Koronavirüsün endişe yaratan Pirola varyantına dair tüm bilinenler

"Bu varyantın sivri uçlu proteininde 30'dan fazla mutasyon olması, endişelenmek için bazı nedenler sunuyor"

BA.2.86, daha önce tespit edilen Omicron alt varyantlarına kıyasla ek mutasyonlara sahip (Unsplash)
BA.2.86, daha önce tespit edilen Omicron alt varyantlarına kıyasla ek mutasyonlara sahip (Unsplash)
TT

Koronavirüsün endişe yaratan Pirola varyantına dair tüm bilinenler

BA.2.86, daha önce tespit edilen Omicron alt varyantlarına kıyasla ek mutasyonlara sahip (Unsplash)
BA.2.86, daha önce tespit edilen Omicron alt varyantlarına kıyasla ek mutasyonlara sahip (Unsplash)

Pirola diye de anılan yeni koronavirüs varyantı BA.2.86, halk sağlığı uzmanlarının endişelerini artırıyor.

ABD, Birleşik Krallık ve Çin'de Kovid-19 vakalarının yeniden artmasının ardında bu varyantın olup olmadığı tartışılıyor.

Geçen hafta ABD'de, Kovid-19 nedeniyle hastaneye kaldırılan kişi sayısında yaklaşık yüzde 19, ölümlerdeyse yüzde 18 artış yaşanmıştı.

Uzmanlar, Pirola'nın aslında Omicron suşunun yüksek oranda mutasyona uğramış bir alt varyantı olduğunu belirtiyor.

"Endişelenmek için nedenler var"

Pirola, Kovid-19 aşıların hedeflediği sivri uçlu proteindeki 35 mutasyonun sonucunda ortaya çıktı.

Virüsün yüzeyindeki sivri uçlu proteinler, patojenin insan hücrelerine girip onları enfekte etmesine olanak tanıyor. Aşılar bu nedenle söz konusu proteinleri etkisiz hale getirmeye odaklanıyor.

Varyantın bu denli çok mutasyon geçirmiş olması da pandeminin seyrini nasıl etkileyeceğine dair merak ve korku uyandırıyor.

Bulaşıcı hastalıklar uzmanı Dr. Scott Roberts, "Bu varyantın sivri uçlu proteininde 30'dan fazla mutasyon olması, endişelenmek için bazı nedenler sunuyor" dedi.

Öte yandan, Roberts, Omicron'un 2021'de ilk çıktığında da hasta sayılarında ciddi artışa neden olduğunu hatırlattı. Oysa Omicron'un hastalığın daha hafif seyretmesini sağlayarak normalleşmenin de önünü açtığı biliniyor.

Yine de uzmanlar, aşıların yeni varyant karşısında ne kadar etkili olduğunu tartışmaya devam ediyor.

Birleşik Krallık Ulusal Sağlık Ensititleri (NHS)  Aşılama ve Tarama Baş Sorumlusu ve Ulusal Direktörü Steve Russell, Pirola varyatnına ilişkin yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

Çok sayıda mutasyonun hastalığın şiddeti, aşıdan kaçma yeteneği ve bulaşıcılığı üzerindeki birleşik etkisini tahmin etmek zor. Ancak bunun Omicron'un ortaya çıkışından bu yana en endişe verici varyant olduğunda netiz.

Hangi ülkelerde var?

BA.2.86 ilk olarak temmuz sonlarında Danimarka'da tespit edildi ve ağustosta ABD'de görüldü.

ABD Hastalık Kontrol Merkezleri'ne (CDC) göre Pirola varyantı İsrail, Kanada, Danimarka, Birleşik Krallık, Güney Afrika, İsveç, Norveç, İsviçre ve Tayland'da tespit edildi.

Dr. Roberts, "Diğer endişe de bu türün en az 6 ülkede tespit edilmesi ve vakaların birbiriyle alakasız olması. Bu, uluslararası toplumda tespit edemediğimiz ölçüde bulaşma olduğunu gösteriyor" diye konuştu.

Scripps Araştırma Enstitüsü müdürü Dr. Eric Topol da, Reuters'a yaptığı açıklamada varyantın hızla yayılmasının "şimdilik pek iyiye işaret olmadığını" söyledi.

