Adolescence'ı sevenlerin izlemesi gereken 10 dizi

2025'e şimdiden damgasını vuran çarpıcı suç dizisi Adolescence'ın tadı damağınızda kaldıysa ve benzer temalara sahip güçlü dramalar izlemek istiyorsanız, sıraladığımız nefis önerilere göz atabilirsiniz

 Adolescence, 7-13 Nisan haftasında 9,7 milyon izlenme alarak İngilizce diziler arasında tüm zamanların en çok izlenen üçüncü yapımı oldu (Netflix)
Adolescence, 7-13 Nisan haftasında 9,7 milyon izlenme alarak İngilizce diziler arasında tüm zamanların en çok izlenen üçüncü yapımı oldu (Netflix)
TT

Adolescence'ı sevenlerin izlemesi gereken 10 dizi

 Adolescence, 7-13 Nisan haftasında 9,7 milyon izlenme alarak İngilizce diziler arasında tüm zamanların en çok izlenen üçüncü yapımı oldu (Netflix)
Adolescence, 7-13 Nisan haftasında 9,7 milyon izlenme alarak İngilizce diziler arasında tüm zamanların en çok izlenen üçüncü yapımı oldu (Netflix)

Britanya yapımı Adolescence, şu sıralar herkesin dilinde. Dizinin bu kadar büyük bir başarıya ulaşmasının birçok nedeni var: Toksik erkeklik ve sorunlu aile ilişkileri gibi konulara cesurca yaklaşması, Stephen Graham'la Erin Doherty gibi oyuncuların olağanüstü performansları ve her bölümde kullanılan tek plan çekim tekniğiyle izleyiciyi adeta hipnotize etmesi bunlardan sadece birkaçı. Ama aslında dizinin cazibesi sadece bunlarla sınırlı değil. Adolescence, gerçekten de televizyon tarihinde eşine az rastlanır türden bir iş olduğu için bu kadar sevildi. 

Bu yazıya denk geldiyseniz büyük ihtimalle Adolescence'ı çoktan izlemişsinizdir. Yine de bilmeyenler için özetleyelim: Dizi, 13 yaşındaki Jamie Miller'ın okuldan bir arkadaşını öldürmekle suçlanarak gözaltına alınmasıyla başlıyor. 4 bölüm boyunca bu olayın okuldaki, dedektiflerdeki ve en çok da ailesindeki yansımalarını izliyoruz. Jamie'nin babasını canlandıran Graham, aynı zamanda dizinin ortak yaratıcılarından biri.

Birleşik Krallık'ın dünyaya sunduğu en harika oyuncularından Graham'ın adını oyuncu kadrosunda görmek bile dizinin güçlü bir drama olduğunu garanti eder gibi. Adolescence'ın diğer yaratıcısı Jack Thorne da bir o kadar tecrübeli ve başarılı bir yazar. İkilinin birlikte ortaya koyduğı iş gerçekten etkileyici.

2025'e şimdiden damga vuran Adolescence, gençliğin kırılganlığını, aile içi gerilimi ve adalet sisteminin sert yüzünü sadece 4 bölümde çarpıcı biçimde ortaya koydu. Eğer Jamie'nin hikayesi sizde derin bir iz bıraktıysa ve aynı yoğunlukta dramalar arıyorsanız, bu liste tam size göre. Hazırsanız karanlığın kalbine doğru bir yolculuğa çıkalım...

Criminal: Birleşik Krallık (Netflix / 2019)

Criminal: Birleşik Krallık (Criminal: UK), yalnızca bir sorgu odasında geçmesine rağmen seyirciyi koltuğuna çivileyen, minimalist yapısıyla gerilimi iliklere kadar hissettiren etkileyici bir dizi. 4 duvar, bir masa ve iki taraf... Dedektiflerle şüpheliler arasındaki psikolojik savaş, her bölümde farklı bir hikaye üzerinden ilerliyor. Bu sade atmosfer izleyiciyi, en küçük jesti, bakışı ya da sessizliği bile dikkatle izlemeye zorluyor. Gerilim, alışıldık aksiyon kalıplarından çok uzak; burada tansiyonu yükselten şey, insan davranışlarının belirsizliği ve sözcüklerin altındaki anlamlar.

frgtyu7ı
Sadece dört duvar, ama yüreğe işleyen bir gerilim (Netflix)

