Gökbilimciler Satürn'e çarpan nesneyi tanımlamak için yardım istiyor

Amatör uzay gözlemcisinin çektiği görüntüler keşfi çözmenin anahtarını sunabilir

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA
TT

Gökbilimciler Satürn'e çarpan nesneyi tanımlamak için yardım istiyor

Fotoğraf: NASA
Fotoğraf: NASA

Gökbilimciler cumartesi günü Satürn'e çarpmış olabilecek gizemli bir cismin tanımlanması için yardım çağrısı yaparken bu, bir uzay cisminin gaz devine çarptığının kaydedildiği ilk örnek olabilir.

Araştırmalara göre Satürn'e ortalama her 3 bin 125 yılda bir büyük (çapı 1 kilometreden fazla) cisimler çarpıyor.

Veriler her yıl 7-8 küçük uzay taşının gezegene çarptığını gösterse de gökbilimciler bugüne kadar hiçbirini tespit edemedi.

Kozmik çarpışmalar, kayalık gezegenlerde kraterler bıraksa da Jüpiter ve Satürn gibi gaz devlerinde bu tür izlere rastlanmaz.

Ancak NASA çalışanı ve amatör gökbilimci Mario Rana'nın çektiği yeni bir görüntü, ilk kez Satürn'e bir uzay cisminin çarptığı gösteriyor gibi duruyor.

Gaz devlerinin dış katmanları hidrojen ve helyumdan oluştuğu için asteroit ya da kuyrukluyıldız çarpmaları hızla kaybolabiliyor.

Rana, Jüpiter ve Satürn'ün görüntülerini bilgisayar yazılımıyla analiz eden DeTeCt projesinde çalışıyor. Gökbilimcinin geçen cumartesi günü çektiği Satürn videolarında, görüntülerin sol tarafındaki soluk bir parıltı bir çarpma olayı gibi duruyor.

Profesyonel ve amatör gökbilimcilerden oluşan bir konsorsiyum olan Gezegensel Sanal Gözlemevi ve Laboratuvarı (Planetary Virtual Observatory and Laboratory/PVOL), alanın uzmanlarını Satürn'e olası çarpma olayını doğrulamaya ya da çürütmeye çağırıyor.

PVOL yaptığı açıklamada "Marc Delcroix, Mario Rana tarafından elde edilen bir video gözlemindeki birkaç karede yakalanan, Satürn'deki potansiyel bir çarpışmayı bildiriyor. Potansiyel çarpma çok zayıf ve doğrulanmamış" ifadelerini kullanıyor.

Çok kısa süreli çarpma parlaması Satürn'de 5 Temmuz 2025'te, evrensel saate göre 09.00'la 09.15 arasında meydana geldi. Satürn'ün o zaman diliminde çekilmiş diğer videolarını elde etmek çok önemli.

frgtyh
Satürn'e çarpması muhtemel asteroid veya kuyrukluyıldızı gösteren görüntüler (Mario Rana/PVOL)

PVOL bu zaman diliminde gözlem yapmış olabilecek gökbilimcileri de Delcroix'yla e-posta yoluyla ([email protected]) iletişime geçmeye ve ellerindeki verileri paylaşmaya çağırıyor.

Leicester Üniversitesi'nde gezegen bilimi alanında öğretim üyesi olan Leigh N. Fletcher da amatör uzay gözlemcilerine, çarpışmayla ilgili ellerinde olabilecek videoları paylaşmaları çağrısında bulunuyor.

Dr. Fletcher, BlueSky'da şöyle yazıyor:

Marc Delcroix ve ekibinin hafta sonu yaptığı çağrıyı yineliyorum: Ekip, Satürn'e 5 Temmuz'da evrensel saate göre 09.00'dan 09.15'e kadarki olası bir çarpışmayı doğrulamak/çürütmek istiyor. Amatör gözlemcilerin o saatte çektiği videolar, işin anahtarı olabilir.

Independent Türkçe



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe