Kemik erimesini tedavi eden yeni ilaç umut verici sonuçlar verdi

Hastalığı erken ve orta evrelerinde hedef alıyor

Eklemlerimiz yaşlandıkça kıkırdaklar aşınır (Public Domain)
Eklemlerimiz yaşlandıkça kıkırdaklar aşınır (Public Domain)
TT

Kemik erimesini tedavi eden yeni ilaç umut verici sonuçlar verdi

Eklemlerimiz yaşlandıkça kıkırdaklar aşınır (Public Domain)
Eklemlerimiz yaşlandıkça kıkırdaklar aşınır (Public Domain)

Kemik erimesi olan kişilerin şu anda iki tedavi seçeneği bulunuyor. Bunlardan biri ağrı yönetimi diğeri ise eklem ameliyatıdır. Her iki seçeneğin de komplikasyonları olabilir. Ayrıca ikisi de hastalığın temel nedenlerini hedef almıyor.

Bu bağlamda, Columbia Üniversitesi Yardımcı Diş Hekimliği Fakültesi  Kıkırdak Biyolojisi ve Rejeneratif Tıp Taboratuvarını Başkanı Prof. Dr. Mildred Embree, StemJEL dergisinde, laboratuvarında geliştirilen ve hastalığı erken ve orta evrelerinde hedef alan patentli bir ilaç hakkında yeni bir çalışma yayınladı.

Şarku’l Avsat’ın akademik dergiden aktardığına göre yeni ilaç kıkırdağın korunmasına ve eklem protezi ameliyatının önlenmesine yardımcı oluyor. Embree, “Kemik erimesi büyük bir sorundur. Daha uzun yaşadıkça eklemlerimiz yaşlanır ve kıkırdak aşınır” dedi.

Araştırmaya göre, dünya çapında 500 milyon insanı etkileyen kemik erimesi, yaşlılar arasındaki hareket sıkıntıların ana nedenidir. Embree bu konuda “Kemik erimesi hastası olan çok sayıda insan olmasına rağmen tedavi edici ilaçlar yok” ifadelerini kullandı.

Yeni çalışmada kendisi ve araştırma ekibi, yeni ilacın doku ortamında ve kıkırdak hücrelerinde eklem oluşumu ve korunması için önemli olan bir büyüme faktörü keşfetti. Araştırmacılar sklerostin adı verilen bu maddeyi enjekte edilebilir bir hidrojel tedavisine dönüştürdüler ve bunun sıçanlarda, tavşanlarda ve domuzlarda kemik erimesini iyileştirebileceğini ve eklem fonksiyonlarını düzeltebileceğini ortaya çıkardılar.

Bir biyoteknoloji şirketi kurduktan sonra Embree ve ekibi, klinik denemelerin yapılması ve yeni ilacın hastalara verilmesi için araştırmalarını Ekim ayında ABD Gıda ve İlaç İdaresi’ne sunacak.

Fotoğraf altı: Araştırma ekibinin bir grubunu gösteren bir kare (Columbia Üniversitesi)
 Araştırma ekibinin bir grubunu gösteren bir kare (Columbia Üniversitesi)

Araştırma yapmaya yönelik ilgisinin erken yaşta geliştiğini söyleyen Embree “Kıkırdağı seviyorum, mikroskop altında çok güzel görünüyor. Kemik gibi diğer kas-iskelet dokularının aksine, kan desteği ve dolaşımdaki kök hücre kaynağı bulunmuyor dolayısıyla kolayca onarılması mümkün değil” ifadelerini kullandı.

Kıkırdak eklemleri korur ve düzgün hareket etmelerini sağlar. Ancak zarar gördüğünde yeniden büyüyemeyeceği ve iyileşemeyeceği için bu dokuyu tahrip eden bir yaralanma veya hastalık kalıcı sakatlığa neden olabilir.

Embree doktora sonrası eğitiminde temporomandibular ekleme odaklandı ve bu eklemdeki kök hücrelerin doğal olarak nasıl kıkırdak oluşturduğunu anlamaya çalıştı.

Temporomandibular eklem, üstteki kafatasının temporal kemiği ile alttaki mandibula arasında iki taraflı bir eklemdir. Benzersizdir ve tek parça halinde çalışır.

2010 yılında Embree ve doktora sonrası araştırmacı olan Mo Chen, sklerostinin kıkırdak hücrelerini koruduğunu ve kireçlenmeyi iyileştirdiğini keşfetti. Embree “Yeni ilaç araştırmalarının tohumları o dönemde atılmıştı” dedi. Bu sonuçlar 2016 yılında Nature Communications dergisinde yayınlandı.

Embree, 2040 yılına gelindiğinde yalnızca ABD’de yaklaşık 79 milyon yetişkine bir tür artrit teşhisi konulacağını söylüyor. Ayrıca “Bu yaralanmalardan veya yaşlanmadan kaynaklanan bozulmalara yanıt olarak, vücudun doğal kıkırdak oluşturma ve koruma yeteneğini taklit etmek için yeni ilacı geliştirdik. Bu, tüm ağrılı ve sinir bozucu eklemlerimiz için harika bir haber” ifadelerini kullandı.



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe