2024'ün öne çıkan 10 kitabı

Bu yılın dikkat çeken çeviri ve telif eserlerini bir araya getirdik.

2024, farklı türlerden çarpıcı eserlerin okurlarla buluştuğu bir yayıncılık şölenine sahne oldu (Unsplash)
2024, farklı türlerden çarpıcı eserlerin okurlarla buluştuğu bir yayıncılık şölenine sahne oldu (Unsplash)
TT

2024'ün öne çıkan 10 kitabı

2024, farklı türlerden çarpıcı eserlerin okurlarla buluştuğu bir yayıncılık şölenine sahne oldu (Unsplash)
2024, farklı türlerden çarpıcı eserlerin okurlarla buluştuğu bir yayıncılık şölenine sahne oldu (Unsplash)

Kanatlarını ilk kez bu yıl açan Minerva'nın Baykuşu, 2024'e son bir bakış atıyor. 

Savaş ve siyasi krizlerin eksik olmadığı bu yıl, toplumsal dayanışmadan hayvan haklarına, merhametten anlayışa kadar insanlığın sınıfta kaldığı bir sene oldu.

Kaçımız dört bir yanımızdan yükselen "Hayatını değiştirmelisin" çağrısına kulak verip bir muhasebeye girişecek bilinmez. 

Ama tarihte birçok dönüşümün önce sanattan başladığını biliyoruz. Bu yıl yayımlanan çeviri ve telif eserlerin ortak yanı belki de bize bu çağrıyı hatırlatmaları oldu. 

2024'te bizi gözlerimizi ve kulaklarımızı açmaya davet eden 10 eseri seçtik.

Antony Loewenstein - Filistin Laboratuvarı: İsrail İşgal Teknolojilerini Dünyaya Nasıl İhraç Ediyor?

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te düzenlediği Aksa Tufanı'yla başlayan Gazze savaşının üzerinden 14 aydan uzun bir süre geçti. İsrail ordusu bu yıl da binlerce Filistinliyi öldürdü ve Gazze Şeridi'ni enkaza çevirdi.
 

xacdfreg
Loewenstein, İsrail'in Filistin'i nasıl bir laboratuvara dönüştürdüğünü kapsamlı bir araştırmayla ortaya koyuyor (@antloewenstein/Instagram)

Yahudi gazeteci Antony Loewenstein'ın Filistin Laboratuvarı: İsrail İşgal Teknolojilerini Dünyaya Nasıl İhraç Ediyor? adlı çalışması, bu trajik dönemde Tel Aviv yönetiminin savaş siyasetini tekrar yakın merceğe alarak yaşananlara farklı bir perspektiften bakma imkanı sağlıyor. 

Yalnızca Filistinlilere uygulanan zulmü değil, İsrail'in işgal politikalarının dünyanın dört bir yanındaki otoriter rejimlere nasıl ilham kaynağı olduğunu da deşifre eden kitabın daha detaylı incelemesini buradan okuyabilirsiniz.

Antony Loewenstein - Filistin Laboratuvarı: İsrail İşgal Teknolojilerini Dünyaya Nasıl İhraç Ediyor?
İngilizceden çeviren: Özlem Özarpacı, 297 s., 2024, Metis Yayınları

Bülent Diken - Yeni Despotizm: Eski Bir Canavarın Yeniden Canlandırılması

Despotizm kavramını tüm yönleriyle ele alan Bülent Diken'in yeni kitabı, bunun siyaset ve kültür alanlarında nasıl farklı şekillerde işlediğini irdeliyor.

