Başın tek tarafında meydana gelen ağrı ne zaman acil müdahale gerektirir?

Ağrı, dev hücreli arteritten (Temporal arterit) kaynaklanıyor olabilir

Başın tek tarafında meydana gelen ağrı ne zaman acil müdahale gerektirir?
TT

Başın tek tarafında meydana gelen ağrı ne zaman acil müdahale gerektirir?

Başın tek tarafında meydana gelen ağrı ne zaman acil müdahale gerektirir?

Soru: Başın bir tarafında, şakak bölgesinde olan ağrının migren mi yoksa dev hücreli arteritten (Temporal arterit) gibi daha ciddi bir hastalığın belirtisi mi olduğunu nasıl anlayabiliriz?

Cevap: Özellikle başın sadece bir tarafında zonklayan ağrı, migren ağrısının yaygın bir belirtisidir. Ancak bu zonklama sürekli bir baş ağrısına dönüştüğünde ve şakak bölgesine dokunduğunuzda acı ile birlikte görülüyorsa, temporal arterit belirtisi olabileceğinden acilen tıbbi değerlendirme gerektirir.

Temporal arterit

Temporal arterit, bir veya daha fazla büyük arterin iltihaplanmasının neden olduğu, genellikle başın iki tarafındaki büyük temporal arterlerden birini veya her ikisini de etkileyen bir durumdur. Dev hücreli arterit olarak da bilinen bu durum, neredeyse her zaman 50 yaş ve üzeri kişilerde görülen ağrılı bir hastalıktır.

Temporal arteritli kişiler ağrıyı yoğun, zonklayıcı ve yanıcı olarak tanımlıyor ve çoğu durumda ağrı başın bir tarafındaki şakak bölgesinde yoğunlaşıyor. Enfeksiyona hafif ateş, kilo kaybı veya iştah kaybı veya kafa derisi veya şakaklarda ağrı gibi başka semptomlar da eşlik edebilir. Çiğneme de çene kaslarında ağrıya neden olabilir.

Şu ana kadar doktorlar bu sorunun arkasındaki nedeni bilmiyorlar. Ancak kesin olan şey, bunun bağışıklık sisteminin yanıltıcı bir tepkisinden kaynaklandığı ve atardamar duvarlarında iltihaba neden olduğudur. Bu durumun neden olduğu şişme, etkilenen damarların kademeli olarak daralmasına yol açarak kan akışının hacmini azaltabilir.

*Ağır vakalarda retinayı besleyen arterin tıkanması görme kaybı tehdidi oluşturuyor*

Görme kaybı tehdidi oluşturan bir durum

Ağır vakalarda arterler tamamen tıkanır. Eğer bu durum retinayı besleyen arterde meydana gelirse, görme yeteneğini tehdit eder. Bununla birlikte temporal arterit, erken teşhis edilip tedavi edilirse ilaçlara iyi yanıt verir.

Temporal arteritten şüphelenen bir doktorun, eritrosit sedimantasyon hızını (ESR) ve/veya C-reaktif proteini (CRP) kontrol etmesi gerekir.  Birinin veya her ikisinin yüksek oranda bulunması vücutta iltihaplanma olduğunu gösterir. Bazı merkezlerde temporal arterlerin ultrason muayenesi bu tanıyı doğrulayabilir.

Arter muayenesi

Bununla birlikte, bu durumu teşhis etmenin en güvenilir yolu, kan damarının bir kısmını çıkarıp mikroskop altında incelemek ve arter duvarındaki değişiklikleri tespit etmektir. Temporal arterit varlığının doğrulanması son derece önemlidir zira bu durum, iltihabı azaltacak ilaçlarla uzun süreli tedavi gerektirir.

Semptomların, muayene sonuçlarının ve kan testi sonuçlarının tümü güçlü bir şekilde temporal arteriti işaret ettiği bir durumda, en kısa sürede yüksek dozda kortikosteroid tedavisine başlanması gerekir. Doktorların çoğu, ultrason yapmadan veya kan damarı biyopsisi almadan önce önleyici tedbir olarak kortikosteroid tedavisini başlatır.

