Bir erkek için 10 kadının yarıştığı flört programı, Etiyopya'yı karıştırdı

Latey: Looking for Love'ın final bölümünün izlenme sayısı 620 bini geçti (D!nkTV)
Latey: Looking for Love'ın final bölümünün izlenme sayısı 620 bini geçti (D!nkTV)
TT

Bir erkek için 10 kadının yarıştığı flört programı, Etiyopya'yı karıştırdı

Latey: Looking for Love'ın final bölümünün izlenme sayısı 620 bini geçti (D!nkTV)
Latey: Looking for Love'ın final bölümünün izlenme sayısı 620 bini geçti (D!nkTV)

"The Bachelor" adlı meşhur TV formatı, Afrika'da dikkat çekiyor. Bu formatın, Etiyopya'daki D!nkTV'de gösterilen türevi Latey: Looking for Love da büyük ilgi topladı. 

Sigortacı Messiah Hailemeskel'in gönlünü kazanmak için 10 kadın yarıştı. ABD'nin Dallas kentinde büyüyüp yaşayan 38 yaşındaki erkek, yarışmacıların bir yatak reklamı hazırlaması gibi değişik görevler üstlenmesini izledi. 

YouTube kanalında yüzbinlerce izleyiciye ulaşan program, ülkedeki muhafazakarlarınsa tepkisini çekti. 

Vlogger Semere Kassaye "Flört programı konsepti tamamen Batılı bir fikir. Etiyopya'da flört her zaman özel bir mesele olmuştur. Belli bir olgunluğa kavuşmadan aile ya da toplumun haberi olmaz" diyor. 

41 yaşındaki Semere gibi pek çok kişi videolara yorum yaparak kadınların bu programla objeleştirildiğini savunuyor. 

Bireylerin aşk hayatını gizli tutmaya özen gösterdiği Etiyopya'daki bu yarışmayı kazanan 25 yaşındaki içerik üreticisi Bethel Getahun, zaferini "bir onur nişanesi" gibi gördüğünü BBC'ye söyledi:

Programın tüm meselesi, farklı kadın profillerinin varlığını göstermek. Bölümleri izlerseniz yarışmacıların her birinin farklı dertleri ve geçmişleri olduğunu ve bu tür hikayelerin Etiyopya medyasında pek yer almadığını görürsünüz.

sdfgrthy
Kadınlar basketbol ve boks becerilerini de sergilemek zorunda kaldı (D!nkTV)

Birleşik Krallık'ın kamu yayıncısı, program sayesinde otel müdüresi, hostes ve muhasebeci yarışmacıların ekrana geldiğini bildiriyor. 

Vivian adındaki aktrisin, askerliğin sağlıklı tüm yurttaşlar için zorunlu olduğu Eritre'den kaçışının da programda işlendiği aktarılıyor. 

Independent Türkçe, BBC, OkayAfrica



Oxford Üniversitesi'nde kafatasından şarap içildiği ortaya çıktı

Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)
Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)
TT

Oxford Üniversitesi'nde kafatasından şarap içildiği ortaya çıktı

Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)
Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)

Dünyanın çeşitli yerlerindeki toplumların büyük acılar çekmesine neden olan sömürgeciliğin izleri, beklenmedik yerlerden çıkmayı sürdürüyor. 

Dan Hicks yeni yazdığı Every Monument Will Fall (Her Bir Anıt Devrilecek) adlı kitapta dünyanın en prestijli üniversitelerinden Oxford'daki bir örneğe işaret etti. 

Birleşik Krallık'taki okulda görev yapan akademisyenlerin, onlarca yıl boyunca insan kafatasından yapılmış bir bardak kullandığını ortaya çıkardı. 

Aynı okulda arkeoloji dersleri veren Hicks, 2015'e kadar resmi yemeklerde düzenli kullanılan kadehin, gümüşlerle bezenmiş bir kafatası olduğunu söylüyor. 

İçine konan şarapların sızması üzerine bardak, çikolata servisinde kullanılmaya başlanmış.

Akademisyenler ve misafirler bu durumdan giderek daha fazla rahatsızlık duyunca, kadehin kullanımına son verilmiş.

Dan Hicks, okulun kafatasınının kökenlerini incelemek üzere 2019'da kendisini davet ettiğini Guardian'a anlattı. 

Karbon testiyle kafatasının 225 yaşında olduğunu bulan Hicks, onun büyük ihtimalle Karayipler'den getirildiğini ve köleleştirilmiş bir kadına ait olduğunu belirtiyor. 

Okulun eski öğrencilerinden George Pitt-Rivers, 1946'da bu kupayı Oxford'a armağan etmiş. Bu kadeh, ona da Pitt Rivers Müzesi'ni kuran arkeolog dedesi Augustus Henry Lane Fox Pitt Rivers'tan miras kalmış. 

Kafatasının sahibinin kimliğini tespit edememesini sorunsallaştıran arkeolog, Birleşik Krallık sömürgeciliğinin Cecil Rhodes ve Edward Colston gibi simgelerinin adlarının heykeller ve kurumlarla yaşatıldığını ancak kolonyalizm kurbanlarının tarihten ve hafızalardan silindiğini vurguluyor:

İnsanlıktan çıkarma ve kimliklerin yıkımı da şiddetin bir parçasıydı.

Independent Türkçe, Guardian, Daily Mail