At binmenin kökenine dair ezber bozuldu

20. yüzyılın başlarında ortaya atılarak kabul gören Kurgan hipotezi, adını Yamna halkının yaptığı mezarlarda toprak yığılarak oluşturulmuş tepeciklerden alıyor (William Taylor/University of Colorado Boulder)
20. yüzyılın başlarında ortaya atılarak kabul gören Kurgan hipotezi, adını Yamna halkının yaptığı mezarlarda toprak yığılarak oluşturulmuş tepeciklerden alıyor (William Taylor/University of Colorado Boulder)
TT

At binmenin kökenine dair ezber bozuldu

20. yüzyılın başlarında ortaya atılarak kabul gören Kurgan hipotezi, adını Yamna halkının yaptığı mezarlarda toprak yığılarak oluşturulmuş tepeciklerden alıyor (William Taylor/University of Colorado Boulder)
20. yüzyılın başlarında ortaya atılarak kabul gören Kurgan hipotezi, adını Yamna halkının yaptığı mezarlarda toprak yığılarak oluşturulmuş tepeciklerden alıyor (William Taylor/University of Colorado Boulder)

At binmek vücudu zorlasa da iskeletin görünümünü de değiştirebilir mi? Bu sorunun yanıtı "evet" ama Colorado Boulder Üniversitesi'nden arkeologlar, insanlığın atlarla ilişkisinin tarihine yönelik bir itirazı yine de geliştirdi.

Yeni çalışmada konuya dair güncel araştırmalarla birlikte binlerce yıllık insan kalıntıları incelendi. Ata binmenin kalça ekleminin şeklini değiştirmek gibi izler bıraktığı bulundu. 

Ancak bu emarelerin bir insanın ata binip binmediğini anlamak için tek başına yeterli olamayacağı, zira uzun süre oturmak gibi eylemlerin de iskelet sistemini değiştirdiği bildirildi. 

Araştırmanın sonuçları Science Advances adlı bilimsel dergide 20 Eylül'de yayımlanan makaleyle duyurulurken baş yazarlardan Lauren Hosek şöyle diyor:

İskeletteki değişimleri tek bir olaya kesinkes bağlayabileceğimiz vakalar, arkeolojide neredeyse hiç görülmez.

Araştırmanın sonuçları, Kurgan hipotezi diye bilinen yaygın teoriye de şüphe düşürdü. 

Eldeki tartışılmaz kanıtlar, atların ilk olarak 4 bin yıl önce Rusya'daki Ural Dağları civarında ulaşım amacıyla kullanıldığını gösteriyor.

Kurgan hipoteziyse Yamna halkının milattan önce 4. bin yıl civarında at sırtında dolaştığını, İngilizce ve Fransızca gibi dillerin atasını da bu esnada Avrasya'da yaydığını bildiriyor. 

Bu tez, MÖ 3500'e tarihlenen insan kalıntılarında at binme sonucu oluşabilecek deformasyonlara dayandırılıyor. 

Araştırmanın yazarlarından William Taylor ve Lauren Hosek, insan kemiklerindeki bu deformasyonların ille de at binmeyle ilişkilendirilmesi gerekmediğini, başka aktivitelerin de bunlara yol açabileceğini vurguluyor. 

20. yüzyılda Amerika'nın batısında at arabasına binen Katolik rahibelerin iskeletlerinde de aynı izlere rastlandığına ve onların atlara doğrudan binmediğine işaret ediyorlar. 

Hosek ve Taylor böylece iskeletlerin tek başına "İnsanlar ne zaman ata binmeye başladı?" sorusuna yanıt veremeyeceğini bildiriyor. 

Hosek, "İnsan iskeletleri tek başına yeterli kanıtı oluşturamaz. Bu verileri genetik, arkeoloji ve at kalıntılarıyla birleştirmeliyiz" derken Taylor da şu ifadeyi kullanıyor:

En azından şimdilik, bu kanıtların hiçbirinin Yamna halkının evcilleştirilmiş atları olduğunu ortaya koyduğunu söyleyemeyiz

Independent Türkçe, Phys.org, Science Advances



Meşhur serinin son filmi izlenme listelerinde zirveye çıktı

Sessiz Bir Yer: Birinci Gün, prömiyerini 26 Haziran'da Tribeca Film Festivali'nde yapmıştı (Paramount Pictures)
Sessiz Bir Yer: Birinci Gün, prömiyerini 26 Haziran'da Tribeca Film Festivali'nde yapmıştı (Paramount Pictures)
TT

Meşhur serinin son filmi izlenme listelerinde zirveye çıktı

Sessiz Bir Yer: Birinci Gün, prömiyerini 26 Haziran'da Tribeca Film Festivali'nde yapmıştı (Paramount Pictures)
Sessiz Bir Yer: Birinci Gün, prömiyerini 26 Haziran'da Tribeca Film Festivali'nde yapmıştı (Paramount Pictures)

Sessiz Bir Yer: Birinci Gün (A Quiet Place: Day One), serideki diğer iki filmin gişe başarısını yakalayamamış olsa da platformlardaki izlenme listelerinde zirveye çıktı.

Scott Beck'le Bryan Woods tarafından yaratılan ve John Krasinski'nin hem yazar hem yönetmen koltuğunda oturduğu korku serisi, dünyanın ses avcısı uzaylılar tarafından istila edilmesi ve hayatta kalanların mümkün olduğunca ses çıkarmamak zorunda kalmasını merkeze alıyor.

Bilimkurgu ve gerilimi harmanlayan Sessiz Bir Yer: Birinci Gün (A Quiet Place: Day One), izleyiciyi uzaylı istilasının ilk anlarına götürüyor. 

Şimdilik üç filmden oluşan Sessiz Bir Yer serisi, korku türünün en iyi örneklerinden kabul ediliyor. Serinin her filmi hem eleştirmenlerin hem de sinemaseverlerin beğenisini topluyor.

Sessiz Bir Yer: Birinci Gün'ün Paramount+'ta gösterime girmesinin üzerinden neredeyse bir ay geçti. Ancak prequel (orijinal yapımdaki olayların öncesini anlatan dizi ya da film), aradan geçen süreye rağmen halen yayın platformunun en popüler yapımı olmayı sürdürüyor. En çok izlenen filmler listesinde zirveye tırmanan korku, gişede de 261,5 milyon dolar kazanmıştı.

Michael Sarnoski'nin yönettiği Sessiz Bir Yer: Birinci Gün, bütçesinin neredeyse 4 katını kazanmayı başarmış ve yapımcıları memnun etmişti.

Lupita Nyong'o ve Joseph Quinn'in başrollerini paylaştığı film, eleştirmenlerin yanı sıra efsanevi korku yazarı Stephen King'in de dikkatini çekmişti. King, Birinci Gün gibi yapımların ender görüldüğünü ifade ettiği tweet'inde şöyle demişti:

Hem samimi hem de dokulu olan nadir 'büyük Hollywood filmi'. (Ve kedi tüm dikkatleri üzerine çekiyor.)

Sessiz Bir Yer serisinin 4. filmi de onaylanmış, merakla beklenen korkunun vizyon tarihi 2025 olarak belirlenmişti. Ancak Birinci Gün'ün vizyona girmesinden birkaç ay önce, Paramount'un vizyon takviminden çıkarıldığı duyurulmuştu.

Independent Türkçe, ScreenRant, Mashable