İçinde İranlıların olduğu ve İsrail’in nüfuz ettiği “esnek” bir yapı olarak Hizbullah

Lübnan'ın güneyinde düzenlenen bir Hizbullah üyesinin cenaze töreninden, 4 Kasım 2023 (Ahmed er-Rubai – AFP)
Lübnan'ın güneyinde düzenlenen bir Hizbullah üyesinin cenaze töreninden, 4 Kasım 2023 (Ahmed er-Rubai – AFP)
TT

İçinde İranlıların olduğu ve İsrail’in nüfuz ettiği “esnek” bir yapı olarak Hizbullah

Lübnan'ın güneyinde düzenlenen bir Hizbullah üyesinin cenaze töreninden, 4 Kasım 2023 (Ahmed er-Rubai – AFP)
Lübnan'ın güneyinde düzenlenen bir Hizbullah üyesinin cenaze töreninden, 4 Kasım 2023 (Ahmed er-Rubai – AFP)

Marco Mossad

İsrail'in 1992 yılında Hizbullah lideri Abbas el-Musavi'yi öldürmesinden bu yana kamuoyunda Hizbullah'ın üst düzey komutanlarını kaybetmesinin ardından ayakta kalıp kalamayacağı her zaman tartışılmıştır. Buna karşın son dönemde çok sayıda Hizbullah komutanı öldürülmüş olsa da Hizbullah ayakta kalmaya devam ediyor. Bunun nedeni Hizbullah'ın şahıslara değil, Tahran tarafından desteklenen esnek bir örgütsel yapıya sahip olması.

Esneklik ifadesi genellikle bir yanılgı sonucu katılıkla ilişkilendiriliyor. Bu yanlış kanıya göre dirençli bir oluşum zorluklar karşısında mevcut düzenini koruyabilir ve zorlukların üstesinden geldiğinde değişmeden yoluna devam edebilir. Bu yanılgı Hizbullah için geçerli olduğundaysa, İsrail ya da başka taraflarca saldırılar gerçekleşse de gerçekleşmese de Hizbullah’ın yapısının ve faaliyetlerini yürütme şeklinin aynı kaldığı anlamına geliyor.

Esneklik ‘koşullara uyum sağlayarak hayatta kalma becerisi’ olarak daha iyi bir şekilde kavramsallaştırılabilir. Hizbullah esnekliği benimsediği için yapısı da esnektir. Esneklik sadece aksiliklerden kurtulmasını sağlamakla kalmaz, aynı zamanda Hizbullah'ın doğası gereği akıcı ve sorunsuz bir şekilde işlediği anlamına geliyor.

Yakın bağ

Siyasi olarak ise tarihi boyunca çok fazla değişkenlik gösteren Hizbullah, 1980'lerde Lübnan devletini gayrimeşru olarak görmekten kendisini Lübnan'ın savunucusu olarak sunmaya kadar Lübnan devletine karşı çeşitli tutumlar sergiledi.

Devlet sisteminin tamamen dışında faaliyet gösterirken mecliste milletvekilleri ve hükümette bakan olarak görev yapan üyeleri oldu. Hizbullah'ın geçirdiği siyasi dönüşüm, siyasi ve askeri alanlarda varlık göstermesine katkıda bulunan önemli bir faktör.

Bu gelişme, (Maruni Hristiyan) Özgür Yurtsever Hareket (ÖYH) gibi bazı siyasi partilerin Hizbullah ile ittifak kurarak kendi lehlerine bir siyasi fırsat yakaladıklarını görmeleri nedeniyle Lübnan’ın siyaset sahnesinde elverişli bir ortamla birlikte devam etti. Bu da Hizbullah'ın siyasi konumunu güçlendirdi. Hizbullah ayrıca güce başvurarak Lübnan'ın siyasi meselelerine giderek daha fazla müdahil oldu. Örneğin siyasi muhaliflerini sindirme ve eski Cumhurbaşkanı Emile Lahud'un 2007 yılında görev süresinin dolmasının ardından yeni bir cumhurbaşkanının seçilmesini engelleme gibi faaliyetleri, Hizbullah'a Lübnan’ı savunma çerçevesinin bir parçası olarak resmi meşruiyet kazandıran 2008 tarihli Doha Anlaşması'nın sonuçlarından biri olan Bakanlar Bildirisi’nin önünü açtı.

Hizbullah, sahadaki çatışmaları yönetme konusunda bir dereceye kadar askeri özerkliğe sahip olsa da topyekûn savaşa girme ve barışa aracılık etme konusundaki kilit kararları İran ile birlikte alıyor.

General Mişel Süleyman'ın seçilmesiyle cumhurbaşkanlığı makamındaki boşluğa son veren 2008 tarihli Doha Anlaşması'nın sonuçlarından biri olan Bakanlar Bildirisi, Lübnan'ın savunmasından ‘ordu, direniş (yani Hizbullah) ve halkın’ sorumlu olduğunu belirtiyor.

Bu istisna Hizbullah'ın askeri cephaneliğini geliştirmesine, savaşçılarını eğitmesine ve Lübnan Silahlı Kuvvetleri ya da Lübnan devleti ile herhangi bir denetim ya da koordinasyona ihtiyaç duymadan askeri operasyonlara katılmasına olanak tanıdı. Bu özgürlük, Hizbullah'ın 2006 yılında İsrail ile girdiği savaşta uğradığı maddi kayıpların ardından toparlanmasına da katkıda bulundu. Bugün dünyanın en ağır silahlarına sahip milis güçlerden biri olan Hizbullah, İsrail'e çok sayıda füzeyle saldırma kararı alması halinde İsrail’in Demir Kubbe gibi savunma sistemlerini alt edebilir.

Örgütsel yapı

Şu an Hasan Nasrallah tarafından yürütülen Genel Sekreterlik, Hizbullah’ın örgütsel yapısındaki en üst makam. Ancak eski Genel Sekreter Abbas Musavi suikastının da gösterdiği gibi genel sekreterin ortadan kaldırılması ya da halkın ona karşı tutumunun değişmesi Hizbullah’ı çöküşe sürükleyemiyor. Nasrallah, 2006 yılında İsrail'le savaş sırasında ve sonrasında yaptığı gösterişli çıkışlar ve konuşmalar nedeniyle önemli bir halk desteğine sahipti ve bazılarına göre karizmatik bir lider imajı çizdi. Ancak zaman içinde bir zamanlar büyüleyici olan konuşmaları etkisini yitirdi. Hizbullah'ın on yıl önce Suriye'ye müdahalesi ise eski imajının bozulmasına sebep oldu.

Lübnan'ın 2019 yılında yaşadığı mali kriz ve buna bağlı siyasi krizin ardından Nasrallah, kendisinin ve Hizbullah'ın ilk kez kamuoyu önünde ekonomik felaketten sorumlu ülke yönetiminin bir parçası olarak görülmesi ve eleştirilmesiyle aslında tüm imajını kaybetti. Hşzbullah’a yönelik eleştiriler, 2020 yılında Beyrut Limanı’nda meydana gelen patlamayla daha da yoğunlaştı. Lübnan'da çok sayıda kişi, kısmen de olsa limanda yanlış bir şekilde depolanan ve ardından infilak eden devasa amonyum nitrat stokuyla olan bağlantısı nedeniyle Hizbullah'ı suçladı. Ancak Nasrallah, Hizbullah'ın kamuoyuna mesajlarını ileten yüzü haline geldiğinden bu rolünü sürdürdü. Çünkü bu yöndeki herhangi bir değişiklik Hizbullah içinde bir kaos olduğu anlamına gelecekti.

rtgbhyn
Nasrallah'ı hedef tahtasında gösterildiği resmin işlendiği bir yelek giyen İsrail askeri, 4 Ocak 2024 (Jala Marais – AFP)

Üstelik Nasrallah Hizbullah'ı tek başına yönetmiyor. Hizbullah Genel Sekreteri tarafından denetlenen Şura Konseyi, kararlarını İran ile yapılan yakın koordinasyonla alıyor. Şura Konseyi üyeleri Hizbullah’ın siyasi, askeri, ekonomik, adli ve sosyal işlerini yönetiyor.

