Anya Taylor-Joy, Denis Villeneuve'ün filmi Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki'nin (Dune Part: Two) kadrosunda yer aldığını doğruladı.
Yıldız oyuncunun Timothée Chalamet, Zendaya, Austin Butler ve Florence Pugh'nun yer aldığı yıldızlarla dolu kadroya katılacağı söylentileri uzun süredir dolaşıyordu.
Taylor-Joy, Warner Bros stüdyosunun TikTok hesabına verdiği röportajda haberi doğruladı. Oyuncu, "Bir rüya gerçek oluyor" dedi.
Kitaplar inanılmaz ama bu kadro ve Denis'le bundan daha iyisi olamaz.
Oyuncu filmin "tüm hayatı boyunca izlediği en iyi filmlerden biri" olduğunu da sözlerine ekledi.
Sahiden Denis bu işin hakkından geldi.
İlk filmdeki Rebecca Ferguson, Josh Brolin, Dave Bautista, Stellan Skarsgård, Charlotte Rampling ve Javier Bardem'in geri döndüğü filmde onlara, Christopher Walken, Léa Seydoux ve Souheila Yacoub katılıyor.
Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki, 1 Mart'ta sinemalarda gösterime girmeye hazırlanıyor.
Filmin çok beklenen gösterimi, geçen yılki Hollywood grevleri nedeniyle birkaç ay ertelendikten sonra gerçekleşiyor.
Villeneuve önceki haftalarda üçüncü Dune filmi hakkındaki düşüncelerini paylaşmıştı.
56 yaşındaki sinemacı daha önce Frank Herbert'ın devam romanı Dune Mesihi'ne dayanan üçüncü bir Dune filmi yapmakla ilgilendiğini ifade etmişti.
Warner Bros henüz Dune 3'ü onaylamadı fakat Villeneuve, gerçekleşmesi halinde bunun serinin son yapımı olacağını söylemişti.
Villeneuve, Time dergisine yaptığı açıklamada "Dune Mesihi benim yapacağım son Dune filmi olmalı" diyerek bunu doğrulamıştı.
Yönetmen geçen aralıkta Dune Mesihi'nin "halihazırda yazıldığını" söyleyerek şöyle eklemişti:
Senaryo neredeyse bitti ama henüz bitmedi. Biraz zaman alacak... Üçüncü bir film yapma hayalimiz var... Bu bana kesinlikle mantıklı geliyor.
Villeneuve, Bölüm İki'yi "epik bir savaş filmi" diye tanımlayarak ilkinden "çok daha yoğun" olduğunu belirtiyor.
Filmin resmi kısa tanıtım yazısında "Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki'de Paul Atreides'in, ailesini yok eden komploculara karşı küplere binmiş halde intikam almaya giderken Chani ve Fremen'le bir araya geldiği efsanevi yolculuk anlatılacak" diye belirtiliyor.
Hayatının aşkıyla bilinen evrenin kaderi arasında seçim yapmak zorunda kalan Atreides, sadece kendisinin öngörebildiği korkunç bir geleceği engellemeye çalışıyor.
Ekim 2021'de dünyanın dört bir yanındaki sinemalarda gösterime giren ilk film, Kuzey Amerika'daki açılış hafta sonunda 40,1 milyon dolarlık bilet satışı yaparak Warner Bros'un hem sinemada hem de dijital yayın platforumda gösterime giren filmleri arasında şimdiye kadarki en iyi yerel açılışı yapmıştı.
Hayal gücünün sınırlarında: Okumanız gereken 10 bilim kurgu eserihttps://turkish.aawsat.com/ya%C5%9Fam/5083049-hayal-g%C3%BCc%C3%BCn%C3%BCn-s%C4%B1n%C4%B1rlar%C4%B1nda-okuman%C4%B1z-gereken-10-bilim-kurgu-eseri
Birleşik Krallık'ın en prestijli edebiyat ödüllerinden Booker Ödülü, bu yıl Britanyalı yazar Samantha Harvey'nin Orbital romanına verildi. Uluslararası Uzay İstasyonu'ndaki 6 astronotun 24 saatini anlatan bilimkurgu eseri, İş Bankası Yayınları etiketiyle yakında raflardaki yerini alacak.
