Human Movie Team'ın düzenlediği program kapsamında filmin ilk gösterimi Akademi Beyoğlu'nda gerçekleştirildi.
Saleh, el-Kassam direnişçisi ile İsrailli bir esirin hikayesini ele alan 15 dakikalık filmin gösteriminden sonra yaptığı söyleşide, Filistinlilerin bugüne kadar yaşadıkları karşısında 7 Ekim'de başlayan "Aksa Tufanı" harekatının ismini tüm dünyanın anlayabilmesi için tufan olarak konulduğunu söyledi.
Saleh, Filistin'den uzak olmasına rağmen bir şeyler yapmak adına böyle bir kısa filmi hazırladığını dile getirerek, "Benim destek olabileceğim alan bu olduğu için ben de bu yolu seçtim. Gazze'de, Filistin'de çok çeşitli hikayeler var. Bu kadar hikayenin içinden hangisini ele alacağım konusunda kararsız kaldım. Özellikle de çok kısa zamanda bir şey ortaya çıkarmak istiyorsunuz, gerçekten karar verilmesi çok zor." dedi.
Filmin çekimlerini İstanbul Bağcılar'da bir arkadaşının sağladığı bütçe desteğiyle gerçekleştirdiğini aktaran Saleh, bütçe kısıtlılığından dolayı filmde kendisinin de rol aldığını anlattı.
Nawras Abu Saleh, bir filmde hem yönetmen hem de oyuncu olmanın zorluklarına da değinerek, "Umuyorum ki bu film dünyaya bir ses, bir haykırış olur." ifadesini kullandı.
Filmi yılbaşında 18 saat içerisinde çektikleri bilgisini veren Saleh, "Biz Filistinliler sürekli neşeli, mutlu olmak isteyen, hayatı seven insanlarız. Gazze'de görüyorsunuz çadırda yaşayan insanlar halen hayatlarını dolu dolu yaşamaya çalışıyorlar. Bu bizim hayatımıza bir denge getiriyor. Eğer böyle olmasaydı, gülmeseydik patlardık." değerlendirmesini yaptı.
Saleh, bugün herkesin kendi pozisyonunda Gazze için bir şeyler yapabileceğini vurgulayarak, şunları kaydetti:
Kendi hayatlarımıza geri dönebiliriz ama Gazze'yi, Filistin'i sürekli aklımızda tutmalıyız. Gerçek savaş aslında bu savaş bittikten sonra başlayacak. Asıl Gazze'ye savaş sonrasında konsantre olmamız lazım. Çünkü orada şu an yiyecek, giyecek, tıbbi malzeme hiçbir şey yok. İnsanların birçok ihtiyacı mevcut. Örnek olarak depremin hemen ardından Hatay'ı düşünebilirsiniz. Geçen yıl bu zamanlarda deprem bölgesindeydim. Ölümlere, birçok zorluğa şahit oldum. Gazze de savaş sonrası bu halde olacak. Arada bir fark var. Deprem olduğunda bütün ülkelerden yardım gelebiliyor ama Gazze abluka altında olduğu için bu mümkün değil. 85 yıldır bir dava söz konusu ve bu dava sonuçlanana kadar bizim oraya odaklanmamız lazım.
Filistinlilerin bugün hayal kırıklığı içerisinde olduğuna işaret eden Saleh, "Ümmetin kendilerini terk ettiğini düşünüyorlar. Bu çok açık. Siz de videolardan görüyorsunuz. Moloz yığınları altından elleriyle aile fertlerini kurtarmaya çalışan insanlar, 'ey Arap dünyası, ey ümmet neredesiniz?' dediğinde bu hayal kırıklığını bir kez daha görüyoruz. Paris'te, Washington'da gösteriler devam ediyor. Biz bunu Arap dünyasında da yoğunlukla görmek istiyoruz. Bizim büyük devletler aracılığıyla bu ablukayı kırmak için çabalamamız gerekiyor." diye konuştu.