Türk asıllı yıldızın dizisi, Netflix'te fırtınalar estiriyor

An itibarıyla Türkiye'de en çok izlenen 4. dizi konumundaki The Empress, En İyi Drama Dizisi dalında Uluslararası Emmy ödülünün sahibi olmuştu (Netflix)
An itibarıyla Türkiye'de en çok izlenen 4. dizi konumundaki The Empress, En İyi Drama Dizisi dalında Uluslararası Emmy ödülünün sahibi olmuştu (Netflix)
TT

Türk asıllı yıldızın dizisi, Netflix'te fırtınalar estiriyor

An itibarıyla Türkiye'de en çok izlenen 4. dizi konumundaki The Empress, En İyi Drama Dizisi dalında Uluslararası Emmy ödülünün sahibi olmuştu (Netflix)
An itibarıyla Türkiye'de en çok izlenen 4. dizi konumundaki The Empress, En İyi Drama Dizisi dalında Uluslararası Emmy ödülünün sahibi olmuştu (Netflix)

Netflix aboneleri, ikinci sezonu kısa süre önce yayın platformuna eklenen kraliyet draması The Empress'a övgüler yağdırıyor.

Tarihi dramanın başrolünde, Türk asıllı Alman aktris Devrim Lingnau yer alıyor. 

Dizi, Türk bir baba ve Alman bir annenin çocuğu olan 26 yaşındaki Lingnau tarafından canlandırılan Bavyera Düşesi Elisabeth'in olağanüstü ama trajik hayatını anlatıyor.

Kraliyet dönemi dramasının ilk sezonu 29 Eylül 2022'de Netflix'te yayına girmişti. İki yıllık bekleyişin ardından sabırlı izleyiciler, geçen ay ikinci sezonun gelmesiyle muradına erdi.

Ancak sık sık popüler dizi The Crown'la kıyaslanan yapımın ikinci sezonunun da ilki gibi 6 bölümden oluşması, dramayı izlemeye doyamayan hayranları hayal kırıklığına uğrattı.

Netflix, 18 yaşından küçük izleyiciler için uygun olmadığını belirttiği dizinin konusunu şöyle özetliyor:

Asi ruhlu Elisabeth, İmparator Franz'a aşık olup beklenmedik bir şekilde onunla evlenince Viyana sarayının gerilim ve entrika dolu dünyasına adım atar.

150 milyon saatin üzerinde izlenerek 2022'nin en popüler dizilerinden biri olan The Empress'ın hayranları, ikinci sezonu izler izlemez sosyal medyaya akın etti.

"Muhteşem bir sezon"

Bir izleyici, "İkinci sezonu yeni bitirdim" diyerek başladığı tweet'ini şöyle sürdürdü: 

Nutkum tutuldu, sezonun sonu beni gözyaşlarına boğdu. Duygusal olarak ağır ama muhteşem bir sezondu. Üçüncü sezonun da geleceğini gerçekten umuyorum.

Başka bir hayran, diğer Netflix abonelerine çağrıda bulunarak ekledi:

Lütfen The Empress'ı izleyin, üçüncü sezona çok ihtiyacım var.

İkinci sezonu yeni bitirdiğini söyleyen başka biri, dizinin kesinlikle yeni bir sezonu hak ettiğini söyledi.

"Kalbim kırıldı"

Bir izleyiciyse 6 bölümün kendisine yetmediğini söyleyerek isyan etti:

Sadece 6 bölüm mü? Fragman gibi bir şey... Kalbim kırıldı.

Diziye övgüler yağdıran biriyse Netflix'e seslenerek şöyle yazdı:

Kesinlikle güzel yapılmış... Kostümler, oyunculuk ve hikaye bir harika. Sırada üçüncü sezon var!

"Herkesin izlemesi gerek"

Gözyaşlarına hakim olamadığını yazan bir izleyici diziden çok etkilendiğini ifade etti:

The Empress'ın ikinci sezonunu izledim ve hiç bu kadar çok ağlamamıştım. Sonuna kadar izlemek için mücadele ettiğim bir bölüm vardı. Acı o kadar elle tutulurdu ki izledikten saatler sonra bile hissettim. Herkesin izlemesi gereken bir dizi.

