Dinozor DNA'sından deri çanta: İlk T-rex derisi 2025'te geliyor

Dinozor DNA'sından üretilen deri çantaların, çevre dostu ve etik bir alternatif sunması bekleniyor (VML)
Dinozor DNA'sından üretilen deri çantaların, çevre dostu ve etik bir alternatif sunması bekleniyor (VML)
TT

Dinozor DNA'sından deri çanta: İlk T-rex derisi 2025'te geliyor

Dinozor DNA'sından üretilen deri çantaların, çevre dostu ve etik bir alternatif sunması bekleniyor (VML)
Dinozor DNA'sından üretilen deri çantaların, çevre dostu ve etik bir alternatif sunması bekleniyor (VML)

Araştırmacılar, lüks deri ürünlere alternatif olarak dinozor DNA'sından deri üretmek için kolları sıvadı.

Deri çanta ve ayakkabı gibi ürünler hayvan hakları ve çevre savunucularının tepkisini çekerken moda ve tekstik sektörü farklı alternatifler geliştiriyor. Ancak bu ürünlerin aynı zamanda hem dayanıklı hem de doğa dostu olması ciddi bir zorluk teşkil ediyor.

Üç şirket arasında kurulan yeni bir işbirliği, etik ve sürdürülebilir bir seçenek sunabilmek için ilginç bir yönteme başvurdu. 

Pazarlama ve reklam ajansı VML, biyoteknoloji şirketleri Organoid Company ve Lab-Grown Leather'la işbirliği yaparak Tyrannosaurus rex (T-rex) DNA'sından deri geliştirmeye başladı.

Bilim insanları, yaklaşık 66 milyon yıl önce soyu tükenen T-rex'in fosilleşmiş kolajen örneklerini kullanacak. Kolajen kemiklerde, deride, kaslarda ve diğer dokularda bulunan bir protein.

Ekip kolajen örneğini model olarak kullanarak bir kolajen dizisi oluşturmayı ve bunu DNA'ya çevirerek yapay hücrelerle birleştirmeyi planlıyor. İşlemin başarılı olması halinde hayvan derisine benzeyen bir yapının ortaya çıkması bekleniyor. 

Bu yöntemde sentetik alternatiflerden farklı olarak deri üretimi, laboratuvar ortamında biyolojik yapılar geliştirmeye odaklanıyor. 

T-rex DNA'sından üretilecek deri, soyu tükenmiş bir canlıdan yapılan ilk örnek olacak.

Şirketler dayanıklı ve lüks ürünlerin yerini alabilecek bir kaliteye sahip olmasının yanı sıra ürünün "doğada tamamen çözünebileceğini" öne sürüyor.

Organoid Company'nin CEO'su Thomas Mitchell "Bu proje, genom ve protein mühendisliğinden yararlanarak tamamen yeni malzemeler yaratılmasının olağanüstü bir örneği" diyor.

VML, bu yılın sonunda ilk ürünlerin hazır olmasını beklediklerini ifade ediyor. 

Şirket, işbirliğini duyurduğu 25 Nisan tarihli açıklamasında şu ifadeleri kullanıyor:

Tarih öncesinde yaşamış bir türden geliştirilen ilk deri örneği olan T-rex derisi, sadece sürdürülebilir bir alternatifi değil, aynı zamanda antik biyolojinin gelecekte sürdürülebilir, yüksek performanslı malzemelere nasıl ilham verebileceğini keşfetmede öncü bir adımı temsil ediyor.

2025 sonunda piyasaya çıkması beklenen bu sıradışı ürün, hem modanın geleceği hem de etik üretim anlayışı açısından tarihi bir dönüm noktası olabilir.

Independent Türkçe, IFLScience, Interesting Engineering, VML



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature