"Üvey oğlunu 20 yıl boyunca bir odaya kilitleyen" Amerikalı, gözaltında yalnızca bir gün geçirdi

Kimberly Sullivan'ın çarşamba günü gözaltına alınmasıyla birlikte dünya bu olaydan haberdar oldu (Waterbury Polisi/AP)
Kimberly Sullivan'ın çarşamba günü gözaltına alınmasıyla birlikte dünya bu olaydan haberdar oldu (Waterbury Polisi/AP)
TT

"Üvey oğlunu 20 yıl boyunca bir odaya kilitleyen" Amerikalı, gözaltında yalnızca bir gün geçirdi

Kimberly Sullivan'ın çarşamba günü gözaltına alınmasıyla birlikte dünya bu olaydan haberdar oldu (Waterbury Polisi/AP)
Kimberly Sullivan'ın çarşamba günü gözaltına alınmasıyla birlikte dünya bu olaydan haberdar oldu (Waterbury Polisi/AP)

Üvey oğlunu 20 yıl boyunca bir odaya kilitlediği bildirilen 56 yaşındaki Kimberly Sullivan, 300 bin dolarlık kefalet bedelini ödeyerek serbest kaldı. 

İnsan kaçırma ve zulüm gibi suçlardan yargılanacak kadın, çarşamba gözaltına alındıktan bir gün sonra özgürlüğüne kavuşmuş oldu. 

Kendisine yönelik suçlamaları reddeden Sullivan, 26 Mart'ta mahkemeye çıkacak. 

Sullivan'ın her gün kontrol edileceği ve mağdurla hiçbir şekilde iletişim kurmaması gerektiği belirtildi. 

ABD'nin Connecticut eyaletindeki bir erkeğin, kurtarma ekiplerinin dikkatini çekmek ve özgürlüğüne kavuşmak için 17 Şubat'ta odasını ateşe verdikten sonra kurtarıldığı çarşamba günü açıklanmıştı.

Duman zehirlenmesine karşı tedaviye alınan mağdurda travma sonrası stres bozukluğu ve depresyon saptandı.

1,75'lik adamın yalnızca 31 kilogram ağırlığında olduğu tespit edildi.

Dünya medyasının ilgisini çeken olayın ardından adı gizlenen 32 yaşındaki erkek, babası ve üvey annesi tarafından 11 yaşından beri kilitli bir odada çok az gıda ve suyla tutulduğunu belirtmişti.

Babası geçen yıl ölen mağdur, tutulduğu 7 metrekareden küçük odada ne ısınma ne de havalandırma ihtiyaçlarının karşılandığını aktarmıştı. 

Tuvalete de erişimi olmadığı için atıklarını penceredeki bir delikten pipetle dışarı atmaya çalıştığını sözlerine eklemişti. 

Kendisine verilen iki küçük şişe sudan artırdığını, saçlarını kesmek ve kendini yıkamak için kullandığını anlatan mağdur yemek yerken dişlerinin döküldüğünü de bildirmişti.

"Bu genç adamın 20 yıldan fazla bir süre boyunca çektiği acılar yürek parçalayıcı ve hayal bile edilemez" diyen Waterbury Polis Şefi Fernando Spagnolo böylesine bir olayın nasıl gözden kaçtığını araştırdıklarını dün düzenlediği basın toplantısında duyurdu.

Independent Türkçe, New York Post, AP



En İyi Belgesel Oscar'ını kazanan filme ABD'de gösterim engeli

Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
TT

En İyi Belgesel Oscar'ını kazanan filme ABD'de gösterim engeli

Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)
Belgesel, Altı Gün Savaşları diye bilinen Arap-İsrail çatışması sonrasında 1967'den beri İsrail ordusunun işgali altında olan Batı Şeria'da geçiyor (Antipode Films)

ABD'nin Florida eyaletine bağlı Miami Beach'in belediye başkanı Steven Meiner, No Other Land'i (Gidecek Yer Yok) gösteren bağımsız sinemayı kapatmak için harekete geçti. 

İsrail ordusunun uyguladığı yıkım ve sürgün politikasına karşı Filistinlilerin verdiği mücadeleyi anlatan No Other Land (Gidecek Yer Yok), ay başında En İyi Belgesel Oscar'ını kazanmıştı.

Buna rağmen ABD'de dağıtımcı bulamayan filmi göstermek isteyen sinema salonlarının sayısı giderek artıyor. Ancak belgesele engel olmak isteyen de çok kişi var. 

Haaretz, Yahudi olduğunu belirttiği Miami Beach Belediye Başkanı Meiner'in O Cinema adlı işletmeyi kapatmak için harekete geçtiğini bildiriyor. 

İsrail gazetesinin haberine göre, Meiner hem bağımsız sinemaya ayrılan 40 bin dolarlık fonun kesilmesi hem de kiraladığı kamusal alandan tahliye edilmesi için baskılarını artırdı. 

Filmin antisemitik olduğunu savunan Meiner'in bu yöndeki teklifleri, çarşamba günkü belediye meclisi toplantısında ele alınacak. 

No Other Land'in cuma günü bu sinemadaki prömiyerini yapmasından birkaç gün önce Meiner'in O Cinema CEO'su Vivian Marthell'e belgeselin gösterilmemesi için baskı yaptığı da aktarılıyor.

Meiner, bir mektup yazarak "Miami Beach, ABD'de Yahudilerin en yoğun olduğu yerlerden biri. Tek taraflı bir propaganda olan No Other Land, kentimizin ve sakinlerinin değerleriyle uyumlu olmayacak şekilde Yahudilere yönelik saldırıda bulunuyor" demiş.

Amerikan AP haber ajansına konuşan Marthell, başta Meiner'in talebine sıcak baktığını ancak sonrasında ifade özgürlüğünü korumak için belgeseli gösterdiğini belirtiyor. 

İsrail ve Filistinli sinemacıların birlikte yaptığı No Other Land, Batı Şeria'nın güney ucundaki Mesafir Yatta'da geçiyor. 

2019-2023'teki gerçek olayları aktaran belgesel, Filistinli aktivist Basel Adra'nın İsrail ordusunun askeri eğitim bölgesi oluşturmak amacıyla başlattığı yıkımı belgeleme çabasını anlatıyor. 

İsrail Kültür Bakanı Miki Zohar, Sinema Sanatları ve Bilimleri Akademisi'nin kararını şu ifadelerle eleştirmişti: 

No Other Land'in Oscar kazanması sinema dünyası için üzücü bir an. Sinemacılar, İsrail gerçekliğinin karmaşıklığını göstermektense İsrail'in imajını uluslararası kamuoyu nezdinde bozan anlatıları büyütmeyi tercih etti. İfade özgürlüğü önemli bir değer ama uluslararası tanıtım aracı olarak İsrail'i karalamak sanat değildir. Bu, özellikle de 7 Ekim katliamı ve süren savaşla birlikte, İsrail devletine yönelik bir sabotajdır.

Independent Türkçe, Haaretz, AP