Yaşlandıkça kanser riski neden artıyor?

Kanser tedavisi gören bir hasta (Reuters)
Kanser tedavisi gören bir hasta (Reuters)
TT

Yaşlandıkça kanser riski neden artıyor?

Kanser tedavisi gören bir hasta (Reuters)
Kanser tedavisi gören bir hasta (Reuters)

Kanserin çoğunlukla orta yaşlı ya da yaşlı insanları hedef aldığı gerçeği, bilim insanlarını her zaman büyüleyen en büyük gizemlerden biri.

Şarku’l Avsat’ın New York Post'tan aktardığına göre Colorado Üniversitesi Kanser Merkezi Müdür Yardımcısı Dr. James Degregori, “Hayatınızın ilk elli yılında bir araba kazasında ölme ihtimaliniz kanserden ölme ihtimalinizden iki kat daha fazladır. Ancak bu durum, kanser vakalarının yüzde 90'ının görüldüğü 50 yaşından sonra aniden değişir” ifadelerini kullandı.

Bunun neden böyle olduğuna dair çeşitli teoriler var. Yakın zamanda yayınlanan bazı araştırmalar ana faktörün ‘iltihaplanma’ olduğunu öne sürüyor.

Manhattan'daki Icahn Genomik Enstitüsü Direktörü Dr. Brian Brown konuya dair şu ifadeleri kullandı: “Yaşlanmayla ilişkili iltihaplanma, yaşlı insanlarda kanser riskinin artmasına katkıda bulunan etkili bir faktördür. İnflamasyon özünde iyi bir şeydir. Vücudun bağışıklık tepkisinin bir parçasıdır ve her enfeksiyon kaptığımızda ölmememizin nedenidir. Ancak yaşlandıkça bu durum değişir. Özellikle 40 yaşından sonra vücudumuz inflamasyonu azaltmakta zorlanır. Örneğin, yaşlı insanların ciddi Kovid-19 semptomları geliştirmesinin nedeni budur. Birçok yaşlı insanı öldüren virüs değildi. Virüsün neden olduğu iltihaplanmaydı. Bunu durduramadılar.”

Kolumbia Üniversitesi Tıp Merkezi'nde yardımcı doçent olan ve A Silent Fire: The Story of Inflammation, Diet, and Disease (Sessiz Bir Yangın: Enflamasyon, Diyet ve Hastalığın Hikayesi) kitabının yazarı Shilpa Ravella, “Bilimin bir zamanlar inflamasyon hakkında düşündüğü her şey değişiyor. İnflamasyon ve kanser arasındaki ilişki daha önce düşünüldüğünden daha karmaşık. İnflamasyon aslında kanserin ayırt edici özelliklerinden biri” şeklinde konuştu.

efdfe
Kanser hücreleri (Reuters)

The Full-Body Fat Fix: The Science-Based 7-Day Plan to Cool Inflammation, Heal Your Gut, and Build a Healthier, Leaner You! (Tüm Vücut Yağ Onarımı: İnflamasyonu Sakinleştirmek, Bağırsaklarınızı İyileştirmek, Daha Sağlıklı ve Daha Zayıf Olmak için 7 Günlük Plan!) kitabının yazarı Stephen Perrine, “İnflamasyon bağışıklık sistemini yüksek alarm durumuna geçirir, bu ise sanılanın aksine bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tespit edememesine ve onlara etkili bir şekilde saldıramamasına neden olur. Yaşla birlikte, beyaz kan hücrelerinin sitokin üretme kabiliyeti artar, bu da sürekli bir iltihap durumuna neden olarak bağışıklık sisteminin kanser hücrelerini tespit etmesini ve onlara saldırmasını zorlaştırır” ifadelerini kullandı.

San Diego'daki California Üniversitesi'nde tıp profesörü olan Dr. Ian Neal'a göre teori nispeten yeni ve tartışmalı.

“İnflamasyon kronik hastalığın bir belirteci midir yoksa kronik hastalığa mı neden olur?” diye soran Neal, “İnflamasyon ve çeşitli hastalık durumları arasında birçok ilişki bulduk. Ancak bunlar her zaman nedensel bir ilişkiye dönüşmüyor. Başka bir deyişle, kronik inflamasyon ve kanser arasındaki ilişki halen tartışmaya açık” dedi.

Ancak Ravella, inflamasyon ve kanser arasındaki ilişkiyi ‘çift yönlü’ olarak görüyor.

Ravella, “İnflamasyon kanseri besler ve kanserin kendisi de daha fazla inflamasyonu besler. İnflamasyon vücutta ister kanser teşhisinden önce ister sonra mevcut olsun, kanserin varlığının ve gelişiminin tüm aşamalarını ya da başka bir deyişle tümör ortamını etkiler. Doktorların genellikle test etmediği düşük seviyedeki enflamasyon bile kanseri teşvik edebilir” şeklinde konuştu.

Peki bu konuda ne yapabiliriz?

Geçmişte doktorlar iltihaplanmayı tamamen durdurarak bazı hastalıkları tedavi etmeye çalıştılar. Ancak bu biraz polis teşkilatının tamamını kovarak, polis yolsuzluğunu düzeltmeye çalışmaya benziyor.

