Irak terörizmin finansmanına karşı yürütülen küresel savaşta taraf olma yolunda mı?

Bu alandaki çabaların ulusal ekonominin desteklenmesinde oynadığı önemli rol göz ardı edilemez

Iraklı yetkililer, terörizmin finansmanı veya örgütlenmesine karışan onlarca kişi ve kuruluşun fon ve mal varlıklarının dondurulduğunu açıkladı (AFP)
Iraklı yetkililer, terörizmin finansmanı veya örgütlenmesine karışan onlarca kişi ve kuruluşun fon ve mal varlıklarının dondurulduğunu açıkladı (AFP)
TT

Irak terörizmin finansmanına karşı yürütülen küresel savaşta taraf olma yolunda mı?

Iraklı yetkililer, terörizmin finansmanı veya örgütlenmesine karışan onlarca kişi ve kuruluşun fon ve mal varlıklarının dondurulduğunu açıkladı (AFP)
Iraklı yetkililer, terörizmin finansmanı veya örgütlenmesine karışan onlarca kişi ve kuruluşun fon ve mal varlıklarının dondurulduğunu açıkladı (AFP)

Cabbar Zeydan

Iraklı yetkililer, Irak'ın terörle mücadele ve terörün finans kaynaklarının kurutulması konusundaki ciddiyetini yansıtan bir adımla aralarında El Kaide’nin eski lideri Eymen ez-Zevahiri, DEAŞ’ın eski lideri Ebu Bekir el-Bağdadi ve El Kaide'nin kurucusu Usame Bin Ladin'in oğlu Hamza Bin Ladin gibi önde gelen isimlerin de bulunduğu terörün finansmanına ya da örgütlenmesine karışan onlarca kişi ve kuruluşun fon ve mal varlıklarının dondurulduğunu açıkladı.

Terörist Fonları Dondurma Komitesi tarafından 14 Nisan 2025 tarihinde Irak Resmi Gazetesi'nde yayınlanan kararlar, Komite tarafından 2025 yılı için (10), (11), (12), (13), (14), (15), (16), (17), (18), (19), (20), (21), (22) ve (23) numaralı listeler halinde yayınlandı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin (BMGK) teröristlerin ve aşırılık yanlısı örgütler için mali destek ağlarında yer alanların fonlarının dondurulmasına yönelik kararlarıyla da uyumlu olan karar, aralarında Iraklıların ve çeşitli uyruklardan yabancıların da olduğu 60'tan fazla ismi kapsıyor.

Eymen ez-Zevahiri: 2022' yılında ABD’nin Afganistan'da düzenlediği bir saldırıda öldürülmüş olmasına rağmen, kararda halen onun adına olan ya da onun gözetimi altında faaliyet gösteren unsurlarla bağlantılı olan potansiyel fon ve hesaplarla ilgilenilmesi gerektiği belirtiliyor.

Ebu Bekir el-Bağdadi: 2019 yılında öldürülen DEAŞ lideri Ebubekir el-Bağdadi, DEAŞ lideri olarak hüküm sürdüğü süre boyunca Irak ve Suriye'nin büyük bir bölümünü kontrol etti ve halen BM’nin yaptırım uygulandığı kişiler listesinde yer alıyor.

Hamza bin Ladin: Usame bin Ladin'in oğlu olan Hamza bin Ladin, ABD'nin ayrıntılarını açıklamadığı bir operasyonda öldürüldüğünü duyurmasından önce bir süre El Kaide liderliğinin potansiyel varisi olarak görülmüştü.

Irak’taki ve yurtdışındaki mal varlıklarının dondurulması

Mal varlıklarının ve fonların dondurulması kararı Irak'taki tüm finans ve bankacılık varlıklarını, banka hesaplarını ve gayrimenkulleri kapsarken, banka ve finans kuruluşlarına da listede yer alan isimlerle işlem yapmamaları talimatı verildi. Karar, Irak'ın uluslararası toplumla koordineli çalışması ve özellikle de BMGK’nın terörizm ve terörün finansmanına yönelik yaptırım kararlarının uygulanmasıyla uyumlu olması nedeniyle bu varlıkların terör eylemlerinin finanse edilmesi ya da aşırılık yanlısı grupların desteklenmesi için kullanılmasını önlemeyi amaçlıyor.

Bazı ülkelerde gizlice faaliyet göstermeye devam eden terör finansmanı ağlarının çökertilmesine yönelik daha geniş kapsamlı çabalar çerçevesinde atılan bu adım, Irak'ın güvenlik ve radikalizmle mücadelede önemli bir devlet olarak bölgesel ve uluslararası çevresine geri dönmeye çalışan istikrarlı bir ülke imajını güçlendirmeye çalıştığı bir dönemde geldi. Uyuyan hücreleri desteklemek ya da terör örgütlerini canlandırmak için kullanılabilecek şüpheli hesapların ve fonların üzerine gitmesi için Bağdat üzerindeki uluslararası baskı son yıllarda daha da arttı.

Sembolik bir hamle mi?

Bu adımın önemine rağmen bazı analistler, ölen kişilerin fonlarının dondurulmasının sembolik nitelikte olabileceğini, ancak Irak'ın bu örgütlerin mali uzantılarının topraklarında var olmasına izin vermeyeceği yönünde açık bir mesaj verdiğini söyledi. Diğer analistler ise bazı mal varlıklarının takma isimler altında ya da aracılar vasıtasıyla elde tutulabileceğine, bunun da izlerinin sürülebilmesi için doğru istihbarat operasyonları gerektirdiğine, ancak özellikle değişen finansman yöntemleri ve sınır ötesi ağların gelişmesi çerçevesinde fonların dondurulmasının terörle mücadelede askeri olmayan en önemli araçlardan biri olmaya devam ettiğine dikkati çekti. Irak bu kararıyla hem ülke içine hem de ülke dışına, her türlü aşırıcılığın kaynaklarını kurutmak konusunda ciddi olduğuna dair güçlü bir sinyal gönderiyor.

Önemli bir stratejik adım

Şarku’l Avsat’ın Independent Arabia’dan aktardığı habere göre yolsuzlukla mücadele uzmanı Haşim Luay, Irak'ta kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadelenin, sadece güvenlik boyutuyla sınırlı kalmayıp devletin ekonomik, siyasi ve sosyal boyutlarını da kapsayan çok önemli bir stratejik adım olduğunu vurguladı.

Luay, değerlendirmesinde şunları söyledi:

“Bugün, terör örgütleri ve yasadışı gruplar suç faaliyetlerini finanse etmek için finansal sistemdeki boşluklardan faydalanmaya ve Irak ve bölgedeki güvenliği ve istikrarı baltalamak için gizli yollarla para taşımaya çalıştıklarından çok yönlü bir zorlukla karşı karşıyayız. Bu çabaların önemi, öncelikle ulusal ekonominin manipülasyon ve sızmalardan korunmasında yatıyor. Şüpheli fonların izlenmesi ve terörün finansman kaynaklarının kurutulması, terörist grupların Irak içinde yeniden örgütlenme veya eylemde bulunma kabiliyetlerinin zayıflatılmasına doğrudan katkıda bulunur. Kara para aklamayla mücadele sisteminin güçlendirilmesi, Irak'ı uluslararası sistemde sorumlu bir ortak haline getirerek, organize suçlarla mücadelede küresel standartlara uyan ülkeler arasındaki konumunu sağlamlaştırır.”

Luay, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu adım, diğer ülkelerle istihbarat ve bankacılık alanlarında iş birliği kapısını açarken uluslararası güvenin yatırımları çekmek ve ekonomik kalkınmayı teşvik etmek için son derece önemli olan Irak ortamına geri dönmesini kolaylaştırıyor. Bu çabalar yoluyla devlet kurumlarının güçlendirilmesi, mevzuat ve mali kontrolün modernize edilmesi, hukukun üstünlüğünün tesis edilmesine, şeffaflık ve hesap verebilirlik ilkelerinin teşvik edilmesine katkıda bulunarak siyasi süreç ve devletin vatandaşlarla olan ilişkileri üzerinde olumlu bir etki yaratır. Terörizmle mücadelemizin artık sadece savaş alanlarında değil, mali ve ekonomik alanlarda da sürdüğünü, dolayısıyla mal varlıklarının dondurulması, hesapların takibi ve mali transferlerin incelenmesinin bu uluslar ötesi düşmanla mücadelede etkili araçlar olduğunu anlamalıyız.”