Şura Konseyi'ne bağlı Cihat Konseyi ise askeri ve güvenlik birimlerini denetliyor. Cihat Konseyi'nde İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan (DMO) temsilciler de yer alıyor. Hizbullah sahadaki çatışmaları yönetme konusunda bir dereceye kadar askeri özerkliğe sahip olsa da, topyekûn savaşa girme ve barışa aracılık etme konusundaki önemli kararları İran ile birlikte alıyor.

Hizbullah iç ve dış operasyonlarının bir kısmını da Birim 910'un gözetimi altında yürütüyor. Güvenlik aygıtının bir parçası olan Birim 910 içinde dış operasyonlardan, siber faaliyetlerden ve dış iletişimden sorumlu birimler yer alıyor. Hizbullah’ın Suriye-İsrail sınırındaki askeri faaliyetleri de dahil olmak üzere Suriye'deki operasyonlarının yanı sıra Avrupa'daki ve dünyanın diğer yerlerindeki faaliyetlerinden de sorumlu olsa da Lübnan içinde de faaliyet gösteriyor. Örneğin dış operasyonlar birimi, eski adı Hızlı Müdahale Gücü olan ve 2008 yılından bu yana Rıdvan Gücü adıyla bilinen özel operasyonlar birimi ile eş değer. Rıdvan Gücü, 2006 yılında İsrail ile yapılan savaşta kilit bir rol oynadı.

Fuad Şükür, Hizbullah'ın Cihat Konseyi'nde yüksek rütbeli bir komutandı ve roketler ve silahlar konusunda uzman askeri birimlerinden birinin sorumlusuydu.

Hizbullah'ın milis ve ordu bileşenlerini bir araya getirmesi, silahlı bir grup olarak güçlü yanlarından birini oluşturuyor. Örneğin, güvenlik ve askeri hizmetler Cihat Konseyi içinde farklı birimler olsa da Hizbullah'ın güvenlik ve askeri operasyonları tıpkı ordudaki gibi ayrı ve farklı olarak ele alınmaz. Her iki kategorideki operasyonlar da Hizbullah’ın üst düzey komutanları tarafından yönetilir. Rıdvan Gücü askeri birliklerle birlikte faaliyet gösterir ve üyeleri doğrudan DMO tarafından eğitilir. Benzer şekilde, Hizbullah'ın savaş bölgelerinde konuşlanması orduların konuşlanmasından bağımsızdır ve asimetrik bir savaşta milislerin konuşlanması şeklindedir.

cdvf
Fuad Şükür’ün İsrail tarafından öldürüldükten sonra Hizbullah tarafından dağıtılan bir fotoğrafı, 31 Temmuz 2024 (AFP)

ABD Dışişleri Bakanlığı’nın Diplomatik Güvenlik Bürosu tarafından yönetilen Adalet İçin Ödül Programı (Rewards for Justice/RFJ) kapsamında eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri'ye 2005 yılında düzenlenen suikast nedeniyle 2020 yılında Lübnan Özel Mahkemesi tarafından mahkum edilen tek Hizbullah üyesi olan Salim Ayyaş'ın başına 10 milyon dolar ödül konuldu. RFJ internet sitesinde yer alan ilanda Ayyaş'ın Hizbullah'ın suikast timi olan ve emirleri doğrudan Genel Sekreter Hasan Nasrallah'tan alan Birim 121'in kıdemli bir üyesi olduğu ifade ediliyor. Bu tanımdan da anlaşılacağı üzere, Hizbullah birimleri içindeki operasyonel kararlar sadece birim komutanları tarafından alınmıyor.

