Kahvaltı ve akşam yemeği saatleri, kalp krizi riskini belirliyor

Uzmanlar en uygun saatleri paylaştı

Uzmanlar, yemek saatlerinin vücudun biyolojik ritmini doğrudan etkilediğini belirtti (Pixabay)
Uzmanlar, yemek saatlerinin vücudun biyolojik ritmini doğrudan etkilediğini belirtti (Pixabay)
TT

Kahvaltı ve akşam yemeği saatleri, kalp krizi riskini belirliyor

Uzmanlar, yemek saatlerinin vücudun biyolojik ritmini doğrudan etkilediğini belirtti (Pixabay)
Uzmanlar, yemek saatlerinin vücudun biyolojik ritmini doğrudan etkilediğini belirtti (Pixabay)

Bilim insanları, kahvaltı ve akşam yemeğini daha erken saatlerde yemenin kalp ve beyin damar hastalığı riskini azalttığını belirledi.  

Akademik dergi Nature Communications'ta yayımlanan çalışmada, 09.00'dan sonra kahvaltı, 21.00'den sonra da akşam yemeği yemenin kardiyovasküler sağlığı olumsuz etkilediği tespit edildi.

Araştırmada, çoğu kadınlardan oluşan 103 bin yetişkinin yemek alışkanlıklarıyla ilgili 7 yılda toplanan veriler incelendi. 

Kahvaltı ve akşam yemeği saatlerinde, belirtilen vakitlerin üzerine geçen her saatte kalp ve beyin damar hastalığı riskini yüzde 6 artırdığı gözlemlendi. 

Akşam yemeğini 21.00'den sonra yiyenlerin beyin damar hastalığına yakalanma olasılığının, 20.00'den önce yiyenlere kıyasla yüzde 28 daha fazla olduğu bildirildi. 

Fransa'daki Sorbonne Paris Nord Üniversitesi'nden Bernard Srour, yemek zamanlarının kan basıncını ayarlama, metabolizmayı düzenleme ve hormon salgılama gibi işlevlerden sorumlu olan biyolojik ritmi etkilediğine dikkat çekti. 

Bilim insanı, uyku hormonu melatoninin en fazla akşamları salgılandığını, dolayısıyla akşam yemeklerini geç yemenin vücudun sindirimini güçleştirdiğini belirtti. 

ABD'deki Case Western Reserve Üniversitesi'nden Bhupendar Tayal ise kahvaltıyı geciktirmenin, insulin dengelerini bozarak ileride kalp sorunlarına yol açabileceğini söyledi. Araştırmacı, özellikle kahvaltının atlanmasının obezite riski yarattığını da ifade etti.

Ayrıca gecenin ilerleyen saatlerinde yemek yiyenlerin, erken yiyenlere kıyasla daha sağlıksız alışkanlıklar geliştirebileceğine işaret edildi. Bu kişilerin daha fazla sigara ve alkol tükettiği, daha geç yattıkları, bunların da kalp ve beyin damar sağlığını olumsuz etkilediği belirtildi. 

Independent Türkçe



Dünya çapında yetişkinler arasında 800 milyondan fazla diyabet hastası var

Çalışma, 30 yaş üstü hasta kişilerin yarısından fazlasının tedavi görmediğini gösterdi (Reuters)
Çalışma, 30 yaş üstü hasta kişilerin yarısından fazlasının tedavi görmediğini gösterdi (Reuters)
TT

Dünya çapında yetişkinler arasında 800 milyondan fazla diyabet hastası var

Çalışma, 30 yaş üstü hasta kişilerin yarısından fazlasının tedavi görmediğini gösterdi (Reuters)
Çalışma, 30 yaş üstü hasta kişilerin yarısından fazlasının tedavi görmediğini gösterdi (Reuters)

Yeni bir çalışma, dünya çapında 800 milyondan fazla yetişkinin diyabet hastası olduğunu ortaya koydu. Bu oran, önceki değerlendirmelerde beklenenin iki katı.

Araştırmada ayrıca 30 yaşın üzerinde enfekte olanların yarısından fazlasının tedavi görmediği de ortaya çıktı. Şarku’l Avsat’ın The Lancet'te yayınlanan araştırmadan aktardığına göre, 2022 yılında 18 yaş ve üzeri tip 1 ve tip 2 diyabetli 828 milyon kişinin bulunduğu belirtildi. Araştırmacılar, 30 yaş ve üzeri yetişkinler arasında tedavi görmeyen 445 milyon hastanın bulunduğunu belirtti.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) daha önce 422 milyondan fazla insanın kan şekeri seviyelerini etkileyen ve tedavi edilmediği takdirde kalp, kan damarları, sinirler ve diğer organlarda bozulmaya neden olabilen kronik bir metabolik hastalık olan diyabete sahip olduğunu tahmin ediyordu. Diyabetin küresel insidansı 1990'dan bu yana iki kat artarak %7'den %14'e yükseldi. Bu artış büyük ölçüde düşük ve orta gelirli ülkelerde vaka sayısındaki artıştan kaynaklanmakta. Araştırmacılar, insidanstaki artışa rağmen, bu bölgelerdeki tedavi oranlarının artmadığını, bazı yüksek gelirli ülkelerde ise durumun iyileştiğini ve bunun da tedavi açığının genişlemesine yol açtığını ifade etti.

Örneğin Sahra Altı Afrika'nın bazı bölgelerinde diyabet hastası olduğu tahmin edilenlerin yalnızca yüzde beş ila on'u tedavi gördü. Bulaşıcı Olmayan Hastalık Risk Faktörleri İşbirliği ve Dünya Sağlık Örgütü iş birliği ile yürütülen çalışmanın yazarları, bunun tüm ülkeler için tedavi oranları ve tahminleri içeren ilk küresel analiz olduğunu belirtti. Araştırma, 140 milyondan fazla insanı kapsayan binden fazla araştırmaya dayanıyor.