Diş hekimi uyardı: Dişini fırçalarken pek çok kişi bu hatayı yapıyor

Diş macunu sürmeden önce diş fırçanızı ıslatıyor musunuz yoksa kuru mu bırakıyorsunuz?

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA
TT

Diş hekimi uyardı: Dişini fırçalarken pek çok kişi bu hatayı yapıyor

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

Bir diş hekimi, kişinin ağız sağlığını etkileyebilecek yaygın bir hatayla ilgili Britanyalıları uyardı.

Diş macununu sürmeden önce diş fırçasını ıslatmak ya da kuru bırakmakla ilgili tartışmada birçok kişi farklı görüşte olsa da Londra'daki Marylebone Smile Clinic'ten Dr. Sahil Patel'e göre, fırçayı ıslatmak diş macununu "seyrelttiği" için önerilmiyor.

Dr. Patel "Diş macununda zaten doğru miktarda nem var" dedi.

Islandığında daha hızlı köpürerek daha çabuk tükürmenize neden olur.

Diş hekimi, GB News'a insanların diş fırçasını genellikle çok fazla güç kullanarak tutuğunu da söyledi.

Dr. Patel "Genellikle fırçayı ellerini yumruk yaparak tutuyorlar. Dişlerinizi ovalıyormuş gibi hissetmemelisiniz, bu çok fazla" dedi.

Eğer fırça kılları dişin üstünde yaylanıyorsa, işini iyi yapmıyor demektir.

Fırça kılları dişlerin üstünde düz durmalı ve yumuşak bir dokunuş elde etmelisiniz.

Diş hekimi ayrıca dişlerinizi temizlerken arkadan öne doğru ilerlemenizi öneriyor.

Dr. Patel, "Arka kısım genellikle temizlenmesi en zor kısımdır, bu nedenle önce oradan başlamanızı tavsiye ederim" dedi.

Önce önden başlayıp en son arka tarafa geçerseniz, durup fırçanızı bırakma, arka kısmı atlama veya düzgün temizlememe ihtimaliniz yüksek.

Dr. Patel, bir hastanın dişlerini günde iki kez "alelacele" fırçalamasındansa günde bir kez iyice fırçalamasını tercih edeceğini de sözlerine ekledi.

 



Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Bilim insanları dilin haritasını çıkardı

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Diliniz kilo vermenizde anahtar olabilir mi? Yeni araştırma sayesinde bilim insanları bunun mümkün olabileceğini söylüyor.

Araştırmacılar ilk kez dilin ve şekerli tatları alan tat reseptörünün üç boyutlu yapısının haritasını çıkardı.

Bu reseptörler tatlı tadı veren çok sayıda farklı kimyasal maddeyi algılayabiliyor ve ekşi ya da acı tatlar için kullanılanlar gibi diğer reseptörlerin aksine çok hassas olmayacak şekilde evrimleşmiş. Bu da enerji ihtiyacımız nedeniyle şekerli gıdalara yönelmemize ve onları arzulamamıza neden oluyor.

Çarşamba günü yapılan açıklamaya göre, bu tatlı tat reseptörünün daha iyi anlaşılması, onu düzenleyecek ve şekere olan iştahımızı değiştirebilecek şeylerin keşfedilmesini sağlayabilir.

Columbia Üniversitesi ve Howard Hughes Tıp Enstitüsü'nde doktora sonrası araştırmacı olan Dr. Juen Zhang yaptığı açıklamada, "Şekerin obezitede oynadığı öncü rol göz ardı edilemez" dedi.

Bugün şekerin yerine kullandığımız yapay tatlandırıcılar, şeker yeme arzumuzu anlamlı şekilde değiştirmiyor. Artık reseptörün neye benzediğini bildiğimize göre, daha iyi bir şey tasarlayabiliriz.

Zhang, Cell adlı akademik dergide yayımlanan bulguların ortak baş yazarı.

Bu dönüm noktasına ulaşmak için Zhang ve ortak yazarları üç yıl çalıştı.

Reseptörü analiz etmek için kriyo-elektron mikroskopi adılı tekniği kullandılar. Dilin ve tatlı reseptörünün 3 boyutlu yapısının görüntülerini yakalamak için elektron ışınları ateşlediler.

İki ana yarıdan oluşan reseptör, sinekkapan bitkisine benzeyen bir bileşen içeriyor. Bağlanma cebi adı verilen bu parçanın yapısını bilmek, bazı insanların tatlılara karşı neden bu kadar hassas olduğunun daha iyi anlaşılmasını sağlayabilir.

Columbia Zuckerman Enstitüsü'nde baş araştırmacı ve çalışmanın ortak yazarı Dr. Anthony Fitzpatrick, "Bu reseptörün bağlanma cebini kesin bir şekilde tanımlamak, işlevini anlamak için kesinlikle hayati önem taşıyor" dedi.

"Tam şeklini bilerek, tatlandırıcıların neden ona bağlandığını ve reseptörü aktive eden veya işlevini düzenleyen daha iyi molekülleri nasıl geliştirebileceğimizi veya keşfedebileceğimizi anlayabiliriz" diye ekledi.

Tatlı tat reseptörü ağızda bulunmasına rağmen, vücudun her yerinde mevcut. Dolayısıyla, haritalar metabolizmayı inceleyen ek araştırmaları destekleyebilir. Bu araştırma, obeziteye karşı süregelen mücadeleye inanılmaz derecede yardımcı olabilir.

Obezite, her 5 çocuktan birini ve her 5 yetişkinden ikisini etkilediği ABD'de üstesinden gelinmesi gereken büyük bir sorun. Dahası, çok fazla şeker tüketmek kalp çevresinde ve karın bölgesinde daha fazla yağ birikimiyle ilişkilendiriliyor ki bu da kişinin sağlığı açısından riskli bir durum.

Fitzpatrick laboratuvarında araştırma teknisyeni ve çalışmanın ortak yazarı Andrew Chang, "İnsanlara yardımcı olabilmek için bilim anlayışımızı ileriye taşımaya çalışıyoruz" dedi.

Independent Türkçe