Yeni canavar filmi korku kalıplarına meydan okuyor

Türkiye'de 24 Ocak'ta gösterime girecek Kurt Adam'da, Ozark'la Emmy kazanan Julia Garner başrolde (Universal Pictures)
Türkiye'de 24 Ocak'ta gösterime girecek Kurt Adam'da, Ozark'la Emmy kazanan Julia Garner başrolde (Universal Pictures)
TT

Yeni canavar filmi korku kalıplarına meydan okuyor

Türkiye'de 24 Ocak'ta gösterime girecek Kurt Adam'da, Ozark'la Emmy kazanan Julia Garner başrolde (Universal Pictures)
Türkiye'de 24 Ocak'ta gösterime girecek Kurt Adam'da, Ozark'la Emmy kazanan Julia Garner başrolde (Universal Pictures)

Leigh Whannell'ın 2020'de çektiği Görünmez Adam'ı (The Invisible Man) izleyenleri şaşırtmayacak bir haber: Kurt Adam (Wolf Man), aslında bir canavar tarafından ısırılan ve kendini bir anda Ay'a karşı ulurken bulan bir adamla ilgili değil. 

Yeni korku filmini koronavirüs pandemisi sırasında eşi Corbett Tuck'la kaleme alan yönetmen, kendini senaryo boyunca bozulma, hastalık ve ölmekte olan evlilik gibi temaları keşfederken buldu. Özellikle bu son kısım, filmin bütünü üzerinde oldukça derin bir etkiye sahipti.

Christopher Abbott ve Julia Garner'ın başrollerini paylaştığı film, yazarlığı bırakarak evde oturmaya başlayan Blake ve gözü yüksekte olan eşi Charlotte'ı merkezine alıyor. Bozulmakta olan ilişkilerini kurtarmaya çalışan çift, kızları Ginger'la birlikte dolunay sırasında bir kurt adamın hedefi haline geliyor.

"Sorunları fazla büyütüyoruz"

Avustralyalı yönetmen Whannell, Gamesradar'a verdiği röportajda "Hayatımızı bazı sorunlarımız olduğunu düşünerek geçiriyoruz" diyerek ekliyor: 

Faturalar ya da her neyse, sadece günlük hayatın stresleri. Bu sorunları fazlasıyla büyütebiliyoruz.

Whannell sözlerine şöyle devam ediyor: 

Gerçek bir sorunla karşılaştığınızda, mesela sevdiğiniz birinin ağır bir hastalığı olduğunda, bu size neyin gerçekten önemli olduğu konusunda anında netlik kazandıracaktır.

"Her zaman kalıcı olmuyor"

"Hayatınızda neyin önemli olduğu konusunda size trajediden daha fazla netlik kazandıracak bir şey yoktur" diyen 47 yaşındaki sinemacı, sözlerini şöyle sürdürüyor: 

Aslında benim hayatımda da oldu, sizi değiştiriyor. Her zaman kalıcı olmuyor. Bazen bir anlık netlik penceresi yakalarsınız, sonra bu kaybolur ve eski halinize dönüp şikayet etmeye devam edersiniz. Filmi yazarken gerçekten bunları düşünüyordum ve çoğu zaman, işler gerçekten kötüye gittiğinde, aslında gerçekten söylemek istediğiniz şeyi söylersiniz. Keşke daha önce söylemiş olsaydım dediğiniz şeyleri dile getirirsiniz.

Doğaüstü korku ve aile dramını harmanlamak dışarıdan zor bir iş gibi görünebilir ama önceki çalışmaları arasında Testere (Saw), Ruhlar Bölgesi (Insidious) ve Upgrade'in de bulunduğu Whannell, tür filmlerine başlangıçta drama olarak yaklaştığınızda bunun o kadar da zor olmadığını söylüyor.

