Samanyolu'nun kalbinde yeni bir karanlık madde adayı mı saklanıyor?

Samanyolu'nun merkezinde açıklanamayan bir durumun arkasında karanlık madde olabileceği düşünülüyor (Pexels)
Samanyolu'nun merkezinde açıklanamayan bir durumun arkasında karanlık madde olabileceği düşünülüyor (Pexels)
TT

Samanyolu'nun kalbinde yeni bir karanlık madde adayı mı saklanıyor?

Samanyolu'nun merkezinde açıklanamayan bir durumun arkasında karanlık madde olabileceği düşünülüyor (Pexels)
Samanyolu'nun merkezinde açıklanamayan bir durumun arkasında karanlık madde olabileceği düşünülüyor (Pexels)

Bilim insanları gizemli karanlık maddenin, mevcut teorilerde varsayılandan daha hafif olduğunu ve parçacıkları çarpışınca birbirlerini yok ettiğini öne sürdü.

Evrendeki maddenin yüzde 85'ini oluşturduğu kabul edilen karanlık madde, ışıkla etkileşime girmediği için gözlemlenemiyor. Ancak astrofizikçiler, karanlık maddenin kütleçekimle etkileşime girdiğini ve böylece ışık ve görülebilen maddeyi etkilediğini tahmin ediyor.

Bu gizemli "madde" için önde gelen adaylardan biri de zayıf etkileşimli büyük kütleli parçacık (WIMP). WIMP'lerin tek başlarına görülebilen maddeyi etkilemeden onun içinden geçebildiği fakat büyük kümeler halinde evreni şekillendirecek kadar kütleye sahip olduğu düşünülüyor.

Bilim insanları karanlık maddenin yapısını daha iyi anlamaya çalışırken, hakemli dergi Physical Review Letters'ta dün (10 Mart) yayımlanan makalede, sanılandan daha hafif parçacıkların sözkonusu olabileceği iddia edildi.

Araştırmacılar, Samanyolu Galaksisi'nin merkezindeki Merkezi Moleküler Bölge'ye (Central Molecular Zone/CMZ) odaklandı. 

Bu bölgede yüksek miktarda iyonize, yani negatif yüklü elektronları koparılmış gaz var. Ancak bu süreç için gereken muazzam seviyedeki enerjinin nereden geldiği anlaşılamıyor.

King's College London'dan çalışmaya liderlik eden Shyam Balaji "Galaksimizin merkezinde pozitif yüklü hidrojenden oluşan devasa bulutlar var. Bu durum bilim insanları için onlarca yıldır gizemini koruyor çünkü normalde gaz nötrdür" diyor.

Balaji ve ekibine göre iki karanlık madde parçacığı birbirlerini yok ederek negatif yüklü bir elektron ve onun pozitif yüklü eşdeğeri olan pozitron yaratıyor olabilir. Bu sürecin CMZ'deki iyonize gazın oluşması için gereken enerjiyi sağlayabileceğini öne sürüyorlar.

"Samanyolu'nun merkezinde görülen olağandışı bir etkiden, protondan daha hafif karanlık maddenin sorumlu olabileceğini savunuyoruz" diyen Balaji ekliyor: 

Genellikle kütleçekim etkileriyle incelenen çoğu karanlık madde adayının aksine karanlık maddenin bu formu, gazı iyonize ederek, esasen CMZ'deki atomlardan elektronları sıyırarak kendini gösteriyor olabilir.

Araştırmacılar bu sürecin sorumlusu olabileceği söylenen kozmik ışınların, CMZ'de gözlemlenen seviyede iyonlaşmayı açıklayamayacağını belirtiyor. 

Ekibe göre CMZ'den gelen iyonlaşma sinyali, diğer birçok karanlık madde adayından daha hafif ve kozmik ışınlardan daha yavaş hareket eden bir kaynağa işaret ediyor.

Ayrıca galaksi merkezindeki ortamdan kozmik ışınlar sorumlu olsaydı, gama ışınlarının da salınması gerektiğini ekliyorlar. Ancak CMZ üzerinde yapılan gözlemlerde böyle bir şeye rastlanmadı. Sadece galaksinin merkezinden gelen, açıklanamayan soluk bir gama ışını parıltısı var.

Balaji, "Eğer iyonlaşmayla bu gama ışını salımı arasında doğrudan bir bağlantı bulursak, bu karanlık madde  teorisini destekleyebilir" diyerek ekliyor: 

Bu iki sinyal arasında biraz korelasyon var ancak şu aşamada güçlü bir şey söylemek için daha fazla veriye ihtiyacımız var.

