Yürek burkan katil balina bir kez daha ölü yavrusunu taşırken görüldü

Tahlequah en az iki gündür ölü yavrusunu okyanusta taşıyor (NOAA)
Tahlequah en az iki gündür ölü yavrusunu okyanusta taşıyor (NOAA)
TT

Yürek burkan katil balina bir kez daha ölü yavrusunu taşırken görüldü

Tahlequah en az iki gündür ölü yavrusunu okyanusta taşıyor (NOAA)
Tahlequah en az iki gündür ölü yavrusunu okyanusta taşıyor (NOAA)

Ölen yavrusunu günlerce taşıyarak 7 yıl önce gündem olan anne orka, bir kez daha aynı şekilde görüldü. 

Büyük Okyanus'a bağlanan Puget Boğazı'nda yaşayan Tahlequah veya J35 isimli katil balina, 2018'de yeni doğan yavrusunu kaybetmişti. 

Yas tuttuğu düşünülen hayvan, ölü bedeni 17 gün boyunca taşıyarak yaklaşık 1600 kilometre yol kat etmişti.

Yaklaşık 25 yaşındaki Tahlequah bu hafta, ölen başka bir yavrusunu okyanus sularında burnuyla iterken görüldü.

Ulusal Okyanus ve Atmosfer İdaresi'ne bağlı Seattle Kuzeybatı Balıkçılık Bilim Merkezi'nden araştırmacı Brad Hanson, "Bir yavrusunu daha kaybettiğini görmek çok daha zor" diyor.

Araştırmacılar, bugüne kadar 4 yavru doğurduğu bilinen Tahlequah'nın kaybettiği iki çocuğunun da dişi olmasının durumu daha kötü hale getirdiğini söylüyor. 

Tahlequah, tükenme tehlikesi altındaki güney katil balinası grubunda yer alıyor ve dişilerin büyüyüp doğum yaparak bu riski azaltması umuluyor. 

Kuzey Kaliforniya, Oregon, Washington ve Britanya Kolombiyası açıklarındaki okyanus sularında yaşayan güney katil balinalarının sadece 73 üyesi var.

Kaliteli yiyecek kıtlığıyla mücadele eden güney katil balinaları, özellikle Chinook somonu gibi besinlere ulaşamıyor. Ayrıca taşıtlardan kaynaklanan gürültü kirliliği ve besin zincirine karışan zehirli kirleticiler de tehlike yaratıyor.

Bilim insanları, Tahlequah'nın 2010 ve 2020'de doğan diğer iki yavrusunun sağlıklı olduğunu söylüyor.

Araştırmacılar, Tahlequah'ın J61 diye bilinen en son yavrusuyla ilgili ilk başta iyimserdi ancak kısa süre sonra sağlık sorunları yaşadığından şüphelenmeye başladılar. 

Washington merkezli Balina Araştırma Merkezi, 23 Aralık'ta yaptığı açıklamada "Yaşamın ilk dönemi yeni yavrular için her zaman tehlikeli ve ilk yıldaki ölüm oranı çok yüksek. J35 deneyimli bir anne ve umarız J61'i bu zorlu ilk günlerde hayatta tutabilir" ifadelerini kullanmıştı. 

Bilim insanları dün (2 Ocak) yaptıkları açıklamada yavrunun neden öldüğünün bilinmediğini söyledi. Annenin, ölü bedeni taşıdığı çarşamba günü görülse de olayın üzerinden daha uzun zaman geçmiş olabileceğini eklediler. 

Araştırmacılar, Tahlequah'nın yavrusunu taşırken yiyecek arayamadığını ve sürüsünün ona destek olduğunu da söyledi. Kız kardeşi ve diğer dişi orkaların sürekli onun yanında olduğu gözlemlendi.

Bilim insanları, katil balinanın yas tutmasının şaşırtıcı olmadığını ifade ediyor. Sivil toplum kuruluşu SeaDoc Society'den deniz canlıları üzerine çalışan veteriner Joe Gaydos, "Son yıllarda, onlarla aynı nörotransmitterlere sahip olduğumuzu öğrendik" diyerek ekliyor:

Onlardaki hormonların aynısı bizde de var. Neden onlar da bizdeki duygulara sahip olmasın? Duygular yalnızca insanlara mahsus değil. Bu yüzden kederli olduğu veya yas tuttuğu söylenebilir.

Independent Türkçe, Guardian, New York Times, Oceana USA



Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
TT

Buzul Çağı'ndan kalma aletler, Avustralya'nın ilk insanları hakkında bilinenleri baştan yazdı

Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)
Mavi Dağlar'ın üst kesimlerindeki Darug Bölgesi'nde yer alan Dargan Sığınağı (Dr. Amy Way)

Arkeologlar, Avustralya'nın Mavi Dağlar bölgesindeki bir mağarada Son Buzul Çağı'na ait nadir eserler ortaya çıkararak kıtanın ilk insanlarının, bir zamanlar bu engebeli dağlarda yaşadığına dair kesin kanıtlar buldu.

