Merkür'ün gizemleri çözülüyor: Yüzeyi ilk kez bu kadar yakından görüntülendi

Araç, Merkür yüzeyinin yaklaşık 165 kilometre yukarısından geçti (ESA/JAXA)
Araç, Merkür yüzeyinin yaklaşık 165 kilometre yukarısından geçti (ESA/JAXA)
TT

Merkür'ün gizemleri çözülüyor: Yüzeyi ilk kez bu kadar yakından görüntülendi

Araç, Merkür yüzeyinin yaklaşık 165 kilometre yukarısından geçti (ESA/JAXA)
Araç, Merkür yüzeyinin yaklaşık 165 kilometre yukarısından geçti (ESA/JAXA)

Merkür uzay aracı BepiColombo, gezegene bugüne kadarki en yakın geçişini yaparak yeni görüntüler elde etti. 

Avrupa Uzay Ajansı ve Japonya Uzay Araştırma Ajansı'nın aracı BepiColombo, 2018'de fırlatıldığından beri 4. kez Merkür'ün yakınından geçti. 

Gezegenin yaklaşık 165 kilometre yakınından geçen araç, Merkür'e en çok yaklaşan uzay aracı unvanını da NASA'nın MESSENGER'ının elinden aldı.

2011'de Merkür'ün yörüngesine giren MESSENGER, gezegene neredeyse 200 kilometre yaklaşmıştı. Uzay aracının görevi, 2015'te Merkür'e düşürülmesiyle sona erdirilmişti.

Araç, 4 Eylül'deki uçuşunda gezegenin güney kutbuna dair en net görüntünün yanı sıra yüzeydeki kraterleri de fotoğrafladı. 

Güneş Sistemi'nin hakkında en az şey bilinen karasal gezegeni Merkür'ü incelemek, yıldıza yakınlığından dolayı zorluk yaratıyor. 

Uzay araçları, Güneş'e doğru uçarken hızlandığı için BepiColombo, Merkür, Venüs ve Dünya'nın yakınlarından yaptığı geçişlerle yavaşlıyor. 

BepiColombo ekibinden Dr. David Rothery, son uçuşun "mükemmel" geçtiğini ve görüntülerin ekstra bir güzellik olduğunu söylüyor. 

Fotoğraflarda Vivaldi ve yeni tanımlanan Stoddart çarpma kraterleri yer alıyor. İki kraterde de tepe halkası havzası denen, düz zemin üzerindeki tepelerden oluşan iç halkalar var.

shmuıö
Yeni isimlendirilen kratere (solda) ressam Margaret Olrog Stoddart'ın adı verildi (ESA/JAXA)

Asteroit veya kuyrukluyıldız çarpması sonucu oluştukları düşünülse de büyük ölçüde gizemlerini koruyorlar.

Ayrıca kraterleri oluşturan asıl çarpmadan daha sonra bu havzaların lavlarla dolduğu tahmin ediliyor. Bu nedenle Merkür'ün geçmişteki ve belki halen devam eden volkanik faaliyetleri hakkında fikir veriyorlar.

Dr. Rothery "Merkür'ün tepe halkası havzalarının nasıl oluştuğuna dair pek çok şey gizemini koruduğu için bunlar büyüleyici yapılar" diyerek ekliyor: 

Tepe halkalarının çarpışma sırasında bir tür geri tepme süreciyle meydana geldiği tahmin ediliyor fakat nereden yükseldikleri belirsizliğini koruyor.

BepiColombo, Merkür'ün yörüngesine girdikten sonra yeni kameraları çalıştırılacağı için çok daha yüksek çözünürlükte renkli fotoğraflar sunacak. 

Aracın 2025 sonlarında yörüngeye girmesi planlanıyordu ancak iticilerinde yaşanan bir sorun nedeniyle bu bir yıl ertelendi. 

Aralık ve Ocak'ta gezegenin yakınından geçmesi planlanan araç, yaklaşık iki yıl boyunca Güneş'in etrafında dolaşacak.