Ekonomi ve güvenliğe indirgenen bir dünyada Yeni Despotizm, otoriter liderlerin izlediği politikaların yıkıcı etkilerini açığa çıkarırken, bunların "demokrasinin hemen her yerde askıya alındığı, küresel çapta bir istisna siyasetinin koyu gölgesi altında" yaşadığımız gündelikteki izdüşümlerini de takip ediyor.
 

ascdfrg
Bülent Diken, yeni kitabında iktidarların sindirme tekniklerini inceliyor (Kadir Has Üniversitesi)

Kadir Has Üniversitesi'nde ve Birleşik Krallık'taki Lancaster Üniversitesi'nde dersler veren akademisyen, Nihilizm ve İsyan, Devrim, Eleştiri'yle de siyasi-kültürel analizlerini farklı açılardan geliştirmişti. Diken'in Graeme Gilloch ve Craig Hammond'la birlikte kaleme aldığı Nuri Bilge Ceylan Sineması'nı da okurlara tavsiye ederiz. 

Bülent Diken - Yeni Despotizm: Eski Bir Canavarın Yeniden Canlandırılması
İngilizceden çeviren: Ayşecan Ay, 208 s., 2024, Metis Yayınları

Michael Hardt - Yıkıcı Yetmişler 

Siyaset felsefesi ve edebiyat kuramı üzerine çalışmalar yapan Michael Hardt, son kitabı Yıkıcı Yetmişler'de, 1970'lerde dünyada patlak veren protestoların ve işçi hareketlerinin yanı sıra çeşitli özyönetim ve direniş çabalarını inceliyor. 
 

safwerg
Yıkıcı Yetmişler, protesto ve grevleri tarihsel bir perspektiften yorumluyor (Duke Üniversitesi)

İtalyan felsefeci Antonio Negri'yle yaptığı ortak çalışmalarla adını duyuran Hardt, kitabında 1970'lerdeki direniş hareketleri arasında "Fatsa Komünü'ne" de yer veriyor. 

Felsefeci, Şili, Nikaragua, Portekiz, İtalya, İran ve Türkiye gibi birçok farklı ülkede yaşanan ayaklanmaları mercek altına aldığı kitabını tanıtmak 12 Ekim'de İstanbul'a gelmişti. Ünlü düşünürün söyleşisiyle ilgili izlenimlerimizi buradan okuyabilirsiniz.

Michael Hardt - Yıkıcı Yetmişler 
İngilizceden çeviren: Münevver Çelik, 352 s., 2024, Otonom Yayıncılık

Martin Heidegger - Sanat Eserinin Kökeni

Sanat Eserinin Kökeni, Heidegger'in ilk defa 13 Kasım 1935'te Freiburg'da sunduğu bir konuşmaya dayanıyor. 

Heidegger'in 1960'a kadar üzerinde çalıştığı ve çeşitli değişiklikler yaptığı bu metin, Platon'dan Baumgartner, Kant ve Romantikler'e kadar uzanan estetik anlayışını ters yüz ediyor.

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi'nden Prof. Dr. Kaan H. Ökten'in çevirisiyle artık Türkçede de Heidegger'in kendine özgü patikalarında yürümek mümkün. 

Martin Heidegger - Sanat Eserinin Kökeni
Almancadan çeviren: Kaan H. Ökten, 104 s., 2024, Alfa Yayınları

Byung-Chul Han - Tefekkür Yaşamı

Tüketim, hız ve eylem üzerine kurulu günümüz toplumuna yerinde bir müdahalede bulunan Tefekkür Yaşamı, derinlemesine düşünmenin imkanlarını sorguluyor.
 

acdfrgt
Han, Almanya ve İsviçre'deki üniversitelerde uzun süre ders verdi (Ketebe Yayınları) 

Eylemsizliği bir tembellik ya da erteleme davranışından ziyade insan varoluşunun özü olarak gören Han, okuru daha farklı bir yaşam tarzına çağırıyor.

Performans baskısı ve sömürü altında silinip giden bir hayat yerine dünyanın, duyguların ve ilişkilerin daha derinlemesine deneyimlenebildiği bir var olma hali bu.

