Stephen King uyarlaması yeni korku filmi bir ilke imza atıyor

40 yaşındaki Yunan asıllı aktör Theo James, Uyumsuz (Divergent) üçlemesinde canlandırdığı Tobias Eaton rolüyle tanınıyor (Neon)
40 yaşındaki Yunan asıllı aktör Theo James, Uyumsuz (Divergent) üçlemesinde canlandırdığı Tobias Eaton rolüyle tanınıyor (Neon)
TT

Stephen King uyarlaması yeni korku filmi bir ilke imza atıyor

40 yaşındaki Yunan asıllı aktör Theo James, Uyumsuz (Divergent) üçlemesinde canlandırdığı Tobias Eaton rolüyle tanınıyor (Neon)
40 yaşındaki Yunan asıllı aktör Theo James, Uyumsuz (Divergent) üçlemesinde canlandırdığı Tobias Eaton rolüyle tanınıyor (Neon)

Kiliseler korku filmlerine halihazırda pek çok kez konu oldu ancak Cambaz'ın (Longlegs) yönetmeni Osgood Perkins'in merakla beklenen yeni filmi The Monkey, bir ilke imza atmaya hazırlanıyor.

The Monkey, Amerika genelinde sinemalar ve kiliselerde eş zamanlı olarak gösterilen ilk film olacak.

Filmin başrolünde, lanetli oyuncak maymunun peşini bırakmadığı ikiz kardeşleri canlandıran Theo James yer alıyor. James, Netflix'in Guy Ritchie imzalı suç dizisi The Gentlemen'ın da başrolünü üstlenmişti.

The Monkey, korku dehası Stephen King'in 1980'de kaleme aldığı kısa hikayeden uyarlandı.

Üstelik King'in kendisi bile film hakkında son derece iddialı bir yorum yaparak şöyle demişti: 

Tam anlamıyla delilik!

The Monkey'de ikiz kardeşler, peşi sıra korkunç ölümlerin başlamasının ardından lanetli oyuncağı atmaya karar veriyor. Ama bu karar, dehşet verici olayları durdurmaya yetmiyor. 

Fragmanı bile yayına girmesinden kısa süre sonra rekor kıran korku filmi, eleştirmenlerden de olumlu yorumlar alıyor.

Sinema eleştirmeni Courtney Howard, filmi "şık, stilize ve sadistçe" diye niteliyor.

Fandango'dan Erik Davis ise şöyle diyor:

Oz Perkins'in The Monkey'si çok keyifli bir film. O kadar komik ki benim izlediğim salondaki insanlar kıkırdayıp durdu ama aynı zamanda karanlık, kanlı ve vahşi, harika ölümlerle dolu.

ABD'li korku meraklıları, The Monkey'yi kilisede izlemek için godsbowlingstrikestonight.com adresine girip bir form doldurarak başvuruda bulunabiliyor.

Bu çılgın pazarlama hamlesi, yönetmen Perkins'in King'in hikayesine getirdiği yorumla da örtüşüyor. 51 yaşındaki yönetmen, SFX Magazine'e verdiği röportajda söyle demişti:

Bu hikayeye eğlenceli bir korku perspektifinden yaklaştım. En başından beri benim için önemli olan, filmin kasvetli ve ağır olmamasıydı. Daha çok komik ve rahatlatıcı bir hava taşımasını istedim çünkü sonuçta oyuncak bir maymun hakkında bir film yapıyoruz. Oyuncakların içine şeytan kaçtığını anlatan aşırı ciddi filmler bana pek inandırıcı gelmiyor. O yüzden bu hikayeyi farklı bir yöne çekmeye karar verdim.

The Monkey, Türkiye'de ABD'yle aynı gün, 21 Şubat'ta izleyiciyle buluşacak.
Independent Türkçe, GamesRadar, SFX Magazine, MovieWeb



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature