Sihirbazların ruh sağlığı diğer sanatçılardan daha iyi çıktı

Hatalarını telafi etmeleri daha zor

Araştırmaya göre, sihirbazların performanslarında hata payının daha düşük olması gerekiyor ve bu özellikleri hayatlarına da yansıyor (Unsplash)
Araştırmaya göre, sihirbazların performanslarında hata payının daha düşük olması gerekiyor ve bu özellikleri hayatlarına da yansıyor (Unsplash)
TT

Sihirbazların ruh sağlığı diğer sanatçılardan daha iyi çıktı

Araştırmaya göre, sihirbazların performanslarında hata payının daha düşük olması gerekiyor ve bu özellikleri hayatlarına da yansıyor (Unsplash)
Araştırmaya göre, sihirbazların performanslarında hata payının daha düşük olması gerekiyor ve bu özellikleri hayatlarına da yansıyor (Unsplash)

Britanyalı araştırmacılara göre sihirbazlar, diğer sanatçılara ve genel nüfusa kıyasla zihinsel sağlık sorunlarıyla daha az boğuşuyor.

Ressam, müzisyen, yazar gibi sanat camiasından birçok insanın zaman zaman akıl sağlığı sorunlarıyla mücadele ettiği biliniyor.

Aberystwyth Üniversitesi'nden bilim insanları, dünyanın dört bir yanından 195 sihirbaz ve sıradan 233 kişiyle yaptığı bir araştırmada katılımcıların psikolojik özelliklerini ölçtü.

Buradan elde edilen bilgiler, diğer sanatçı gruplarındaki verilerle karşılaştırdı.

Hakemli bilimsel dergi BJPsych Open'da yayımlanan çalışmanın sonuçlarına göre sihirbazlar, sanatçılara ve diğer insanlara göre daha az acı çekiyor.

Öte yandan sihirbazların halüsinasyon görme ve bilişsel dengesizlik yaşama ihtimalinin de daha düşük olduğu görüldü.

Daha çok matematikçilere benziyorlar

Çalışmanın yazarlarından Dr. Gil Greengross, sihirbazların ruh sağlığı profilinin daha çok matematikçi ve bilim insanlarına benzediğini söyledi.

Araştırmada yer alan New Yorklu sihirbaz Sara Crosson, bu meslekte kesinliğin performansın önemli bir parçası olduğunu ifade ediyor.

Performanslarda sergilenen hassasiyetin önemli olduğunu vurgulayan Crosson, ileri seviye bir sihirbazın her hareketinde ve kelimesinde anlam olduğunu belirtti.

Greengross, "Çalışmada elde edilen bulgular, yaratıcılık ve psikopatoloji arasındaki ilişkinin önceden düşünülenin aksine daha karmaşık bir yapıya sahip olduğunu gösteriyor" dedi.

Kabullerin dışına çıkmak pek onlara göre değil

Greengross, sihirbazların dürtüsel uyumsuzluk sorununu da daha az yaşadığını söyledi.

"Dürtüsel uyumsuzluk", antisosyal davranış ve düşük öz denetimle ilişkili bir özellik olarak kabul ediliyor.

Araştırmaya göre bu durum, genellikle sınırları zorlayan ve geleneksel kabullere meydan okuyan yazar, şair, komedyen gibi birçok yaratıcı grup için geçerli değil.

Greengross, "Aynı şekilde sihirbazlar da yenilikçi olabilir ve sınırlarını zorlayabilir. Fakat birçok sihirbaz performansında yenilik yapma ihtiyacı hissetmeden bilindik numaraları ya da türevlerini sergiliyor" ifadelerini kullandı. 

Diğer sanatçılarla karşılaştırıldığında hataları telafi etmenin sihirbazlar için daha zor olduğunu belirten Greengross, onlar için performansların ya hep ya hiç durumu taşıdığını söyledi.

Independent Türkçe



Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash
TT

Otizmde devrim niteliğinde gelişme

Fotoğraf: Unsplash
Fotoğraf: Unsplash

Araştırmacılar, otizmin 4 alt tipini keşfederek bu genetik durumun altında yatan biyolojiyi anlamaya yönelik "dönüştürücü bir adım" attı.

Princeton Üniversitesi ve Simons Vakfı'ndan bilim insanları, otizm kohort çalışması SPARK'taki 5 bin çocuğun verilerini analiz ederek bireyleri özellik kombinasyonlarına göre gruplandırdı.

Araştırmacılar belirli özelliklerle ilgili genetik bağlantılar aramak yerine, sosyal etkileşimlerden tekrarlayan davranışlara ve gelişimsel kilometre taşlarına kadar 230'dan fazla özelliği her bir kişide değerlendirdi.

Bu analiz sayesinde otizmin farklı genetik varyasyon modellerine sahip 4 alt tipini tanımlamayı başardılar.

Flatiron Enstitüsü'nde yardımcı araştırmacı bilim insanı ve çalışmanın ortak başyazarı Natalie Sauerwald, "Otizmin tek bir biyolojik hikayesi değil, birden fazla farklı anlatısı olduğunu görüyoruz" diyor.

Bu, geçmişteki genetik çalışmaların neden genellikle yetersiz kaldığını açıklamaya katkı sağlıyor; aslında birbirine karışmış birden fazla farklı bulmacaya baktığımızı fark etmeden bir yapbozu çözmeye çalışıyorduk. Bireyleri ilk başta alt tiplere ayırana kadar resmin tamamını, genetik örüntüleri göremedik.

Bu 4 alt tip Sosyal ve Davranışsal Zorluklar, Gelişimsel Gecikmeyle Birlikte Karma OSB (Otizm Spektrum Bozukluğu), Orta Derecede Zorluklar ve Geniş Çaplı Etkilenme olarak belirlendi.

İlk tip, otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda gelişimsel kilometre taşlarına ulaşan fakat genellikle dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu, anksiyete veya depresyon gibi eşlik eden sorunlar yaşayan çocukları kapsıyor.

İkinci tipte gelişimsel kilometre taşlarına ulaşmada gecikme görülürken eşlik eden rahatsızlıklara dair herhangi bir belirtiye rastlanmıyor.

Üçüncü tip olan Orta Derecede Zorluklar'da otizmle ilgili temel davranışlar olsa da diğer gruplar kadar güçlü değil. Otizmi olmayan çocuklarla benzer bir hızda kilometre taşlarına ulaşıyor ve eşlik eden rahatsızlıklar görülmüyor.

4. tipte en uç ve geniş kapsamlı zorluklar yaşanıyor.

Katılımcıların yüzde 37'sinin yer aldığı birinci ve yüzde 34'ünün bulunduğu üçüncü tip en yaygın gruplar. Yüzde 19'unu içeren ikinci ve yüzde 10'unun olduğu 4. tiplerse en nadir olanlar. 

Bulgular, genetik farklılıkların "yüzeyde benzeyen klinik görünümlerin ardındaki farklı mekanizmalara işaret ettiğini" vurguluyor.

Örneğin hem Geniş Çaplı Etkilenme hem de Karma OSB gruplarındaki çocuklar gelişimsel gecikme ve zihinsel engellilik gibi bazı önemli özellikleri paylaşıyor. Ancak ilk grupta, ebeveynlerden geçmeyen de novo mutasyonların en yüksek oranı görülürken, ikinci grubun nadir kalıtsal genetik varyantları taşıma olasılığı daha fazla.

Bulgular otizmin sadece 4 alt tipi olduğu anlamına gelmiyor; en az 4 tane bulunduğunu ve bunların hem klinik seviyede hem de genom düzeyinde araştırmalar için anlamlı olduğunu gösteren veri odaklı bir çerçevenin keşfedilmesini sağlıyor.

Otizmle mücadele eden ailelerin, çocuklarının hangi otizm alt tipine sahip olduğunu bilmesi yeni bir netlik, kişiye özel bakım, destek ve topluluk imkanı sunabilir.

Independent Türkçe