Dinozorlarla yaşayan memeli, uzun ömrüyle şaşırttı

166 milyon yıl önce yaşamış küçük hayvanın büyüme ve gelişme süreçlerinin analizi, memelilerin evrimsel başarısına ışık tutabilir

Krusatodon kirtlingtonesis, Orta Jura Dönemi'nde dinozorlarla birlikte yaşıyordu (Maija Karala/İskoçya Ulusal Müzesi)
Krusatodon kirtlingtonesis, Orta Jura Dönemi'nde dinozorlarla birlikte yaşıyordu (Maija Karala/İskoçya Ulusal Müzesi)
TT

Dinozorlarla yaşayan memeli, uzun ömrüyle şaşırttı

Krusatodon kirtlingtonesis, Orta Jura Dönemi'nde dinozorlarla birlikte yaşıyordu (Maija Karala/İskoçya Ulusal Müzesi)
Krusatodon kirtlingtonesis, Orta Jura Dönemi'nde dinozorlarla birlikte yaşıyordu (Maija Karala/İskoçya Ulusal Müzesi)

166 milyon yıl önce yaşamış bir memeli türüne ait fosiller, bu canlıların şaşırtıcı derecede uzun bir ömür sürdüğünü ortaya koydu. Bilim insanları son bulguların, biyolojinin en büyük sorularından birinin cevaplanmasına katkı sağlamasını bekliyor.

Yaklaşık 174 milyon yıl önceden 163 milyon yıl önceye kadar süren Orta Jura Dönemi'nde yaşayan Krusatodon kirtlingtonensis, memelilerin doğrudan atalarından biri. 

Modern memeliler küçükken hızlı büyüyor ve yetişkinliğe ulaştığında büyümesi yavaşlıyor. Daha küçük boyutlu canlılarda bu süreç daha hızlı seyrederken, örneğin fareler genellikle iki yıldan uzun yaşamıyor. 

Daha önceki çalışmalarda farelere yakın boyutlardaki Krusatodon'un, modern akrabalarından daha uzun yaşadığına dair işaretler elde edilmişti. Ancak soyu tükenmiş bu memeliler, son zamanlara kadar kapsamlı bir şekilde incelenmemişti. 

Önde gelen hakemli dergi Nature'da dün yayımlanan çalışmada analiz edilen fosiller, Krusatodon hakkında pek çok bilgiyi gün yüzüne çıkardı. Bilim insanları yeni bulguların, memelilerin doğada nasıl başarı gösterdiği sorusuna ışık tutacağını düşünüyor. 

Krusatodon, bu çalışmaya kadar sadece bir diş örnekleriyle saptanmıştı. Yeni araştırmayı yürüten ekipse biri 1972, diğeri de 2016'da keşfedilen iskelet parçalarını inceledi. Diş, uyluk kemiği ve ön ayak kemikleri gibi parçaları içeren fosiller, beklenmedik derece iyi korunmuştu. 

Birleşik Krallık'a bağlı Skye Adası'nda çıkarılan fosillerin ilki bir yetişkine, diğeri de bir yavruya aitti. Araştırmacılar X ışını kullanarak ve diş örneklerindeki halkalara bakarak fosilleri analiz etti. 

Bunun sonucunda yetişkin Krusatodon'un öldüğünde yaklaşık 7, yavrunun da 7 ay ila iki yaşında olduğu ortaya çıktı. 

Küçük bir keseli sıçana benzeyen bu hayvanlardan yetişkin olanının ağırlığı 55-155 gram diye hesaplanırken, yavru da onun yaklaşık yarısı kadardı. 

Araştırmacılar ayrıca yavru Krusatodon'un süt dişlerinin yerini, yetişkinlik dişlerine bırakma sürecinde olduğunu buldu. Hayvan öldüğü sırada muhtemelen yeni sütten kesilmişti veya kesilmek üzereydi. Bu boyuttaki modern memeliler süt dişlerini genellikle birkaç aylıkken düşürüyor. 

Bilim insanları hem yavru hem de yetişkinin diş örneklerinden yola çıkarak Krusatodonların şaşırtıcı derecede uzun bir ömür sürdüğü sonucuna vardı. 

Makalenin başyazarı Dr. Elsa Panciroli "Bu kadar yaşlı bir yavru olmasını beklemiyorduk" diyerek ekliyor:

Boyutuna bakınca dişlerini iki yıl değil, birkaç hafta veya ayda düşürmesi beklenir.

Yaklaşık 166 milyon yıl önce yaşamış bu memelilerin uzun ömrü, daha geniş bir zamana yayılan bir gelişim göstermelerine yol açmış olabilir. 

Krusatodon bu açıdan modern memelilerden ayrılıyor fakat bilim insanlarına göre soyu tükenmiş bu canlılar, torunlarıyla bazı benzerlikler de taşıyor. Dr. Panciroli, "Daha yavaş büyüseler de büyüme şekilleri bugünün memelilerine çok benziyor gibi görünüyor" diyor.

Paleontolog, memelilerin doğada nasıl başarı gösterdiği ve geniş alanlara yayıldığı sorusunu cevaplamaya doğru önemli bir adım atıldığı görüşünde:

Bunu anlamak için eşsiz biyolojilerinin nereden geldiğini anlamamız gerekiyor. İşte bu da bulmacanın bir parçası.