Temporal arterit tanısı doğrulanırsa, hastanın daha sonra semptomlar ortadan kalkana ve ek laboratuvar tetkiklerinin sonuçları normal seviyelere yaklaşana kadar büyük dozda prednizon veya başka bir tür kortikosteroid alması gerekir. Genellikle bu en az bir ay sürer ardından doz yavaş yavaş azaltılır. Doktorunuz prednizon dozunuzu daha hızlı azaltmanıza yardımcı olmak için tocilizumab gibi başka bir antiinflamatuar ilaç kullanmanızı önerebilir.

*Brigham ve Kadın Hastanesi’nde Dahiliye Uzmanı (Harvard Yayınları)



Bilim insanlarından Ozempic'e doğal alternatif

Zayıflama iğneleri, son araştırmanın yapıldığı Çin'de de büyük rağbet görüyor (AFP)
Zayıflama iğneleri, son araştırmanın yapıldığı Çin'de de büyük rağbet görüyor (AFP)
TT

Bilim insanlarından Ozempic'e doğal alternatif

Zayıflama iğneleri, son araştırmanın yapıldığı Çin'de de büyük rağbet görüyor (AFP)
Zayıflama iğneleri, son araştırmanın yapıldığı Çin'de de büyük rağbet görüyor (AFP)

Hollywood ünlülerinden sosyal medya fenomenlerine, kilolu pek çok kişiyi hızlıca zayıflatarak dikkat çeken Ozempic'in doğal muadili bulunmuş olabilir. 

Çin'deki Jiangnan Üniversitesi'ndeki bilim insanlarının başını çektiği araştırma, bir bağırsak mikrobunu ve onun sindirim sırasında ürettiği metabolitleri ele aldı. 

Bu mikrop ve metabolitlerinin obeziteyle mücadelede "çığır açtığı" söylenen zayıflama iğneleri gibi, fare ve insanlarda kan şekerini düzenlediği tespit edildi.

Diyabetli farelerde bu mikrobun sayısını artıran bilim insanları, Glukagon Benzeri Peptid-1 (GLP-1) hormonunun salgılanmasının düzenlenebileceğini buldu. 

GLP-1, vücutta doğal olarak üretilen bir hormon. Kan şekerini düzenleyip tokluk hissi veriyor. Belli gıdalar ve bağırsak mikropları, bu hormonun salgılanmasında etkili ve Ozempic adıyla pazarlanan semaglutid gibi ilaçlar da GLP-1'i taklit ediyor.

Tip 2 diyabetten muzdarip olanların genelinde bu hormon yeterince iyi çalışmadığı için kan şekerinin kontrolünde sorun yaşıyorlar. 

Ozempic tarzı ilaçların etkisini gören bilim insanlarıysa vücudun kendi kendine nasıl daha fazla GLP-1 salgılayabileceğini araştırıyor. 

Nature Microbiology adlı bilimsel dergide yayımlanan makalede sonuçları açıklanan yeni araştırmada Bacteroides vulgatus gibi bağırsak mikropları ve metabolitlerinin tatlıya düşkünlüğü şekillendirdiği ortaya kondu. 

Fareler, serbest yağ asidi reseptörü 4 (Ffar4) adlı bağırsak proteinini üretemediğinde Bacteroides vulgatusun da azaldığı ve şeker isteğiyle ilişkilendirilen FGF21 adlı hormonun da daha az salındığı belirlendi. 

Farelerin GLP-1 agonisti aldığı durumlarda ilaçların FGF21 hormonu salımını artırdığı bulundu. 

Farelere verilen Bacteroides vulgatus metabolitleri de GLP-1 ve FGF21 hormonu üretimini tetikledi. 

Böylece farelerin kan şekerini kontrol etmesi ve daha az şeker istemesi sağlandı. 

İnsanlarda yapılan bazı araştırmalar da FGF21 hormonunun belirli genetik varyasyonlarına sahip olanların en çok şekerli gıda tüketenler arasında yer alma ihtimalinin yüzde 20 fazla olduğunu bildiriyor. 

Tip 2 diyabetten muzdarip 60 kişinin kan testleri, daha az FGF21 salımıyla sonuçlanan Ffar4 mutasyonlarının şeker talebini artırdığını gösterdi.

Son araştırmayı gerçekleştiren bilim insanları, farelerdeki etkilerin insanlarda da gözlemlenip gözlemlenmeyeceğinin gelecekteki deneylerle anlaşılacağını belirtiyor.

Independent Türkçe, ScienceAlert, Nature