Byung-Chul Han - Tefekkür Yaşamı
Almancadan çeviren: Barış Tut, 100 s., 2024, Ketebe Yayınları

Ayhan Geçgin - Dünyalararasında

Dünyalararasında, bu yılın en vurucu edebiyat eserlerinden biri. 
 

cdfergt
Dünyalararasında, Geçgin'in 6. romanı (Metis Yayınları)

Ayhan Geçgin'in Uzun Yürüyüş'ünü okuyanlara aşina gelecek bir coğrafyada geçen roman, yazının tüm imkanlarını işe koşarak bir anın içindeki yüzlerce katmanı iç içe geçmişliğiyle yakalıyor. 

Belki bir cümle bile denemeyecek parçalanmışlıktaki "Gece, soğuk, bir kaya kovuğu" ifadeleriyle başlayan Dünyalararasında, zihnin kuytularından dünyanın açıklığına uzanan tekinsiz bir anlatı.

Ayhan Geçgin - Dünyalararasında
104 s., 2024, Metis Yayınları

 

Zaven Biberyan - Deniz

Karıncaların Günbatımı ve Meteliksiz Aşıklar gibi romanlarıyla kendine has bir çizgi yaratan Zaven Biberyan'ın Deniz'i, yazarın öykücülükteki ustalığını da gösteriyor.

Getronagan Lisesi'nden Yetişenler Derneği tarafından 1961'de basılan ve 2017'de Aras Yayıncılık tarafından yeniden yayımlanan Deniz, bu yıl ilk kez Türkçede okurlarla buluştu. 
 

evgthy
Biberyan'ın romanları ve öyküleri, yıllarca verdiği mücadeleden izler taşıyor (Aras Yayıncılık)

Gazeteci kimliği ve sosyalist mücadeleye katkılarıyla tanınan Ermeni asıllı yazar, hikayelerinde insana ve yaşama dair tüm çelişkileri gözler önüne seriyor. 

12 öyküden oluşan Deniz'de İstanbul'un sokaklarını mesken tuttuğumuz gibi, Biberyan'ın edebi kişiliğini de daha yakından tanıyoruz. 

Zaven Biberyan - Deniz
Ermeniceden çeviren: Natali Bağdat, 184 s., 2024, Aras Yayıncılık

Barış Bıçakçı - Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin

Barış Bıçakçı'nın son kitabı, birbirine çeşitli şekillerde dolaylı yollardan bağlanan ve dolanan hikayelerden oluşuyor. Ana karakterin aldığı tuhaf bir ansiklopedi yazma teklifi, aslında hayatın akışında pek fark etmediğimiz detayların merkeze taşındığı, gündeliğin farklı boyutlarını açan bir anlatıya dönüşüyor.

ascdfrg
Bıçakçı'nın yeni romanı İletişim Yayınları etiketiyle okurlarla buluştu (@ArtfulLivingArt / Twitter)

Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin, Bıçakçı'nın sade ve durgun üslubuyla insanın türlü türlü hallerine ışık tutuyor. 

Edebiyatla ilgilenenlere, Bıçakçı'nın Ayhan Geçgin ve Behçet Çelik'le yazışmalarının yer aldığı Kurbağalara İnanıyorum'u da tavsiye ederiz.

Barış Bıçakçı - Dünyaya Yeni Gelen Okurlar İçin
131 s., 2024, İletişim Yayınları

Rainer Maria Rilke - Hiç Uğruna Bir Nefes

20. yüzyıl şiirinin istikametini tek başına bambaşka bir ufka yerleştiren Rainer Maria Rilke'nin dizelerinin yeniden Türkçede söylenmesi, bu yılın şiir çevirisi alanındaki en önemli olaydı.

