Türkiye'de yaklaşık 4 milyon kişi uykuda solunum bozukluğu yaşıyor

Türkiye'de ortalama 4 milyon kişi uyku apnesiyle mücadele ederken, uykuda hareket bozukluğu ve gün içinde bir anda uyuyakalmaya neden olan "narkolepsi" hastalığı ciddi uyku bozuklukları arasında gösteriliyor

"Narkolepsi" ciddi uyku bozuklukları arasında gösteriliyor(AA)
"Narkolepsi" ciddi uyku bozuklukları arasında gösteriliyor(AA)
TT

Türkiye'de yaklaşık 4 milyon kişi uykuda solunum bozukluğu yaşıyor

"Narkolepsi" ciddi uyku bozuklukları arasında gösteriliyor(AA)
"Narkolepsi" ciddi uyku bozuklukları arasında gösteriliyor(AA)

Yatak kapasitesi ve fiziki imkanlarıyla alanında en donanımlı merkezlerden biri olan Ankara Etlik Şehir Hastanesi bünyesindeki Uyku Bozuklukları Merkezi, her gün çok sayıda hastanın teşhis ve tedavi süreçlerini yürütüyor.

Merkezin Sorumlusu, Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Hikmet Fırat, merkezde yürütülen çalışmalar ve en sık görülen uyku bozukluklarına ilişkin bilgileri paylaştı.

Yaklaşık 10 ay önce faaliyete geçen merkezin 15 yatak kapasitesine sahip olduğunu anlatan Fırat, "Merkezimizde 84 farklı uyku bozukluğunu tespit etmeye çalışıyoruz. En sık gece uykuda nefes durması, horlama, gündüz aşırı uyku hali gibi şikayetleri bulunan, uykuda solunum bozukluğu olan hastalarla karşılaşıyoruz" ifadelerini kullandı.

(AA)
(AA)

Uyku hastalıklarının yüzde 60'ını solunum bozuklukları oluşturuyor

Hastaları gerektiğinde bir gece merkezde yatırarak, uykudaki hareketlerinin, solunumlarının izlendiğini ve tanıya göre uyurken düzenli solunum için cihaz kullanma, ağız içi silikon plak veya ilaç tedavisi gibi yöntemlerin uygulandığını belirten Fırat, sözlerini şöyle sürdürdü:

Genel olarak uyku bozukluklarının yüzde 60'ını uykuda solunum bozuklukları oluşturuyor. İkinci sırada ise uykuda hareket bozukluklarıyla karşılaşıyoruz. Huzursuz bacak, periyodik bacak sendromu gibi rahatsızlıkları içine alan bu hastalıklar da kişinin sağlıklı şekilde uyumasını engellediği için sabahları uyanamamaya, gün içinde uykulu olmaya sebep oluyor.

Uykuda hareket bozukluğunun demir eksikliği, antidepresan ilaç kullanımı veya farklı sebeplerle ortaya çıkabildiğini aktaran Fırat, gece uykuda aşırı hareket, sabahları birbirine dolaşmış nevresimle uyanma, akşam üstü bacaklarda huzursuzluk, ağrı, karıncalanmanın hastalığın en önemli belirtileri arasında yer aldığını dile getirdi.

(AA)
(AA)

"Narkolepsi ciddi sonuçları olan bir hastalık"

Bazı uyku hastalıklarının da ciddi hayati riskleri ortaya çıkardığına işaret eden Fırat, şunları kaydetti:

Narkolepsi' dediğimiz uyku bozukluğu, nadir görülse de çok ciddi sonuçları olan bir hastalık. Hastalar gün içinde oturdukları yerde, otobüs beklerken veya sohbet ederken dahi bir anda saniyeler içinde uyuyakalıyor. Özellikle dikkat gerektiren işleri yapanlar için çok ciddi durumları ortaya çıkarıyor. Bu hastalığın teşhisi için hem gece hem de gündüz uyku testleri yapıyoruz ve buna göre tanı koyuyoruz. Hastalığın tek bir nedeni yok, genetik bir hastalık, tedavisinde de aşırı uyku halini ortadan kaldıran ilaçlar kullanılıyor. Hastaların sürekli ilaç kullanması gerekiyor.

"Türkiye'de uyku apnesinin görülme sıklığı yüzde 4"

Prof. Dr. Hikmet Fırat, uykuda solunum bozukluklarının en çok karşılaşılan türü "obstrüktif (tıkayıcı) uyku apnesinin" dünyadaki görülme sıklığının yüzde 2-4 arasında olduğunu anlatarak, "Türkiye'de de uyku apnesinin görülme sıklığı yüzde 4 civarında. Bu elbette tüm nüfus içerisindeki görülme sıklığı oranı. 40 yaş üzeri, erkek nüfus veya sadece kilolu kişileri ele aldığımızda bu sıklık çok daha fazla oluyor. Bu çerçevede ülkemizde ortalama 4 milyon civarında uyku apnesi hastası bulunuyor" dedi.

Uykuda solunum bozukluğu hastalıklarının çocuklarda da görüldüğüne ama genellikle geniz etinin alınmasıyla kolayca tedavi edilebildiğine değinen Fırat, "Horlama, uykuda nefes durması, gün içinde uykulu olma hali gibi şikayetleri bulunan hastalar mutlaka uyku bozuklukları merkezlerine başvurmalı. Merkezlerde yapılan uyku testiyle hastalığın tanısı ve derecesi belirleniyor. Buna göre de tedavi yöntemleri uygulanıyor" şeklinde konuştu.



Ortadoğu'daki sıcaklık artışı, kadınlarda kanser ölümlerini tetikledi

İran'da hava sıcaklıklarının 50 dereceyi bulması üzerine Ağustos 2023'te iki gün tatil ilan edilmişti (AFP)
İran'da hava sıcaklıklarının 50 dereceyi bulması üzerine Ağustos 2023'te iki gün tatil ilan edilmişti (AFP)
TT

Ortadoğu'daki sıcaklık artışı, kadınlarda kanser ölümlerini tetikledi

İran'da hava sıcaklıklarının 50 dereceyi bulması üzerine Ağustos 2023'te iki gün tatil ilan edilmişti (AFP)
İran'da hava sıcaklıklarının 50 dereceyi bulması üzerine Ağustos 2023'te iki gün tatil ilan edilmişti (AFP)

İlk bulguları bugün Frontiers in Public Health adlı akademik dergide yayımlanan araştırma, artan hava sıcaklıklarının kadınların kanser oranlarına etkisini gözler önüne serdi. 

Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkelerinde 21 yılda görülen sıcaklık değişimlerinin kadınlarda kanseri önemli ölçüde etkilediği bulundu.

17 ülkede yapılan araştırma Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri, Cezayir, Fas, Filistin, Irak, İran, Katar, Kuveyt, Libya, Lübnan, Tunus, Suriye, Suudi Arabistan, Mısır, Umman ve Ürdün'ü kapsadı. 

Meme, yumurtalık, rahim ve rahim ağzı kanserlerinden kaynaklanan hastalık ve ölümlerin kayda değer ölçüde arttığı tespit edildi.

1998-2019 dönemindeki her bir santigrat derecelik artışın yüz bin kişideki kanser tanısı sayısını 173'ten 280'e çıkardığı saptandı. Ölümlerse yüz bin kişide 171'den 332'ye çıktı. 

En çok yumurtalık kanseri vakalarında artış görüldü. 

Araştırma makalesinin yazarları iklim değişimiyle birlikte ultraviyole radyasyonun (UV) ve hava kirleticilerin arttığını, bunların da kanser riskini beraberinde getirdiğini vurguladı.

Bilim insanları, etkin kanser taraması ve tedavisinin yapılamadığı yerlerde bu araştırmayı gerçekleştirmenin ayrı bir önem taşıdığını da ifade etti. 

Kahire Amerikan Üniversitesi'nden Wafa Abuelkheir Mataria, baş yazarlarından olduğu makale hakkında "Bu bölgedeki kadınlar hem tarama ve tedavide kültürel, yasal ve ekonomik engellerle mücadele ediyor hem de çevresel kanserojenlerle daha fazla karşı karşıya. Bulgularımız, iklim değişikliğine adaptasyon stratejileri ulusal ölçekteki kanser politikalarına uyarlanırken cinsiyete de özen gösterilmesi ihtiyacının altını çiziyor" dedi. 

Independent Türkçe, Washington Post, Frontiers