Bu vesileyle Minerva'nın Baykuşu bu hafta hayal gücünün derinliklerine doğru kanat çırpıyor. Bilimkurgu dünyası, ütopyaların nasıl distopyaya dönüşebileceğini, insan ruhunun baskıya karşı direnişini ve geleceğe dair olasılıkların sınırsızlığını gözler önüne seriyor. Geçmişi ve geleceği harmanlayan bu evrende, hayal gücünün sınırlarını keşfedeceğiniz 10 etkileyici eseri sizin için seçtik.
Frank Herbert - Dune
Amerikalı gazeteci ve yazar Frank Herbert, felsefe, siyaset, dinler tarihi, etik ve ekoloji gibi birçok farklı alandan çeşitli soru ve temaları ustalıkla bir araya getirdiği Dune serisiyle bilimkurgu tarihine adını yazdırdı. 1965'te yayımlanan Dune, aynı yıl Nebula Ödülü'nü, bir sonraki yıl da prestijli Hugo Ödülü'nü kazandı.
Dune, güçlü hanedanların teknoloji, ticaret ve siyaset alanlarında üstünlüğü ele geçirmek için birbiriyle mücadele ettiği galaksilerarası bir feodal toplumu anlatıyor. Hikayenin merkezindeyse devasa kum solucanları ve değerli baharat kaynağını içeren Arrakis gezegeni yer alıyor.
Dune'u 5 roman daha takip etti fakat Herbert'ün 7. romanı kaleme alırken 1986'da 65 yaşında hayatını kaybetmesiyle seri yarım kaldı.
David Lynch'in romanla aynı adı taşıyan 1984 tarihli beyazperde uyarlaması, ilk çıktığı dönemde gişede başarı yakalayamasa da sonradan kült statüsüne ulaştı. Denis Villeneuve de 2021'deki Dune: Çöl Gezegeni ve bu yıl vizyona giren Dune: Çöl Gezegeni Bölüm İki'yle ilk romanı iki farklı yapımla uyarladı.
Frank Herbert - Dune
İngilizceden çeviren: Dost Körpe, 712 s., 2015, İthaki Yayınları
Yevgeni İvanoviç Zamyatin - Biz
Rus edebiyatında bilimkurgu türü Sovyetler Birliği döneminde altın çağını yaşadı. George Orwell, Aldous Huxley ve Ursula K. Le Guin gibi büyük yazarlara ilham kaynağı olan Yevgeni İvanoviç Zamyatin'in Biz'i türün mihenk taşlarından.
Sansür nedeniyle 1924'te ilk olarak ABD'de İngilizce yayımlanan romanın Sovyetler Birliği'nde basılması 1988'i buldu. Ütopyaların karanlık tarafına dair geleceğe gönderilen bir uyarı niteliğindeki Biz, insanların tek tip giyindiği, adları yerine numaralarla anıldığı ve kendi tutkularını bile belirli bir zaman çizelgesine göre yaşamak zorunda kaldığı bir distopya.
Romanda hepimize yakın gelecek bu karanlık dünyayı, Tek Devlet'in diğer gezegenlere ulaşmak için inşa ettiği uzay aracının başmühendisi D-503'ün gözünden görüyoruz.
Yevgeni Zamyatin - Biz
Rusçadan çeviren: Eyüp Karakuş, 256 s., 2023, Can Yayınları
George Orwell - 1984
Hindistan doğumlu Britanyalı romancı George Orwell, 1984 ve Hayvan Çiftliği gibi romanlarıyla bilimkurgu ve distopya türünü bambaşka bir seviyeye taşıdı.
1949'da yayımlanan roman, bürokrasi ve kurumlardan insanlar arası ilişkilere, iletişime ve gündelik dile kadar hayatın her alanına nüfuz eden totaliter bir dünya düzenini resmediyor.
Orwell, bu romanında sadece Büyük Birader ve Parti'nin kurduğu baskı rejimini değil, aynı zamanda "çiftdüşün" propagandasıyla insanların uyum sağlama ve statü kazanma uğruna taban tabana zıt görüşlere inanmaya nasıl hazır olduğunu gözler önüne seriyor.
George Orwell - 1984
İngilizceden çeviren: Celal Üster, 352 s., 2024, Can Yayınları
Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
Amerikalı yazar Aldous Huxley'nin Cesur Yeni Dünya'sı, Orwell'ın eserleriyle birlikte bilimkurgu türünde distopya hikayelerinin belkemiğini oluşturuyor.
26. yüzyıl Britanya'sında geçen hikayedeki otomatikleşmiş toplumun takvimi, Henry Ford'un montaj bandında seri üretimi başlatmasını milat alıyor.
1932'de yayımlanan roman, üreme ve uyku teknolojilerinden psikolojik manipülasyon ve şartlandırmaya kadar birçok yöntemle baştan aşağı mekanikleştirilmiş bir yaşamı gösteriyor.
Eğitim, refah, toplumsal düzen ve ekonomik büyümenin gündemden düşmediği bir dönemde tekrar tekrar okunması gereken bir başyapıt.
Aldous Huxley - Cesur Yeni Dünya
İngilizceden çeviren: Ümit Tosun, 272 s., 2015, İthaki Yayınları
Arkadi ve Boris Strugatski - Uzayda Piknik
Sovyetler döneminin bilimkurgu ustalarından Arkadi Strugatski ve Boris Natanoviç Strugatski, kışkırtıcı ve eleştirel romanlarıyla tanınıyor.
Amerikan bilimkurgu yazarlarının tekno-ütopyacılığından ve kolonileştirme fantezilerinden uzak duran Strugatski kardeşlerin Uzayda Piknik'i, uzaylıların Dünya'ya yaptığı ziyaret sonrasında arkasında "atıklarını" bırakmasıyla yaşananları konu ediniyor.
Tüm dünyada gizem yaratan bu atıkların bulunduğu yerler "Bölge" diye adlandırılarak karantinaya alınır. Ana karakter Redrick Schuhart ise bu yasaklı yerlere girip atıkları kaçırarak satan bir iz sürücüdür (stalker).
Andrey Tarkovski'nin 1979'de yayımlanan Stalker'ı (İz Sürücü) da bu eserden yola çıkılarak çekilmişti. Efsanevi filmin senaryosunu Strugatski kardeşler yazmıştı.
Arkadi ve Boris Strugatski - Uzayda Piknik
Rusçadan çeviren: Hazal Yalın, 200 s., 2018, İthaki Yayınları
Ray Bradbury - Mars Yıllıkları
Amerikalı yazar Ray Bradbury'yi, kitapların yasaklanıp yakıldığı distopik Fahrenheit 451'le tanıyoruz. Ancak yazarın usta öykücülüğünü konuşturduğu Mars Yıllıkları da kesinlikle okumanız gereken bilimkurgu şaheserlerinden.
Fahrenheit 451'den üç yıl önce 1950'de yayımlanan roman, yazarın farklı dönemlerde yayımladığı ve birbirine eklemlenen kısa öykülerden oluşuyor.
Kitabı hazırlarken öyküleri tekrar gözden geçiren Bradbury, nükleer savaş sonrası harabeye dönmüş Dünya'yı terk edip Mars'a yerleşmeye başlayan Amerikalı kolonilerin yaşadıklarını anlatıyor.
Ray Bradbury - Mars Yıllıkları
İngilizceden çeviren: Barış Emre Alkım Yalın, 312 s., 2018, İthaki Yayınları
Robert Heinlein - Yaban Diyarlarda Yabancı
Robert Anson Heinlein'ın Yaban Diyarlarda Yabancı'sı, bilindik Mars'ta yaşam hikayelerini tersten kurarak, Kızıl Gezegen'de büyümüş Valentine Michael Smith'in gençken Dünya'ya gelişini konu ediniyor.
Amerikalı yazarın 1961'de piyasaya sürülen roman, Smith'in Dünyalıların kültürüyle etkileşimleri üzerinden din, ekonomi ve siyaset gibi konuları eleştirel bir perspektiften ele alıyor.
Çıktıktan bir yıl sonra prestijli Hugo Ödülü'nü kazanan Yaban Diyarlarda Yabancı, aynı zamanda New York Times Çok Satanlar Listesi'ne giren ilk bilimkurgu olmuştu.
Robert Heinlein - Yaban Diyarlarda Yabancı
İngilizceden çeviren: Kağan Çam, 712 s., 2018, İthaki Yayınları
William Gibson - Neuromancer
William Gibson, Neuromancer'la bilimkurgunun bir alt türü olan siberpunk'ı neredeyse tek başına yarattı.