Zira Dr. Topol'a göre, Pirola'nın mutasyonlarının onu daha önceki koronavirüs varyantlarından "kökten farklı" kıldığı görüşünde.

Ancak CDC uzmanları, "Bu varyantın öncekilerle karşılaştırıldığında daha şiddetli hastalığa neden olup olmadığını bilmek için henüz çok erken" diyor.

Sağlık kurumunun varyantla ilgili açıklamasında şu ifadelere yer verildi:

BA.2.86 varyantının daha şiddetli hastalıklara neden olduğunu gösterecek olası erken sinyalleri belirlemek için hastaneye kaldırılma oranlarını yakından izliyoruz.

Öte yandan, ABD'de hastaneye kaldırılanların sayısındaki artışın muhtemelen BA.2.86'dan değil, XBB soyundan gelen virüslerden kaynaklandığı düşünülüyor.

Aşılar güncelleniyor

Dr. Roberts, "Asıl soru, BA.2.86'nın (vaka sayıları açısından) Omicron'la aynı üstel büyümeyi gösterip göstermeyeceği. Tamamen yok da olabilir ve bu hepimizin umduğu şey" ifadelerini kullandı.

30 Ağustos itibarıyla CDC, varyantın ABD'nin en az 4 eyaletinde insanlardan veya atık sulardan alınan örneklerde tespit edildiğini bildirmişti.

Diğer yandan Dr. Roberts'a göre iyi bir haber de var.

"İyi haber şu ki enfeksiyonlar ve aşılamalar sayesinde daha yüksek düzeyde bir sürü bağışıklığı elde ettik. Dünya 2020'de olduğu gibi şiddetli enfeksiyonlara karşı savunmasız değil" diyen bilim insanı, sözlerini şöyle sürdürdü:

SARS-CoV-2'nin orijinal versiyonundan bu yana, birçok insan enfekte oldu ve birçoğu da iyileşti. Ancak çoğumuzun son dozları olmasından bu yana bir yıl veya daha fazla zaman geçmiş olabilir. Bu nedenle herkesi eylül ortasında çıkması beklenen güncel aşıları yaptırmaya teşvik ediyorum.

Aşıların yeni varyantlara karşı güncellenme çalışmalarıysa devam ediyor.

Son olarak Avrupa Komisyonu, BionTech-Pfizer'ın Kovid-19 aşısının Omicron XBB.1 alt varyantına karşı uyarlanmış versiyonunu onaylamıştı. Bu, söz konusu aşıda üçüncü güncelleme oldu.

Bağışıklığın varyantı etkisiz hale getirme yeteneğinde yarı yarıya azalma

Biri Çin'de, diğeri İsveç'te olmak üzere iki araştırmacı grubunun bugün (4 Eylül) yayımlanan çalışmaları da Pirola endişelerine karşı yüreklere su serpen nitelikte.

Pekin Üniversitesi Biyomedikal İnovasyon Merkezi'nden araştırmacı Yunlong Cao, aşılama ve yakın zamandaki enfeksiyondan kaynaklanan bağışıklığın Pirola varyantını etkisizleştirme yeteneğinde (XBB.1.5 ailesinden gelen virüslere kıyasla) iki kat düşüş tespit edildi.

Bu ilk başta kulağa korkutucu gelse de uzmanlar çok büyük bir orana tekabül etmediğini söylüyor. Zira aşıyla oluşturulan bağışıklığın mutasyona uğramış bir grip virüsünü etkisiz hale getirmede 8 kat düşüş yaşadığı biliniyor.

Cao, CNN'e yaptığı açıklamada, "Varyantın nüfusta yavaş yavaş dolaşacağını söyleyebilirim" dedi:

Ancak ABD'de bulaşıcılık oranında baskın olan EG.5 ve FL.1.5.1 gibi varyantlara atıfta bulunarak, hızla yaygınlaşan diğer varyantlarla rekabet edemeyecek.

