Dünya'nın iç çekirdeğindeki beklenmedik değişim, bilim insanlarını şaşkına çevirdi

Yeni bir araştırmayla beklenmedik bir keşif yapan bilim insanları gezegenimizin iç çekirdeğinin fiziksel yapısının değiştiğini buldu

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Dünya'nın iç çekirdeğindeki beklenmedik değişim, bilim insanlarını şaşkına çevirdi

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, Dünya'nın çekirdeğinin şaşırtıcı yapısal değişiklikler geçirdiğini düşünüyor.

Yeni bir araştırmayla beklenmedik bir keşif yapan bilim insanları gezegenimizin iç çekirdeğinin fiziksel yapısının değiştiğini buldu. 

Araştırmacılar, bu değişikliklerin her bir günün uzunluğunu biraz değiştirmiş olabileceğine inanıyor.

Bilim insanları Dünya'nın iç çekirdeğindeki değişimlerin uzun zamandır farkında olsa da bunu inceleyen araştırmaların çoğu, çekirdeğin dönme şekline bakıyordu. Ancak bilim insanları ayaklarımızın çok altında başka türden faaliyetlerin de gerçekleştiğini keşfetti.

İç çekirdek Dünya yüzeyinin yaklaşık 5 bin kilometre altında yer alıyor. Yerçekimi nedeniyle, erimiş haldeki sıvı dış çekirdeğin içinde hapsolmuş durumda.

Araştırmacılar çalışmalarına, iç çekirdeğin dönüşündeki yavaşlamayı analiz ederek başladı. Ancak bu çalışmayı yaparken, iç çekirdeğin sanıldığı gibi katı olmadığına dair kanıtlar buldular.

Bilim insanları, bu durumu, depremleri ölçen onlarca yıllık sismografi kayıtlarını inceleyerek fark etti. Diğerlerinden farklı olan bir deprem, iç çekirdeğin düşünüldüğü gibi katı bir küre olmadığına işaret ediyor.

Aslında çekirdek, "viskoz deformasyon" diye bilinen, şeklinin değiştiği ve dış çekirdekle etkileşime girdiği bir süreçten geçiyor olabilir.

Antarktika'nın Güney Sandwich Adaları yakınlarındaki 42 yerden 121 tekrarlayan depremi içeren veriler karşısında araştırmacıların ilk başta kafası karıştı. Araştırmacılar farklı görünen bir sismik dalga dizisi tespit etti ve nihayetinde bunun, iç çekirdekte daha fazla fiziksel aktivite olduğunu gösterdiğini anladı.

USC Dornsife Edebiyat, Sanat ve Bilim Koleji'nden John Vidale, baş araştırmacısı olduğu çalışma hakkında "Erimiş dış çekirdeğin türbülanslı olduğu geniş çapta biliniyor ancak türbülansının, komşusu iç çekirdeği, insan zaman ölçeğinde bozduğu gözlemlenmemişti" diyor.

Bu çalışmada muhtemelen dış çekirdeğin iç çekirdeği rahatsız ettiğini ilk kez gözlemledik.

Çalışma, hakemli dergi Nature Geoscience'ta yayımlanan "Annual-scale variability in both the rotation rate and near surface of Earth’s inner core" (Dünya'nın iç çekirdeğinin hem dönüş hızında hem de yakın yüzeyinde yıllık ölçekteki değişim) başlıklı yeni bir makalede açıklanıyor.

Independent Türkçe



183 milyon yıllık ender fosiller, deniz canavarının mozaik vücudunu gözler önüne serdi

Bazı pleziyozorların yüzgeçlerinin pullarla ve vücudunun geri kalanınınsa yumuşak deriyle kaplı olduğu tespit edildi (Joschua Knüppe)
Bazı pleziyozorların yüzgeçlerinin pullarla ve vücudunun geri kalanınınsa yumuşak deriyle kaplı olduğu tespit edildi (Joschua Knüppe)
TT

183 milyon yıllık ender fosiller, deniz canavarının mozaik vücudunu gözler önüne serdi

Bazı pleziyozorların yüzgeçlerinin pullarla ve vücudunun geri kalanınınsa yumuşak deriyle kaplı olduğu tespit edildi (Joschua Knüppe)
Bazı pleziyozorların yüzgeçlerinin pullarla ve vücudunun geri kalanınınsa yumuşak deriyle kaplı olduğu tespit edildi (Joschua Knüppe)

Son derece nadir rastlanan 183 milyon yıllık fosiller, pleziyozorların vücudunun hem deri hem de pullarla kaplı olduğunu ortaya çıkardı.

215 milyon yıl önce ortaya çıktığı düşünülen pleziyozorlar, 66 milyon yıl önce dinozorlarla birlikte yeryüzünden silinmişti. 

İlk örnekleri yaklaşık 200 yıl önce keşfedilen bu deniz canavarları, uzun bir boyna, yüzgeçlere ve iğne keskinliğinde dişlerle dolu bir ağza sahipti.

Elde edilen fosiller sayesinde iskelet yapıları detaylıca öğrenilse de yumuşak dokuların zamana karşı daha dayanıksız olması dış görünüşlerinin anlaşılmasını zorlaştırıyordu. 

Ancak Almanya'daki Posidonia Şeyli denen jeolojik formasyonunda bulunan 183 milyon yıllık fosiller, bu gizemi nihayet aydınlattı. 

Bulguları hakemli dergi Current Biology'de 6 Şubat'ta yayımlanan çalışmayı yürüten ekip, bir pleziyozorun yüzgeç ve kuyruğundan alınan yumuşak doku örneklerini analiz etti. Sözkonusu örneğin ait olduğu türün ismi daha sonra belirlenecek.

Son derece iyi korunmuş yumuşak dokuları inceleyen ekip, hayvanın kuyruğunun insanlarınkine benzer deriyle kaplı olduğu sonucuna vardı. Buna karşılık yüzgeçleri, bugünkü bazı deniz kaplumbağaları gibi pullarla kaplıydı.

Araştırmacılar, aynı dönemde yaşayan ihtiyozor gibi deniz sürüngenlerinin pulsuz olmasından dolayı bu durumun şaşırtıcı olduğunu söylüyor.

İsveç'teki Lund Üniversitesi'nden Miguel Marx, başyazarı olduğu çalışma hakkında "Pürüzsüz deri ve pul mozaiğinin yanı sıra fosilleşmiş pleziyozor derisinin ince kesitlerindeki hücreleri görselleştirmek inanılmaz bir andı" diyor: 

Deri hücrelerinin 183 milyon yıldır korunduğunu gördüğümde şoke olmuştum. Neredeyse bugünkü bir deriye bakmak gibiydi.

Nesli tükenmiş hayvanların nasıl hareket ettiğini kesin olarak bilmek zor ancak bilim insanları, pleziyozor pullarının, yüzgeçlerin arka kenarını sertleştirerek suda daha fazla itiş gücü sağladığını düşünüyor.

Pullar ayrıca okyanus tabanında yiyecek ararken daha rahat hareket etmelerine de fayda sağlamış olabilir. 

Marx "Bunlar ikonik hayvanlar ve onları yeniden yapılandırma şeklimiz yaklaşık 200 yıldır değişmedi, bu yüzden bu büyük bir güncelleme" diyerek ekliyor: 

Evrimsel geçmişlerine ve okyanustaki yaşama nasıl adapte olduklarına dair bakış açımızı değiştiriyor.

Omurgalılar üzerine çalışan paleontolog Dr. Robin O'Keefe, insan derisinin bu deniz canavarlarına benzediğini gösteren bulguları "çarpıcı" diye tanımlıyor.

Ancak çalışmada yer almayan Dr. O'Keefe'ye göre pullar, hayvanın okyanus tabanında vakit geçirdiğine dair yeterince kanıt sunmuyor. 

Araştırma ekibi gibi bu özelliğin itiş gücünü artırdığını düşünen bilim insanı "Sürekli dipte oturacaksanız, aşırı verimli bir kanada sahip olmanıza gerek yok" diyor: 

Bu gerçekten etrafta dolaşan aktif bir avcı hayvandı.

Independent Türkçe, IFLScience, New York Times, Current Biology