Criminal: Birleşik Krallık de Adolescence gibi suçu aydınlatmaktan çok, gerçeğin ne kadar belirsiz ve kırılgan olabileceğini gösteriyor. David Tennant, Kit Harington ve Hayley Atwell gibi oyuncular, oynadıkları karakterlere öyle bir derinlik katıyor ki, suçluyla empati kurmakla ondan tiksinmek arasında gidip geliyorsunuz. Dizi, sadece bir suçun çözümünü değil, aynı zamanda adaletin, inancın ve manipülasyonun sınırlarını sorgulatıyor. Tek mekana rağmen özenle çekilmiş her bölüm, tiyatral bir yoğunluk taşıyor. İzleyiciye nefes alacak alan bırakmayan bu yapım, aynı zamanda dedektifler arasındaki kişisel çatışmaları da ustalıkla işliyor.

Görkemli setler ya da karmaşık kurgular olmadan da güçlü bir anlatı kurulabileceğini kanıtlayan Criminal: Birleşik Krallık için zihin açıcı demek yanlış olmaz. Gerçekle yalanın birbirine karıştığı bu sorgu odasında, her saniye gerçeğe biraz daha yaklaşıyor ama asla tam emin olamıyorsunuz. 

Polisiye tutkunları ve karakter odaklı psikolojik dramaları sevenler için kaçırılmaması gereken bir deneyim.

Glue (2014)

Glue, gençlik dramasını bir suç öyküsüyle harmanlayarak sıradan görünen hayatların altındaki karanlığı gözler önüne seriyor. Adolescence gibi Glue da pastoral ya da sıradan mekanların, aslında ne kadar çürümüş sırlarla dolu olabileceğini çarpıcı biçimde anlatıyor. 

rfgt
Glue'nun senaryosu, Adolescence’ın yaratıcılarından Jack Thorne’un imzasını taşıyor (Channel 4)

Glue'da Britanya taşrasının dinginliği, bir gencin ölümüyle paramparça olurken Adolescence, banliyö konforunun ardına gizlenmiş derin bir psikolojik çöküşü işliyor. Bu dizilerde gençlik neşeyle değil, bastırılmış travmalar, kayıplar ve suskunluklarla resmediliyor. İki yapımda da ana karakterlerin etrafındaki arkadaşlık ilişkileri, güvenle değil şüpheyle örülmüş. Suç, sıradan hayatların tam ortasına sızıyor ve izleyiciyi "Gerçek kötülük nerede saklı?" sorusuyla baş başa bırakıyor. 

Adolescence'ın ortak yazarı Jack Thorne'un Glue'da yaratmayı başardığı tedirgin edici atmosfer, Adolescence'taki psikolojik gerilimle epey benzeşiyor. Sonuç olarak her iki dizi de gençliğin kırılgan yüzünü aydınlatırken, izleyicisini boğazında bir yumru ve midesinde bir yumrukla başbaşa bırakıyor.

Ölmek İçin On Üç Sebep (Netflix / 2017-2020)

Netflix'in gençlik dizileri arasında çığır açan yapımlarından biri olan Ölmek İçin On Üç Sebep (13 Reasons Why), tabu kabul edilen konuları doğrudan ve sert bir dille ele alarak izleyiciyi sarsmayı başarmıştı. Ergenlik, akran zorbalığı, intihar ve cinsel istismar gibi ağır temaları merkezine alan dizi, gençliğin karanlık yüzünü tüm çıplaklığıyla sunarken aynı zamanda toplumsal sorumluluğa da ayna tutmuştu. 

rftghy
Ölmek İçin On Üç Sebep, liseli Hannah Baker’ın intiharının ardından geride bıraktığı kasetlerle, onu bu karara sürükleyen olayları masaya yatırıyor (Netflix)

Ölmek İçin On Üç Sebep de Adolescence gibi lise çağındaki karakterlerin içsel çatışmalarını, çevreleriyle olan çetrefilli ilişkilerini ve travmanın izlerini derinlemesine işliyor. Ölmek İçin On Üç Sebep, anlatısını bir intiharın ardından geriye kalan kasetlerle su yüzüne çıkan sırlar aracılığıyla kuruyor. Her iki yapımın da güçlü oyunculukları, karanlık atmosferi ve duygusal yoğunluğu, izleyici üzerinde kalıcı bir etki bırakıyor. Ölmek İçin On Üç Sebep nasıl bir dönemin sesi olduysa, Adolescence da bugünün gençliğinin ruhsal labirentlerine ışık tutan yeni nesil bir ağıt olarak öne çıkıyor.

