250 milyon yıllık fosil Dinozorlar Çağı'nın başlangıcına ışık tuttu

Güney Yarımküre'deki en eski deniz sürüngeninin 46 yıl önce bulunan fosili yeni çalışmayla anlamlandırıldı.

Nothosaurlar, 251 milyon önce başlayıp 200 milyon yıl önce sona eren Trias Devri'nde yaşıyordu (Stavros Kundromichalis)
Nothosaurlar, 251 milyon önce başlayıp 200 milyon yıl önce sona eren Trias Devri'nde yaşıyordu (Stavros Kundromichalis)
TT

250 milyon yıllık fosil Dinozorlar Çağı'nın başlangıcına ışık tuttu

Nothosaurlar, 251 milyon önce başlayıp 200 milyon yıl önce sona eren Trias Devri'nde yaşıyordu (Stavros Kundromichalis)
Nothosaurlar, 251 milyon önce başlayıp 200 milyon yıl önce sona eren Trias Devri'nde yaşıyordu (Stavros Kundromichalis)

Güney Yarımküre'deki en eski deniz sürüngeni bulundu. 246 milyon yıllık fosil, bu canlıların gezegene nasıl yayıldığına ışık tutuyor. 

Yaklaşık 250 milyon önce meydana gelen kitlesel bir yok oluşla deniz ekosistemlerindeki canlıların büyük bir bölümü ortadan kalktı. Büyük Yok Oluş denen bu olay Dinozorlar Çağı'nı başlatırken hayatta kalan deniz canlıları da Dünya'nın okyanuslarına yayılmaya başladı. 

Evrimsel açıdan dönüm noktası kabul edilen bu olayın kanıtları Kuzey Buz Denizi'ndeki Spitsbergen, Kuzey Amerika ve Çin gibi yerlerde gün yüzüne çıkarılmıştı. Yeni Zelanda'nın Güney Adası'nda keşfedilen fosilse, bu sürecin Güney Yarımküre'deki ayağına dair önemli bilgiler veriyor. 

Bir dere yatağında 1978'de bulunan nothosaur fosilinin önemi son incelemelere kadar anlaşılmamıştı. Nesli tükenmiş deniz sürüngenleri sauropterygia üsttakımında yer alan nothosaurların boyu 7 metreye kadar varıyordu. Basık bir kafatasına sahip bu sürüngenler ince konik dişleriyle balık ve kalamar yakalıyordu. 

Current Biology adlı hakemli dergide dün yayımlanan çalışmada incelenen nothosaur omuru fosili, Yeni Zelanda'nın bulunduğu bölgenin sularla kaplı olduğu bir döneme ait. Bilim insanları nothosaurun, 246 milyon yıl önce Panthalassa denen büyük okyanusun güney kutup kıyısında yaşadığını tahmin ediyor. 

Makalenin ortak yazarı Benjamin Kear "Yeni Zelanda'da bulunan nothosaur, Güney Yarımküre'den daha önce çıkarılan, bilinen en eski sauropterygia fosillerinden en az 40 milyon yıl daha eski" diyor. 

Bu eski deniz sürüngenlerinin, o zamanlar güney kutup dairesi olan bölgede deniz canlılarıyla dolu sığ bir kıyı ortamında yaşadığını gösterdik.

Panthalassa'nın kuzeydoğusundan kuzeybatı sınırlarına kadar uzanan bir kuşakta keşfedilen, en eski nothosaur fosilleri yaklaşık 248 milyon yıllık. Bu deniz sürüngenlerinin okyanusun bu uç kısımlarına nasıl ve ne zaman gittiği heniz net olarak bilinmiyor. 

Yeni çalışma bu belirsizliğe ışık tutarak ekvatordan yayıldıklarını öne sürüyor. Kear şu ifadeleri kullanıyor:

Sauropterygia canlılarının küresel dağılımını gösteren, zaman ayarlı bir evrimsel model kullanarak nothosaurların ekvator yakınlarında ortaya çıktığını, daha sonra Dinozorlar Çağı'nın başlangıcını belirleyen dehşet verici kitlesel yok oluştan sonra karmaşık deniz ekosistemlerinin yeniden kurulmasıyla aynı anda hem kuzeye hem de güneye doğru hızla yayıldığını ortaya koyduk.

Bu çağın başlangıcında gezegen şiddetli bir küresel ısınma sürecinden geçerken, sıcak iklimler güney kutbundaki deniz sürüngenlerinin çoğalmasını sağladı. Araştırmacılar bu nedenle nothosaurların gezegene yayılırken kutup noktalarını asıl güzergah olarak kullandığını düşünüyor.