Son çalışma, bir yandan Samanyolu'nun merkezindeki gizeme açıklama sunması bir yandan da karanlık madde adaylarına yenisini eklemesiyle öne çıkıyor. CMZ'deki iyonlaşmaya dair daha kapsamlı veriler ve farklı ihtimallerin elenmesi, bu teorinin güçlenmesine katkı sunabilir. 

Balaji "Eğer bu teori doğruysa, karanlık maddeyi sadece kütleçekimle değil, galaksimizin dokusunu şekillendirme biçimiyle de incelemek üzere, tamamen yeni bir yol açabilir" ifadelerini kullanıyor.

Independent Türkçe, Space.com, BBC Sky at Night Magazine, Physical Review Letters



200 milyon yıllık dinozor izleri lisede keşfedildi: Bilim insanları şaşkın

Bilim insanları izleri, Anomoepus scambus türü dinozorların bıraktığını düşünüyor (Queensland Üniversitesi)
Bilim insanları izleri, Anomoepus scambus türü dinozorların bıraktığını düşünüyor (Queensland Üniversitesi)
TT

200 milyon yıllık dinozor izleri lisede keşfedildi: Bilim insanları şaşkın

Bilim insanları izleri, Anomoepus scambus türü dinozorların bıraktığını düşünüyor (Queensland Üniversitesi)
Bilim insanları izleri, Anomoepus scambus türü dinozorların bıraktığını düşünüyor (Queensland Üniversitesi)

Avustralya'daki bir lisede 20 yıldan uzun süredir sergilenen bir kaya parçasının, onlarca dinozor ayak izi taşıdığı anlaşıldı.

Queensland'deki Callide madeninde 2002'de bulunan kaya parçası, jeolog Wes Nichols'un Biloela Eyalet Lisesi'ne hediyesiydi. Nichols'un eşi o zamanlar okulda öğretmendi.

Ancak bölge halkı, kayanın üstündeki izleri incelemesi için Queensland Üniversitesi'nden Dr. Anthony Romilio'yla temasa geçene kadar önemi anlaşılamadı. 

Ekip arkadaşlarıyla birlikte kayayı analiz eden Dr. Romilio levhanın yüzeyinde, yaklaşık 200 milyon yıl önceki Erken Jura döneminden kalma, 47 dinozora ait toplam 66 fosilleşmiş ayak izi tespit etti. 

Bulguları hakemli dergi Historical Biology'de 10 Mart Pazartesi günü yayımlanan makaleye göre yüzey alanı neredeyse 1 metrekare olan kaya, Avustralya'da belgelenen en yoğun fosilleşmiş ayak izi örneklerinden biri.

Dr. Romilio, "Çok sayıda dinozor ayak izi olduğunu görebiliyordum" diyerek ekliyor: 

Bunun son derece önemli bir keşif olduğunu biliyordum.

Bilim insanları kayanın üç boyutlu bir silikon modelini oluşturarak ayak izlerinin fotoğraflarını çekti ve bunları detaylıca inceledi. 

Bugüne kadar Avustralya'da Erken Jura döneminden dinozor kemikleri bulunmadığı için ayak izlerini hangi türün bıraktığı kesin bir şekilde saptanamadı. 

Ancak araştırmacılar, izlerin arkasında bitkilerle beslenen Anomoepus scambus'un olduğunu düşünüyor. İki ayak üstünde yürüyen bu küçük dinozorlara dair önceki bulgular, uzun bacakları, kısa kolları ve tıknaz bir vücudu olduğuna işaret ediyor.

sdfrgtyh
Kayadaki bütün ayak izlerinin aynı türün üyeleri tarafından bırakıldığı düşünülüyor (Queensland Üniversitesi)

Dr. Romilio "Bu dinozorlar küçüktü, bacaklarının uzunluğu 15-50 santimetre arasında değişiyordu ve bu izleri bıraktıkları sırada saatte 6 kilometreden daha yavaş gidiyorlardı" ifadelerini kullanıyor.

Ekip ayak izlerinin birkaç gün veya hafta içinde, dinozorlar sığ bir suyun içinden veya kenarından geçerken oluştuğunu düşünüyor.

Avustralya'da bugüne kadar hiçbir Anomoepus scambus kemiği ortaya çıkmasa da bilim insanları halkın yardımıyla böyle bir keşif yapılabileceğini söylüyor.

Dr. Romilio "Avustralya'daki fosillerin büyük çoğunluğu paleontologlar tarafından bulunmuyor, başkaları ellerini kaldırıp soruyor: Bu önemli mi değil mi?" diyerek ekliyor:

Belki bu başka bir maceranın başlangıcı olur.

Independent Türkçe, Guardian, New Scientist, Sci News, Historical Biology