Hayvanlardan bulaşan hastalıklar "2050'de 12 kat daha fazla kişiyi öldürebilir"

Araştırmacılar, iklim değişikliği ve ormansızlaşma nedeniyle hastalıkların yayılma riskinin artmasını ele almak için "acil eylem" çağrısı yaptı

1963'le 2019 arasındaki 3 bin 150'den fazla salgının incelendiği çalışmada, 24 ülkede 75 yayılma olayı tespit edildi (Pexels)
1963'le 2019 arasındaki 3 bin 150'den fazla salgının incelendiği çalışmada, 24 ülkede 75 yayılma olayı tespit edildi (Pexels)
TT

Hayvanlardan bulaşan hastalıklar "2050'de 12 kat daha fazla kişiyi öldürebilir"

1963'le 2019 arasındaki 3 bin 150'den fazla salgının incelendiği çalışmada, 24 ülkede 75 yayılma olayı tespit edildi (Pexels)
1963'le 2019 arasındaki 3 bin 150'den fazla salgının incelendiği çalışmada, 24 ülkede 75 yayılma olayı tespit edildi (Pexels)

Araştırmacılar hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların 2050'de, 2020'dekinden 12 kat daha fazla kişiyi öldürebileceği uyarısında bulundu.

ABD merkezli biyoteknoloji şirketi Ginkgo Bioworks'ten uzmanlar, yayılma diye de bilinen zoonotik hastalıkların yol açtığı epidemilerin, iklim değişikliği ve ormansızlaşma nedeniyle gelecekte daha sık görülebileceğini belirterek uyardı.

Uzmanlar bu tür hastalıkların küresel sağlık üzerinde yarattığı büyük riskin ele alınması için "acil eylem" çağrısı yaptı.

Araştırma ekibi Ebola virüsü, Marburg virüsü, SARS Koronavirüs 1, Nipah virüsü ve Machupo virüsü gibi viral patojenlerin tarihsel eğilimlerini analiz ederken, çalışmada Kovid-19 yer almadı.

1963'le 2019 arasındaki 3 bin 150'den fazla salgının incelendiği çalışmada, 24 ülkede 75 yayılma olayı tespit edildi.

Veritabanı, Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) bildirdiği epidemileri, 1963'ten bu yana meydana gelen ve 50 veya daha fazla kişinin ölümüne neden olan salgınları ve 1918 ve 1957'deki grip pandemileri de dahil tarihsel açıdan kayda değer olayları kapsıyor.

Analiz edilen olaylar 17 bin 232 kişinin ölümüne neden oldu ve bunların 15 bin 771'i filovirüslerden kaynaklanırken çoğunlukla Afrika'da meydana geldi.

Araştırmacılar 1963'le 2019 arasında, epidemiler her yıl neredeyse yüzde 5 oranında artarken ölümlerin de yüzde 9 oranında arttığını söylüyor.

Uzmanlar şu uyarıda bulunuyor:

Bu yıllık artış oranları devam ederse analiz edilen patojenlerin 2050'de, 2020'dekinden 4 kat daha fazla yayılma olayına ve 12 kat daha fazla ölüme yol açmasını bekliyoruz.

Araştırmacılar analizdeki patojenleri dahil etmede uygulanan sıkı kriterler ve Kovid-19'un hariç tutulması nedeniyle bu rakamların muhtemelen düşük bir tahmin olduğunu da öne sürüyor.

Uzmanlar kanıtlar üzerinde yapılan değerlendirmenin, zoonotik yayılmaların tetiklediği son epidemilerin "sapma veya rasgele küme olmadığına" ve "yayılma kaynaklı epidemilerin hem daha büyük hem de daha sık hale geldiği onlarca yıllık bir eğilimi" izlediğine işaret ettiğini belirtiyor.

Ekip "küresel sağlık üzerindeki büyük ve artan riski ele almak için acil eylem gerektiğini" de ekliyor.