Independent Türkçe



Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
TT

Bilinç, beynin neresinde? Öne çıkan iki teori de sınavı geçemedi

Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)
Araştırmacılar bilincin, beynin zekadan ziyade duyularla ilişkili bölümünde oluştuğunu düşünüyor (Pixabay)

Bilincin beynin hangi bölümünde olduğunu araştıran bilim insanları ilginç sonuçlara ulaştı. 

Kişinin kendisini, etrafını, deneyimlerini, duygularını anlamasını sağlayan bilinç, insan varlığının temel bileşenlerinden biri. 

Bilim insanları uzun zamandır bilincin beynin hangi bölümünde, nasıl meydana geldiğini anlamaya çalışıyor. Pek çok fikir ortaya atılırken halihazırda 30'a yakın teori olduğu tahmin ediliyor. 

Bunlar arasında en çok öne çıkan ikisiyse Küresel Çalışma Alanı Teorisi (GWT) ve Bütünleşik Bilgi Teorisi (IIT). Bunlardan ilki bilincin, beynin ön kısmında olduğunu ve buradaki kilit bölgeler duyusal bilgileri tüm beyne yaydığında bilinçli deneyimin ortaya çıktığını savunuyor. 

IIT ise beyindeki bilginin son derece entegre ve bütünleşik olduğunu ve bu şekilde bilinçli bir deneyimin mümkün olduğunu öne sürüyor.

Önde gelen hakemli dergi Nature'da 1 Mayıs Perşembe günü yayımlanan çalışmada bilim insanları, bu iki teoriyi test ederek hangisinin geçerli olduğunu bulmaya çalıştı. Bulgular, ikisinin de yetersiz olduğuna işaret ediyor. 

Max Planck Enstitüsü'nden Dr. Lucia Melloni ve ekip arkadaşları, ABD, Avrupa ve Çin'deki 12 laboratuvarda 256 kişiye çeşitli görüntüleri izleterek beyinlerindeki elektrik ve manyetik aktiviteyi ve kan akışını ölçtü. 

Katılımcıların bilinçli farkındalığını ölçmek için onlara çeşitli yüzler, nesneler ve semboller gösterildi. Katılımcılar ekranda belirli görüntüler belirdiğinde bir düğmeye bastı. Ekip katılımcıların beynini üç farklı yöntem kullanarak izledi.

Bulgular bilincin, beynin düşünmeyle ilişkili ön kısmından ziyade, görme ve işitmeyle bağlantılı duyusal bölgeleri içeren arka kortekste ortaya çıktığına işaret ediyor. 

Çalışma, beynin arka kısmındaki nöronlarla öndeki bölgeler arasındaki önemli bağlantılar saptasa da bilincin ana merkezinin arka kortekste olduğu fikrini destekliyor.

Araştırmada ayrıca IIT'nin öne sürdüğü gibi bilincin, beynin çeşitli bölümlerinin etkileşimi ve işbirliğiyle oluştuğunu destekleyen güçlü kanıtlar da bulunmadı. 

Makalenin başyazarlarından Christof Koch, "Burada kanıtlar kesinlikle arka korteks lehine. Bilinçli deneyimle ilgili bilgiler ön loblarda ya yoktu ya da arka kortekse kıyasla çok daha zayıftı" diyerek ekliyor: 

Bu durum, ön lobların zeka, yargılama, muhakemede kritik önem taşımasına karşın görme, bilinçli görsel algılama gibi konularda kritik bir rol oynamadığı fikrini destekliyor.

Araştırmacılar yeni çalışmanın komadaki veya bitkisel hayattaki hastalar açısından da önem taşıdığını ifade ediyor.  

Bu durumdaki hastalar birkaç gün boyunca yanıt vermediği zaman genellikle bilinçlerini kaybettikleri varsayılarak yaşam destek ünitesiyle bağları kesiliyor. Ancak geçen yıl yayımlanan bir çalışmada tepkisiz hastaların yaklaşık 4'te birinin bilinci olabileceği tespit edilmişti.

Bu araştırmaya gönderme yapan Koch "Bilincin beyindeki temelini bilmek, sinyal vermeden 'orada olmanın' bu gizli biçimini daha iyi saptamamızı sağlar" diyor. 

Independent Türkçe, Reuters, New York Times, SciTechDaily, Nature