Nihayetinde Kasım 2026'da Merkür'ün yörüngesine girerek gezegenin gizemlerini aydınlatması bekleniyor.

Independent Türkçe, New York Times, Space.com, ESA, NASA



Küçük kertenkeleler, doğal "dalış tüpü" sayesinde yem olmaktan kurtuluyor

Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)
Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)
TT

Küçük kertenkeleler, doğal "dalış tüpü" sayesinde yem olmaktan kurtuluyor

Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)
Dr. Swierk, çok fazla hayvan tarafından avlanan su anollerine "ormanın nuggetları" diyor (Lindsey Swierk)

Su anolü denen bir kertenkele türünün, burun deliklerinde oluşturduğu bir baloncuk sayesinde hayatta kalabildiği ortaya kondu. Su altında en az 20 dakika kalmalarını sağlayan baloncuk sayesinde avcılardan kaçarak yem olmaktan kurtuluyorlar. 

Kalem uzunluğundaki su anolleri akarsu ve şelalelerin yakınlarındaki kaya ve bitkilerin etrafında yaşıyor. Kuşlardan yılanlara kadar çeşitli hayvanlara yem olan bu kertenkeleler, hayatta kalabilmek için kamuflaj gibi beceriler geliştirmiş.

Ayrıca tehlike durumunda suya atlayan bu hayvanlar, burun deliklerinin üstünde bir baloncuk oluşturarak gizleniyor. Bilim insanları bu özelliğin farkında olsa da baloncukların su altında daha uzun süre kalmalarını sağlayıp sağlamadığı net değildi.

New York'taki Binghamton Üniversitesi'nde anoller üzerine çalışan Dr. Lindsey Swierk, "Suyun altında çok uzun süre kalabildiklerini biliyoruz" diyerek ekliyor: 

Bu baloncuğun solunumda gerçekten işlevsel bir rolü olup olmadığını bilmiyorduk.

Bu belirsizliği gidermek isteyen Dr. Swierk, 30 su anolü yakalayarak bir deney yürüttü. 

Su anolleri suya girdikten sonra nefes vererek küçük bir baloncuk üretiyor. Kertenkelenin derisinin hidrofobik olması yani sudan kaçınması sayesinde baloncuk büyüyerek muhtemelen hayvanın nefes almasını sağlıyor. 

Biology Letters adlı hakemli dergide dün (18 Eylül) yayımlanan çalışmayı yürüten Dr. Swierk, yakaladığı su anollerinin yarısının burnuna nemlendirici sürerek baloncuk oluşturmalarını engelledi. 

Daha sonra hayvanları akvaryuma bırakan bilim insanı, baloncuk üretebilenlerin su altında yüzde 32 daha uzun süre kaldığını gözlemledi. 

Bulgular, bu kertenkele türünün baloncukları hayatta kalmak için kullandığına işaret ediyor.

Dr. Swierk makalede, "Yarı suda yaşayan anollerin içinde ve hidrofobik vücut yüzeyinde taşınan fazla hava, insanların dalış tüpü gibi çalışıp ekstradan hava sağlayarak dalış süresini uzatıyor" diye yazıyor.

Çalışmadaki anoller suda birkaç dakika kaldı ancak doğadakilerin en az 20 dakika kalabildiği biliniyor. 

Avcılarla karşılaşan su anolleri ilk başta olduğu yerde kalarak kamuflajının kendisini gizlemesini umuyor. Eğer bunda başarılı olmazsa kayalardaki çatlaklara saklanmayı deniyor.

Dr. Swierk suya dalmanın son seçenek olduğunu ama diğerlerinden çok daha etkili bir strateji olduğunu belirtiyor:

Suyun altına girmelerinden sonra, akıntının hareketli yüzeyinde tespit edilmeleri çok zor oluyor.

Independent Türkçe, Science Alert, Guardian, Biology Letters