17 bin yıl önce doğan çocuk, mavi göze dair en eski kanıtı sundu

Kalıtım bilimine göre 6-10 bin yıl önce Avrupa'da görülen bir mutasyon, çağımızdaki mavi gözlü kişilerin tamamından sorumlu gibi görünüyor (Unsplash)
Kalıtım bilimine göre 6-10 bin yıl önce Avrupa'da görülen bir mutasyon, çağımızdaki mavi gözlü kişilerin tamamından sorumlu gibi görünüyor (Unsplash)
TT

17 bin yıl önce doğan çocuk, mavi göze dair en eski kanıtı sundu

Kalıtım bilimine göre 6-10 bin yıl önce Avrupa'da görülen bir mutasyon, çağımızdaki mavi gözlü kişilerin tamamından sorumlu gibi görünüyor (Unsplash)
Kalıtım bilimine göre 6-10 bin yıl önce Avrupa'da görülen bir mutasyon, çağımızdaki mavi gözlü kişilerin tamamından sorumlu gibi görünüyor (Unsplash)

Bologna Üniversitesi'nden arkeolog Owen Higgins ve ekibinin İtalya'da incelediği kalıntıların, 17 bin yıl önce kalp rahatsızlığıyla doğmuş bir bebeğe ait olduğu belirlendi.

Bu çocuk, mavi göze dair en eski kanıtı sundu. Önceki en eski mavi gözlü insan, 14 bin yıl önce yaşamış ve "Villabruna erkeği" diye bilinen kişiydi.

İtalya'da bulunan çocuğun göz rengi ve diğer genetik benzerlikler, onun Villabruna erkeğinin atalarından olabileceğini ortaya koyuyor.

cd
Bebeğin iskeleti, 1998'de keşfedilmişti (Mauro Calattini)

Çocuğun genlerini inceleyen araştırma ekibi, Nature Communications adlı bilimsel dergide yayımlanan makalede şu ifadeleri kullanıyor:

En yüksek ihtimal, küçük çocuğun mavi göz, koyu ten, neredeyse siyah denebilecek kadar koyu ve kıvırcık saçlara sahip olması.

Floransa Üniversitesi'nden moleküler antropolog Alessandra Modi şöyle diyor:

Genetik testleri çocuğun ebeveynleri arasındaki yakın akrabalığın altını çizdi, muhtemelen birinci dereceden kuzendiler.

Paleolitik çağdaki çoğu kişi gibi bu çocuğun da yetişkinliğinde sütü sindirebilecek genlere sahip olmadığı belirtildi. 

Analizler, bebeğin annesinin karnında ve doğum sırasında da zor anlar geçirdiğini ortaya koydu.

Normalden çok daha kalın olan kalp kaslarıysa kalıtsal bir hastalığa işaret ediyor. Ufak yaşta erken ölüme neden olan hipertrofik kardiyomiyopati saptandı. 

82 santimetre uzunluğundaki bebeğin 7,5-18 aylıkken öldüğü değerlendiriliyor. 

Siena Üniversitesi'ndeki arkeologlar, bebeğin kalıntılarını 1998'de Puglia'daki Grotta delle Mura mağarasında bulmuştu. 

Independent Türkçe, ScienceAlert, IFLScience



Ekip çalışmasında karıncalar, insanları geride bıraktı

Karıncalar işbirliği içinde çalışarak pek çok zorluğun üstesinden geliyor (Pexels)
Karıncalar işbirliği içinde çalışarak pek çok zorluğun üstesinden geliyor (Pexels)
TT

Ekip çalışmasında karıncalar, insanları geride bıraktı

Karıncalar işbirliği içinde çalışarak pek çok zorluğun üstesinden geliyor (Pexels)
Karıncalar işbirliği içinde çalışarak pek çok zorluğun üstesinden geliyor (Pexels)

Karıncaların grup çalışmasında insanlardan çok daha becerikli olduğu ortaya kondu. 

İnsanlar ve karıncaların çok fazla ortak yönü olmasa da ikisi de işlerini yapabilmek için sık sık başkalarıyla birlikte çalışıyor. 

İsrail'deki Weizmann Bilim Enstitüsü'nden araştırmacılar, bu ortak özellikten dolayı insan ve karıncaların grup çalışması performansını ölçmeye karar verdi.

Bilim insanları, Paratrechina longicornis türündeki karıncalar ve insanların boyutuna göre ayarlanmış ve büyüklüğü dışında birbirinin aynısı iki labirent kurdu.

Tarafların, iki dar geçitle birbirine bağlanan üç odaya bölünmüş dikdörtgen bir alan boyunca manevralar yaparak T şeklinde büyük bir nesneyi taşıması gerekiyordu.

Hayvanlar bu görevi tek başına, 7 kişilik küçük bir grup veya 80 kişilik büyük bir ekip halinde yerine getirmeye çalıştı. İnsanlarsa tek başına, 6-9 veya 26 kişilik gruplar halinde aynı görevi yaptı. 

Taraflar arasındaki eşitsizliği gidermek adına insanlara konuşmamaları ve el kol hareketleriyle iletişim kurmamaları söylendi. 

PNAS adlı hakemli dergide 23 Aralık Pazartesi günü yayımlanan araştırmada, tek kişilik görevlerde insanların karıncalardan çok daha iyi bir performans sergilediği gözlemlendi.

Araştırmacılar, insanların stratejik planlama becerileri sayesinde büyük nesneyi başarıyla taşıdığını kaydetti.

Ancak grup çalışmasında durumlar değişti. Özellikle büyük karınca ekipleri, insan takımlarından çok daha iyi sonuçlar elde etti. 

Karınca gruplarının planlı ve stratejik bir şekilde birlikte hareket ettiği ve kolektif hafıza sayesinde aynı hataları tekrarlamaktan kaçındığı görüldü. 

Bilim insanları bu durumu, karınca kolonilerinin "süper organizma" gibi davranarak ortak çıkarlar doğrultusunda hareket etmesine bağlıyor. 

Diğer yandan insanların, takım çalışmasında "açgözlü" tercihler yaparak kısa sürede faydalı olsa da uzun vade yarar sağlamayacak şekilde hareket ettiğini söylüyorlar. 

Bu nedenle, özellikle iletişim kısıtlandığında, insanların ekip çalışmasında bireysel görevden daha kötü performans sergilediği gözlemlendi. 

Çalışmaya liderlik eden Prof. Ofer Feinerman , "Karınca kolonileri aslında ailedir" diyerek ekliyor: 

Yuvadaki tüm karıncalar kardeştir ve ortak çıkarları vardır. İşbirliğinin rekabetten çok daha ağır bastığı, sıkı sıkıya örülmüş bir toplum var. Bu nedenle karınca kolonileri, birbiriyle işbirliği yapan çok sayıda 'hücreden' oluşan bir tür canlı gibi, bazen süper organizma diye adlandırılıyor.

Independent Türkçe, Interesting Engineering, Phys.org, PNAS