Pankreas kanseri hastalarının ömrünü uzatan "olağanüstü" bir aşı geliştirildi

Bir araştırmada, kanser aşısının hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı ve hastaların hayatta kalma ihtimalini artırdığı bulundu (Unsplash)
Bir araştırmada, kanser aşısının hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı ve hastaların hayatta kalma ihtimalini artırdığı bulundu (Unsplash)
TT

Pankreas kanseri hastalarının ömrünü uzatan "olağanüstü" bir aşı geliştirildi

Bir araştırmada, kanser aşısının hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı ve hastaların hayatta kalma ihtimalini artırdığı bulundu (Unsplash)
Bir araştırmada, kanser aşısının hastalığın ilerlemesini yavaşlattığı ve hastaların hayatta kalma ihtimalini artırdığı bulundu (Unsplash)

Araştırmacılar, en ölümcül kanserlerden birinin ilerlemesini yavaşlattığı anlaşılan bir aşının toplu olarak üretilebileceğini söylüyor.

Aşı, pankreas kanserine yakalanan katılımcıların hayatta kalma ihtimalini artırdığı tespit edilen bir denemenin ardından hastalara umut oldu.

Bulguları "olağanüstü" diye nitelendiren araştırmacılar, aşının etkinliğini pankreas ve bağırsak kanseri hastalarını içeren daha geniş bir grup üzerinde test etmeye çoktan başladı.

Aşı, vücudun enfeksiyonlar ve hastalıklarla savaşmasına yardım eden lenf düğümlerine ilacın iletilmesini iyileştirmek üzere tasarlanmış yeni bir immünoterapi türü kullanıyor.

Pankreas ve bağırsak kanserleri genellikle tümör büyümesinde kilit rol oynayan KRAS adlı bir gende mutasyon taşıyor ve bilim insanları bu geni tanıyıp ona saldırması amacıyla bu aşıyı geliştirdi.

Hakemli dergi Nature Medicine'da yayımlanan çalışmada aşı, pankreas kanserine yakalanan 20 ve bağırsak kanseri olan 5 hasta üzerinde test edildi.

Katılımcılar 20 ayın ardından takip edildiğinde, yüzde 68'inin özellikle mutant KRAS tümör proteinlerine karşı güçlü bağışıklık tepkileri geliştirdiği görüldü.

En güçlü bağışıklık tepkilerini sergileyen katılımcılar, daha zayıf tepkiler gösterenlerden daha uzun süre hayatta kaldı ve kansere yakalanmadı.

Bazı hastalar aşı olduktan sonra yaklaşık iki yıl 5 ay boyunca hayatta kaldı.

Buna karşılık pankreas kanseri teşhisi konan her 10 kişiden sadece üçü bir yıl boyunca yaşamını sürdürebiliyor.

Pankreas kanseri, geç teşhis nedeniyle en düşük hayatta kalma oranlarından bazılarına sahip. Erken evrelerde genellikle belirtilere neden olmazken, ilerledikçe karın ağrısı, ciltte sararma, açıklanamayan kilo kaybı ve dışkıda değişikliklere yol açabiliyor.

Birçok hasta radyoterapi ve kemoterapi gibi tedavilerden sonra bile kanserlerinin nüksettiğini görüyor.

Ancak çalışma, bu aşının kanserin en az 15 ay boyunca geri dönmesini önlemeye katkı sağlayabileceğini ortaya koydu.

Hastalara göre kişiselleştirilen diğer kanser aşılarının aksine ELI-002 2P adlı bu aşının tüm hastalara verilebilecek tek bir versiyonu var; yani toplu üretilerek daha hızlı bir şekilde uygulanabilir.

Cancer Research UK'de araştırma bilgileri yöneticisi Dr. Dani Edmunds "Aşıların pankreas ve bağırsak kanseri olan kişilerin daha uzun süre kansersiz yaşamasına katkı sağlayabileceğini görmek umut verici" diyor.

Aşının neden bazı insanlara fayda sağlarken bazılarına sağlamadığını anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç var; böylece kanseri herkes için yendiğimizden emin olabiliriz.

King's College London'daki Çatışma ve Sağlık Araştırmaları Merkezi Direktörü Profesör Richard Sullivan da daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu ifade ediyor.

Sullivan "Bu çalışmada bazı ilginç bilimsel bulgular var ancak herhangi bir klinik faydayı kanıtlamaktan çok uzak" diyor.