“Üst düzey komutanlar”

Yapısal esneklik ve iç içe geçişlilik Hizbullah'ı üst düzey komutanlarını kaybetmesi durumunda yaşanabilecek bir çöküşten koruyor. Hizbullah ayrıca yapısını değişen dış koşullara da adapte ediyor. Bu durum 2008 yılından bu yana üst düzey üç liderinin ölümünden sonra da açıkça ortaya çıktı. İsrail, geçtiğimiz ağustos ayında 2015 yılından bu yana ABD'nin küresel teröristler listesinde yer alan ve başına yakalanmasını sağlayacak herhangi bir bilgi için 5 milyon dolarlık para ödülü koyulan Hizbullah komutanı Fuad Şükür'e suikast düzenledi. Hacı Muhsin ve Seyyid Muhsin olarak da bilinen Şükür, Hizbullah’ın kuruluşundan bu yana örgüt içinde yer aldı ve İsrail'e karşı ilk olarak 1982 yılında savaştı.

Basında yer alan bazı haberlerde Şükür'ün Hizbullah'ın en yüksek rütbeli askeri komutanı olduğu iddia edilse de Hizbullah'ın komuta yapısı aslında bundan daha karmaşık. Şükür'ün Cihat Konseyi'nde yüksek rütbeli bir komutan olduğu ve roketler ve silahlar konusunda uzman askeri birimlerinden birinden sorumlu olduğu da biliniyor.

Şarku'l Avsat'ın RFJ internet sitesinden aktardığı habere göre Şükür'ün Hizbullah'ın ölen komutanı İmad Muğniye'nin sırdaşı olduğu belirtiliyor. Şükür'ün komuta ettiği füze birimi, 2008 yılında Şam'da öldürülene kadar, Genel Sekreter Nasrallah'ın tek askeri danışmanı olan ve Hac Rıdvan adıyla da bilinen Muğniye'nin doğrudan komutası altındaydı.

Ancak Muğniye'nin tek görevi bu değildi. Öldüğü sırada Birim 910 ve Hızlı Müdahale Gücü'nü de komuta ediyordu. Muğniye'nin ölümünden sonra bu karmaşık rolü, Mustafa Bedreddin üstlendi. Fakat Bedreddin'in 2016 yılındaki ölümünden sonra yerine bir başkasının atanması zaman aldı. Danışmanlık görevi, aralarında Şükür'ün de bulunduğu birkaç kilit isimin yer aldığı Cihat Konseyi’ne verildi. Birim 910'un başına Cihat Konseyi üyesi olan ve aynı zamanda Hizbullah'ın güvenlik aygıtını yöneten Talal Hamiye getirildi. Hamiye’nin Hizbullah'ın askeri ve güvenlik operasyonlarını yönetmesi onu örgüt içinde fiilen en üst düzey askeri komutan yapıyor. ABD, Hamiye’nin başına 7 milyon dolarlık para ödülü koydu. Rıdvan Gücü, DMO tarafından eğitilmeye devam ederken ABD'nin başına 5 milyon dolarlık para ödülü koyduğu ve küresel teröristler listesinde yer alan Heysem Ali Tabatabai tarafından yönetiliyor.

Hizbullah, sırasıyla 2008, 2016 ve 2024 yıllarında Muğniye, Bedreddin ve Şükür için yaptığı yas açıklamalarında ‘büyük mücahit komutan’ sıfatını kullandı. Başka isimler için ise kullanmayarak bu üç komutanın eşit derecede yüksek rütbeli olduğunu ima etti, ancak Muğniye ve Bedreddin'in aksine Şükür kamuoyunda bilinmiyordu. Sadece Hizbullah'ın askeri işlerini takip edenler tarafından tanınan Şükür, bunun dışında pek dikkat çekmiyordu. Muğniye'nin durumu ise Şükür’den farklıydı. İsrail’in Gazze'ye kaçak yollardan roket sokmakla suçlamasından ötürü daha hayattayken kamuoyu tarafından biliniyordu.

Basında yer alan bazı haberlerde Şükür'ün Hizbullah'ın en yüksek rütbeli askeri komutanı olduğu iddia edilse de Hizbullah'ın komuta yapısı aslında bundan daha karmaşık.

Hizbullah, Muğniye’yi 2008 yılında öldürülmesinden sonra İsrail'in 2000 yılında Lübnan'dan çekilmesinde ve 2006 yılındaki savaşta kendisinin ilan ettiği ‘zaferdeki’ rolüne atıfla ‘iki zaferin komutanı’ olarak tanımladı. Bunun yanında Hizbullah, 2006 yılında kurduğu özel operasyonlar birimine Muğniye’nin adını vermişti. Daha önce Hızlı Müdahale Gücü olarak adlandırılan birim, Muğniye’nin ölümünden sonra el-Hac Rıdvan lakabına atıfla Rıdvan Gücü olarak anılmaya başladı.

Muğniye'nin yerini Bedreddin almış olsa da Hizbullah ne hayattayken ne de öldükten sonra Bedreddin için Muğniye'nin sahip olduğu halka mal olmuş şahsiyet imajı oluşturmadı. Bedreddin’in adı 2011 yılında Lübnan Özel Mahkemesi tarafından eski Lübnan Başbakanı Refik Hariri suikastıyla ilişkilendirilene kadar kamuoyunda duyulmamıştı. Bedreddin daha sonra Hizbullah’ın Suriye'ye müdahalesiyle öncü bir rol oynadı.

Hizbullah'ın zafer olarak gördüğü 2000 ve 2006 yıllarının aksine, Bedreddin'in faaliyetleri Hizbullah'ın dikkatini olumsuz yönde çektiği için örgüt Muğniye'nin ölümünü ve özel günlerde atıfta bulunduğu başarılarını öne çıkarmaya devam etti. Buna karşın ortadan kaldırdığı Hizbullah komutanlarının kimliklerini açıklayan İsrail oldu.

İsrail'in Şükür’e düzenlediği suikastı, Lübnan ve Suriye'de Hizbullah komutanlarının ve üyelerinin hedef alındığı saldırılar takip etti. Şükür Hizbullah içinde üst düzey bir komutan olsa da Talal Hamiye gibi diğer önemli komutanlar hala hayattalar, durumları iyi ve İsrail istihbaratından kaçmaya çalışıyorlar.

sdfvg
Hizbullah destekçilerinin Beyrut'ta düzenlediği İran'a destek yürüyüşünden bir kare, 24 Mayıs 2024 (Enver Amr – AFP)

İsrail merkezli bir araştırma kuruluşu, geçtiğimiz ağustos ayında Hizbullah'ın Cihat Konseyi üyesi olduğu iddia edilen kişilerin isimlerini ve görevlerini yayınladı. Fakat yayınlanan bilgiler, Cihat Konseyi üyeleri hakkında mevcut diğer bilgilerle uyuşmuyordu. Bu uyuşmazlığın nedenlerinden biri Hizbullah'ın komutanları için genellikle takma isimler kullanması ve güvenlik nedeniyle kimliklerini ve görevlerini bir dereceye kadar gizli tutmaya çalışması. Bir diğer nedense Hizbullah içindeki rol dağılımının dış koşullara uyum sağlamak amacıyla değişebilmesi.

İsrail'in Hizbullah'ın üst düzey komutanlarına yönelik sistematik olarak gerçekleştirdiği suikastların Hizbullah'ın askeri kabiliyetlerini sınırladığına şüphe yok. Ancak halen geniş bir askeri cephaneliğe ve paha biçilmez bir savaş deneyimine sahip olmaya devam eden Hizbullah’ın örgütsel yapısı üst düzey komutanlarını kaybetse de bir dereceye kadar esneklik sağlayabiliyor.

Hizbullah'ın karşı karşıya olduğu asıl zorluk örgütün çöküşünden ziyade İsrail'in Hizbullah’ın içine ne ölçüde nüfuz ettiğinin bir göstergesi olan bu tam isabetli suikastlar. Hizbullah içindeki bu sızmalar sona ermedikçe İsrail avantajı elinde tutmaya, Hizbullah ise daha uzun bir süre siyasi ve askeri olarak varlığını sürdürebilmek için yapısını değiştirmeye devam edecek gibi görünüyor.