Defending Jacob (Apple TV+ / 2020)

Defending Jacob tıpkı Adolescence gibi, bir çocuğun cinayetle suçlanmasının ardından ailesinin içine düştüğü psikolojik çöküşü ve adalet sistemiyle mücadelesini merkeze alan çarpıcı bir drama. William Landay'in aynı adlı romanından uyarlanan dizi, Chris Evans ve Michelle Dockery'nin güçlü oyunculuklarıyla duygusal yükünü başarıyla taşırken, izleyiciyi sürekli şu soruyla baş başa bırakıyor: Gerçekten yaptı mı?

rt5t6y
Defending Jacob'da saygın bir savcının oğlu cinayetle suçlanınca ailesi parçalanma noktasına geliyor  (Apple TV)

Her bölüm, gerilimi katman katman inşa ederken, ailenin yaşadığı vicdan hesaplaşmalarını ve parçalanma sürecini gözler önüne seriyor.

Adolescence gibi Defending Jacob da adaletin arka yüzünü, şüpheyle sarsılan ebeveynliğin sınırlarını ve toplumun önyargılarını ustalıkla işliyor. Defending Jacob, sadece bir suç draması değil, aynı zamanda bir ailenin dağılma eşiğindeki hikayesi. Dava sürecini ağır adımlarla işleyen dizinin temposu zaman zaman düşse de bu yavaşlık, atmosferin karanlığına katkı sağlıyor. 2020'de pandeminin gölgesinde yayına girdiği için fazla dikkat çekmemiş ve gümbürtüye gitmiş olabilir ama Adolescence sonrası aynı hissiyatı sürdürmek isteyenler için Defending Jacob, kesinlikle izlenmeye değer.

Unbelievable (Netflix / 2019)

Unbelievable, son yılların en sarsıcı ve etkileyici suç dizilerinden biri olarak öne çıkıyor. Üstelik de Adolescence'ın aksine gerçek olaylara dayanıyor. Netflix yapımı dizi, yalnız bırakılmış bir mağdurun sessiz çığlığını ve adalet sisteminin acımasız yüzünü gözler önüne seriyor. Kaitlyn Dever, Toni Collette ve Merritt Wever'ın olağanüstü oyunculukları sayesinde hikaye yürek burkarken, izleyicisi için umut kırıntıları da serpiyor. İlk bölümde seyirciyi neredeyse boğan adaletsizlik duygusu, ilerleyen bölümlerde iki kararlı dedektifin ortaya çıkışıyla yavaş yavaş çözülüyor.

dfgt
Netflix'in gerçek bir hikayeden yola çıkan dizisi Unbelievable, yalan söylemekle suçlanan bir genç kızın ve onu aklayan iki dedektifin adalet arayışını çarpıcı biçimde anlatıyor (Netflix)

Susannah Grant, Ayelet Waldman ve Michael Chabon tarafından yaratılan Unbelievable, sadece bir suç dizisi değil, aynı zamanda kadınların sistematik olarak nasıl görünmez kılındığını anlatan güçlü bir eleştiri. Adaletsizlik, travma ve dayanışma temalarını incelikli bir dille işleyen dizi, izleyicisini hem öfkelendiriyor hem de harekete geçmeye teşvik ediyor. Adolescence'ın bıraktığı derin duygusal izleri taşıyanlar için Unbelievable, izlenmesi gereken bir yapım, unutulmayacak bir olay örgüsü ve ustalıkla anlatılmış bir adalet arayışı...

Mare of Easttown (Bein Connect / 2021)

Son yılların en çarpıcı suç dizilerinden biri olarak adını televizyon tarihine yazdıran Mare of Easttown'u izlemek için tek bir sebep yeterli aslında: Kate Winslet... Oscarlı oyuncunun kariyerinin en iyi performanslarından birini sergilediği dizi, küçük bir kasabada yaşanan cinayeti ve olayın yarattığı sarsıntıyı konu alıyor. 

frtghy5
Kate Winslet’ın muhteşem performansıyla taçlanan bir taşra polisiyesi (HBO)

Winslet'ın canlandırdığı dedektif Mare, tıpkı Adolescence'taki gibi kendi kişisel travmaları ve ailevi sorunlarıyla da yüzleşmek zorunda kalıyor. Dizi, sadece bir suçun çözümünü değil, bir topluluğun yasla, suçla ve utançla nasıl başa çıktığını da derinlemesine işliyor. 

Kadın karakterlerin çok katmanlı temsili ve güçlü oyunculuklar diziyi klasik suç anlatılarının ötesine taşımayı başarıyor. Adolescence toplumsal baskıyı ve aile içi dinamikleri nasıl incelediyse, Mare of Easttown da benzer şekilde bir cinayetin ardındaki toplumsal çözülmeyi gözler önüne seriyor. 

Brad Ingelsby'nin yarattığı dizinin yavaş yavaş örülen temposu, izleyiciyi karakterlerle birlikte düşünmeye ve hissetmeye davet ediyor. Jean Smart ve Evan Peters gibi isimlerin performansları da Mare of Easttown'ın duygusal gücünü artırıyor. 7 bölümlük mini dizi suça değil insana odaklanarak türüne yeni bir soluk getiriyor. Adolescence'ı sevdiyseniz Mare of Easttown'a da aynı tutkuyla bağlanmanız kaçınılmaz.

Broadchurch (Netflix / 2013-2017)

Broadchurch, diziye adını veren küçük kurgusal kasabanın sessizliğini bozan bir çocuk cinayetini merkezine alarak, suçun toplumsal ve duygusal etkilerini derinlemesine inceleyen güçlü bir Britanya polisiyesi. İlk sezonunda iki efsanevi yeteneğin, David Tennant ve Olivia Colman'ın canlandırdığı zıt karakterli dedektifler, Broadchurch kasabasında yaşanan bu trajedinin peşine düşerken seyirciyi de insan doğasının karanlık köşelerine götürüyor. 

sdfgthyu
Broadchurch, küçük bir kasabada bir çocuğun ölümünün ardından sırların ortaya saçıldığı ve herkesin şüpheli haline geldiği çarpıcı bir suç draması (ITV)

Chris Chibnall tarafından yaratılan dizinin sinematografisi, kasabanın pastoral güzelliğini sert gerçeklerle çarpıştırarak suçun yıkıcılığını görsel olarak da hissettiriyor. Tıpkı Adolescence gibi Broadchurch de cinayetin yalnızca failini değil, geride kalanların iç dünyasını da sorguluyor. Her iki yapım da adaletin sınırlarını ve toplumun olaylara verdiği tepkileri etkileyici bir biçimde yansıtıyor. 
Broadchurch, daha geleneksel bir dedektif anlatısına sahip olsa da karakter derinliği ve atmosfer yaratımı açısından Adolescence'la aynı çarpıcılığa ulaşıyor. İlk sezonu, özellikle suç ve travmanın yankılarını izlemeyi sevenler için başlı başına bir deneyim. Kasaba halkının birbirine görünmez bağlarla bağlı oluşu, suçun etkisini daha da kişisel hale getiriyor. Adolescence'ı sevenler için Broadchurch, farklı bir perspektiften ama benzer bir yoğunlukla etkileyici bir alternatif.

The Night Of (Max / 2016)

The Night Of, sıradan bir gencin hayatının bir gecede kabusa dönmesini konu alan çarpıcı bir suç draması. Riz Ahmed'in hayat verdiği Nasir Khan, bir geceyi birlikte geçirdiği genç kadının cesediyle uyanınca kendini cinayet zanlısı olarak buluyor. Tıpkı Adolescence'ta olduğu gibi, suçun faili belli gibi görünse de gerçekler katman katman açılıyor. Dizi, izleyiciyi sürekli Nasir'in suçlu olup olmadığını sorgulamaya iterken, adalet sisteminin aksaklıklarını da gözler önüne seriyor. Polis sorgularındaki psikolojik baskılar, Adolescence'taki benzer sahneler gibi izleyicide tedirgin edici bir gerilim yaratıyor. Hapishane ortamı ve suçun birey üzerindeki dönüşüm etkisi de güçlü şekilde hissediliyor. 