Independent Türkçe, Daily Mail, Metro



Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Akıllı telefonlardaki sistem, ayda 300 deprem tespit etti

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Bilim insanları, Android akıllı telefonları gerçek zamanlı deprem dedektörlerine dönüştüren yeni bir sistem geliştirerek büyük bir sarsıntıdan önce halkı daha hızlı uyarma potansiyeline sahip bir yol buldu.

Google, ABD Jeoloji Araştırmaları Kurumu (US Geological Survey/USGS) ve diğer araştırmacıların geliştirdiği sistem, milyonlarca telefondan alınan verileri kullanarak bir depremden kaynaklanan en erken sarsıntı sinyallerini tespit ediyor.

Bir cihaz kümesi aynı yer hareketini kaydettiğinde, sistem bunu işaretleyerek yakın bölgelerdeki diğer cihazlara uyarı gönderiyor.

Science'ta yayımlanan çalışma, ağın ayda 300'den fazla deprem tespit ettiğini ortaya koydu. Uyarıların gönderildiği bölgelerde, daha sonra depremi hissettiğini bildiren kişilerin yüzde 85'i uyarıyı aldığını söyledi. Yüzde 36'sı sarsıntı başlamadan önce, yüzde 28'i sarsıntı sırasında ve yüzde 23'ü de sarsıntıdan sonra uyarı almış.

Çalışmada sistemin, geleneksel sismik sensörlerin yerini almasa da yoğun bilimsel ağlara sahip olmayan bölgelerde ölçeklenebilir, düşük maliyetli bir erken uyarı aracı sunabileceği belirtiliyor. Yazarlar bunun özellikle akıllı telefonların yaygın ancak sismometrelerin nadir bulunduğu, gelişmekte olan ülkeler için umut vaat ettiğini söylüyor.

Google yaptığı açıklamada, sistemin insanlara "uyarı vererek sarsıntı başlamadan önce birkaç değerli saniye" kazandırabileceğini ifade ediyor.

Bu saniyeler bir merdivenden inmek, tehlikeli nesnelerden uzaklaşmak ve korunmak için yeterli zamanı sağlayabilir.

Uyarılar, deprem sırasında daha yıkıcı olan S dalgalarından önce gelen ve hızlı hareket eden P dalgalarının saptanmasına dayanıyor. Yeterli sayıda telefon P-dalgalarını tespit ederse sistem, sarsıntıyı hissetmesine belki de birkaç saniye kalan kullanıcılara uyarılar gönderiyor. Bu saniyeler korunmak, bir ameliyatı durdurmak ya da kritik altyapıyı duraklatmak için yeterli olabilir.

2020'de çıkmaya başlayan Android Deprem Uyarı Sistemi halihazırda Birleşik Devletler, Japonya, Yunanistan, Türkiye ve Endonezya gibi çeşitli ülkelerde kullanılıyor. Doğrudan Android işletim sistemine yerleştirilen teknoloji, kullanıcıların ayrı bir uygulama indirmesini gerektirmiyor.

cdfgthy
Harita, Android'in deprem uyarı sisteminin aktif olduğu ülkeleri (açık yeşil) gösteriyor. Kırmızı ve sarı sırasıyla güçlü (MMI 5+) ve hafif (MMI 3-4) sarsıntıların yaşandığı alanlar. Gri noktalar uyarı verilmeyen algılamaları gösteriyor. Kaliforniya, Oregon ve Washington'daki uyarılar (koyu yeşil) ShakeAlert'ten geliyor (Google)

Araştırmacılar doğruluk oranı bilimsel sensörler kadar yüksek olmasa da akıllı telefonlardan gelen uyarıların en çok işe yaradığı yerlerin, telefon yoğunluğu ve güvenilir veri bağlantıları yüksek seviyedeki kentsel alanlar olduğunu tespit etti. 

Çalışma, MyShake uygulaması gibi daha önceki kitle kaynaklı deprem uygulamalarının üzerine inşa edilse de milyonlarca cihaza gömülü olması sisteme fayda sağlıyor.

Yazarlar, "Kitle kaynaklı sistemlerin giderek daha önemli hale geleceğine inanıyoruz" ifadelerini kullanıyor. 

Geleneksel sensörleri kişisel cihazlardan gelen verilerle birleştirerek daha dayanıklı, kapsayıcı erken uyarı sistemleri oluşturmak mümkün.

Independent Türkçe