
TT

Bollywood, demokrasi ve laiklik savunuculuğundan muhafazakarlığa nasıl kaydı?

Bollywood, dünyanın en büyük film sektörü konumunda (Reuters)
Bollywood, dünyanın en büyük film sektörü konumunda (Reuters)

Amerikan medya kuruluşu CNN, Hindistan Başbakanı Narendra Modi yönetimi altında Bollywood'un nasıl muhafazakarlaştığını inceledi.

Haberde, yılda 1500 ila 2 bin film üretilen devasa sinema sektörünün "ülkenin kültürü, kimliği ve ekonomisi üzerinde büyük etkisi olduğu" belirtildi.

Ancak eskiden laik ve demokratik değerleri temsil eden Hint sinemasının, son 10 yılda Modi'nin liderliğindeki radikal sağcı Hindistan Halk Partisi'nin (BJP) politikaları doğrultusunda muhafazakar bir çizgiye kaydığı öne sürüldü.  

Mumbai'de yaşayan film eleştirmeni ve gazeteci Tanul Thakur, Müslümanlar başta olmak üzere dini azınlıkları yok sayan yapımların Modi döneminde arttığını savunarak şunları söyledi: 

Popüler Hint sinemasındaki bu büyük değişimi, filmlerin sadece hükümetin çizgisine uymakla kalmayıp, aynı zamanda giderek daha korkunç hale geldiğini ilk elden gördüm. Siyasetin, sinemaya bu kadar etki ettiğine, Hindistan'daki dini azınlıkların ve her türlü anlatı çeşitliliğinin bu kadar bariz şekilde görmezden gelindiğine tanıklık etmek çok endişelendirici.

Haberde, 2022 yapımı Kashmir Files (Kashmir Dosyaları) ve 2023 yağımı Kerala Story (Kerala Hikayesi) filmlerinin, stereotip tasvirlerle Müslümanları kötülediği ve dini gerilimi körüklediği gerekçesiyle eleştiri topladığına dikkat çekildi. 

İktidarın filmleri doğrudan fonlamadığı fakat Modi'nin her iki filmden de övgüyle söz ettiği hatırlatıldı. Ayrıca BJP kontrolündeki bazı eyaletlerde polislere ve kamu görevlilerine filmleri mesai saatlerinde izlemeleri için izin verildiğine işaret edildi.

Kashmir Files'ın yönetmeni Vivek Agnihotri, 2022'de CNN'e verdiği söyleşide "Müslümanları eleştiren bir film yapmadım" demişti.

Kerala Story'nin yönetmeni Sudipto Sen ise geçen yıl yerel medyaya yaptığı açıklamada İslamofobi eleştirilerini reddederek filmde DEAŞ'ı hedef aldığını savunmuştu. 

Haberde, BJP'nin radikal sağcı politikalarıyla güçlenen Hindu milliyetçilerinin, iktidarı eleştiren veya "hassas konulara" giren filmlere tepki gösterdiğine de işaret edildi. 

2020'de çıkan Netflix yapımı A Suitable Boy'da (Uygun Erkek), Hindu tapınağında Müslüman bir erkeğin genç bir Hindu kadını öptüğü sahnenin muhafazakarlardan büyük eleştiri topladığı hatırlatıldı. 

Aynı platformda 2023'te yayımlanan Annapoorani de "dini hassasiyetlerle uyuşmadığı" gerekçesiyle tepki çekmişti. Netflix bunun ardından filmi platformdan kaldırmıştı. Radikal sağcı düşünce Vishva Hindu Parishad kuruluşu, platformun kararını "zafer" diye nitelemişti.

Independent Türkçe, CNN, Guardian



Hollywood'un rock yıldızı: İkonik oyuncu Val Kilmer hayatını kaybetti

The Doors, gişede başarı yakalayamasa da eleştirmenler, Val Kilmer'ın rock dünyasının en kışkırtıcı figürlerinden biri olan Jim Morrison'ı başarıyla canlandırmasından övgüyle bahsetmişti (TriStar Pictures)
The Doors, gişede başarı yakalayamasa da eleştirmenler, Val Kilmer'ın rock dünyasının en kışkırtıcı figürlerinden biri olan Jim Morrison'ı başarıyla canlandırmasından övgüyle bahsetmişti (TriStar Pictures)
TT

Hollywood'un rock yıldızı: İkonik oyuncu Val Kilmer hayatını kaybetti

The Doors, gişede başarı yakalayamasa da eleştirmenler, Val Kilmer'ın rock dünyasının en kışkırtıcı figürlerinden biri olan Jim Morrison'ı başarıyla canlandırmasından övgüyle bahsetmişti (TriStar Pictures)
The Doors, gişede başarı yakalayamasa da eleştirmenler, Val Kilmer'ın rock dünyasının en kışkırtıcı figürlerinden biri olan Jim Morrison'ı başarıyla canlandırmasından övgüyle bahsetmişti (TriStar Pictures)

Jim Morrison ve Batman gibi ikonik rollerle başrol yıldızlığını tatmış ancak çok yönlü yetenekleri ve esrarengiz kişiliğiyle aynı zamanda dikkat çekici bir yardımcı oyuncu da olan Val Kilmer, Salı günü Los Angeles'ta hayatını kaybetti. Kızı Mercedes Kilmer'a göre ölüm sebebi zatürreydi. 

Hollywood'un en tanınmış oyuncularından Val Kilmer, 2014'te gırtlak kanserine yakalanmış ve sonrasında iyileşmişti.

Rock yıldızı havasına sahip, uzun boylu ve yakışıklı bir aktör olan Kilmer, kariyerinin ilk dönemlerinde birkaç kez gerçekten de bir rock yıldızını canlandırmıştı.

Hollywood kariyeri rock yıldızı rolüyle başladı

Sinema kariyerine, 1984 yapımı Top Secret! adlı Soğuk Savaş parodisinde Berlin'de sahne alan, farkında olmadan Doğu Almanya'nın birleşme planlarına dahil olan Amerikalı bir şarkıcı rolüyle başladı.

Oliver Stone'un yönettiği 1991 tarihli kült film The Doors'da, psikedelik cazibenin sembolü Jim Morrison'ı canlandırarak unutulmaz bir performans sergiledi. 1993'teki Çılgın Romantik'teyse (True Romance) Quentin Tarantino'nun yazdığı hikayede, Christian Slater'ın oynadığı baş karakterin hayalindeki Elvis Presley olarak kısa ama etkileyici bir rol üstlendi.

Kilmer, 1992 yapımı Şimşek Yürek (Thunderheart) filminde Güney Dakota'daki bir Kızılderili bölgesinde cinayet soruşturması yürüten acemi bir FBI ajanını, 1997 tarihli Aziz'de (The Saint) ise Rus mafyasıyla kedi-fare oyunu oynayan usta bir hırsızı canlandırdı. En çok bilinen rollerinden biriyse 1995 yapımı Batman Daima'da (Batman Forever) Gotham'ı İki-Yüz ve Bilmececi gibi kötü adamlara karşı savunan Batman karakteriydi. Ancak hem film hem de Kilmer'ın performansı, Batman serisinin en güçlü temsilcileri arasında görülmedi.

"Hollywood'un nefret etmeyi sevdiği adam"

1996'da Entertainment Weekly dergisi, Kilmer hakkında "Hollywood'un nefret etmeyi sevdiği adam" başlıklı bir kapak haberi yayımlamıştı. 

Kilmer, özellikle kariyerinin başlarında zor bir insan olduğu yönündeki söylentilerle tanınıyordu. Ancak Oliver Stone yıllar sonra onun yanlış anlaşıldığını savunarak, "İnsanları rahatsız etmesinin sebebi, anlaşılması zor biri olmasıydı" demişti.

zsdfrgt
Kilmer, kariyeri boyunca hem izleyiciler hem de yönetmenler tarafından genellikle öngörülemez biri olarak görülmüştü (AP)

Robert Downey Jr. da 2005 tarihli Kiss Kiss Bang Bang'de Kilmer'la çalışmadan önce, ondan hiç hoşlanmadığını ancak sonrasında çok yakın dost olduklarını söylemişti: 

Bunun haber niteliğinde olduğunu sanmıyorum ama Val kronik olarak eksantrik biri.

Kilmer, 1986 yapımı Top Gun'da Tom Cruise'un kendini beğenmiş ve havalı rakibi Iceman rolüyle büyük çıkış yaptı ve bu rolü 2022'deki Top Gun: Maverick'te yeniden canlandırdı. 1993'te Kasabanın Namusu'nda (Tombstone) Wyatt Earp'ün yakın arkadaşı silahşor Doc Holliday'yi canlandırdı. 1995 yapımı Büyük Hesaplaşma'da (Heat) ise Robert De Niro ve Al Pacino gibi usta oyuncularla birlikte bir soygun çetesinin üyesi olarak yer aldı.

"Her zaman hayran kaldım"

Kilmer, kariyeri boyunca karizmatik ve merak uyandıran bir oyuncu olarak anıldı. Yönetmen Michael Mann, onunla Büyük Hesaplaşma üzerinde çalışırken, şöyle demişti: 

Val'in karakterleri içselleştirme biçimine ve oyunculuktaki değişkenliğine her zaman hayran kaldım.

2007'de Oliver Stone, "Çoğu oyuncu, Val'de görünenin ötesinde bir şeyler olduğunu fark eder" demişti. Senarist ve yönetmen David Mamet ise 2004 yapımı Spartan'da Kilmer'la çalıştıktan sonra, "Gerçekten harika aktörlerde olan bir şeye sahip: Her şeyi doğaçlama gibi hissettirme yeteneği" diyordu.