Öte yandan bunun doğrulanması için daha fazla bulguya ihtiyaç var. Kear, "Kuşkusuz Yeni Zelanda'da ve Güney Yarımküre'nin başka yerlerinde keşfedilmeyi bekleyen, nesli tükenmiş deniz yaratıklarına ait daha fazla fosil kalıntısı var" diyor.

Independent Türkçe, Science Daily, Popular Science, Current Biology



Osmanlı'dan Fransa'ya verilen dikilitaştaki gizemli mesajlar çözüldü

Paris'te yer alan Concorde Meydanı'ndaki dikilitaş (AFP)
Paris'te yer alan Concorde Meydanı'ndaki dikilitaş (AFP)
TT

Osmanlı'dan Fransa'ya verilen dikilitaştaki gizemli mesajlar çözüldü

Paris'te yer alan Concorde Meydanı'ndaki dikilitaş (AFP)
Paris'te yer alan Concorde Meydanı'ndaki dikilitaş (AFP)

Paris'teki ünlü Antik Mısır Dikilitaşı üzerine kazınmış hiyeroglifler, Firavun II. Ramses'i tanrıların emrettiği şekilde öven bir propaganda olabilir.

MÖ 1279'dan MÖ 1213'e kadar Mısır'ı yöneten II. Ramses'in yaptırdığı anlaşılan dikilitaş Luksor'a yerleştirilmişti. Osmanlı İmparatorluğu'ndan bir paşa (Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa -ed.n.) tarafından 1830'da Fransa'ya verilmişti.

Simgesel yapının üzerinde bir dizi gizli yazıt var.

Bu oymalardan bazıları, dikilitaş restorasyon nedeniyle iskeleyle çevriliyken Aralık 2021’de ilk kez fark edildi.

O sırada Mısırbilimci Jean-Guillaume Olette-Pelletier'in, piramidin altın tepesinin yakınındaki en yüksek kısımda yer alan bazı yazıtları kaydetmesine izin verilmişti.

Mısırbilimci henüz hakem denetiminden geçmemiş bir çalışmada, 3 bin 300 yıllık anıtın üzerindeki gizli yazıtların yalnızca belirli koşullar altında Mısırlı soyluların göreceği şekilde tasarlandığını savunuyor.

Olette-Pelletier, dikilitaşın batı yüzünün Nil'e baktığını, bu nedenle de tepeye yakın yazıtların nehirde tekneyle seyahat edenlerin görebileceği bir yerde olduğu öne sürüyor.

Araştırmaya göre yazıtlar, II. Ramses'in "tanrılar tarafından seçildiğini, ilahi bir öze sahip olduğunu ve bu nedenle Mısır'ı yönetmeye hakkı olduğunu" ilan ediyor.

23 metre yüksekliğindeki yapının bu bölümündeki tasvirler, II. Ramses'i tanrı Amon'a adaklar sunarken tasvir ediyor.

Dr. Olette-Pelletier, "Bu mesajlar, yapıyı inşa eden Firavun II. Ramses'in lehine yapılan bir tür propaganda" diyor.

İnsanlar tanrı Amon'un altında bir sunu masası olduğunu fark etmemişti. Bu, hiçbir ögesi eksik olmayan anlamlı bir ifadenin varlığını ortaya koyuyor: kralın tanrı Amon'a verdiği bir sunu.

Mısırbilimci, anıtın etrafında dolaşarak üzerine kazınmış toplam 7 gizli mesajı deşifre ettiğini söylüyor.

sdfrgthy
Turistler Mısır'daki Luksor tapınağını ziyaret ediyor (AFP)

Bulguların, mesajların yalnızca belirli bir açıdan görülebildiği üç boyutlu kriptografi adı verilen bir şifreleme yöntemine daha fazla ışık tuttuğunu belirtiyor.

Dikilitaşta, okuma yönüne göre farklı anlamlar taşıyan iki sıra hiyeroglif yer alıyor.

Dr. Olette-Pelletier örneğin bir oymanın bir yöne doğru okunduğunda II. Ramses'in tahttaki tam adını yazdığını, diğer yöne doğru okunduğundaysa sonsuz yaşama sahip olduğunu bildirdiğini ifade ediyor.

Dr. Olette-Pelletier bulgularının, Égypte Nilotique et Méditerranéenne adlı hakemli dergide yayımlanmayı beklediğini söylüyor.

Çalışmada yer almayan bazı araştırmacılar, çalışma yayımlanana kadar yazıtların bu şekilde yorumlanmasına dair daha temkinli yaklaşılması gerektiğini belirtiyor.

Dikilitaşın tepesindeki oymaların ve sanatsal tasvirlerin, mesafe nedeniyle Nil'de tekneyle seyahat edenler tarafından görülüp görülemeyeceği araştırılmaya devam ediyor.

Independent Türkçe