Irak'ın uluslararası standartlara tam bağlılığını teyit ettiğini belirten Luay, devlet kurumlarını ve uluslararası toplumu, terörizm ve yasadışı ekonomi belasından etkilenmeyen güvenli ve istikrarlı bir Irak için destek ve iş birliğini sürdürmeye çağırdı.

Kara para aklamanın önlenmesi

Öte yandan siyasi ve güvenlik işleri uzmanı Ali Hüseyin, Irak'ın kara para aklama ve terörizmin finansmanıyla mücadele alanındaki büyük ve seçkin çabalarının, hukukun üstünlüğünün güçlendirilmesi ve halkını ve varlıklarını en ciddi güvenlik ve ekonomik tehditlerden koruyabilen modern bir devletin temellerinin sağlamlaştırılması yönünde kararlı bir adımı temsil ettiğini vurguladı. Hüseyin, Iraklı yetkililerin Irak Kara Para Aklama ve Terörün Finansmanı ile Mücadele Ofisi liderliğindeki ilgili kurumları aracılığıyla, bu karmaşık ve çetrefilli tehditle mücadele etmek için gerçek bir iradeye ve kurumsal kapasiteye sahip olduklarını kanıtladıklarını söyledi. Mevzuatın modernleştirilmesi, finans sektörünün daha iyi izlenmesi ve uluslararası iş birliğinin etkinleştirilmesi de dahil olmak üzere son yıllarda alınan sıkı tedbirlerin Irak'ın uluslararası standartlara ve Mali Eylem Görev Gücü'nün (FATF) tavsiyelerine olan ciddi bağlılığını ortaya koyduğunu ifade eden Hüseyin, aralarında uluslararası alanda tanınan isimlerin de bulunduğu terörle ilişkili onlarca kişi ve kuruluşun fonlarının dondurulmasına ilişkin alınan son kararları, Irak'ın artık kara para aklama için bir kuluçka merkezi ya da şüpheli transferler için güvenli bir ortam olmadığının, aksine şiddet ve radikalizmin finansmanına karşı küresel savaşta aktif bir taraf haline geldiğinin açık bir kanıtı olarak değerlendirdi.

Tüm bu çabaların, mali sistemi kirli paradan temizleyerek, yatırımcıların ve uluslararası finans kuruluşlarının güvenini yeniden tesis ederek ve ülkede sürdürülebilir kalkınmayı destekleyen şeffaf ve güvenli bir ortam yaratarak ulusal ekonomiyi desteklemede oynadığı önemli rolün kesinlikle göz ardı edilemeyeceğini vurgulayan Iraklı uzman, bu başarıların güvenlik birimleri, finans sektörü ve yargı arasındaki yakın iş birliği ve Irak'ın reform yolunda ilerleme ve küresel güvenliği koruma kabiliyetine giderek daha fazla güvenen uluslararası ortakların desteği olmadan mümkün olamayacağını da sözlerine ekledi.



Hizbullah: Silahların devletin elinde toplanması planına ilişkin kabine toplantısı, akıl ve sağduyuya dönüş için bir fırsat

Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)
Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)
TT

Hizbullah: Silahların devletin elinde toplanması planına ilişkin kabine toplantısı, akıl ve sağduyuya dönüş için bir fırsat

Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)
Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. Toplantıda, silahların devletin elinde toplanması planı görüşüldü,(EPA)

Hizbullah yetkilisi Mahmud Kamati bugün Reuters'a yaptığı açıklamada, Hizbullah’ın dün yapılan ve silahların devletin elinde toplanması planını ele alan kabine toplantısını ‘ülkenin bilinmeyene sürüklenmesini önlemek için akıl ve sağduyuya dönme fırsatı’ olarak gördüğünü söyledi.

