İnsanların 3,2 milyon yıl önce yaşayan akrabası Lucy ne kadar hızlı koşuyordu?

Aşil tendonu olmasa da iki ayak üstünde koşabildiği ortaya kondu

1 metreden biraz uzun olan Lucy'nin kalıntıları Etiyopya'da bulunmuştu (John Gurche/Cleveland Doğa Tarihi Müzesi)
1 metreden biraz uzun olan Lucy'nin kalıntıları Etiyopya'da bulunmuştu (John Gurche/Cleveland Doğa Tarihi Müzesi)
TT

İnsanların 3,2 milyon yıl önce yaşayan akrabası Lucy ne kadar hızlı koşuyordu?

1 metreden biraz uzun olan Lucy'nin kalıntıları Etiyopya'da bulunmuştu (John Gurche/Cleveland Doğa Tarihi Müzesi)
1 metreden biraz uzun olan Lucy'nin kalıntıları Etiyopya'da bulunmuştu (John Gurche/Cleveland Doğa Tarihi Müzesi)

İnsanların, yaklaşık 3,2 milyon yıl önce yaşamış akrabası Lucy'nin dik durarak koşabildiği ancak çok hızlı olmadığı ortaya çıktı. 

Hominin türü Australopithecus afarensis'in bilinen ilk örneği olan Lucy, 1974'te keşfedildiğinden beri modern insanların ataları hakkında bilim insanlarına kıymetli bilgiler veriyor. 

İskeleti son derece iyi korunmuş halde bulunan Lucy'nin içinde yer aldığı Australopithecus afarensis türü, 2,9 ila 3,9 milyon yıl önce Doğu Afrika'da yaşamıştı. 

Bu türü de kapsayan australopitesinlerin, yaklaşık 4 milyon yıl önce iki ayak üstünde yürüyebildiği biliniyor. 

Diğer yandan Lucy'nin vücudunun üst kısmının büyük, kollarının uzun ve bacaklarının kısa olmasından dolayı, bu türün modern insanlar gibi koşamadığı düşünülüyordu.

Bu düşünceyi test etmek isteyen bilim insanları, Lucy'nin iskelet ve kas anatomisinin modelini çıkardı ve simülasyonlarla koşma hızını inceledi. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de yayımlanan çalışmaya göre Lucy'nin maksimum koşma hızı saatte 18 kilometre civarındaydı. 

Bilim insanları bunun modern insanların kayda değer derecede gerisinde kaldığını söylüyor. Usain Bolt saatte 44 kilometre civarında hıza ulaşırken, ortalama bir amatör koşucunun sprint hızı saatte yaklaşık 22 kilometre.

Diğer yandan Lucy'nin, bacaklarında Aşil tendonları ve kısa kas lifleri olmamasına karşın iki ayak üzerinde bu hızda koşabilmesi önemli bir bulgu. 

Baldır kasını topuk kemiğine bağlayan Aşil tendonu, ayak bileğinin bükülmesini sağlayarak modern insanların hızla yürüyüp koşmasını mümkün kılıyor. 

Araştırmacılar, modele bu tendonu ve diğer ayak bileği kaslarını ekleyerek simülasyonlar yürüttü. Lucy'nin yine yavaş koştuğunu gözlemleyen ekip, bunu vücudunun daha küçük olmasına bağlıyor.

Bulgular, insanların da içinde yer aldığı homininlerin evriminde, Aşil tendonu ve baldırdaki bazı kasların daha iyi koşma becerisi sağlamak için özellikle geliştiğine işaret ediyor. Bilim insanları makalede şöyle yazıyor:

İnsanların vücut planındaki temel özellikler, gelişmiş koşu performansı için özel olarak evrimleşti.

Araştırmacılar, koşarken kolların ve gövdenin hareketini de hesaba katacak çalışmalarla, Lucy ve modern insanlar arasındaki farkların daha iyi anlaşılabileceğini söylüyor. 

Independent Türkçe, IFLScience, Live Science, Current Biology



Gen düzenleme tedavisinde çığır açıcı adım

Bilim insanları, KJ Muldoon'ın gelişimini yakından takip edecek (AP)
Bilim insanları, KJ Muldoon'ın gelişimini yakından takip edecek (AP)
TT

Gen düzenleme tedavisinde çığır açıcı adım

Bilim insanları, KJ Muldoon'ın gelişimini yakından takip edecek (AP)
Bilim insanları, KJ Muldoon'ın gelişimini yakından takip edecek (AP)

Gen düzenleme tedavisiyle ilk kez bir bebek iyileştirildi.

New England Journal of Medicine'de perşembe yayımlanan çalışmada, CPS1 eksikliği teşhisi konan bir bebeğin gen düzenleme yöntemiyle tedavi edildiği belirtiliyor.

Yaklaşık 1 milyon bebekten birini etkileyen bu genetik rahatsızlık, amonyağın vücuttan atılmasını sağlayan bir enzimin eksikliğinden kaynaklanıyor. Amonyağın kanda birikmesiyle zehirlenme yaşanabiliyor. Bazı bebeklerde karaciğer nakli gerekebiliyor.

ABD'de yapılan araştırmanın yazarlarından Pensilvanya Üniversitesi’nden Dr. Kiran Musunuru, tedavinin çığır açıcı olduğunu vurguluyor:

Bu, henüz kesin bir çaresi bulunmayan çeşitli nadir genetik bozuklukları tedavi etmek için gen düzenlemenin kullanılmasına yönelik ilk adım.

Philadelphia Çocuk Hastanesi ve Pensilvanya Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden ekiplerin ortak çalışmasıyla yürütülen tedavide, Clustered Regularly Interspaced Palindromic Repeats (CRISPR) adlı gen düzenleme teknolojisi kullanıldı. CRISPR, genetik uzmanları ve tıp araştırmacılarının DNA üzerinde ekleme-çıkarma yaparak dizilimini değiştirmelerine olanak tanıyor.

KJ Muldoon adlı bebeğe önce şubatta, daha sonra da mart ve nisanda CRISPR teknolojisiyle tedavi uygulandı.

Uzmanlar, tedavinin şimdilik olumlu sonuç verdiğini fakat bebeğin gelişiminin yıllarca takip edilmesi gerekeceğini belirtiyor. Araştırmanın yazarlarından Dr. Rebecca Ahrens-Nicklas, KJ Muldoon’ın “her geçen gün büyüdüğüne ve geliştiğine dair işaretler gördüklerini” söylüyor.

Bilim insanları, KJ Muldoon’la ilgili çalışmadan elde ettikleri verilerle gen düzenleme tedavisini yaygınlaştıracak araştırmalar yapılacağını belirtiyor. Çalışmada yer almayan nörolog Carlos Moraes, gen düzenleme tedavisinin geleceğine dair şu ifadeleri kullanıyor:

Birisi böyle bir buluşa imza attığında, diğer ekiplerin bundan elde edilen bilgilerle hareket edip ilerlemesi çok sürmez. Engeller var ama önümüzdeki 5 ila 10 yılda bunların aşılacağını tahmin ediyorum.

Independent Türkçe, CNN, New York Times