Independent Türkçe



Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
TT

Kardiyologlardan uyarı: Yüksek protein diyeti tansiyon ve kolesterolü etkiliyor

Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)
Mevcut beslenme kılavuzları genellikle proteinin günlük alınan kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını öneriyor (AFP)

Yeni bir çalışma, özellikle günlük kalorinin yüzde 22'sinden fazlasının proteinden geldiği yüksek proteinli beslenme biçimlerinin, ateroskleroz gelişimine yani atardamarların sertleşmesine katkıda bulunarak kalp sağlığı sorunlarına yol açabileceği uyarısında bulunuyor.

Pittsburgh Üniversitesi'nden araştırmacılar hem hayvan hem de küçük ölçekli insan deneylerini kullanarak fazla proteinin, özellikle de et ve yumurta gibi hayvansal kaynaklarda bulunan lösin adlı amino asidin, arteriyel plak oluşumunda rol oynayan temel bağışıklık hücreleri makrofajlarda mTOR sinyalini tetiklediğini keşfetti.

Hakemli dergi Nature Metabolism'de çarşamba günü yayımlanan çalışmanın başyazarı Dr. Babak Razani, "Yaklaşık yüzde 22 kilokalori protein içeren yemekler yemek, protein ve lösinin riski artırdığı eşik noktasına denk geliyor" diyor.

Ancak tüm uzmanlar aynı fikirde değil. Razani'nin ekibinin 2020'de yaptığı bir çalışma, yüksek proteinli beslenme biçimlerini kardiyovasküler hastalık riskinin artmasıyla ilişkilendirmişti.

2023'te insanlar üzerinde yapılan daha büyük bir çalışmada, yüksek ve standart seviyede protein içeren diyetler arasında kardiyovasküler çıktılar açısından istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmamıştı.

Araştırmada yer almayan kardiyolog Dr. Stephen Tang, çalışmanın herhangi bir sonuca varılamayacak kadar küçük ölçekli olduğunu iddia ediyor. Yine de bu çalışmanın, kalp uzmanlarının bitki ağırlıklı beslenme biçimlerine giderek daha fazla yöneldiğine dair artan kanıtlara işaret ettiğine değiniyor.

Medical News Today'e konuşan Tang, "Ben olsam farklı bir şey yapmazdım" diyor. 

Ancak bu çalışma, yüksek proteinin doğru yol olmadığına dair daha fazla kanıt sunuyor. Kardiyologlar genellikle proteine değil, kolesterol ve yüksek tansiyona odaklanır. Bu çalışma, bitki temelli beslenmenin kalp sağlığına iyi geldiğini doğruluyor.

1984'te yapılan bir çalışmada ekmek, sebze, meyve, kuruyemiş, fasulye ve makarna gibi gıdalardan elde edilenler bitkisel protein diye tanımlanmıştı. Bunlardan daha fazla tüketen kadınların sağlıklı yaşlanma olasılığı yüzde 46 daha fazlayken, hayvansal proteinlere bel bağlayanların yaşlandıkça sağlıklı kalma ihtimali yüzde 6 daha azdı.

Mevcut beslenme kılavuzları genel olarak proteinin günlük kalorinin yüzde 10 ila 35'ini oluşturmasını tavsiye ederken, alt sınırı vücut ağırlığının bir kilogramı başına yaklaşık 0,8 gram (enerjinin yaklaşık yüzde 11'i) olarak belirlemek çoğu yetişkin için yeterli.

Amerikan Kalp Derneği de protein niteliğinin kritik olduğunu belirtiyor. Fasulye, mercimek, kuruyemiş, tohumlar ve omega-3 bakımından zengin yağlı balıklar gibi bitki bazlı proteinleri tercih edip kırmızı ve işlenmiş etlerle doymuş yağ tüketimini sınırlandırmayı öneriyor.

Harvard araştırmacıları da aşırı proteinin doğası gereği zararlı olmadığını ancak hayvansal proteine fazla bel bağlamanın bitkisel proteine kıyasla kolesterolü ve ölüm riskini artırabileceğini ifade ediyor.

Independent Türkçe