frt5y6
The Night Of, New York’ta işlenen bir cinayet sonrası, genç bir adamın adalet sistemiyle sürükleyici ve karanlık yüzleşmesini konu alıyor (HBO)

The Night Of, atmosferi ve anlatımıyla daha sade görünse de duygusal yoğunluğu ve toplumsal eleştirisiyle iz bırakan bir yapım. Usta aktör John Turturro'nun oynadığı avukat karakteri, umutsuzluğun içinde bir ışık gibi parlıyor. Dizi boyunca artan gerilim, izleyiciyi hem ekran başına kilitliyor hem de kara kara düşündürüyor. Adolescence'ı etkileyici bulanlar için The Night Of, aynı ölçüde sarsıcı ve unutulmaz bir alternatif.

When They See Us (Netflix / 2019)

When They See Us'tan bahsederken, yalnızca bir dizi değil Amerika'nın adalet sistemiyle yüzleşmesi desek yanlış olmaz. Ava DuVernay'nin yazdığı bu çarpıcı mini dizi, 1989'da Central Park'ta yaşanan korkunç bir olay nedeniyle haksız yere suçlanan 5 gencin hikayesini anlatıyor. 

erfty6
1989’da işlenen bir suçla haksız yere ilişkilendirilen gençlerin adalet arayışını konu alan When They See Us, sistematik ırkçılığın ve önyargının acımasız etkilerini gözler önüne seriyor (Netflix)

Gerçek olaylara dayanan yapım, tıpkı Adolescence gibi çocukların suçla ilişkilendirilme biçimini sorgulatıyor. Ancak When They See Us, kurgudan çok daha ağır bir yük taşıyor: Sistematik ırkçılık, medyanın linç gücü ve devletin ihmali. 

Adolescence bireysel bir trajediye odaklanırken, When They See Us toplumsal bir adaletsizlik portresi çiziyor. İki yapım da izleyicisini rahatsız edici sorularla baş başa bırakıyor: 

Suçlu kim? Kurban kim? Ve sistem ne kadar tarafsız?

Jharrel Jerome'un Emmy ödüllü performansı, When They See Us'ı unutulmaz kılan unsurlardan sadece biri. Aynı Adolescence'ın yaptığı gibi, insanın suratında tokat misali patlayan When They See Us, izleyicisini sadece düşündürmekle kalmıyor, epey de öfkelendiriyor. Hazırlıklı olun.

Neredeyse Sıradan Bir Aile (Netflix / 2023)

Adolescence'a epey benzeyen bir diğer yapımsa 2023'te yayımlanan İsveç yapımı Neredeyse Sıradan Bir Aile (En helt vanlig familj). Dizi, dışarıdan bakıldığında son derece sıradan bir yaşam süren Sandell ailesini konu alıyor. Ancak 15 yaşındaki kızlarının bir cinayetin baş şüphelisi haline gelmesiyle aile fertlerinin hayatı altüst oluyor. 6 bölüm boyunca izleyiciler, Sandell ailesinin kızlarını korumak için gerçeği gizlemeyi bile göze alarak verdiği mücadeleye tanık oluyor.

thy6ju
Neredeyse Sıradan Bir Aile, ergen kızlarının cinayetle suçlanmasıyla parçalanma noktasına gelen bir ailenin, sırlar ve inançlar arasında sınanan bağlılığını konu alıyor (Netflix)

Sıradan Bir Aile de Adolescence gibi bir gencin korkunç bir suça karışma ihtimalini ve bunun ardından gelen gerçek arayışını ele alıyor. Sıradan Bir Aile suçu çözmekten çok kızlarını kurtarmaya odaklanan bir aile portresi çizerken Adolescence, daha gerçekçi ve adalet odaklı bir anlatım sunuyor.

İsveç dizisi, Adolescence kadar övgü dolu eleştiriler almasa da akabinde izlenecek yapımlar arasında sıraya eklenebilir.

Independent Türkçe



İzlanda'da Noel arifesinde sıcaklık rekoru kırıldı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

İzlanda'da Noel arifesinde sıcaklık rekoru kırıldı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

İzlanda, doğudaki Seyðisfjörður kasabasında sıcaklıkların 19,8 santigrat derece'ye ulaşmasıyla, kayıtlara geçen en sıcak Noel Arifesini yaşadı. Bu, Kuzey Atlantik'teki ada ülkesi için aralık ayında eşi benzeri görülmemiş bir değer.