Lübnan kabinesi dün, ordunun silahların devletin elinde toplanması planını memnuniyetle karşıladı ve ordunun planı uygulamaya başlayacağını belirtti. Kabine bir zaman çizelgesi belirtmedi ve ordunun bu alandaki yeteneklerinin sınırlı olduğunu kaydetti. Ancak, İsrail'in Lübnan'daki askeri operasyonlarının devam etmesinin ordunun ilerlemesini engelleyeceğini de bildirdi. Kabine toplantısının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Lübnan Enformasyon Bakanı Paul Morcos, kabinenin planı resmi olarak onayladığını söylemedi.

Kamati Reuters'a verdiği demeçte, Hizbullah'ın, hükümetin dün açıkladığı, bu konudaki ABD yol haritasının uygulanmasının İsrail'in taahhüdüne bağlı olduğu açıklamasına dayanarak değerlendirme yaptığını belirtti.

Kamati, İsrail'in saldırılarını durdurup Güney Lübnan'dan çekilmediği sürece planın uygulanmasının bir sonraki duyuruya kadar askıya alınması gerektiğini vurguladı.

Kamati, “Hükümetin, ABD'nin yol haritasının uygulanmasında herhangi bir ilerlemenin İsrail'in taahhüdüne bağlı olduğunu açıklaması, planın bir sonraki duyuruya kadar askıya alındığı anlamına geliyor” dedi.

Lübnan kabinesi geçtiğimiz ay, tüm silahların devletin elinde toplanması için bir plan geliştirme görevini orduya verdi ve İsrail'in Lübnan'daki askeri operasyonlarını durdurması karşılığında Hizbullah'ın silahsızlandırılmasını amaçlayan ABD yol haritasını onayladı.

Kamati, “Hizbullah bu iki kararı kategorik olarak reddetti. Lübnan hükümetinin ulusal güvenlik stratejisi hazırlamayı taahhüt etmesi bekleniyor” ifadelerini kullandı.

İsrail geçen hafta, Lübnan ordusu Hizbullah'ı silahsızlandırmak için adımlar atarsa Güney Lübnan'daki askeri varlığını azaltacağını ima etti. Ancak son olarak çarşamba günü dört kişiyi öldürdüğü bir saldırı gerçekleştirdi.

Lübnan, geçen yıl İsrail ile yaşanan savaştan bu yana Hizbullah'ın silahsızlandırılması konusunda bölünmüş durumda.

Lübnan, ABD ve Hizbullah'ın yerel muhaliflerinin örgütü silahsızlandırması yönündeki baskısı altında. Ancak Hizbullah, silahsızlandırmayı tartışmanın bile büyük bir hata olacağını söyleyerek bunu reddediyor. İsrail ise Lübnan'a hava saldırılarını sürdürüyor ve güneydeki geniş toprakları işgal ediyor.

Hizbullah Genel Sekreteri Naim Kasım geçen ay iç savaş ihtimalini gündeme getirerek, hükümeti örgüte karşı çıkmaya çalışmaması konusunda uyardı ve sokaklarda protestoların patlak verebileceğini söyledi.


Lübnan, ordunun planına göre ‘silahları devletin elinde toplama’ faaliyetine devam ediyor

Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. (DPA)
Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. (DPA)
TT

Lübnan, ordunun planına göre ‘silahları devletin elinde toplama’ faaliyetine devam ediyor

Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. (DPA)
Lübnan hükümeti, Cumhurbaşkanı Joseph Avn başkanlığında Baabda Sarayı'nda toplandı. (DPA)

Lübnan hükümeti, ordunun, silahların devletin elinde toplanmasını beş aşamada uygulamak için geliştirdiği planı kabul ederek bu meseleyi çözdü. Söz konusu planın ilk aşaması yıl sonuna kadar tamamlanacak. Bu, hükümetin geçen ayın başında aldığı kararlarda belirlediği son tarihi aşıyor.

Hükümetin kararı Şii İkilisi’ni memnun etti. Meclis Başkanı Nebih Berri Şarku’l Avsat'a, “Ortam iyi, zehirli rüzgarlar dinmeye başlıyor. Ordunun planı sivil barışı koruyor” dedi. Berri ayrıca, çatışmayı önlemenin önemini vurguladı.

Öte yandan Başbakan Nevvaf Selam Şarku’l Avsat'a verdiği demeçte, kararların açık olduğunu ve yoruma yer bırakmadığını belirterek, bu adımın Hizbullah'ın silahsızlandırılmasına ilişkin kararların geri alınmasına yol açmadığını ifade etti.