Memelilerin bir zamanlar daha yavaş geliştiğine dair bulgular bu açıdan önem taşısa da ne zaman ve nasıl daha hızlı büyümeye başladıklarını öğrenmek gerekiyor. 

Dr. Panciroli, "Bugün tüm memelilerin yavruyken hızlı büyüdüğü ve sonra sınırlı büyümeye [büyümenin yetişkinlikte yavaşlaması] geçtiğini biliyoruz. Bu muhtemelen bu kadar başarılı olmalarının bir nedeni ancak bunun nasıl gerçekleştiğini bulmamız gerekiyor" ifadelerini kullanarak ekliyor:

Ve tabii ki bunun nasıl gerçekleştiğini öğrendiğimizde, nedenini ele almaya başlayabiliriz.

Bilim insanları Mezozoyik Dönem'e ait daha fazla fosilin keşfedilmesiyle bu sorunun cevaplanacağını umuyor. 

Independent Türkçe, Popular Science, Guardian, New York Times, Nature



Evrimin faturası: İnsan beyni büyüdükçe daha hızlı yaşlanıyor

Beynin, hayatta kalmada kritik rol oynayan bölgeleri, ilk bozulanlar gibi görünüyor (Pixabay)
Beynin, hayatta kalmada kritik rol oynayan bölgeleri, ilk bozulanlar gibi görünüyor (Pixabay)
TT

Evrimin faturası: İnsan beyni büyüdükçe daha hızlı yaşlanıyor

Beynin, hayatta kalmada kritik rol oynayan bölgeleri, ilk bozulanlar gibi görünüyor (Pixabay)
Beynin, hayatta kalmada kritik rol oynayan bölgeleri, ilk bozulanlar gibi görünüyor (Pixabay)

İnsan beyninin daha fazla büyüyen bölgelerinin daha hızlı yaşlandığı saptandı. 

6 ila 7 milyon yıl önce ortaya çıkan insanları, yakın akrabaları olan diğer primatlardan ayıran en önemli özelliklerden biri büyük bir beyne sahip olması. 

Milyonlarca yıllık evrim sürecinde büyümekle kalmayıp karmaşık bir yapıya da bürünen insan beyni, dille iletişim kurmaktan geleceği planlamaya kadar pek çok avantaj sağlıyor.

Öte yandan hakemli dergi Science Advances'ta yayımlanan yeni bir çalışmaya göre, bütün bunların bir bedeli de var. 

İnsan ve diğer primatların beyninin nasıl yaşlandığını gözlemlemek isteyen araştırmacılar, 480 insan ve 189 şempanzenin beyin taramalarını inceledi. 

Şempanzeler, insanların atası değil fakat iki tür de ortak bir atadan evrimleşti. İnsan beyni ise, şempanzelerinkinin üç katı büyüklükte.

Bilim insanları iki beyinde de 17 ayrı bölge olduğunu kaydetti. Bunların bazıları eşit boyuttayken, bir kısmı insanlarda daha geniş bir alana yayılmıştı. 

Bunlardan biri de gözlerin hemen arkasında yer alan ve karar vermede kritik rol oynayan orbitofrontal korteksti. 

Ardından yaşlanma sürecini inceleyen ekip, iki türün beyninin de zaman içinde küçüldüğünü gözlemledi. 

Ancak bazı kısımlar daha hızlı küçülürken, insan beynindeki en hızlı yaşlanmanın, orbitofrontal korteks ve evrimsel süreçte daha fazla büyümenin görüldüğü diğer bölgelerde gerçekleştiği bulundu.

Araştırmacılar ayrıca babun ve Hint şebeğinin beynini de şempanzelerle karşılaştırdı. Öte yandan bu kıyaslarda, beyin genişlemesi ve yaşa bağlı gerileme arasında bir ilişki saptanmadı. 

Heinrich Heine Düsseldorf Üniversitesi'nden ve çalışmanın yazarlarından Dr. Sam Vickery, beynin en hızlı genişleyen bölümlerinin, en karmaşık işlerden sorumlu olduğunu söylüyor. Bu durum, sözkonusu bölgelerin daha çabuk yıpranıp küçülmesini açıklayabilir.

Ancak insan beynindeki daha büyük kısımların neden daha hızlı küçüldüğünü açıklamak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. 

Çalışmada yer almayan bazı uzmanlar da bulguların daha fazla katılımcıyla desteklenmesi gerektiğini düşünüyor. University College London'dan antropolog Dr. Aida Gomez-Robles "İnsanlardaki yaşlanmaya ilişkin benzer çalışmalar genellikle binlerce kişiyi içeriyor" diyerek ekliyor:

Bulgular, bu bölgelerin bazıları için geçerli ancak hepsi için geçerli olup olmadığını bilmiyoruz.

Bulguların kesin bir şekilde doğrulanması halinde ilginç bir durum da ortaya çıkıyor: İnsanların hayatta kalma şansını artırarak şempanzelerden daha uzun ömürlü olmasını sağlayan bölgeler, aynı zamanda ilk yaşlanan kısımlar.

Yaşın ilerlemesiyle ortaya çıkan bazı sorunlar, evrimin bir avantajla beraber bir dezavantaj da getirmesinin sonucu olabilir. Dr. Vickery şu ifadeleri kullanıyor:

Böyle muhteşem bir beynimiz var ama bunun bir bedeli de var.

Independent Türkçe, Science Alert, New York Times, Science Advances