Peşini bırakmayan trajedi

Val Edward Kilmer, 31 Aralık 1959'da Los Angeles'ta dünyaya geldi ve şehrin kuzeybatısındaki Chatsworth semtinde büyüdü. Babası Eugene bir emlak geliştiricisiydi, annesi Gladys Ekstadt ise ev hanımıydı. Kilmer 9 yaşındayken ebeveynleri boşandı. 1977'de küçük kardeşi Wesley havuzda boğularak hayatını kaybetti. Bu trajedi, Kilmer'ın peşini yıllarca bırakmadı.

fdvgbhy
Val Kilmer, canlandırdığı karakterlerin duygularını kolayca ele vermeyen biri olarak biliniyordu (AFP)

Kilmer, Juilliard Sanat Okulu'na başvurdu 17 yaşında kabul edilerek tarihte okula giren en genç öğrencilerden biri oldu. Tiyatroya büyük ilgi duyuyordu. 1981'de mezun olduktan sonra New York'ta sahnelenen How It All Began adlı oyunda rol aldı. 1983'te Broadway'de The Slab Boys adlı oyunda Sean Penn ve Kevin Bacon'la oynadı, 1988'de Hamlet'i canlandırdı ve 1992'de 'Tis Pity She's a Whore oyununda Jeanne Tripplehorn'la başrolleri paylaştı.

Mark Twain hayranı

1988 yapımı Willow filminin setinde Joanne Whalley'yle tanışıp evlenen Kilmer'ın bu ilişkisi boşanmayla sonuçlandı. Mercedes ve Jack adında iki çocuğu bulunan aktör, uzun yıllar Santa Fe'de bir çiftlikte yaşadı. Hatta bir dönem New Mexico valiliğine aday olmayı bile düşünmüştü.

Val Kilmer, Mark Twain'e duyduğu büyük ilgiyi bir tiyatro oyununa dönüştürerek Citizen Twain adlı tek kişilik gösteriyi sahneledi. Aynı zamanda, Twain'i 2014 yapımı Tom Sawyer & Huckleberry Finn filminde de canlandırdı.

2021'de, hayatı ve kariyeri hakkında yıllar boyunca biriktirdiği arşiv görüntülerinden oluşan Val adlı belgesel yayımlandı. Çocuklarının yapımcılığını üstlendiği ve oğlu Jack'in seslendirdiği bu belgesel, En İyi Biyografik Belgesel dalında Eleştirmenlerin Seçimi Ödülü kazandı.

"Gerçek bir ikon oldun"

Josh Brolin, Josh Gad ve Bill Simmons gibi isimler, Kilmer'ın ölümünün ardından üzüntülerini dile getiren taziye mesajları paylaştı. 

Brolin, "Akıllı, cesur, yaratıcı ve deli doluydu. Onu çok özleyeceğim" derken 44 yaşındaki Amerikalı aktör Josh Gad, şu ifadeleri kullandı:

Çocukluğumun en önemli filmlerinden bazılarında yer aldığın için teşekkürler, Val. Gerçek bir ikon oldun.

Popüler kültür sitesi The Ringer'ın sahibi Bill Simmons X'teki paylaşımında, "Val Kilmer gibisi yoktu. Çalışmalarından gerçekten keyif aldım" diye yazdı.

Senarist-yönetmen Dylan Park-Pettiford, "Artık onun gibi fazla insan çıkmıyor" dedi. 

"Tek bir pişmanlığım var"

Kariyerinde her zaman kalıpların dışına çıkmayı tercih eden Kilmer, 2012'de Hollywood Reporter'a verdiği röportajda şunları söylemişti: 

Hiçbir şeyden pişmanlık duymuyorum. Bu bir klişe ama bir bakıma doğru: Bir kez yıldız olduğunuzda, hep yıldızsınızdır; sadece hangi seviyede olduğunuz değişir.

Aynı söyleşide Kilmer, 10 yıldan uzun süredir ana akım Hollywood'dan uzak kalması hakkında konuşmuş ve kariyerinin alışılmışın dışında bir seyir izlediğini kabul etmişti. Başka ilgi alanları olduğunu belirterek, "Çocuklarımla vakit geçirmek istiyordum" demişti.

Vanity Fair'a verdiği başka bir röportajda ise Kilmer, "aslında tek bir pişmanlığı" olduğunu söyleyerek, Hollywood'da "son derece sağlam bir kimlik" geliştiren Johnny Depp, Nicolas Cage, Tom Hanks ve Sean Penn gibi isimlere atıfta bulunmuştu:

Yıllar önce tüm akıllı meslektaşlarım gibi bir imaj oluşturmadığım için pişmanım.

Kaynaklar: New York Times, Hollywood Reporter, Vanity Fair, Far Out Magazine