Çin-Japonya gerginliği: Ünlü şarkıcı sahneden indirildi

Maki Otsuki'nin şaşırıp kaldığı anlar kameralara yansıdı (Chosun)
Maki Otsuki'nin şaşırıp kaldığı anlar kameralara yansıdı (Chosun)
TT

Çin-Japonya gerginliği: Ünlü şarkıcı sahneden indirildi

Maki Otsuki'nin şaşırıp kaldığı anlar kameralara yansıdı (Chosun)
Maki Otsuki'nin şaşırıp kaldığı anlar kameralara yansıdı (Chosun)

Çin'le Japonya arasında Tayvan meselesi nedeniyle çıkan gerginlik, ünlü şarkıcı Maki Otsuki'nin sahneden indirilmesine yol açtı. 

52 yaşındaki Japon şarkıcı, Şanghay'da düzenlenen Bandai Namco Festival kapsamında cuma günü hayranlarıyla buluştu.

One Piece animesinin tema şarkısını söylediği için popülaritesi son dönemde artan sanatçı, kısa bir süre sonra sahneden indirildi. 

Şarkıcının internet sitesinden dün yapılan açıklamada "Performansının ortasındayken zorunlu koşullar yüzünden aniden durmak zorunda kaldı" dendi.  

Japon eğlence devi Bandai Namco, normalde pazar bitirilmesi beklenen üç günlük etkinlik için "Çeşitli faktörler kapsamlı bir şekilde düşünülerek iptal edildi" dedi. 

Momoiro Clover Z'nin etkinlikteki performansı da böylece gerçekleştirilemedi.

Japon şarkıcı Ayumi Hamasaki ve caz piyanisti Hiromi Uehara da Çin'deki konserlerini iptal etmek zorunda kaldı. 

Cumartesi konsere çıkmaya hazırlanırken bir gün önce iptal kararını alan Hamasaki, Instagram hesabından yaptığı paylaşımda "Eğlencenin bizi birleştiren bir köprü olması gerektiğine hâlâ inanıyorum" ifadesini kullandı. 

Pekin ve Tokyo'yu karşı karşıya getiren gerginlik, Japonya Başbakanı Sanae Takaiçi'nin Parlamento'da 7 Kasım'da düzenlenen oturumda yaptığı açıklamayla patlak vermişti. 

Takaiçi, Tayvan Boğazı'na yönelik muhtemel müdahaleyi "ülkesini tehdit eden bir hareket" olarak göreceğini, böyle bir durumda askeri güç kullanılabileceğini belirtmişti. Böylelikle ilk kez bir Japon başbakanı, Tayvan'ın işgali halinde ülkenin askeri müdahalede bulunacağını açıkça söylemişti. 

Pekin yönetimiyse Takaiçi'den sözlerini geri almasını istemiş, başbakan bunu reddedince Japonya'nın Pekin Büyükelçisi Kenji Kanasugi'yi çağırarak Tokyo'ya protesto notası vermişti.

Çin Dışişleri Bakanlığı, güvenlik koşullarının uygun olmadığı gerekçesiyle Japonya'ya seyahat uyarısı da yayımlamıştı. Çin Eğitim Bakanlığı da öğrencilere, güvenlik riskleri nedeniyle Japonya'da "eğitim koşullarının uygun olmadığı" uyarısında bulunmuştu.

Pekin'in Osaka Başkonsolosu Şüe Cien'in "kendilerine saldıran kirli bir boynu tereddüt etmeden kesmeleri gerekeceğini" yazdığı sosyal medya gönderisi de krizi körüklemişti. Japonya, diplomatın "gönüllü olarak ülkesine dönmesini" talep etmişti. 