Selam, silahların devletin elinde toplanması konusunda geri dönüşün olmayacağını ve hükümetin 5 Ağustos'ta yapılan toplantının kararlarına uygun olarak kendi güçleri aracılığıyla devletin otoritesini genişletmeye devam edeceğini belirtti. Selam, ‘Lübnan'ın Amerikalılarla mutabık kalarak değiştirdiği ve hedefleri hükümet tarafından onaylanan ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın planının, her iki tarafça karşılıklı olarak uygulanması gerektiğini, ancak İsrail'in henüz bu konuda taahhütte bulunmadığını’ kaydetti.


Yeni yerinden edilme... İsrail ordusu Gazze şehri sakinlerini el-Mevasi'ye gitmeye zorluyor

İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu araçlarıyla ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)
İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu araçlarıyla ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)
TT

Yeni yerinden edilme... İsrail ordusu Gazze şehri sakinlerini el-Mevasi'ye gitmeye zorluyor

İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu araçlarıyla ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)
İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu araçlarıyla ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)

İsrail ordusu bu sabah, Filistin topraklarının kuzeyindeki Gazze şehri sakinlerine, bölgedeki en büyük şehre yönelik kara harekâtı beklentisiyle güneydeki ‘insani yardım bölgesine’ taşınmaları çağrısında bulundu ve bu da güneye doğru yeni bir göç dalgasına neden oldu.

İsrail Ordu Sözcüsü Avichay Adraee, sosyal medya hesabı üzerinden ‘Gazze şehri sakinlerine ve orada bulunan herkese’ hitaben yayınladığı mesajda, “Bu andan itibaren, şehri terk edenlerin ayrılmasını kolaylaştırmak amacıyla, güneydeki el-Mevasi bölgesini insani yardım bölgesi ilan ediyoruz” ifadesini kullandı.

(foto)

Adraee, “Bu fırsatı değerlendirerek insani yardım bölgesine erkenden gidin ve oraya giden binlerce kişiye katılın” dedi. Birleşmiş Milletler (BM), Gazze şehri ve çevresinde yaklaşık bir milyon kişinin yaşadığını tahmin ediyor ve İsrail'in şehre büyük çaplı bir saldırı başlatması halinde ‘felaket’ yaşanacağı uyarısında bulunuyor.

Hamas, geçtiğimiz ağustos ayında ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması önerisini kabul etmesine rağmen, İsrail hükümeti Hamas’ın silahlarını bırakmasını, Gazze Şeridi'nde tutulan tüm rehineleri serbest bırakmasını ve bölge üzerindeki güvenlik kontrolünü bırakmasını talep ediyor.

Adraee'ye göre, İsrail'in ‘Gazze şehrinde kara harekâtını genişletmek ve Hamas’ın kalelerini ele geçirmek’ için belirlediği insani yardım bölgesi, ‘saha hastaneleri, su hatları ve tuzdan arındırma tesisleri gibi hayati insani altyapıların yanı sıra, İsrail ordusuna bağlı Filistin Topraklarındaki Hükümet Aktivitelerini Koordinasyon Birimi (COGAT) ile uluslararası toplum arasındaki koordinasyon yoluyla sağlanacak gıda, çadır, ilaç ve tıbbi malzeme tedarikini’ içeriyor. Adraee, ‘operasyonun genişlemesine paralel olarak, bölgeye insani yardım ulaştırma ve altyapıyı uyarlama çabalarının BM ve uluslararası kuruluşlarla iş birliği içinde devam edeceğini’ bildirdi.

 İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu arabaları ve bisikletleriyle ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)İsrail bombardımanından kaçan Filistinliler, Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu arabaları ve bisikletleriyle ilerliyor, 6 Ağustos 2025 (AFP)

Hamas'ın 7 Ekim 2023'te Yahudi devletine yönelik eşi görülmemiş saldırısının ardından patlak veren savaşın başlamasından bu yana, İsrail ordusu, bölge sakinleri için ‘insani’ ve ‘güvenli’ ilan ettiği bölgelere çok sayıda hava saldırısı düzenledi. Ordunun iddiası ise sivillerin arasına saklanan Hamas savaşçılarını hedef aldığı yönünde.

