250 milyon dolar bütçeli aksiyon gişede umduğunu bulamadı

Başrolleri Dwayne Johnson ve Chris Evans paylaşıyor

Kod Adı: Kırmızı'nın yapım sürecinde geçen sene Hollywood'daki yazar ve oyuncu grevleri nedeniyle bir yıllık gecikme yaşanmıştı (Amazon MGM)
Kod Adı: Kırmızı'nın yapım sürecinde geçen sene Hollywood'daki yazar ve oyuncu grevleri nedeniyle bir yıllık gecikme yaşanmıştı (Amazon MGM)
TT

250 milyon dolar bütçeli aksiyon gişede umduğunu bulamadı

Kod Adı: Kırmızı'nın yapım sürecinde geçen sene Hollywood'daki yazar ve oyuncu grevleri nedeniyle bir yıllık gecikme yaşanmıştı (Amazon MGM)
Kod Adı: Kırmızı'nın yapım sürecinde geçen sene Hollywood'daki yazar ve oyuncu grevleri nedeniyle bir yıllık gecikme yaşanmıştı (Amazon MGM)

Amazon MGM Stüdyoları'nın yeni Noel filmi, gösterime girer girmez hafta sonu gişesinin galibi olmakta zorlanmayacak. Ancak yıldızlarla dolu kadrosu ve devasa bütçesiyle dikkat çeken bu filmin hedeflenen başarılara ulaşıp ulaşamayacağı merak konusu.

Başrolleri Dwayne Johnson ve Chris Evans'ın paylaştığı Noel filmi Kod Adı: Kırmızı (Red One), cuma günü gösterime girdiği ABD'de yaklaşık 11 milyon dolar kazanarak gişe listesinde zirveye yerleşti. 

"Daha iyilerini görmüştük"

Filmin ABD'deki hafta sonu hasılatının 30 milyon dolara ulaşacağı düşünülüyor. Ancak Deadline, The Rock (Kaya) lakaplı Johnson'ın geçmişteki gişe canavarı filmlerini hatırlatarak "Daha iyilerini görmüştük" ifadesini kullanıyor.

Variety ise Kod Adı: Kırmızı'nın hasılatıyla ilgili şu değerlendirmeyi yapıyor:

Bu rakam, 250 milyon dolarlık prodüksiyon bütçesine ve büyük pazarlama maliyetlerine sahip özel efektli bir macera için pek de iç açıcı bir sonuç sayılmaz.

Kod Adı: Kırmızı'nın, yüksek bütçesine rağmen kazançlı çıkabilmesi için uzun süre gösterimde kalması gerekiyor.

Amazon başlangıçta filmi doğrudan Prime Video platformunda yayına sokmayı planlamıştı. Ancak bu plandan vazgeçerek, filmi önce sinemalarda gösterime sokma kararı aldı.

Hiram Garcia'nın hikayesinden uyarlanan ve Hızlı ve Öfkeli (Fast & Furious) serisinin senaristi Chris Morgan tarafından kaleme alınan Noel temalı aksiyonda Johnson ve Evans'a Lucy Liu, Kiernan Shipka, Bonnie Hunt, Nick Kroll, Kristofer Hivju, Wesley Kimmel ve J. K. Simmons eşlik ediyor.

Eleştirmenler beğenmedi

Kuzey Amerika'daki 4 bini aşkın sinema salonunda gösterime giren aksiyon filmi, eleştirmenlerin beğenisini kazanamadı.

Yönetmen koltuğunda Jake Kasdan'ın oturduğu Kod Adı: Kırmızı, Noel Baba'nın kaçırılmasının ardından aksiyon dolu bir görevde kötü şöhretli ödül avcısıyla bir araya gelmek zorunda kalan Kuzey Kutbu'nun Güvenlik Şefi'nin hikayesini konu ediyor.

50 yaşındaki Amerikalı yönetmen Kasdan, 2017 yapımı Jumanji: Vahşi Orman'da (Jumanji: Welcome to the Jungle) da Johnson'la birlikte çalışmıştı.

Independent Türkçe, Deadline, Variety, Hollywood Reporter



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe