Netflix aboneleri "her saniyesi gerilim dolu" İsveç dizisini övüyor

30 yaşındaki Léonie Vincent, rol aldığı kısa filmlerin yanı sıra polisiye dizi Bäckström ve 6 bölümlük drama Trolösa'yla tanınıyor (Netflix)
30 yaşındaki Léonie Vincent, rol aldığı kısa filmlerin yanı sıra polisiye dizi Bäckström ve 6 bölümlük drama Trolösa'yla tanınıyor (Netflix)
TT

Netflix aboneleri "her saniyesi gerilim dolu" İsveç dizisini övüyor

30 yaşındaki Léonie Vincent, rol aldığı kısa filmlerin yanı sıra polisiye dizi Bäckström ve 6 bölümlük drama Trolösa'yla tanınıyor (Netflix)
30 yaşındaki Léonie Vincent, rol aldığı kısa filmlerin yanı sıra polisiye dizi Bäckström ve 6 bölümlük drama Trolösa'yla tanınıyor (Netflix)

Geçen hafta Netflix'te yayına giren Cam Kubbe (Glaskupan), izleyicilerden tam not alarak kısa sürede büyük ilgi gördü.

Dizi, Léonie Vincent tarafından canlandırılan kriminolog Lejla Ness'in, arkadaşının kaybolan kızını arama sürecine katılmasıyla başlıyor. Ancak Lejla, davanın çocukken kendi kaçırılma vakasına fazlasıyla benzediğini fark edince, geçmişindeki travmalarla yüzleşmek zorunda kalıyor.

6 bölümden oluşan İsveç yapımı gerilim dizisinde Léonie Vincent'a Johan Hedenberg, Johan Rheborg, Farzad Farzaneh ve Ia Langhammer gibi isimler eşlik ediyor.

Cam Kubbe, hem televizyon yazarları hem de izleyicilerden olumlu yorumlar alarak eleştiri derleme sitesi Rotten Tomatoes'da yüzde 86 gibi etkileyici bir onay puanına ulaştı.

Sosyal medyada diziyi öven yorumlar dikkat çekti. Bir kullanıcı X'te şunları yazdı:

Bağımlılık yapan bir suç dizisi arayanlara Cam Kubbe'yi öneriyorum.

Bir başka yorumda, "Cam Kubbe'yi izledim. İlginç ters köşeleri var. İskandinav tarzını sevenlere tavsiye ederim. Léonie Vincent harika bir iş çıkarmış" ifadeleri yer aldı.

"İlk sahneden itibaren izleyiciyi içine çekiyor"

Bir izleyici, "Bu yıl izlediğim en iyi yapımlardan biri" dediği Cam Kubbe için şöyle yazdı: 

Neredeyse her sahnesi gerilim dolu, izleyiciyi koltuğuna çiviliyor. Gerçekten çok başarılı.

Bir başka yorumda ise dizi şöyle tanımlandı:

Netflix'te yayımlanan soğuk atmosferli İsveç gerilimi Cam Kubbe, ilk sahneden itibaren izleyiciyi içine çekiyor. Kriminolog Lejla karakterine hayat veren Léonie Vincent adeta parlıyor.

Başka bir kullanıcı, "Ters köşeleri yerinde ama final biraz aceleye gelmiş. Yine de izlemeye değer" değerlendirmesini yaptı.

Diziyi "10 üzerinden 10" diye nitelendiren birçok yorumcu da Cam Kubbe'ye mutlaka şans verilmesi çağrısında bulundu.

Independent Türkçe, Daily Mail, Express



Oxford Üniversitesi'nde kafatasından şarap içildiği ortaya çıktı

Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)
Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)
TT

Oxford Üniversitesi'nde kafatasından şarap içildiği ortaya çıktı

Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)
Geçmişi neredeyse bin yıla dayanan Oxford Üniversitesi, tüm dünyada bilinen saygın bir eğitim kurumu (Pixabay)

Dünyanın çeşitli yerlerindeki toplumların büyük acılar çekmesine neden olan sömürgeciliğin izleri, beklenmedik yerlerden çıkmayı sürdürüyor. 

Dan Hicks yeni yazdığı Every Monument Will Fall (Her Bir Anıt Devrilecek) adlı kitapta dünyanın en prestijli üniversitelerinden Oxford'daki bir örneğe işaret etti. 

Birleşik Krallık'taki okulda görev yapan akademisyenlerin, onlarca yıl boyunca insan kafatasından yapılmış bir bardak kullandığını ortaya çıkardı. 

Aynı okulda arkeoloji dersleri veren Hicks, 2015'e kadar resmi yemeklerde düzenli kullanılan kadehin, gümüşlerle bezenmiş bir kafatası olduğunu söylüyor. 

İçine konan şarapların sızması üzerine bardak, çikolata servisinde kullanılmaya başlanmış.

Akademisyenler ve misafirler bu durumdan giderek daha fazla rahatsızlık duyunca, kadehin kullanımına son verilmiş.

Dan Hicks, okulun kafatasınının kökenlerini incelemek üzere 2019'da kendisini davet ettiğini Guardian'a anlattı. 

Karbon testiyle kafatasının 225 yaşında olduğunu bulan Hicks, onun büyük ihtimalle Karayipler'den getirildiğini ve köleleştirilmiş bir kadına ait olduğunu belirtiyor. 

Okulun eski öğrencilerinden George Pitt-Rivers, 1946'da bu kupayı Oxford'a armağan etmiş. Bu kadeh, ona da Pitt Rivers Müzesi'ni kuran arkeolog dedesi Augustus Henry Lane Fox Pitt Rivers'tan miras kalmış. 

Kafatasının sahibinin kimliğini tespit edememesini sorunsallaştıran arkeolog, Birleşik Krallık sömürgeciliğinin Cecil Rhodes ve Edward Colston gibi simgelerinin adlarının heykeller ve kurumlarla yaşatıldığını ancak kolonyalizm kurbanlarının tarihten ve hafızalardan silindiğini vurguluyor:

İnsanlıktan çıkarma ve kimliklerin yıkımı da şiddetin bir parçasıydı.

Independent Türkçe, Guardian, Daily Mail