Independent Türkçe



Etiyopya'da bulunan dişler yeni insan türünü ortaya çıkardı

Etiyopya'da fosilleşmiş dişler keşfedildi (Amy Rector/Virginia Commonwealth Üniversitesi)
Etiyopya'da fosilleşmiş dişler keşfedildi (Amy Rector/Virginia Commonwealth Üniversitesi)
TT

Etiyopya'da bulunan dişler yeni insan türünü ortaya çıkardı

Etiyopya'da fosilleşmiş dişler keşfedildi (Amy Rector/Virginia Commonwealth Üniversitesi)
Etiyopya'da fosilleşmiş dişler keşfedildi (Amy Rector/Virginia Commonwealth Üniversitesi)

Etiyopya'da keşfedilen diş fosilleri, insanların atası iki farklı türün 2,6 ila 2,8 milyon yıl önce bir arada yaşadığını göstererek evrimimiz hakkında bilinenleri yeniden şekillendiriyor.

13 diş, Etiyopya'nın Afar bölgesinde aynı dönemde yaşamış hominin atası Australopithecus ve bir Homo türünden geliyor.

Ledi-Geraru arkeolojik kazı alanında bulunan dişler, Homo cinsinin en eski üyelerinin Australopithecus'la bir arada yaşadığını ortaya koyuyor.

Araştırmacılar, "Bu örnekler, Australopithecus ve erken dönem Homo'nun 2,5 milyon yıl önce Afar bölgesinde iki zayıf soy olarak bir arada yaşadığını ve hominin fosil kayıtlarının daha önce bilinenlerden daha çeşitli olduğunu gösteriyor" diyor.

Çalışmanın ortak yazarı Kaye Reed'e göre bu keşif insan evrimine ilişkin algımızı değiştiriyor.

Dr. Reed "Karşımızda birlikte yaşamış iki hominin türü var. İnsan evrimi doğrusal değildir, dallı budaklı bir ağaçtır ve nesli tükenen yaşam formları vardır" diye açıklıyor.

Bu yeni araştırma, birçoğumuzun zihnindeki maymundan Neandertal'e, oradan da modern [insana] geçiş imgesinin doğru olmadığını gösteriyor. Evrim bu şekilde işlemez.

Dişlerin, hakemli dergi Nature'da yayımlanan analizi, bunların en son 2,95 milyon yıl önce görülen ve ünlü "Lucy" örneğiyle temsil edilen Australopithecus afarensis yerine yeni bir Australopithecus türüne ait olduğunu gösteriyor.

Araştırmanın başyazarı Brian Villmoare, "2,6 ila 2,8 milyon yıllık tortullarda bulunan yeni Homo dişleri, soyumuzun ne kadar eski olduğunu doğruluyor" diyor.

Soyun atası olan bu yeni keşfedilen türün henüz bir adı yok. Bunun gerçekleşmesi için daha fazla fosile ihtiyaç var.

Araştırmacılar numunenin yaşını, fosilin bulunduğu alanın volkanik ve tektonik aktivitesine dayanarak belirledi.

Bölgedeki çok sayıda yanardağ, feldspat adı verilen kristaller içeren kül püskürtüyor.

Çalışmanın bir başka yazarı Christopher Campisano, feldspatlar için "Bunların biriktiği tarihte bölgede meydana gelen patlamaları tarihlendirebiliyoruz" diyor. 

Bu fosillerin bu patlamalar arasında kaldığını biliyoruz ve bu sayede fosillerin üstündeki ve altındaki katmanları tarihlendirebiliyoruz. Fosillerin arazide bulunduğu dönemde meydana gelen volkanik patlamaların volkanik küllerini tarihlendiriyoruz.

dcfgth
Ledi-Geraru Araştırma Alanından toplanan diş fosilleri (Brian Villmoare, Nevada Üniversitesi Las Vegas kampüsü)

Araştırmacılar fosilleri ve araziyi birlikte inceleyerek milyonlarca yıl önceki ortamı yeniden canlandırmayı başardı.

Bu eski insan atalarının 2,6 ila 2,8 milyon yıl önce geçtiği araziyle, günümüzdeki arasında çarpıcı bir fark olduğunu saptadılar.

O zamanlar nehirler, bitki örtüsüyle kaplı bir araziden akarak zamanla genişleyip daralan sığ göllere dökülüyordu.

Çalışmanın bir diğer yazarı Ramon Arrowsmith “Jeoloji, fosilleri içeren tortul birikintilerin yaşını ve özelliklerini gösteriyor" ifadelerini kullanıyor. 

Bu, yaş kontrolü için çok önemli.

Lucy türüyle Australopithecus türünün aynı şeyleri yiyip yemediği ve yiyecek için birbirleriyle rekabet edip etmediği belirsizliğini koruyor.

Araştırmacılar, daha sonraki çalışmalarda bu türlerin diş minelerini inceleyerek ne yediklerini bulmayı umuyor.

Independent Türkçe