Amerikalı yazarın 1984'te yayımlanan çıkış romanı, Nebula, Hugo ve Philip K. Dick ödüllerinin hepsini alan tek bilimkurgu kitabı.
Japonya'nın Çiba şehrinde geçen hikayede eski bir bilgisayar korsanının peşine takılıyoruz. İşlediği bir suçtan ötürü, "matrix" diye adlandırılan sanal gerçeklik veritabanıyla bağlantısı kopan Henry Dorsett Case, bir teknoloji distopyası içinde Çiba'nın karanlık yeraltı dünyasında yönünü bulmaya çalışıyor.
Hikaye ilerledikçe siberuzayda yaşamın nasıl bir şey olabileceğine dair çarpıcı bir tabloyla karşılaşıyoruz.
William Gibson - Neuromancer
İngilizceden çeviren: N. Can Kantarcı, 336 s., 2023, İthaki Yayınları
Philip K. Dick - Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi?
Kariyeri boyunca 44 roman ve 121 hikaye kaleme alan Philip Kindred Dick, 20. yüzyıl bilimkurgu yazarları arasında büyük yere sahip.
Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi?, okuru kıyamet sonrası San Francisco'ya götürüyor. Android avcısı Rick Deckard'ın peşine takılıp, neredeyse hiçbir hayvanın ya da doğal yaşam alanının kalmadığı bir teknoloji çölüne gidiyoruz.
Roman, yapay zekanın dünyayı ele geçireceğine dair paranoyanın yeniden kuvvetlendiği bu dönemde, makine ve insanlar arasındaki fark ve empati kapasitemiz üzerine yeniden düşünme imkanı sunuyor.
Ridley Scott, kitaptan ilham alarak 1982'de Bıçak Sırtını çekti. Başrolünde Harrison Ford'un oynadığı bilimkurgu efsanesinin devamı, yönetmen koltuğunda Denis Villeneuve'ün oturduğu 2017 çıkışlı Blade Runner 2049: Bıçak Sırtı'yla geldi.
Philip K. Dick - Androidler Elektrikli Koyun Düşler Mi?
İngilizceden çeviren: Nur Yener, 260 s., 2019, Alfa Yayınları
Ursula K. Le Guin - Mülksüzler
Amerikalı yazar Ursula Krober Le Guin, özgün eserleriyle bilimkurgu tarihinin en önemli yazarlarından.
Kapitalizm, bireycilik, anarşizm, devrim ve ütopya gibi temalar etrafında şekillenen Mülksüzler, 1974'te yayımlandığında türün prestijli ödüllerinden Hugo, Nebula ve Locus'un üçünü de kazanan nadir eserlerden biri oldu.
Le Guin'in antropolog ebeveynleri Alfred Kroeber ve Theodora Kroeber, "atom bombasının babası" diye tanınan Robert Oppenheimer'ın yakın arkadaşıydı.
Yazar, "Anarres" ve "Urras" adlı ikili dünya sisteminde geçen hikayenin ana kahramanı Shevek'i, Oppenheimer'ı model alarak oluşturduğunu söylemişti.
Ursula K. Le Guin - Mülksüzler
İngilizceden çeviren: Levent Mollamustafaoğlu, 344 s., 2024, Metis Yayınları
Bilimkurgu uçsuz bucaksız bir evren, tüm yapıtları hakkını vererek bir araya getirmek mümkün değil. Arthur C. Clarke'ın 2001: Bir Uzay Destanı, Isaac Asimov'un Robot ve Vakıf serisi, H.G. Wells'in yapıtları ve daha birçok ünlü eser de kesinlikle okunması gereken klasikler arasında.
Burada yer verdiğimiz ve veremediğimiz tüm yapıtların ortak yanı bir umut düşüncesi. Peki gerçekliğin açmazlarını ufukta umudu koruyarak nasıl düşünebiliriz?
Belki de "Gerçekliği olumsuzladığı için ondan kopmuş olan umut, sonuçta hakikatin görünmek için büründüğü tek biçimdir. Umut olmasaydı, hakikat fikrinin düşünülmesi bile imkansızlaşırdı" diyen Adorno'ya kulak verebiliriz.
Umut bizi çevreleyen gerçekliği olumsuzladığı, olasılıklara göz kırparak şimdiyi bir nevi askıya aldığı ölçüde başka bir hayatın imkanı üzerine düşünmeyi mümkün kılıyor.