İlk Milletler topluluğu üyeleriyle birlikte çalışan araştırmacılar, Sidney'nin batısında yaklaşık 1073 metre yükseklikte yer alan buz gibi bir bölge olan Dargan Sığınağı'nın 20 bin yıl önce ilk insanlar tarafından yerleşim yeri olarak kullanıldığını keşfetti.

Hakemli dergi Nature Human Behaviour'da yayımlanan bulgular, Avustralya'da 700 metrenin üzerindeki bir rakımda yerleşim olduğuna dair bugüne kadarki en eski kanıtı sunuyor.

Bulgular, Mavi Dağlar'ın Son Buzul Çağı'nda yerleşime elverişsiz olduğu yönündeki önceki inanışları tersine çevirirken bu tür buzlu arazilerin, erken insan göçüne engel teşkil etmemiş olabileceğine işaret ediyor.

Araştırma, erken dönem Avustralya yerlilerinin bu elverişsiz koşullara uyum sağlamalarını sağlayan yaratıcılıkları hakkında da yeni soruları gündeme getiriyor.

Son Buzul Çağı'ndaki soğuk hava koşulları Mavi Dağlar'ın 600 metre yukarısındaki üst kesimlere kadar uzanmıştı, sıcaklıklar bugünkünden en az 8,2 derece daha düşüktü ve bitki örtüsü modern zamanlara göre çok daha seyrekti.

Bilim insanları Buzul Çağı'nda bu bölgede odun kaynaklarının kıt olabileceğini ve su kaynaklarının kış boyunca donmuş olabileceğini söylüyor.

Sidney Üniversitesi'nden arkeolog Wayne Brennan, "Şimdiye kadar, Avustralya'nın yüksek kesimlerinin Son Buzul Çağı'nda yaşanması çok zor yerler olduğunu düşünüyorduk" diyor.

Dr. Brennan şu ifadeleri kullanıyor: 

Yine de araştırmalarımız bu zorlu koşullara rağmen insanların, ağaç sınırının yaklaşık 400 metre üzerindeki bu yüksek rakımlı arazide yaşadığını ve buradan geçtiğini gösteriyor.

Arkeologlar mağara alanındaki son kazılarda ocak kalıntıları da dahil, Son Buzul Çağı'na ait yaklaşık 700 eser ortaya çıkardı.

Araştırmacılar bunların çoğunun Avustralya'nın ilk insanları tarafından muhtemelen kesme veya kazıma için kullanılan tarih öncesi aletler olduğunu söylüyor.

Çalışmanın bir diğer yazarı Philip Piper "Dargan Mağarası'nın son 20 bin yılını kapsayan bu kadar sağlam bir kronolojiyi oluşturmamızı sağlayan, eserlerin mükemmel bir şekilde korunmasıydı" diyor.

Gün yüzüne çıkarılan kil taşından aletlerin çoğu yerel üretimdi ancak bir tanesi Dargan Sığınağı'ndan yaklaşık 50 km uzaklıktaki Jenolan Mağaraları bölgesinden gelmiş gibi görünüyor. Bu da eski insanların kuzey ve güney arasında yolculuk yaptığına işaret ediyor.

ghtyju

Araştırmacılar, Mavi Dağlar silsilesi, bitki ve hayvan çeşitliliğiyle tanınan bir UNESCO Dünya Mirası alanı olmasına rağmen, yerli halkın kültürel mirasını korumak için hiçbir önlem alınmadığını söylüyor.

Çalışmanın yazarı ve Darug kadını Leanne Watson Redpath, "Halkımız binlerce yıl boyunca Mavi Dağlar'da yürüdü, yaşadı ve gelişti ve mağaranın orada olduğunu biliyorduk" diyor.

Mağara sadece bir şeyler paylaşmak, hikaye anlatmak ve hayatta kalmak için burayı bir buluşma yeri olarak kullanan atalarımızla somut bir bağ değil, aynı zamanda kültürel kimliğimizin bir parçası. Tüm Avustralyalıların yararı için mirasımıza saygı göstermeli ve onu korumalıyız.

Bilim insanları Son Buzul Çağı'nda bu dağlara hangi ilk insanların ulaştığına henüz emin değil.

Birden fazla yerli grubun bu bölgeyle bağlantılı olabileceğinden şüpheleniyorlar.

Dr. Brennan, "Geleneksel bilgimizle bilimsel araştırmaları birleştirerek tarihimizin bu paha biçilmez mahzenlerini gelecek nesiller için koruyabileceğimizi umuyoruz" diyor.

Independent Türkçe