Şair ve çevirmen Cem Yavuz'un derleyip notlandırdığı Hiç Uğruna Nefes, Rilke'nin birçok şiirini bir araya getiren büyük bir hazine.
 

ascfdrg
Yeni çevirisinde Rilke'nin şiirlerini, Almanca-Türkçe karşılaştırmalı okuyabilirsiniz (@rebeca6169 / Twitter)

Hayatı boyunca İsviçre'den Mısır'a birçok yere savrulan Rilke, bir dönem Fransız heykeltıraş Rodin'in sekreterliğini de yapmıştı. Bu usta-çırak ilişkisini takip etmek isteyenler, Rachel Corbett'in Hayatını Değiştirmelisin adlı çalışmasını da kesinlikle okumalı.

Rilke'nin ölümünden 6 sene önce 1920'de doğan ve aynı yüzyılda şiiri bir şok tedavisinden geçiren Paul Celan'ın, yine Yavuz'un çevirisiyle 2022'de yayımlanan Sesler İşitin Bizi De adlı derlemesini de öneririz. 

Rainer Maria Rilke - Hiç Uğruna Bir Nefes
Almancadan çeviren: Cem Yavuz, 600 s., 2024, Everest Yayınları

Louis-Ferdinand Céline - Semmelweis

Fransız edebiyatının devlerinden Louis-Ferdinand Céline, bu kısa anlatısında okuru iki asır önceki Viyana'nın tıp dünyasına götürüyor. Bu yolculukta, lohusa humması olarak da bilinen, kadınların doğum esnasında mikrop kapmasından kaynaklanan ölümlerin nedenini aydınlatan hekim Ignaz Philipp Semmelweis'ın trajik hikayesine eşlik ediyoruz. 
 

fergthy
Semmelweis, Céline'in insana dair keskin gözlemleriyle daha da güçleniyor (Wikimedia Commons)

Pasteur'den yaklaşık 40 yıl önce bulaşıcı hastalıklara mikroorganizmaların sebep olduğunu bulan Semmelweis'ın keşfinin hayatları kurtarması, çevresindeki hekimlerin mesleki hırsları nedeniyle engellenir. Baskı ve dışlanmaya dayanamayan Semmelweis ise akıl hastanesine yatırılır ve orada yaşamını kaybeder. 

Gecenin Sonuna Yolculuk'la edebiyatı alt üst eden ve kendisi de doktor olan Céline, bu trajik figürün yaşam öyküsünü bitirme tezine çevirme cesaretini gösterebilecek belki de tek aykırı dehaydı. 

Louis-Ferdinand Céline - Semmelweis
Fransızcadan çeviren: Ayberk Erkay, s. 96, 2024, Jaguar Yayınları

Hayal gücünün sınırlarında: Okumanız gereken 10 bilim kurgu eseri

Mesele ister keyfince yaşamak ister hayata katlanmak olsun, devam etmek için herkesin kendine ve başkalarına anlatacağı bir hikayeye ihtiyacı var.

Yeni yılı sık sık hikayemizde "yeni bir sayfa" olarak görürüz. Boş sayfalar dolarken Céline'in sözü de hepimizin kulağında çınlasın: 

Anlatılmaya değer tek öykü, bedelini ödediğiniz öyküdür.



Homo sapiens güneş kremi sayesinde mi hayatta kalmayı başardı?

Mağara sanatında aşıboyasının kullanımı, güneş kremi olarak kullanılmasıyla aynı zamana denk gelmiş olabilir (Wikimedia Commons)
Mağara sanatında aşıboyasının kullanımı, güneş kremi olarak kullanılmasıyla aynı zamana denk gelmiş olabilir (Wikimedia Commons)
TT

Homo sapiens güneş kremi sayesinde mi hayatta kalmayı başardı?

Mağara sanatında aşıboyasının kullanımı, güneş kremi olarak kullanılmasıyla aynı zamana denk gelmiş olabilir (Wikimedia Commons)
Mağara sanatında aşıboyasının kullanımı, güneş kremi olarak kullanılmasıyla aynı zamana denk gelmiş olabilir (Wikimedia Commons)

Neandertallerin soyu tükenirken modern insanların hayatta kalmasının arkasında güneş kremi yatıyor olabilir. 

Modern insanların (Homo sapiens) en yakın akrabalarından Neandertaller, onbinlerce yıl Avrupa'da yaşadıktan sonra yaklaşık 40 bin yıl önce yok olmuştu. 

Bilim insanları türün sonunu neyin getirdiğini saptamaya çalışırken, yeni bir araştırma Dünya'nın manyetik alanındaki değişimlere işaret etti.

Gezegeni Güneş'in zararlı ışınlarından koruyan manyetik alanın kutupları genellikle kuzey ve güney kutuplarıyla aynı hizada ancak çekirdekteki değişiklikler sonucu zaman zaman yer değiştiriyor.

Yaklaşık 41 bin yıl önce de böyle bir olay yaşandı ve manyetik alan zayıflayarak daha yüksek seviyede radyasyonun yeryüzüne ulaşmasına izin verdi.

Michigan Üniversitesi liderliğindeki bir araştırma ekibi, volkanik kayaç ve tortularda korunan manyetik imzaları inceleyerek Laschamps olayı diye bilinen bu dönemde manyetik alanının detaylı bir modelini oluşturdu. 

Bulguları hakemli dergi Science Advances'ta dün (16 Nisan) yayımlanan çalışmaya göre 41 bin yıl önce manyetik kutuplar ekvatora doğru kaydı ve alanın gücü, bugünkü seviyelerin yüzde 10'una kadar düştü.

Bilim insanları bu dönemde, normalde kutuplarda görülen kuzey ışıklarının ekvatora çok daha yakın yerlere yaklaştığını tahmin ediyor.

Bunun yanı sıra artan ultraviyole ışın oranı, insanları cilt kanseri gibi hastalıklara karşı epey savunmasız bırakmış olmalı.

Araştırmacılar bu dönemde modern insanlar arasında kişinin ölçülerine göre hazırlanmış kıyafetlerin yaygınlaştığını söylüyor. Ayrıca ultraviyole ışınlara karşı koruma sağlayan aşıboyasına da sanat eserlerinde sıkça rastlanırken, Homo sapiens bunu vücuduna da sürmüş olabilir. 

Ekip bu nedenle Homo sapiens'in, Neandertallere karşı daha avantajlı bir konumda olabileceğini düşünüyor. Kişiye özel kıyafetler de vücudu daha iyi örtebildiğinden güneş ışınlarına karşı korumada etki sağlıyor. 

Makalenin başyazarı Dr. Agnit Mukhopadhyay "Çalışmada, manyetik alanın bağlı olmadığı ve kozmik radyasyonun veya Güneş'ten gelen her türlü enerjik parçacığın toprağa kadar sızmasına izin veren tüm bölgeleri birleştirdik" diyerek ekliyor:

Bu bölgelerin birçoğunun aslında 41 bin yıl önceki erken insan faaliyetleriyle, özellikle de mağara kullanımı ve tarih öncesi güneş kremi kullanımındaki artışla epey yakından eşleştiğini gördük.

Diğer yandan bazı uzmanlar, modern insanların aşıboyasını güneş kremi olarak kullanıp kullanmadığının bilinmediğini ve tek başına onları kurtarmış olmayabileceğini söylüyor.

Çek Cumhuriyeti'ndeki JCMM'den (Güney Moravya Uluslararası Hareketlilik Merkezi) Ladislav Nejman, aynı dönemde çok soğuk koşullar olduğuna dikkat çekerek ekliyor:

Homo sapiens'in Neandertallere kıyasla sahip olduğu en büyük avantaj, Afrika'da ve başka yerlerde yaşayan başka büyük popülasyonların olmasıydı. Bu nedenle yeni Homo sapiensler bu olaylardan sonra Avrupa'ya taşınabilirdi. 

Independent Türkçe, IFLScience, New Scientist, Science Advances