Independent Türkçe, Japan Times, AFP


Fantastik serinin yönetmeni sır gibi sakladığı sahneyi anlattı

Eğer Cynthia Erivo (sağda) ve Ariana Grande (solda), Elphaba ve Glinda rolleriyle bir kez daha Oscar'a aday gösterilirse, Akademi tarihinde aynı rolle iki kez adaylık elde eden 7. ve 8. oyuncular olarak tarihe geçecek (Universal)
Eğer Cynthia Erivo (sağda) ve Ariana Grande (solda), Elphaba ve Glinda rolleriyle bir kez daha Oscar'a aday gösterilirse, Akademi tarihinde aynı rolle iki kez adaylık elde eden 7. ve 8. oyuncular olarak tarihe geçecek (Universal)
TT

Fantastik serinin yönetmeni sır gibi sakladığı sahneyi anlattı

Eğer Cynthia Erivo (sağda) ve Ariana Grande (solda), Elphaba ve Glinda rolleriyle bir kez daha Oscar'a aday gösterilirse, Akademi tarihinde aynı rolle iki kez adaylık elde eden 7. ve 8. oyuncular olarak tarihe geçecek (Universal)
Eğer Cynthia Erivo (sağda) ve Ariana Grande (solda), Elphaba ve Glinda rolleriyle bir kez daha Oscar'a aday gösterilirse, Akademi tarihinde aynı rolle iki kez adaylık elde eden 7. ve 8. oyuncular olarak tarihe geçecek (Universal)

Wicked hayranları, Elphaba ve Galinda'nın öyküsünün ikinci bölümünde neler olacağına dair muhtemelen kabaca bir fikre sahipti. Ancak final sahnesine kadar, en dikkatli izleyicilerin bile fark edemediği bir ayrıntı gizliydi.

Senaryosunu Winnie Holzman ve Dana Fox'un kaleme aldığı müzikal, 2024'te gösterime giren Wicked'ın hikayesini sürdürüyor. 

İlk film, Stephen Schwartz ve Winnie Holzman'ın 2003 tarihli Broadway müzikalinin ilk perdesini beyazperdeye uyarlamıştı. Wicked: İyilik Uğruna'da (Wicked: For Good) ise Elphaba'yla Glinda'nın yollarının ayrılmasının ardından yaşananlar anlatılıyor. Biri Batı'nın meşhur Kötü Cadısı'na, diğeri ise "iyi kalpli" Glinda'ya dönüşüyor.

*Buradan sonrası, filmin sonuyla ilgili sürprizleri kaçırabilir, bizden uyarması*

Broadway müzikalinin ikonik posterini taklit eden final sahnesinde, Galinda'nın Elphaba'nın kulağına bir şey fısıldadığını görüyoruz. Bu an, hem Broadway müzikaline bir selam niteliği taşıyor hem de hikayenin ulaştığı noktayı sembolize eden özel bir kapanış sahnesi işlevi görüyor.

Yönetmen Jon M. Chu'ya göre bu çekim, hikayenin kapanış bölümünde mutlaka olması gereken ve başından beri planlanan bir sahneydi. Üstelik Chu, bu anın son ana kadar gizli kalması için büyük çaba harcadığını söylüyor. Ancak pazarlama departmanının bu sahneyi kullanma planları, finaldeki sürprizin erkenden açığa çıkma riskini doğurmuş.

Chu, Variety'ye yaptığı açıklamada şöyle dedi:

Evet, plan en başından beri buydu. Finali fısıltı sahnesiyle yapacaktım. Stüdyonun bunu hiçbir tanıtım materyalinde kullanmaması için onları ikna etmek ne kadar zordu biliyor musunuz? İlk film için bu sahnenin de olduğu bir poster bile hazırlamışlardı. 'Bu posteri neden yayımlıyoruz? Asla kabul etmemeliyiz. Asla. Asla.' dedim.

Chu'nun stratejisi ise filmin çıkışına kadar bu ikonik görüntüye hiçbir şekilde gönderme yapmamaktı; böylece izleyicilerin dikkatini tamamen başka yöne çekmek mümkün olacaktı. Chu şöyle devam etti:

Sanki hiç umursamıyormuşuz gibi hissettirmek istedim, sonra bir anda Wicked: İyilik Uğruna'nın sonunda karşımıza çıkıyor. Stüdyo o final sahnesini hiç görmedi. Büyük bir kural koydum: 'Bu sahneyi göstermeyin!' Çok istiyorlardı ama izin vermedim.