Brown, “İnflamasyon doğal bağışıklık sürecinin bir parçasıdır. Bunu ortadan kaldırmak muhtemelen birinin bağışıklığını bastırmak anlamına gelecektir ki, bunu yapmak istemeyiz. Çünkü enfeksiyonlarla ve hatta kanserlerle savaşmak için inflamatuar süreçlere ihtiyacımız vardır. Yapmak istediğimiz şey sadece aşırı iltihaplanmayı engellemektir”dedi.

Bunun doğru beslenme yoluyla ele alınabileceğini söyleyen Perrine ise anti-inflamatuar diyetlerin, inflamasyonu artıran yüksek oranda işlenmiş gıdaları ortadan kaldırmayı ve bitki bazlı gıdaların çeşitli bir karışımını yemeyi içerdiğini belirtti.

Perrine, “Diyetinizde ne kadar çok bitki çeşidi olursa (haftada en az 30 farklı çeşit), mikrobuyomunuz o kadar sağlıklı olur ve o kadar az iltihaplanırsınız” dedi.



Karanlık maddenin kökeni "Karanlık Büyük Patlama"da mı gizli?

Gizemli karanlık maddenin evrendeki maddenin yüzde 85'ini oluşturduğu öne sürülüyor (Pexels)
Gizemli karanlık maddenin evrendeki maddenin yüzde 85'ini oluşturduğu öne sürülüyor (Pexels)
TT

Karanlık maddenin kökeni "Karanlık Büyük Patlama"da mı gizli?

Gizemli karanlık maddenin evrendeki maddenin yüzde 85'ini oluşturduğu öne sürülüyor (Pexels)
Gizemli karanlık maddenin evrendeki maddenin yüzde 85'ini oluşturduğu öne sürülüyor (Pexels)

Bilim insanları karanlık maddenin diğer maddelerden sonra, "Karanlık Büyük Patlama" denen bir olayla ortaya çıktığını öne sürdü. 

Standart kozmolojik modele göre 13,8 milyar yıl önce gerçekleşen Büyük Patlama'yla evren bir saniyeden kısa sürede muazzam bir hızla genişledi.

Bu dönemde sıcak plazmayla dolu evrende, karanlık madde de dahil her şeyin, bu plazmanın soğumaya başlamasıyla meydana geldiği düşünülüyor.

Evrenin yüzde 27'sini oluşturduğu öne sürülen karanlık madde, ışıkla etkileşime girmediği için gözlemlenemiyor. 

Var olduğu düşüncesiyse, yarattığı kütleçekim etkisinin normal veya gözlemlenebilen madde üzerindeki etkisine dayanıyor.

Bilim insanları yaklaşık 100 yıldır bu maddenin varlığını doğrulayacak kanıtlar ararken, bazıları da gerçek olmadığını savunuyor. 

Physical Review D adlı hakemli dergide yayımlanan yeni bir makalenin yazarları, bu gizemli maddenin kökenini sorgulamaya açıyor.

Geçen yıl yine aynı bilimsel dergide çıkan bir makalede, karanlık maddenin Büyük Patlama'dan birkaç ay sonra gerçekleşen başka bir patlamayla ortaya çıkmış olabileceği iddia edilmişti. 

Austin Teksas Üniversitesi'nden Katherine Freese ve Martin Winkler, Karanlık Büyük Patlama adını verdikleri bu olayla sıcak ve karanlık plazma patlaması yaşandığını savunuyor. Tıpkı Büyük Patlama'nın normal maddeyi ortaya çıkarması gibi, bu olayın da karanlık maddeyi yarattığı düşünülüyor.

ABD'deki Colgate Üniversitesi'nden Cosmin Ilie ve Richard Casey'nin yeni çalışmasıysa, bu teoriyi destekleyerek karanlık maddeyi saptamaya yönelik yöntemler öneriyor.

Araştırmacılar, mevcut deneysel verilere dayanarak Karanlık Büyük Patlama modelinin geçerli olabileceği senaryoları inceledi. 

Karanlık maddenin kökenine dair yeni ihtimalleri ele alan ekip, bırakmış olabileceği kütleçekimsel dalgaların izini sürerek Karanlık Büyük Patlama teorisinin test edilebileceğini söylüyor. 

Ilie, "Karanlık Büyük Patlama tarafından üretilen kütleçekim dalgalarını tespit etmek, bu yeni karanlık madde teorisine çok önemli kanıtlar sağlayabilir" diyor: 

Uluslararası Pulsar Zamanlama Dizisi (IPTA) ve Kilometre Karelik Dizi (SKA) gibi deneyler ufukta belirmişken, yakında bu modeli daha önce görülmemiş şekillerde test edecek araçlara sahip olabiliriz.

Geçen yıl IPTA bünyesindeki bir araştırma ekibi, Büyük Patlama'dan kısa süre sonra meydana gelmeye başlayan kütleçekimsel dalgalarının sönük yankısı olan kütleçekimsel dalga arka planını ilk kez saptanmıştı.

Bu ve benzeri keşifler, karanlık madde teorilerini test etmenin yanı sıra evrenin ilk dönemindeki gelişiminin daha iyi anlaşılmasına da katkı sunma potansiyeli taşıyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Phys.org, Popular Mechanics, Physical Review D