İncir ağacının karbondioksiti taşa çevirdiği ortaya çıktı

İncir ağaçları atmosferdeki karbondioksiti yakalayıp tutma açısından umut vaat ediyor (Unsplash)
İncir ağaçları atmosferdeki karbondioksiti yakalayıp tutma açısından umut vaat ediyor (Unsplash)
TT

İncir ağacının karbondioksiti taşa çevirdiği ortaya çıktı

İncir ağaçları atmosferdeki karbondioksiti yakalayıp tutma açısından umut vaat ediyor (Unsplash)
İncir ağaçları atmosferdeki karbondioksiti yakalayıp tutma açısından umut vaat ediyor (Unsplash)

Bilim insanları bazı incir ağacı türlerinin yüksek miktarda karbondioksiti taşa çevirebildiğini buldu.

Bütün ağaçlar havadaki karbondioksiti toplayarak bunu selülöz gibi bitkiyi meydana getiren yapılara dönüştürür. Bazı ağaçlarsa CO2'yi kalsiyum oksalat adı verilen kristal bir bileşiğe çevirir. Bu bileşik daha sonra kireçtaşı ve tebeşir gibi taşların ana bileşeni olan kalsiyum karbonata dönüştürülebilir.

Kalsiyum karbonattaki inorganik karbon toprakta organik karbona kıyasla çok daha uzun süre kalabildiğinden daha etkili bir CO2 tutma yöntemi sunuyor.

Zürih Üniversitesi'nden Dr. Mike Rowley liderliğindeki bir araştırma ekibi bazı incir ağaçlarının da karbondioksitten şaşırtıcı seviyelerde kalsiyum karbonat üretebildiğini keşfetti. 

Araştırmacılar Kenya'nın Samburu bölgesine özgü üç incir ağacı türünü belirledikten sonra kalsiyum karbonatın ağaçtan ne kadar uzakta oluştuğunu inceledi. Ayrıca bu süreçte rol alan mikrobiyal toplulukları da tespit ettiler. 

Bilim insanları senkrotron analizi yoluyla kalsiyum karbonatın hem ağaç gövdelerinin dış kısmında hem de ağacın derinlerinde oluştuğunu buldu.

Çalışmanın bulgularını Prag'da düzenlenen Goldschmidt Konferansı'nda yarın sunması beklenen Dr. Rowley "Beni gerçekten şaşırtan ve hâlâ şaşırdığım şey, kalsiyum karbonatın ağaç yapılarının beklediğimden çok daha derinlerine inmesiydi" diyerek ekliyor: 

Bunun ağaç yapısındaki çatlaklarda gerçekleşen yüzeysel bir süreç olmasını bekliyordum.

Çalışmanın bulguları ağaç öldükten çok sonra bile karbonun toprakta kalacağına ve böylece meyveleri için dikilen incir ağaçlarının ekstradan iklim faydaları sağlayabileceğine işaret ediyor.

Dr. Rowley, "Ağaçların büyük bir kısmı toprak üstünde kalsiyum karbonata dönüşüyor" diyor: 

Ayrıca toprağın beklenmedik yerlerinde kök yapılarının yüksek konsantrasyonlarda kalsiyum karbonata dönüştüğünü görüyoruz.

İnceledikleri ağaçlar arasında en büyük etkiyi Ficus wakefieldii türünün yarattığını saptayan ekip, ağacın su ihtiyacını ve meyve verimini ölçmeyi ve farklı koşullar altında ne kadar CO2 tutulabileceğini araştırmayı planlıyor.

Bu ağaçların yaygınlaşması, iklim krizinin arkasındaki en önemli nedenlerden biri olan karbondioksitin atmosferden uzaklaştırılmasına büyük katkı sağlayabilir.

Independent Türkçe, Phys.org, New Scientist, Goldschmidt Konferansı



Meme kanseri aşısında çığır açıcı adım: Katılımcıların yüzde 75'i olumlu yanıt verdi

Uzmanlar aşının ilk denemelerdeki başarısının, hastalığın 10 yıl içinde ortadan kaldırılmasına yol açabileceğine dair umutlu (AFP)
Uzmanlar aşının ilk denemelerdeki başarısının, hastalığın 10 yıl içinde ortadan kaldırılmasına yol açabileceğine dair umutlu (AFP)
TT

Meme kanseri aşısında çığır açıcı adım: Katılımcıların yüzde 75'i olumlu yanıt verdi

Uzmanlar aşının ilk denemelerdeki başarısının, hastalığın 10 yıl içinde ortadan kaldırılmasına yol açabileceğine dair umutlu (AFP)
Uzmanlar aşının ilk denemelerdeki başarısının, hastalığın 10 yıl içinde ortadan kaldırılmasına yol açabileceğine dair umutlu (AFP)

Katılımcıların yüzde 75'inden fazlasında güçlü bir bağışıklık yanıtı gözlemlenen çığır açıcı meme kanseri aşısı, birinci faz denemelerini tamamladı. Bu gelişme, hastalığın 2030'a kadar tamamen ortadan kaldırılabileceğine dair umutları artırdı.

Anixa Biosciences ve Cleveland Clinic'in geliştirdiği aşı, agresif üçlü negatif meme kanseriyle bağlantılı bir süt proteini olan alfa-laktalbümini hedef alarak hastalığı önlemeye ve tedavi etmeye katkı sağlamaya çalışıyor. Bu kanser türü, hastalığın en ölümcül formu olarak kabul ediliyor.

Denemenin ilk aşamasında çoğu üçlü negatif meme kanseri olan ya da genetik risk taşıyan 35 kadına aşı uygulandı. Kan testleri yüzde 75'ten fazlasının, akyuvarlarındaki antikorların işaret ettiği üzere güçlü bir bağışıklık tepkisi geliştirdiğini gösterdi. Bu gelişmiş yanıt, kişinin bağışıklık sisteminin kanserli hücreleri tanımlayıp yok etmesini sağlayabilir.

Aşının yan etkileri, enjeksiyon bölgesinde hafif tahrişle sınırlı kaldı.

Anixa'nın CEO'su Dr. Amit Kumar, New York Post'a verdiği röportajda bulguları "çok heyecan verici" diye nitelendirdi.

Yayın kuruluşuna konuşan Kumar şöyle dedi: 

Bu çok yeni bir mekanizma ve eğer işe yarayıp kanseri önleyebilirse, çocuk felci ve diğer çeşitli bulaşıcı hastalıklarda yaptığımız gibi, belki de meme kanserini bir hastalık olarak ortadan kaldırabileceğimizi düşünüyoruz.

Gelecek yıl yapılması planlanan ikinci aşamada daha büyük bir katılımcı grubu test edilecek ve diğer meme kanseri türleri de yer alacak.

Enfeksiyon aşılarının aksine kanser aşılarında zorluklarla karşılaşılıyor çünkü kanser vücudun kendi hücrelerinden kaynaklanıyor ve bu da bağışıklık sisteminin onları ayırt etmesini zorlaştırıyor. Geçmişteki girişimler genellikle hem kanserli hem de sağlıklı dokulardaki proteinleri hedef almış ve bazen zararlı bağışıklık tepkilerine neden olmuştu.

Meme kanseri hücreleri genellikle, normalde sadece hamilelik ve emzirme döneminde ortaya çıkan alfa-laktalbümin proteinini içeriyor. Cleveland Clinic'ten bir bilim insanı, 20 yıl önce bu proteinin, artık çocuk sahibi olmayı düşünmeyen kadınlarda hedeflenebileceğini öne sürerek bugünkü aşı çalışmalarına öncülük etti.

ABD Savunma Bakanlığı çalışmayı finanse etti ancak bütçe kesintileri, gelecekteki ilerlemeyi etkileyebilir. Araştırmacılar elde ettikleri sonuçları bu yıl içinde kuruma sunmayı planlıyor.

Independent Türkçe