Görsel kaldırıldı.
Dorothy Gale'in Kansas'tan Oz Diyarı'na gelişinden önce ve sonrasını anlatan Wicked müzikali, Elphaba Thropp ve Galinda Upland arasındaki karmaşık ilişkiyi ele alıyor (Universal Stage Productions)

Bu posterin geçmişi de ilginç çünkü üzerinde yer alan sahne aslında orijinal müzikalde hiç yaşanmıyor. Bu da Chu'nun uyarlamasına sahneyi dahil etmesini daha da etkileyici kılıyor:

O poster bence yapılmış en dahice posterlerden biri. Glinda'nın ne söylediğini bilmiyorsun çünkü müzikalde böyle bir sahne yok. Ama bu, dostluğun özü aslında... Paylaştığımız sırların sembolü.

Filmdeki fısıltıya gelince... Chu, sahnede gerçekten ne söylendiğini kendisinin bile bilmediğini söylüyor:

Kızlar sahnede gerçekten ne söyleyeceklerine kendileri karar verdi. Ben bile bilmiyorum.

Independent Türkçe, GamesRadar, Variety


10 yıllık plan devreye giriyor: Stranger Things'de gizem çözülüyor

Ekran hayatına 2016'da başlayan 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)
Ekran hayatına 2016'da başlayan 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)
TT

10 yıllık plan devreye giriyor: Stranger Things'de gizem çözülüyor

Ekran hayatına 2016'da başlayan 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)
Ekran hayatına 2016'da başlayan 12 Emmy ödüllü Stranger Things, 1980'lerde geçiyor ve hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alıyor (Netflix)

Stranger Things'in 5. sezonunun ilk 4 bölümü artık Netflix'te ve hayranlar, özellikle Baş Aşağı Dünya'nın (Upside Down) ardındaki sırlar dahil, dizinin en büyük gizemlerinin çözümüne hiç olmadığı kadar yakın.

Yeni bölümler, Hawkins ekibinin dehşet saçan Vecna'yı bulup yok etme çabasına odaklanıyor.

Millie Bobby Brown, Finn Wolfhard, Gaten Matarazzo, Caleb McLaughlin ve Noah Schnapp'ten oluşan ana ekibe Sadie Sink, Joe Keery, Maya Hawke, Winona Ryder ve David Harbour'ın da dahil olduğu geniş bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor.

Dizinin yaratıcıları Matt ve Ross Duffer, yaklaşan bölümlerin bu gizemli boyutla ilgili uzun zamandır beklenen açıklamaları getireceğini ve hikayenin nasıl başladığına dair önemli sırların açığa çıkacağını söyledi. 

Matt Duffer, Deadline'a yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Özellikle İkinci Kısım'a geçtiğimizde, Will'in neden kaçırıldığı ve bunun Holly üzerinden hikayeye nasıl bağlandığı çok daha netleşiyor. Her şey başladığı yere dönüyor.

Stranger Things evreninin hâlâ cevaplaması gereken pek çok soru bulunuyor. Bunlar arasında Baş Aşağı Dünya'nın  gizemi ve Vecna'nın ustaca planı da yer alıyor.

Ross Duffer, bu sırların "İkinci Kısım'ın daha ilk aşamalarında" netleşmeye başlayacağını söyleyerek şöyle devam etti:

Asıl kırılma İkinci Kısım'da yaşanıyor; Baş Aşağı Dünya'ya derinlemesine girdiğimiz ve nihayet ne olduğunu açıkladığımız bölüm o. 10 yıldır planlanan bir şeydi ve artık bunu ortaya çıkarmanın zamanı geldi.

Final sezonu üç bölüm halinde yayımlanacak dizinin ikinci kısmı 26 Aralık'ta, final bölümleriyse 1 Ocak 2026'da ekrana gelecek.

Yeni bölümlerin yayımlandığı ilk dakikalarda platforma erişimde kısa süreli aksaklık yaşanmıştı. Netflix sözcüsü yaptığı açıklamada, "Bazı üyeler cihazlarında kısa süreli bir erişim sorunu yaşadı ancak hizmet 5 dakika içinde tüm hesaplar için normale döndü" demişti.

Independent Türkçe, GamesRadar, Deadline