Geçtiğimiz birkaç hafta içinde AFP'nin Gazze şehrinde röportaj yaptığı onlarca Filistinli, Gazze Şeridi'nde ‘güvenli bir yer’ olmadığını ve tekrar yerlerinden edilmektense bulundukları yerde ölmeyi tercih edeceklerini doğruladı. Diğer yandan İsrail ordusu, insani yardım bölgesinin, sahra hastaneleri, su hatları ve tuzdan arındırma tesisleri gibi hayati insani altyapının yanı sıra, COGAT ve uluslararası toplum arasındaki koordinasyonla sağlanacak gıda, çadır, ilaç ve tıbbi malzeme içerdiğini belirtti.

Ayrıca, Avrupa Hastanesi’nde ‘halkın daha iyi tıbbi hizmet alabilmesi için’ yenileme çalışmalarının yürütüldüğü ifade edildi.

​​​​​​​Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda bisikletini süren Filistinli bir çocuk, 6 Ağustos 2025 (AFP)​​​​​​​Gazze Şeridi'nin orta kesimindeki Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda bisikletini süren Filistinli bir çocuk, 6 Ağustos 2025 (AFP)

Bugün şafak vakti başlayan ve halen devam eden İsrail'in Gazze Şeridi'ne yönelik saldırılarında 13 Filistinli hayatını kaybetti ve çok sayıda kişi yaralandı.

Filistin medyası, hayatını kaybedenler arasında Gazze Şeridi'nin güneyinde bulunan Han Yunus'un güneybatısındaki et-Tini yardım merkezinin yakınında İsrail güçleri tarafından öldürülen yardım bekleyen üç vatandaşın da olduğunu bildirdi. Şarku’l Avsat’ın Filistin medyasından aktardığına göre, İsrail’e ait uçakların Gazze şehrinin batısındaki eş-Şati Mülteci Kampı pazarı yakınlarındaki bir evi hedef alması sonucu biri çocuk beş vatandaş şehit oldu, çok sayıda kişi de yaralandı.

İsrail, Gazze Şeridi'nde, özellikle de siyasi ve askeri liderlerin Hamas'ı İsrailli rehineleri serbest bırakmaya zorlamak amacıyla şehri kontrol altına alma planını onayladığı Gazze şehrinde operasyonlarını yoğunlaştırdı.

İsrailli rehinelerin aileleri, yaklaşan operasyon ve askeri kaynakların ailelere ordunun rehinelerin nerede olduğunu bilmediğini ve onların gerçek bir tehlike altında olabileceğini doğrulaması nedeniyle, evlatlarının hayatlarından endişe duyuyorlar.

Hamas içindeki ve dışındaki bilgi sahibi kaynaklar Şarku’l Avsat'a, son haftalarda hareketin ve diğer Filistinli grupların, İsrail'e baskı uygulamak ve rehinelerin kaderini Gazze Şeridi'ni işgal etmeye kararlı olan Netanyahu hükümetinin kararlarına bağlamak amacıyla, operasyon sırasında rehineleri Gazze şehrinde tutmayı veya Gazze Şeridi'nin diğer bölgelerinden buraya nakletmeyi düşündüklerini bildirdi.

Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu kamyonetleriyle ilerleyen yerinden edilmiş Filistinliler, 6 Ağustos 2025 (AFP)Nuseyrat Mülteci Kampı yakınlarındaki sahil yolunda eşya dolu kamyonetleriyle ilerleyen yerinden edilmiş Filistinliler, 6 Ağustos 2025 (AFP)

Gazze şehri sakinleri, bölgeden ayrılmalarını engelleyen zorlu koşullarla karşı karşıya. Perşembe akşamı itibarıyla mevcut tahminler, halen şehirde yaşayan toplam 1,2 milyon kişiden 80 bininin güneye doğru yerinden edildiğini gösteriyor. Şehrin güneyinden ve kuzeyinden kaçanların çoğu, İsrail tarafından kırmızı bölge olarak sınıflandırılan, Gazze şehrinin kuzeybatısındaki el-Furusiye bölgesi yakınlarındaki sahil şeridine çadırlarını kurdu.