Yatakta kötü olduğunuzun 6 işareti

Uzun ilişkilerde genellikle erkekler, cinsellikten sıkılmaya kadınlardan daha yatkın (Unsplash)
Uzun ilişkilerde genellikle erkekler, cinsellikten sıkılmaya kadınlardan daha yatkın (Unsplash)
TT

Yatakta kötü olduğunuzun 6 işareti

Uzun ilişkilerde genellikle erkekler, cinsellikten sıkılmaya kadınlardan daha yatkın (Unsplash)
Uzun ilişkilerde genellikle erkekler, cinsellikten sıkılmaya kadınlardan daha yatkın (Unsplash)

Seks ve ilişki uzmanı psikoterapist Miranda Christophers, rahat hissetmeyen kişilerin yatakta iyi olamayacağını söylüyor. 

Ayrıca iyi performans göstermekle ilgili sürekli endişe duymak da yatak odasında sorunlara yol açabiliyor. 

Yatakta iyi olmayı kendini sekse veya o ana vermek ve rahat hissetmekle ilişkilendiren Christophers "Yargılandığını veya duygusal açıdan güvende olmadığını hisseden kişiler yatakta 'iyi' olamaz" diyor.

Christophers, Daily Mail için kaleme aldığı yazıda bir kişinin yatakta kötü olduğunu gösteren 6 işareti ve daha iyi bir performans sergilemek isteyenler için bazı tavsiyeler paylaştı.

1) Sadece karanlıkta seks yapabilmek

Seks terapisti, kendine güvenmemenin yatakta kötü bir partner olmanın işaretleri arasında yer aldığını söylüyor. 

Christophers "Bedeninize güvenmediğinizde, açık ve spontane davranmakta kendinizi rahat hissetmezsiniz ve daha az karşılık verirsiniz" diyerek ekliyor: 

Karanlıkta ya da yorganın altında seks yapmakta ısrar edebilirsiniz.

Uzman, müzik açarak veya mum yakarak farklı bir atmosfer yaratmayı öneriyor. Bu sayede güvensizlik duyan kişi kendini daha rahat hissedebilir.

2) Dikkatin kolay dağılması

İyi seksin bağlanmakla ilgili olduğunu söyleyen psikoterapist "Kendinizi zevkin içinde kaybetmek, sanki birlikte dans ediyormuşsunuz gibi bir sonraki hareketinizi düşünmemekle ilgili" diyor. 

Böyle bir sorun yaşayan kişiler anda kalmaya çalışarak dikkatini toplayabilir. 

Christophers seks esnasında aklına etrafı toplamak gibi başka şeyler gelen kişilerin kendi kendine "Bedensel hislerime odaklanacağım" diyebileceğini ifade ediyor.

3) Seks hakkında konuşmaya utanmak

Uzmanlar partneriyle seks üzerine konuşmayan kişilerin onların ne istediği veya istemediği hakkında fikir edinemeyeceğini söylüyor. Bu durum yatakta kötü bir performansa yol açabilir. 

Christophers bu konularda konuşmanın tuhaf gelebileceğini ama iletişimin elzem olduğunu belirtiyor. Ayrıca karşı tarafın hoşlandığı şeyler değişebileceğinden uzun süreli ilişkilerde de bu konuşmaların yapılması önemli. 

New York Times'a konuşan seks terapisti Vanessa Marin de bu konuşmaların düzenli yapılmasını öneriyor. Lafa nereden gireceğini bilmeyenlerin, partnerine iltifat ederek başlayabileceğini ekliyor.

4) Rutine sıkışmak

Christophers, birinin keyif aldığı bir şeyi başkalarının da sevdiği yanılgısına düşülebileceğini söylüyor. 

Ayrıca bu durum uzun ilişkiler için de geçerli. Kişinin, partnerinin değişen isteklerine dikkat etmeden yataka alışıldık şeyleri yapmaya devam etmesi kötü performans göstermesine yol açabilir. 

"Her partnerle seks boş bir tuval gibidir; yeniden başlar, birlikte öğrenirsiniz ve öğrenmeye devam edersiniz" diyen psikoterapist şöyle ekliyor: 

Bu, onlarca yıldır evli olsanız bile böyle. Vücutlar değiştikçe tercihler de değişebilir.

5) Karşı tarafın çoğu zaman seks yapmak istememesi

Christophers, ilişkideki bir tarafın seks yapmaya genellikle partnerinden daha istekli olması ve onu yatağa çekmeye çalışmasının güven kırabileceğini ifade ediyor:

"Rıza, her iki partnerin de seksi eşit derecede istemesi anlamına gelir" diyen terapist şöyle devam ediyor: 

Ancak arzu seviyelerinin değişmesinin birçok nedeni var. Siz sabah seksini, partneriniz ise gece seksini tercih ediyorsa bunun üzerine konuşmanız ve her ikinize de uyan bir şey bulmanız gerekir. 

Ayrıca uzman, akıllarda cinsellik olmadan romantik bir yemek yemek gibi etkinliklerin, karşı tarafın daha istekli olmasını sağlayabileceğini belirtiyor. 

6) Performans kaygısı duymak

Cinsel performans kaygısı üzerine yapılan 2019 tarihli bir araştırmada bu durumun erkeklerin yüzde 9 ila 25'ini, kadınların da yüzde 6 ila 16'sını etkilediği bulunmuştu. Erkeklerin erken boşalmasına yol açan bu kaygı, kadınların cinsel arzu duymasının önüne geçiyor. 

"İyi seks, gösteri değildir" diyen Christophers, çoğu kişinin samimiyeti tercih ettiğini ekliyor. 

Uzman, performans kaygısı yaşayan kişilerin kendi hislerine odaklanmasını öneriyor. Christophers yazısını şu sözlerle tamamlıyor:

Kendinizin ve partnerinizin nelerden hoşlandığını öğrenmeye devam ederseniz, performans kaygısı yaşamayı doğal bir şekilde bırakırsınız.

Independent Türkçe, Daily, Mail, New York Times, National Library of Medicine 



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe