Bilim insanları, demans riskini azaltmanın yöntemini buldu

Uzmanlar, kalp ve beyin sağlığının birbirini doğrudan etkilediğine dikkat çekiyor (AFP)
Uzmanlar, kalp ve beyin sağlığının birbirini doğrudan etkilediğine dikkat çekiyor (AFP)
TT

Bilim insanları, demans riskini azaltmanın yöntemini buldu

Uzmanlar, kalp ve beyin sağlığının birbirini doğrudan etkilediğine dikkat çekiyor (AFP)
Uzmanlar, kalp ve beyin sağlığının birbirini doğrudan etkilediğine dikkat çekiyor (AFP)

Bilim insanları, kalp sağlığını koruyarak demans riskini azaltmanın mümkün olduğunu belirtiyor. 

Amerikan Kalp Derneği'nin (AHA) dün yayımlanan çalışmasında, erken yaşlarda kalp dostu bir yaşam tarzı benimsemenin yaşlılıkta demans riskini azalttığı tespit edildi. 

Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, dünyada en çok ölüm koroner arter hastalığından kaynaklanıyor. 

Kalp dokusuna temiz kan taşıyan damarların tıkanmasıyla ortaya çıkan bu rahatsızlıktan ölen kişi sayısı 2000'de 6,4 milyonken, 2021'de bu rakam 9,1 milyona yükseldi. 

Bu hastalık beyne de ciddi zararlar veriyor. AHA'nın çalışmasında koroner arterin kan akışını olumsuz etkileyerek beyin damarlarında hasar yarattığına dikkat çekiliyor. Yüksek tansiyon ve tip 2 diyabetin de beyne giden kan akışını azaltıp iltihaplanmayı artırarak, bilişsel gerileme ve demansa yol açabileceğine işaret ediliyor.

Araştırmada, koroner kalp hastalığının demans riskini yüzde 27 oranında arttığı bildiriliyor. 

ABD'deki Illinois Üniversitesi'nden Dr. Fernando Testai, bulgulara dair şunları söylüyor: 

Elde ettiğimiz kanıtlar, kalp ve beyin arasındaki çift yönlü ilişkinin düşündüğümüzden daha derin olduğunu gösteriyor. Diyabet gibi kalp hastalıklarıyla ilişkili vasküler risk faktörleri beyindeki beta-amiloid seviyesini artırabilir. Bu da Alzheimer hastalığının ayırt edici bir özelliği olarak kabul edilmektedir.

Testai, beta-amiloidin kalpte de bulunduğunu ve genellikle kalp bozukluğuyla ilişkili olduğunu belirterek, bunun "kalp ve beyin arasında temel bir biyokimyasal bağlantı olduğunu gösterdiğini" söylüyor. 

Araştırmacılar, düzenli uyku, dengeli beslenme, stresi azaltma ve egzersiz gibi hayat tarzı değişiklikleriyle kalp sağlığının korunmasını öneriyor.

Independent Türkçe, CNN, Daily Mail



Bilim insanları yanıtladı: Seyahatte neden ülkemizin yemeğini özlüyoruz?

Araştırmacılara göre turistlerin yemek tercihlerinde, yeni yerlere gitmenin ve yeni yemekler tatmanın yarattığı belirsizlik duygusu da rol oynuyor (Unsplash)
Araştırmacılara göre turistlerin yemek tercihlerinde, yeni yerlere gitmenin ve yeni yemekler tatmanın yarattığı belirsizlik duygusu da rol oynuyor (Unsplash)
TT

Bilim insanları yanıtladı: Seyahatte neden ülkemizin yemeğini özlüyoruz?

Araştırmacılara göre turistlerin yemek tercihlerinde, yeni yerlere gitmenin ve yeni yemekler tatmanın yarattığı belirsizlik duygusu da rol oynuyor (Unsplash)
Araştırmacılara göre turistlerin yemek tercihlerinde, yeni yerlere gitmenin ve yeni yemekler tatmanın yarattığı belirsizlik duygusu da rol oynuyor (Unsplash)

Gastronomi turizmi son dönemde popülerleşirken, seyahate çıkanlar sadece yabancı ülkelerin mutfağını tatmakla kalmıyor, kendi memleketlerinin yemeklerini de özlüyor.

Londra merkezli piyasa analiz şirketi Future Market Insights'ın verilerine göre, gastronomi turizminin bu yıl 1,1 trilyon doların üzerinde bir değere ulaşması bekleniyor. 2034'teyse bu rakam 5,6 trilyon doları bulabilir. 

Bu rakamlar gıda sektöründeki şirketler için iyi haber niteliğinde fakat aynı şey "yemek neofobisi" olan gezginler için pek geçerli değil. 

Amerikan medya kuruluşu CNN, yeni durumların yarattığı bilinmezlik ve kaygı hissini ifade etmek için kullanılan "neofobinin" gastronomi turizminde de ön plana çıktığına dikkat çekiyor. 

Haberde, bu davranışın yabancı ülkelere gidip orada memleketinin yemeklerini özleyen turistlerde görüldüğü ifade ediliyor.

CNN'deki yazıyı kaleme alan Hong Konglu gazeteci Maggie Hiufu Wong, bu durumdan kendisinin de muzdarip olduğunu belirtiyor. Londra'da yaşarken Hong Kong usulü waffle'ların hasretini çektiğini belirten Wong, orada bir tezgah açıp memleketinin yemeklerini sattığını anlatıyor.

2019'da ABD'de yapılan araştırmada, turistlerin yemek seçiminde maliyetten ziyade kültürel aşinalığın daha önemli bir rol oynadığı ortaya konmuştu. Araştırmanın ortak yazarlarından Kaliforniya Eyalet Üniversitesi'nden Angel Gonzalez, bulgulara dair şunları söylemişti:

Gezginlerin konfor ve güvenliğe önem verdiği görülüyor. Daha temkinli davrananlar veya yerel mutfağa aşina olmayanlar, kendi bildikleri yiyecekleri tercih ediyor.

Brown Üniversitesi'nden nörobilimci Judson Brewer da yemek seçimi sırasında beyindeki süreci şöyle anlatıyor: 

Seyahat, yeni şeyler keşfetmenin heyecanıyla bildiğimiz şeyleri sürdürmek arasında bir değiş tokuştur. Yeni bir yemek mi deneyeceksiniz yoksa köşedeki bilindik fast food restoranında mı yiyeceksiniz?

Bilim insanı, beyinde karar verme süreçlerinden sorumlu orbitofrontal korteksin, bu durumlarda hangi seçeneğin hayatta kalmak açısından daha faydalı olduğunu değerlendirdiğini söylüyor ve ekliyor: 

Beynimiz belirsizliği sevmez ve seyahat, özellikle de yeni yerlere gitmek korkutucu olabilir.

Independent Türkçe, CNN, Journal of Tourism Analysis