Uzmanlar bazı insanların neden yemek seçtiğini açıkladı

Zihinsel ve fiziksel sağlığı etkiliyorsa dikkat edilmeli

''Kısıtlı Yiyecek Alımı Bozukluğu'' durumunda gözle görülür kilo kaybı ya da beslenme takviyelerine bağımlılık gibi durumlar görülebiliyor (Pixabay)
''Kısıtlı Yiyecek Alımı Bozukluğu'' durumunda gözle görülür kilo kaybı ya da beslenme takviyelerine bağımlılık gibi durumlar görülebiliyor (Pixabay)
TT

Uzmanlar bazı insanların neden yemek seçtiğini açıkladı

''Kısıtlı Yiyecek Alımı Bozukluğu'' durumunda gözle görülür kilo kaybı ya da beslenme takviyelerine bağımlılık gibi durumlar görülebiliyor (Pixabay)
''Kısıtlı Yiyecek Alımı Bozukluğu'' durumunda gözle görülür kilo kaybı ya da beslenme takviyelerine bağımlılık gibi durumlar görülebiliyor (Pixabay)

İnsanların tüketmekten hoşlandıkları ve hoşlanmadıkları yiyecekler var. Fakat bazılarının yemek seçmesi keyfi değil, tiksintiden.

Bu durumdan mustarip kişiler, tiksindikleri yiyecekleri gördüklerinde ya da kokladıklarında büyük tepkiler verebiliyor, yanlışlıkla tükettikleri anlarda kusacak gibi hissediyor.

Örneğin bazıları bamyayı çok severken, diğerleri bu yemeğin piştiği mutfağa girmek bile istemeyebilir. 

Psikologlar ve beslenme uzmanları, bazı kişilerin belirli yiyecek ve yiyecek gruplarından neden tiksindiğini açıklıyor.

ABD Princeton Yeme Bozuklukları Merkezi'nden psikolog Rebecca G. Bosweel, tiksinmenin belirli yiyeceğe karşı güçlü bir hoşlanmama hissi yarattığını ifade ediyor: 

Daha önce tattığınız ancak hoşlanmadığınız yiyeceklere karşı ya da önceden tükettiğiniz bir gıdaya karşı bir anda da gelişebilir.

Yiyeceklerden tiksinme nasıl ortaya çıkıyor?

Bu duruma göre değişebilir.

Ohio Eyalet Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde psikiyatri alanında çalışmalarını sürdüren Doç. Jennifer Carter, "Gıdalardan tiksinmenin ortaya çıkmasının bir nedeni, hayatta kalma mekanizmasıdır'' diyor ve ekliyor:

"Eğer bir şey yersek ve daha sonra rahatsız hissedersek ya da kusarsak, bunun bizim için zararlı bir durum olduğunu düşünürüz. Dolayısıyla bir daha tüketmek istemeyiz"

Boswell, yiyecekten tiksinme hissinin bir anda da gelişebileceğini, bunun benzer tat, koku veya dokuya sahip yiyecek gruplarının da bu tiksintiden payını alabileceğini söylüyor.

Gıdalara yönelik isteksizliğin bazı gelişimsel bileşenleri de olduğunu söyleyen Boswell, bazı yiyeceklerden kaçınmanın hamilelikte çiğneme ve yutmada yaşanan zorlanmalarla da bağlantılı olabileceğini aktarıyor.

Stres yarattığı durumda dikkat edilmesi gerekiyor

Diyetisyen Jessica Cording de kişinin yiyeceklerden tiksinme halinin beslenme ihtiyaçlarını karşılamasını, zihinsel ve fiziksel sağlığını etkiliyorsa dikkat edilmesi gerektiğini ifade etti.

Cording, "Bir diyetisyen olarak deneyimlerime dayanarak, aşırı isteksizlikliğin psikolojik nedenleri olabileceğini keşfettim" diyor.

Boswell, bu durumun uygun beslenme ihtiyaçlarını karşılamada sorun yaratan "Kaçıngan/Kısıtlı Yiyecek Alımı Bozukluğu" (KKYAB) olduğuna dikkat çekti. 

Boswell, bu durumdan mustarip insanların, diğer yeme bozukluklarında olduğu gibi vücut büyüklüğü, kilo alma korkusu gibi endişelerle boğuşmadığını ancak yetersiz beslenmenin yarattığı aynı olumsuz tıbbi ve psikolojik tahribatları yaşadığının altını çizdi.