"Kendinizi bir ölçüt olarak kullanmakla ilgili"

"Senaryoyu yazmaya başlamadan önce, karakterlerin biyografilerini oluşturuyorum" diyen sinemacı ekliyor:

Kim onlar? Bu adımları takip etmek, bütünlüklü bir şey inşa etmenizi sağlıyor. İnsanların bir filmimi izlediğinde, tamamen bir dünyada olduklarını hissetmelerini istiyorum. Korku ve duygusal aile unsurları arasındaki dengeye gelince, bu tamamen kendinizi bir ölçüt olarak kullanmakla ilgili.

"Korkutucu ve ilginç"

Time Out yazarı Philip De Semlyen, Kurt Adam'la ilgili şöyle yazıyor:

Yere çakılmakta olan babalığın atmosferik, yer yer huzursuz edici bir tasviri.

The Wrap'ten William Bibbiani ise filmin Görünmez Adam gibi anında korku klasikleri arasına girmeyi hak etmediğini söylese de ekliyor:

Yine de bir kurt adam hakkındaki bu korkutucu ve ilginç film, Abbott'ın akıldan çıkmayan performansıyla desteklenerek görevini başarıyla yerine getiriyor.

Independent Türkçe, GamesRadar, Time Out, The Wrap



Sosyal medyaya ara vermek ruh sağlığına iyi geliyor mu?

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Sosyal medyaya ara vermek ruh sağlığına iyi geliyor mu?

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Yeni bir araştırma, sosyal medyadan kısa süre uzak kalmanın bile ruh sağlığını iyileştirmeye yetebileceğini öne sürüyor.

Jama Network adlı akademik dergide yayımlanan makaleye göre bilim insanları, sadece bir haftalık detoks yapmanın gençler arasında anksiyete, depresyon ve uyku problemlerinde kayda değer bir azalma sağladığını ortaya koydu.

Harvard Üniversitesi'nden araştırmacılar, 18 ila 24 yaşındaki 295 genç yetişkinin ruh sağlığını üç hafta boyunca değerlendirdi. Katılımcılar ilk iki hafta boyunca sosyal medyayı kullandı ancak üçüncü haftada hepsi 7 günlük ara verdi.

Çarpıcı bulgular, detoksun anksiyete semptomlarını yüzde 16, depresyonu yaklaşık yüzde 25 ve uyku sorunlarını yüzde 14 azalttığını gösterdi. Çalışmanın başında daha şiddetli depresif semptomlar gösterenlerde daha da belirgin değişiklikler kaydedildi.

Ancak araştırmacılar, sosyal medyaya ara vermenin yalnızlık oranlarını etkilemediğini ve haftalar arasında "önemli" bir değişiklik bulunmadığını belirtti.

Boston'daki Harvard Tıp Fakültesi'nde psikiyatri doçenti ve çalışmanın ortak yazarı Dr. John Torous, The New York Times'a, sosyal medyayı azaltmanın "başvurulacak ilk yöntem ya da tek çözüm" olarak görülmemesi gerektiğini söyledi.

"Bir ruh sağlığı sorunuyla mücadele ediyorsanız ve halihazırda tedavi görüyorsanız, sosyal medyayı azaltmak kendinizi daha iyi hissetmenize yardımcı olup olmadığını görmek için denemeye değer olabilir" diye tavsiyede bulundu ancak sonuçların herkes için bir garanti olarak görülmemesi konusunda uyardı.

Torous ayrıca şunları ekledi:

Ortalamalar cesaret verici ancak kesinlikle tabloyu bütünüyle göstermiyor,  fark çok büyüktü.

Bu çalışma, Pensilvanya Üniversitesi'nde yapılan bir araştırmanın, ergenlik öncesi dönemde akıllı telefon sahibi olmanın ve düzenli kullanmanın depresyon ve obezite de dahil bir dizi zihinsel ve fiziksel sağlık sorunuyla bağlantılı olabileceğini ortaya koymasının ardından geldi.