Meteoroloji yetkilileri, sıcaklığın 24 Aralık'ta yerel saatle 11.00'de kaydedildiğini ve 2019'da belirlenen önceki aralık ayı rekoru 19,7 santigrat dereceyi aştığını belirtti. İzlanda'da ortalama aralık ayı sıcaklıkları genellikle -1'le 4 santigrat derece arasında değişiyor.

İzlanda Meteoroloji Ofisi, alışılmadık derecede sıcak havanın, tropikal kökenli sıcak ve nemli havanın akışı, güçlü rüzgarlar ve fiyort bölgesindeki yerel arazi etkileriyle birleşmesinden kaynaklandığını söyledi.

Meteorolog Einar Sveinbjörnsson, Facebook'ta başka bir istasyonun 19 santigrat derecenin üzerinde sıcaklık kaydettiğini yazdı.

Bu, gerçeği yansıtmayan bir sıcaklık. Vestdalur'daki fiyordun kuzeyinde yer alan Seyðisfjörður'daki bir başka istasyon, bu akşamın büyük bir bölümünde çalıştı ve maksimum 19,4 derece sıcaklık ölçtü.

Seyðisfjörður'daki ölçüm, İzlanda'da resmi olarak kaydedilen en yüksek aralık ayı sıcaklığı olarak doğrulandı. Benzer şekilde yüksek bir sıcaklık olan 19,7 santigrat derece, Noel arifesinde doğudaki bir başka yerleşim yeri olan Bakkagerði'de de ölçüldü.

Bilim insanları, İzlanda hızla ısındıkça bu tür büyük sıcaklık artışlarının daha sık hale geldiğini söylüyor. Arktik bölge, küresel ortalamanın iki katından fazla ısınıyor ve İzlanda'da son yıllarda tekrar tekrar sıcaklık rekorları kırılıyor.

Bu yıl mayısta, ülkenin büyük bölümü rekor kıran sıcaklıklar yaşadı ve bazı bölgelerde normalin 3 ila 4 santigrat derece üzerinde sıcaklıklar görüldü. İzlanda'nın 20 yıldan fazla süredir çalışan otomatik hava istasyonlarının yüzde 94'ünde sıcaklık rekorları kırıldı ve Egilsstaðir havalimanında 26,6 santigrat dereceyle ulusal rekor kaydedildi.

Küresel ısınma İzlanda'da çevreyi değiştirmeye başladı bile. Bu yıl İzlanda'da ilk kez sivrisinek görüldü. Bilim insanları bu gelişmeyi, ülkeyi böcekler için daha elverişli hale getiren artan sıcaklıklarla ilişkilendiriyor. O zamana kadar İzlanda, Antarktika'yla birlikte, dünyada sivrisinek popülasyonu olmayan sadece iki yerden biriydi.

Ülke genelindeki buzullar da geri çekiliyor; uskumru gibi daha sıcak güney sularında bulunan balık türleriyse İzlanda denizlerinde giderek daha sık tespit ediliyor.

Meteorologlar, rekor kıran sıcaklıkların sıklığı ve yoğunluğunun, fosil yakıtlardan ve diğer insan faaliyetlerinden kaynaklanan sera gazı emisyonlarının yol açtığı uzun vadeli küresel ısınmayla tutarlı olduğunu vurguluyor.

Independent Türkçe


Uzmanlar anlattı: Yeni yıl kararlarını uygulamak için ne yapmalısınız?

Uzmanlar yeni yıl hedeflerini belirlerken gerçekçi davranmayı tavsiye ediyor (Pexels)
Uzmanlar yeni yıl hedeflerini belirlerken gerçekçi davranmayı tavsiye ediyor (Pexels)
TT

Uzmanlar anlattı: Yeni yıl kararlarını uygulamak için ne yapmalısınız?

Uzmanlar yeni yıl hedeflerini belirlerken gerçekçi davranmayı tavsiye ediyor (Pexels)
Uzmanlar yeni yıl hedeflerini belirlerken gerçekçi davranmayı tavsiye ediyor (Pexels)

Yeni bir yıla girerken pek çok kişi 1 Ocak'ı hedeflerine giden yolun başlangıç noktası olarak belirliyor.

Kilo vermek, para biriktirmek, egzersiz yapmak, daha çok kitap okumak gibi çeşit çeşit yeni yıl hedefleri bu günlerde epey heyecan yaratabiliyor.

Ancak çoğu kişi ocak ayının sonunu bile görmeden bu çabalarından vazgeçip diğer yılın son haftalarına kadar bir kenara bırakıyor. 

Elbette bu vazgeçişlerin türlü sebebi olsa da uzmanlar yeni yıl kararlarını uygulamak için ne yapılabileceğine veya başarısızlığa uğrayınca nasıl tepki verilebileceğine dair önerilerini paylaşıyor.

Londra Üniversitesi'nin pazarlama bölümünden Janina Steinmetz, Conversation için kaleme aldığı yazıda başarısızlıklara bizim ve çevremizdekilerin nasıl yaklaştığının önemli olduğuna dikkat çekiyor.

Steinmetz yeni yıl kararlarından, başarısızlıkları daha anlaşılır kılacak ve devam etme motivasyonunu koruyacak şekilde bahsetmek gerektiğini söylüyor.

Örneğin bu hedeflerin gerçekleştirilememesi zaman veya para eksikliğinden kaynaklıyor olabilir. 

Steinmetz'in 2023 tarihli bir araştırmasına göre zamandan çok para eksikliğine odaklanmak daha pozitif bir bakış sunabilir. 

Bu çalışmadaki katılımcılar bu iki sebepten biri nedeniyle başarısızlık yaşayan kişiler hakkında hikayeler okumuştu. Katılımcıların çoğu, başarısızlığı para eksikliğinden kaynaklanan kişinin ileride daha fazla özdenetime sahip olacağını ve hedeflerine ulaşmada daha güvenilir olacağını düşünmüştü.

Steinmetz şöyle açıklıyor:

Bu etki, para eksikliğinin çok kolay kontrol edilemeyen bir şey olarak görülmesinden kaynaklanıyor;  yani başarısızlık bu nedenle yaşandıysa, kişinin bu konuda yapabileceği çok az şey vardı.

Araştırmacı zaman konusundaysa pasif bir tutum sergilemeye karşı uyarıyor. 

Bu yıl ekimde yayımlanan bir çalışmada kişinin, "zaman sahibi olmak" yerine "zaman yaratmak"tan bahsederek kontrol duygusunu geri kazanabileceği gösterilmişti.

Steinmetz bu sayede kişinin yoğun programını yönetebileceğini söyleyerek ekliyor:

Örneğin egzersize zaman ayırmadığınızı söylerseniz bu, gelecekte isterseniz zaman ayırabileceğiniz anlamına gelir.

Araştırmacı ayrıca yapılan aktivitelerden keyif almanın da önemli olduğunu, pek çok kişinin fazla iddialı hedefler koyduğu için yeni yıl kararlarına sadık kalamadığını belirtiyor.

Eski bir pratisyen hekim olan özgüven koçu Dr. Claire Kaye de yeni yıl hedeflerinde gerçekçi davranmanın önemine dikkat çekiyor.

Genellikle belirsiz, gerçek dışı veya çok geniş kapsamlı oldukları için hedeflere ulaşılamadığını ifade ediyor.

Hedefleri "sabit bir noktadan ziyade yön ve deneyime odaklanarak" yazmayı öneren Kaye ekliyor:

Sadece neden kaçmak istediğinizi değil, neyi istediğinizi anladığınızda değişim çok daha sürdürülebilir hale gelir.

Örneğin zayıflama hedefinin "Vücudumda daha enerjik ve rahat hissetmek ve bana bu şekilde hissettirecek şeyleri anlamak istiyorum" şeklinde düşünülmesini öneriyor.

Psikolog Kimberley Wilson da "her zaman" veya "asla" gibi ifadelerden kaçınmak gerektiğini vurguluyor.

BBC'ye konuşan Wilson, insanların bir kere plana uymadığında bütün hedefi çöpe atabildiğini söylüyor.

Ancak bunun yerine kişinin kendini bu tür başarısızlıklara hazırlaması uzun vadeli fayda sağlayabilir. 

Wilson insanların planlarını, "en iyi hallerine" göre oluşturduğunu belirterek ekliyor:

Geç saatlere kadar ayakta kalmaya veya işte zor bir gün geçirmeye hazırlıklı değiller ve o noktada uygulamaya koyacak bir planları yok.