Carter da KKYAB yaşayan kişilerin tüketebilecekleri yiyecekler sınırlı olduğu için yüksek düzeyde stres ve kaygı hissettiklerini ifade etti.

Öte yandan uzmanlar, bazı yiyecekleri tüketmemeye dair tüm eğilimlerin KKYAB olmadığının da altını çiziyor.

Örneğin brokoli birçok insanın severek tükettiği bir sebzeyken bazı insanlar yememeyi tercih ediyor.

Carter, "Yemeği yememe hali bir tercihle ilgiliyse bu bir bozukluk değildir" diyor ve ekliyor:

Yiyeceği tüketmekten kaçınma ciddi kaygıyla ilgiliyse ve yaşamı etkiliyorsa bu bir yeme bozukluğudur.

Ancak uzmanlar, herhangi bir yiyeceği sevmiyorsanız endişelenmenize gerek olmadığını belirtiyor.

Carter, "Fiziksel, sosyal ve psikolojik olarak ihtiyacınız olanı aldığınız sürece, sevmediğiniz yiyecekleri yememenizde bir sıkıntı yok" diyor.

Independent Türkçe



Dünya Sağlık Örgütü'nde gelecekteki salgınlarla mücadele için tarihi anlaşma

Dünya Sağlık Örgütü logosu (Arşiv- AFP)
Dünya Sağlık Örgütü logosu (Arşiv- AFP)
TT

Dünya Sağlık Örgütü'nde gelecekteki salgınlarla mücadele için tarihi anlaşma

Dünya Sağlık Örgütü logosu (Arşiv- AFP)
Dünya Sağlık Örgütü logosu (Arşiv- AFP)

Üç yılı aşkın bir süredir devam eden müzakerelerin ardından Dünya Sağlık Örgütü (WHO) üyesi ülkeler bugün gelecekteki pandemilere daha iyi hazırlanmak ve bunlarla mücadele etmek için önemli bir anlaşmaya vardı.

WHO'dan yapılan açıklamada, “WHO üyesi devletler, mayıs ayında yapılacak bir sonraki Dünya Sağlık Asamblesi'nde ele alınacak bir anlaşma taslağına son şeklini vererek, dünyayı salgın hastalıklara karşı daha güvenli hale getirme çabalarında önemli bir adım atmışlardır” denildi.

Şarku’l Avsat’ın AFP'den aktardığına göre Cenevre'deki WHO merkezinde müzakerelere katılan heyetlerden birinin bir üyesi anlaşmaya bugün saat 1:58'de varıldığını söyledi.

WHO Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus bu “tarihi” başarıyı memnuniyetle karşıladı. “Dünya ulusları bugün Cenevre'de tarih yazdılar” dedi. “Delegeler Pandemi Sözleşmesi üzerinde uzlaşmaya vararak sadece dünyayı daha güvenli hale getirmek için çok kuşaklı bir anlaşma yapmakla kalmadılar, aynı zamanda çok taraflılığın hayatta ve iyi durumda olduğunu ve bölünmüş dünyamızda ülkelerin ortak tehditlere karşı ortak bir zemin ve ortak bir cevap bulmak için hala birlikte çalışabileceğini gösterdiler” ifadelerini kullandı.

Anlaşmanın uluslararası bir antlaşma haline gelmesi için önümüzdeki Mayıs ayında Cenevre'de yapılacak Dünya Sağlık Asamblesi'nde Dünya Sağlık Örgütü (WHO) üyesi ülkeler tarafından kabul edilmesi gerekiyor. Müzakereler, özellikle gelişmekte olan ülkeler lehine olmak üzere, salgın hastalıklarla ilgili sağlık ürünlerinin üretimi için teknoloji transferini belirleyen 30 sayfalık metnin 11. Maddesi başta olmak üzere birkaç noktada tıkandı.

Bu konu, zengin ülkelerin aşı dozlarını ve testlerini tekellerine aldıkları COVID-19 salgını sırasında yoksul ülkelerin şikayetlerinin merkezinde yer almıştı. COVID-19'un ortaya çıkmasından beş yıl sonra Dünya Sağlık Örgütü ve uzmanlara göre milyonlarca insanın ölümüne yol açan ve küresel ekonomiyi harap eden bu salgının ardından dünya, daha iyi durumda olmasına rağmen, yeni bir pandemiye hazır olmaktan hala çok uzak.