Çalışma, 12 yaşında akıllı telefon sahibi olan çocukların obezite, yetersiz uyku ve depresyon sorunları geliştirme ihtimalinin daha yüksek olduğunu göstermişti. Sonuçlar, bir çocuk akıllı telefonu ne kadar erken edinirse, bu alanlardaki sağlık sonuçlarının o kadar kötü olduğuna işaret etmişti.

Başyazar Dr. Ran Barzilay. "Bulgularımız, akıllı telefonları ergen sağlığında önemli bir faktör olarak görmemiz, bir çocuğa telefon verme kararına temkinli yaklaşmamız ve yaşamlarıyla sağlıkları üzerindeki olası etkilerini göz önünde bulundurmamız gerektiğini gösteriyor" demişti.

Ancak Dr. Torous gibi o da akıllı telefonları çocukların ruh sağlığı için tamamen kötü olarak görmememiz konusunda uyarmıştı.

Birçok ergen için akıllı telefonlar, sosyal bağları güçlendirerek, öğrenmeyi destekleyerek ve kişisel gelişimi teşvik eden bilgi ve kaynaklara erişim sağlayarak yapıcı bir rol oynayabilir. Benzer şekilde, bazı aileler akıllı telefonu güvenlik veya iletişim için bir gereklilik olarak görebilir.

Independent Türkçe


Neuralink'in beyin çipini takanlar robot kolları kumanda etmeye başladı

Beyin bilgisayar arayüzü öncüsü Nathan Copeland, 2019'da bir robotik kolun önünde (Pittsburgh Üniversitesi Tıp Merkezi)
Beyin bilgisayar arayüzü öncüsü Nathan Copeland, 2019'da bir robotik kolun önünde (Pittsburgh Üniversitesi Tıp Merkezi)
TT

Neuralink'in beyin çipini takanlar robot kolları kumanda etmeye başladı

Beyin bilgisayar arayüzü öncüsü Nathan Copeland, 2019'da bir robotik kolun önünde (Pittsburgh Üniversitesi Tıp Merkezi)
Beyin bilgisayar arayüzü öncüsü Nathan Copeland, 2019'da bir robotik kolun önünde (Pittsburgh Üniversitesi Tıp Merkezi)

Elon Musk'ın Neuralink beyin çipini ilk deneyenler, artık bilgisayarları kontrol etmenin ötesine geçip zihinleriyle robotik uzuvları hareket ettirebiliyor.

2006'da yaşadığı sakatlığın ardından boynundan aşağısı felç kalan Rocky Stoutenburgh, X'te paylaşılan videoda yalnızca düşüncelerini kullanarak bir robot kolu ağzına götürebildiğini gösterdi.

Stoutenburgh, daha önce işleri yerine getirmek için video oyunları oynamasını sağlayan, ağızla çalışan bir kontrol cihazı da dahil başka yardımcı teknolojilere bel bağlıyordu.

Deneyin bir diğer katılımcısı, Amiyotrofik lateral skleroz (ALS) hastası Nick Wray de yeni becerileri denedi ve bir robotik kol kullanarak bardağı kaldırıp içindekini içti.

Neuralink sosyal medya paylaşımında, "Klinik deneylerimize katılanlar, dijital bilgisayar kontrolünü yardımcı robotik kollar gibi fiziksel cihazlara da genişletti" diye yazdı.

Zamanla, Neuralink aracılığıyla kontrol edilebilen cihaz yelpazesini genişletmeyi planlıyoruz.

Neuralink Hasta Kaydı'na 10 binden fazla kişi, beyin bilgisayar arayüzü teknolojisinin denemelerine katılmayı umarak kaydoldu.

Klinik deneyler halihazırda yalnızca omurilik hasarı veya motor nöron hastalığına sahip olanlar gibi felçli kişilere açık ancak girişim, beyin çiplerinin gelecekte engelli olmayan kişileri geliştirmek için de kullanılabileceğini iddia ediyor.

Musk, Neuralink cihazının gelecekteki versiyonlarının, müziği doğrudan kullanıcıların beyinlerine aktarmaya veya yalnızca düşüncelerini kullanarak diğer insanlarla iletişim kurmaya olanak tanıyabileceğini söyledi.

Teknoloji milyarderi, beyin çipinin insanların yapay zekayla bir tür "simbiyoz" kurmalarına olanak sağlayacağını da iddia ediyor.

Temmuzda düzenlenen bir etkinlikte, "Hatta anılarınızı yükleyip temelde kendinizin kayıtlı bir versiyonuna sahip olabileceğiniz noktaya bile gelebilir... Sonra bunu bir robot vücuda veya orijinal benliğinizin klon versiyonuna indirebilirsiniz" demişti.

Burada gerçekten bilim kurguya giriyorum... Ama böyle şeylerin mümkün olacağını düşünüyorum ve bu da insanlara bir tür ölümsüzlük kazandıracaktır.

Independent Türkçe


Kızıldeniz Film Festivali 5. yılında dünya yıldızlarını Cidde’de buluşturdu

Kızıldeniz Film Vakfı Mütevelli heyeti Başkanı Cumana er-Raşid Kızıldeniz Film Yarışması jüri üyeleriyle birlikte görüntülendi. (Festival Yönetimi)
Kızıldeniz Film Vakfı Mütevelli heyeti Başkanı Cumana er-Raşid Kızıldeniz Film Yarışması jüri üyeleriyle birlikte görüntülendi. (Festival Yönetimi)
TT

Kızıldeniz Film Festivali 5. yılında dünya yıldızlarını Cidde’de buluşturdu

Kızıldeniz Film Vakfı Mütevelli heyeti Başkanı Cumana er-Raşid Kızıldeniz Film Yarışması jüri üyeleriyle birlikte görüntülendi. (Festival Yönetimi)
Kızıldeniz Film Vakfı Mütevelli heyeti Başkanı Cumana er-Raşid Kızıldeniz Film Yarışması jüri üyeleriyle birlikte görüntülendi. (Festival Yönetimi)

“Sinemaya Aşk” sloganıyla düzenlenen 5. Kızıldeniz Uluslararası Film Festivali, Cidde’de görkemli bir açılışla başladı. Etkinlik, Suudi Arabistan Kültür Bakanı Prens Badr bin Abdullah bin Ferhan ile Kızıldeniz Sinema Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Cumana er-Raşid’in yanı sıra Suudi Arabistan’ın sinema, oyunculuk ve yapım alanındaki önde gelen isimlerini bir araya getirdi.

4–13 Aralık tarihleri arasında devam edecek festival, bölgedeki yeteneklerin buluştuğu ve uluslararası ortaklıkların geliştiği bir merkez olarak konumunu güçlendirmeyi sürdürüyor.

Kırmızı halı töreni, dünyanın farklı ülkelerinden gelen ünlü sinema isimlerinin yoğun ilgisine sahne oldu. Festivalde gün boyunca düzenlenen gösterimler ve söyleşiler geniş katılım çekti. Açılış gününün dikkat çeken konukları arasında ABD’li oyuncu ve müzisyen Queen Latifah, Hollywood yıldızı Kirsten Dunst ve Bollywood’un ünlü ismi Aishwarya Rai yer aldı.

Festival, Britanyalı-Hintli yönetmen Rowan Athale’nin “The Giant (El-Amilaq)” filmiyle perdelerini açtı. Orta Doğu ve Kuzey Afrika’da ilk kez gösterilen film, Yemen kökenli Britanyalı boksör Naseem “Naz” Hamed’in yaşam hikâyesini anlatıyor.

Bu yılki program, dünya sinemasından seçilmiş yapımların yanı sıra bölgeden ilk kez gösterilecek projeleri de içeriyor. Beş kıtadan filmlerin yer aldığı resmi yarışma, festivalin en prestijli bölümleri arasında bulunuyor. Ayrıca festival boyunca çeşitli söyleşiler, ustalık sınıfları ve yetenek geliştirme programları düzenlenerek yeni seslere destek veriliyor.