Bu türden günleri sürecin parçası olarak kabul etmek gerektiğini çünkü azim göstermenin, mükemmellikten daha önemli olduğunu söylüyor.

Uzmanlar böyle durumlarda başlamak için sonraki haftayı, ayı veya yılı beklemek yerine her yeni günü taze bir başlangıç saymayı öneriyor.

Independent Türkçe, Conversation, BBC, Journal of Marketing Research, European Journal of Social Psychology


Üç yeni bölümle dönen Stranger Things yine zirvede

Stranger Things'in sevilen karakterleri Dustin (solda) ve Steve'in (sağda) "Ölürsen, ben de ölürüm" sözleri şimdiden diziye damga vuran unutulmaz replikler arasına girdi (Netflix)
Stranger Things'in sevilen karakterleri Dustin (solda) ve Steve'in (sağda) "Ölürsen, ben de ölürüm" sözleri şimdiden diziye damga vuran unutulmaz replikler arasına girdi (Netflix)
TT

Üç yeni bölümle dönen Stranger Things yine zirvede

Stranger Things'in sevilen karakterleri Dustin (solda) ve Steve'in (sağda) "Ölürsen, ben de ölürüm" sözleri şimdiden diziye damga vuran unutulmaz replikler arasına girdi (Netflix)
Stranger Things'in sevilen karakterleri Dustin (solda) ve Steve'in (sağda) "Ölürsen, ben de ölürüm" sözleri şimdiden diziye damga vuran unutulmaz replikler arasına girdi (Netflix)

Stranger Things'in final sezonu, geçen hafta Netflix'te yine başrolü kaptı. 

1980'lerde hayali bir Amerikan kasabasında yaşanan paranormal olayları konu alan fenomen bilimkurgu, 22-28 Aralık haftasında 34,5 milyon izlenmeyle platformun haftalık en çok seyredilen İngilizce diziler listesinde yeniden bir numaraya yükseldi.

Bu sıçramanın başlıca nedeni, 25 Aralık'ta (Türkiye'de 26 Aralık'a bağlanan gece) yayımlanan üç yeni bölüm oldu. Önceki hafta Birinci Kısım tek başına 8,2 milyon izlenmeye ulaşmıştı. 

Şimdiden tüm zamanların en popüler 4. yapımı

5. sezon, kasımda ilk bölümlerin yayımlanmasından bu yana toplamda 137,1 milyon izlenmeye ulaştı. Bu performans, sezonu şimdiden Netflix'in tüm zamanların en popüler İngilizce dizi sezonları arasında 4. sıraya taşıyor. Ancak platform, final bölümünün de yayımlanmasını beklediği için 5. sezonu "tüm zamanlar" listesine henüz resmen dahil etmiyor.

Sezon finali 1 Ocak'ta Türkiye saatiyle 04.00'te izleyiciyle buluşacak. Finalin ardından, listeleme için geçerli 91 günlük izlenme sayacı da başlayacak.

12 Emmy ödüllü dizinin yaratıcılarından Ross Duffer, bilimkurgu dizisinin finalini, yılbaşı gecesi ABD ve Kanada'daki sinemalarda izlemek için 1,1 milyon kişinin bilet aldığını ve tüm seansların dolduğunu açıklamıştı.

Ekran hayatına 2016'da başlayan dizinin önceki sezonları da haftalık listede yer alıyor: İlk sezon 5. sırada yer alırken 4. sezon ise 4,1 milyon izlenmeyle kendine 6. basamakta yer buluyor. Dizinin üçüncü sezonu sıralamada 8 numarada. İkinci sezon ise 9. sırada konumlandı.

ABD ekonomisine 1,4 milyar dolar katkı

Final bölümü, yayın devinin bugüne kadarki en önemli yatırımlarından birini de noktalamış olacak. Variety'nin özel haberine göre Stranger Things, kısa süre önce 1,2 milyar izlenmeyi aştı ve ABD ekonomisine 1,4 milyar doların üzerinde katkı sağladı. 

Haftanın ikincisi ise 13,3 milyon izlenmeyle platformun popüler romantik komedisi Emily in Paris'in 5. sezonu oldu. Bu rakam, dizinin ilk hafta performansıyla neredeyse aynı seviyede.

Independent Türkçe, Deadline, Variety