22 yıl sonra geri dönen heykel tartışmaya neden oldu

Lima Belediye Başkanı Rafael Lopez ve Madrid Özerk Yönetimi Başkanı Isabel Díaz Ayuso da dünkü açılış törenine katıldı (Reuters)
Lima Belediye Başkanı Rafael Lopez ve Madrid Özerk Yönetimi Başkanı Isabel Díaz Ayuso da dünkü açılış törenine katıldı (Reuters)
TT

22 yıl sonra geri dönen heykel tartışmaya neden oldu

Lima Belediye Başkanı Rafael Lopez ve Madrid Özerk Yönetimi Başkanı Isabel Díaz Ayuso da dünkü açılış törenine katıldı (Reuters)
Lima Belediye Başkanı Rafael Lopez ve Madrid Özerk Yönetimi Başkanı Isabel Díaz Ayuso da dünkü açılış törenine katıldı (Reuters)

Peru'da 20 yıl önce kaldırılan konkistador heykelinin yeniden dikilmesi tartışma yarattı.

Güney Amerika ülkesinin başkenti Lima'nın kuruluşunun 490. yıldönümü dün törenlerle kutlandı. 

İspanyol konkistador Francisco Pizarro'nun 20 yılı aşkın süre önce kaldırılan heykeli, Lima'nın en merkezi meydanı Plaza de Armas'a geri kondu. 

Bronz heykelin açılışına Lima Belediye Başkanı Rafael Lopez'in yanı sıra İspanya'dan gelen Madrid Özerk Yönetimi Başkanı Isabel Díaz Ayuso ve Pizarro'nun mirasçıları da katıldı. 

Díaz Ayuso, bu törenle "yalnızca bir kentin doğumunu değil, dünyayı ebediyen değiştiren tarihi bir karşılaşmanın başlangıcını da" kutladıklarını söyledi.

Onlarca Perulu ise yakınlarda bir protesto gösterisi düzenledi. Adını vermek istemeyen bir eylemci, "Bu bir suç; Peru, Latin Amerika ve dünyadaki yerli haklara yönelik bir suç" dedi.

Fatih anlamına gelen "konkistador" sözcüğü Latin Amerika'yı sömürgeleştiren İspanyol kaşif, asker ya da maceracılar için kullanılıyor.

İspanya Krallığı, İnka İmparatorluğu'nu yenerek bölgeyi ele geçirdiği zaman, Pizarro da Lima kentini kurmuştu. 

Yerliler, onun kültürlerini yok eden bir toplu katliamcı olduğunu vurguluyor. Heykeli destekleyenlerse Peru'nun kendi tarihini silmemesi gerektiğini savunuyor. 

ABD'li Charles Rumsey'in yaptığı ve Pizarro'yu kılıcıyla bir atın üstünde gösteren heykel, ölen heykeltıraşın eşi tarafından kentin kuruluşunun 400. yıldönümünde Peru'ya hediye edilmişti. 

Eleştirilerin artmasından sonra 2003'te konkistador heykeli, kent merkezinin dışında yer alan, tren raylarının yanındaki bir parka taşınmıştı.

Tarihi kent merkezini restore etmekle görevlendirilen Luis Bogdanovich, trenlerin yaydığı titreşimin heykele zarar verdiğini vurguluyor. 

Independent Türkçe, BBC, AFP



Netflix'in suç dramasına övgü yağıyor: İkinci sezon şart

Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)
Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)
TT

Netflix'in suç dramasına övgü yağıyor: İkinci sezon şart

Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)
Netflix'in David Fincher imzalı sevilen dizisi Mindhunter'la tanınan Holt McCallany, The Waterfront'ta Harlan Buckley rolünde (Netflix)

Gençlik dizisi Dawson's Creek ve korku serisi Çığlık'ın (Scream) yaratıcısı Kevin Williamson imzalı yeni suç draması The Waterfront, haziranda Netflix'te yayımlanmasının ardından kısa sürede geniş bir izleyici kitlesine ulaştı.

8 bölümlük dizi, dünya çapında 11,6 milyon kez izlendi ve 70 ülkede Netflix'in en popüler 10 yapımı arasına girmeyi başardı. 

Kuzey Carolina sahilinde geçen hikaye, Buckley ailesinin zayıflamaya başlayan balıkçılık imparatorluğunu odağına alıyor. Görünüşte geleneksel bir aile olsalar da perde arkasında ihanet, karanlık sırlar ve organize suçlarla kuşatılmış karanlık bir dünya gizleniyor.

The Waterfront, sıradan bir ailenin suç dünyasına karışmasını anlatan drama dizisi Ozark'a benzetiliyor.

Dizinin kadrosunda 1990'ların yıldız isimlerinden Holt McCallany, Çıtır Kızlar'la (Coyote Ugly) tanınan Maria Bello ve popüler dizi Supergirl'den Melissa Benoist gibi dikkat çekici oyuncular yer alıyor. 

The Waterfront, aile bağlarının karanlık yüzünü ve bir mirası korumak için nelerin göze alınabileceğini çarpıcı biçimde işliyor.

Sosyal medyadaki izleyici yorumları da dizinin ne kadar etkileyici olduğunu gözler önüne seriyor. X'te bir kullanıcı, "The Waterfront tam olarak Ozark havası veriyor. Dalmaya hazırım!" paylaşımında bulunurken, bir diğeri, "Melissa Benoist için geldim, hikaye için kaldım. Gerçekten çok iyi bir dizi" yorumunu yaptı.

Bir Reddit kullanıcısı, The Waterfront için "İzlemeye değer" derken, bir başkası ise "Ozark'ı hatırlattı... İnsanı o kadar germiyor ama yine de sağlamdı" ifadesini kullandı.

Bir diğer izleyiciyse, diziyi şöyle özetledi: 

Gergin, kaotik, tempolu ve izlemesi çok eğlenceli!

İnternette heyecan dalga dalga yayılırken, pek çok kişi ikinci sezonun çekilmesi için Netflix'e çağrıda bulunuyor. "Lütfen ikinci sezonu istiyoruz" diyen bir hayrana başka biri şöyle katılıyor: 

Eğer benim gibi Ozark'ı sevdiyseniz, sıradaki Netflix maratonunuz The Waterfront olmalı. Çılgın sürprizlerle dolu. Gerçekten muhteşem.

Dizinin yaratıcılarından Kevin Williamson, New York Post'a verdiği röportajda The Waterfront'u yazarken kendi geçmişinden ilham aldığını söylemişti. Bir kıyı kasabasında büyüyen Williamson, balıkçı babası Wade ve bir otelde çalışan annesi Faye'le denizcilikle iç içe bir yaşam sürmüş.

"Ben balıkçı bir aileden geliyorum. Sadece babam değil, tanıdığım herkes balıkçıydı" diyen yönetmen, aynı zamanda kariyeri boyunca sıklıkla işlediği ihanet ve ahlaki gri alanlar gibi temaları bu yapımda da merkezine alıyor.

Independent Türkçe, Express, LadBible, New York Post