Bilim insanları büyük ve lezzetli domates üretmenin sırrını çözdü

Bilim insanları yeni domatesleri kendileri yiyerek daha tatlı olduklarını doğruladı (Temsili/Pexels)
Bilim insanları yeni domatesleri kendileri yiyerek daha tatlı olduklarını doğruladı (Temsili/Pexels)
TT

Bilim insanları büyük ve lezzetli domates üretmenin sırrını çözdü

Bilim insanları yeni domatesleri kendileri yiyerek daha tatlı olduklarını doğruladı (Temsili/Pexels)
Bilim insanları yeni domatesleri kendileri yiyerek daha tatlı olduklarını doğruladı (Temsili/Pexels)

Bilim insanları domateslerin sadece büyük değil aynı zamanda daha lezzetli olmasını da sağlayan bir yöntem keşfetti. 

Uzun yıllardır daha fazla ürün elde etmek için farklı domates çeşitlerinden kırma türler oluşturuluyor.

Bunun sonucunda bugün marketlerde satılan domatesler, doğal yolla gelişen yabani akrabalarına göre 10 ila 100 kat daha büyük. Ancak bu büyüklük farkının bedelini tatlarıyla ödüyorlar. 

Pekin'deki Çin Tarım Bilimleri Akademisi'nden araştırmacılar, bu meyvelerin yabani domateslerden neden daha az tatlı olduğunu bulmaya çalışırken iki gen tespit etti. 

Araştırmacılar işe yabani ve kültür domates bitkilerinin genomunu inceleyerek başladı. Meyvenin tatlılığının artmasıyla ilişkili iki gen saptayan ekip, bunların yabani domateslerde yaygınken yeni çeşitlerde büyük ölçüde kaybolduğunu gözlemledi.

Daha sonra genlerin kültür domateslerindeki versiyonlarının, şeker üreten bir enzimin miktarını düşürdüğü saptandı. 

Ekip ardından CRISPR-Cas9 adlı tekniği kullanarak bu genlerin düzgün çalışmasını engelledi. 

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 13 Kasım Çarşamba günü yayımlanan makalede, meyve ağırlığı ve veriminden ödün vermeden şeker oranı yüzde 30 daha yüksek domatesler üretildiği kaydedildi. 

Araştırmacılar sözkonusu iki genin, muhtemelen meyvenin olgunlaşma döneminde tohumların gelişmesine yetecek kadar enerji kalması için "şeker freni" görevi gördüğünü düşünüyor.

Makalenin yazarlarından Prof. Sanwen Huang "Çiftçiler daha büyük domatesler ve daha yüksek verim isterken, tüketiciler de daha tatlı domatesler istiyor" diyerek ekliyor: 

Şeker freni gibi davranan genler keşfetmemiz, meyve büyüklüğü ve veriminden ödün vermeden daha tatlı bir domatesin yetiştirilmesini sağlayarak verim ve kalite arasındaki negatif ilişkiyi kırıyor.

Huang, yeni domateslerin üç ila 5 yıl içinde marketlerde yerini alabileceğini söylüyor. 

Gen düzenlemenin, genetiği değiştirilmiş organizma (GDO) çalışmalarından farklı olduğunu belirtmekte fayda var. GDO'da başka türlerin DNA'sı yapay yolla canlıya eklenirken, gen düzenlemede yabancı DNA eklenmeden genom içinde değişiklikler yapılıyor. 

Halk arasında bu iki yöntemle de üretilen gıdalarla ilgili sağlık endişeleri mevcut. Dünya Sağlık Örgütü, genetiği herhangi bir şekilde değiştirilmiş her bir ürünün güvenli olup olmadığının anlaşılması için ayrı ayrı kontrolden geçmesi gerektiğini ifade ediyor.

Independent Türkçe, Guardian, Phys.org, Nature, Conversation, Dünya Sağlık Örgütü



Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
TT

Rekor kıran enerji patlamasının sırrı çözüldü mü?

Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)
Düşük kütleye ve parlaklığa sahip kırmızı cüceler, galaksideki en yaygın yıldız türü (NASA)

Bilim insanları gizemli bir enerji patlamasının, kırmızı cüce bir yıldızdan ve ölü bir yıldızın kalıntısından geliyor olabileceğini buldu.

Gökbilimciler radyo dalgası yayan bir patlama türünü uzun zamandır anlamaya çalışıyor. Normalde bir bölgeden gelen art arda patlamalar arasında birkaç saniye hatta daha kısa süre olur.

Ancak 2006'dan beri, patlamalar arasındaki sürenin birkaç dakikadan birkaç saate kadar değişebildiği olaylar saptanmaya başladı.

Uzun periyotlu radyo geçişi denen bu olaylar neredeyse 20 yıldır bilim insanlarının kafasını karıştırıyor ve bu aralıklı patlamalarda nasıl radyo dalgası üretildiğini anlamaya çalışıyorlar.

Bunlar genellikle galaksinin kalabalık bölgelerinde görüldüğü için hangi cisimden geldiklerini anlamak da zorlu bir iş.

Bulguları hakemli dergi Astrophysical Journal Letters'ta 26 Kasım'da yayımlanan yeni çalışmadaysa Samanyolu'nun daha az gökcismi içeren eteklerinden gelen bir uzun periyotlu radyo geçişi incelendi.

GLEAM-X J0704-37 adı verilen bu olayda her üç saatte bir 30 ila 60 saniye süren patlamalar gerçekleşiyor. Uzun periyotlu radyo geçişi olayları arasında, art arda patlamaları arasında en çok süre olan GLEAM-X J0704-37 bu anlamda rekoru elinde tutuyor.

Güney Afrika'daki MeerKAT ve Şili'deki Güney Astrofizik Araştırma teleskoplarını kullanan bilim insanları, GLEAM-X J0704-37'nin M-tipi yıldız diye de bilinen bir kırmızı cüceden geldiğini gözlemledi.

Curtin Üniversitesi'nden çalışmanın ortak yazarı Natasha Hurley-Walker "M-tipi yıldızlar, Güneş'in kütlesinin ve parlaklığının çok azına sahip olan düşük kütleli yıldızlardır. Samanyolu'ndaki yıldızların yüzde 70'ini oluştursalar da hiçbiri çıplak gözle görülemez" diyerek ekliyor: 

M-tipi yıldız tek başına bizim gördüğümüz miktarda enerji üretemez.

Verileri tekrar inceleyen ekip kırmızı cücenin muhtemelen ikili bir sistem içinde yer aldığını buldu. Araştırmacılar diğer cismin, beyaz cüce yıldız olduğunu tahmin ediyor. 

Güneş gibi yıldızlar, süpernova patlaması geçirecek kütleye sahip olmadığı için yaşam döngülerinin sonuna geldiğinde dış katmanlarını atmaya başlıyor. Geriye kalan çekirdekse muazzam bir yoğunluğa sahip beyaz cüceye dönüşüyor. 

Bilim insanları sistemdeki güçlü manyetik alanların, hızla dönen nötron yıldızları (pulsar) gibi düzenli enerji patlamalarına yol açtığını öne sürüyor. 

Ekip halihazırda çalışmalarına devam ederek bu sistemi doğrulamaya ve radyo dalgalarını tam olarak nasıl ürettiğini anlamaya çalışıyor. 

Ayrıca teleskopların eski gözlemlerinde, GLEAM-X J0704-37'ye benzer patlamalar da bulmayı umuyorlar.

Independent Türkçe, Space.com, Science Daily, Astrophysical Journal Letters