Altı parmaklı çocukların doğmasına yol açan bir bozukluk belirlendi

Genetikçiler, henüz isim verilmeyen sendroma tedavi bulmaya çalışıyor

Genetikçiler, mutasyonun yapısını daha detaylıca anlayıp bir tedavi geliştirmeyi hedefliyor (Unsplash)
Genetikçiler, mutasyonun yapısını daha detaylıca anlayıp bir tedavi geliştirmeyi hedefliyor (Unsplash)
TT

Altı parmaklı çocukların doğmasına yol açan bir bozukluk belirlendi

Genetikçiler, mutasyonun yapısını daha detaylıca anlayıp bir tedavi geliştirmeyi hedefliyor (Unsplash)
Genetikçiler, mutasyonun yapısını daha detaylıca anlayıp bir tedavi geliştirmeyi hedefliyor (Unsplash)

Bebeklerin, fazladan el ve ayak parmaklarıyla doğmalarına yol açan, nadir görülen yeni bir bozukluk belirlendi. 

Kanada'daki Sherbrooke Üniversitesi'yle Birleşik Krallık'taki Leed ve Oxford üniversitelerinin ortak yürüttüğü çalışmada, henüz adı konmayan sendromun insanlardaki MAX genini etkilediği bildirildi.

MAX geninde mutasyonlara yol açan bozukluk polidaktiliye, yani bebeğin fazladan el ve ayak parmaklarıyla doğmasına neden oluyor.

Bunun yanı sıra sendrom, beyin ve sinir sistemi gelişimini de olumsuz etkileyerek otizme yol açabiliyor.

Bilimsel dergi American Journal of Human Genetics'te yayımlanan çalışmada, polidaktili ve kafatasının aşırı büyümesine neden olan makrosefali rahatsızlığından muzdarip kişiler incelendi. 

Araştırmada, bu iki rahatsızlıkla doğan kişilerin DNA'ları karşılaştırıldı ve hepsinde MAX geninde aynı mutasyonun gerçekleştiği gözlemlendi. 

Bilim insanları, mutasyonla oluşan bozukluğun gözlerin gelişmesini de olumsuz etkilediğine, bunun erken yaşta görme sorunlarına neden olduğuna dikkat çekti. 

Öte yandan araştırmacılar, özellikle nörolojik semptomlardan bazılarının iyileştirilmesini sağlayabilecek bir molekül de keşfetti. Ancak bunun tedavi amaçlı kullanılıp kullanılmayacağının anlaşılması için daha fazla araştırma yapılması gerekiyor.

Bilim insanları, MAX geninde benzer mutasyonlara sahip başka hastaları da inceleyerek sendromla ilgili daha çok bilgi edinmeyi hedeflediklerini belirtti.

Independent Türkçe



Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
TT

Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)

Zehirli bir kertenkelenin tükürüğü, saptanması zor pankreas tümörlerinin tespit edilmesinde kullanılabilir. 

Temel işlevlerinden biri insülin üretmek olan pankreasta bu görevi üstlenen hücrelerde zaman zaman bozulmalar meydana gelerek insülinoma denen tümörler oluşuyor.

Nadir görülen bu tümörler genellikle iyi huylu oluyor. Ancak kan şekeri seviyesinin düşmesine bağlı olarak kişinin bayılmasına veya nöbet geçirmesine yol açabiliyor.

Uzmanlar çok küçük olsalar bile bir an önce çıkarılmaları gerektiğini söylüyor. Ancak mevcut yöntemlerle bu tümörleri bulmak epey zorlu bir iş.

Hollanda'daki Radboud Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Martin Gotthardt "Tümörün nerede olduğu bilinmiyorsa cerrahlar onu bulana kadar pankreası keserdi" diyerek ekliyor: 

Günümüzde insülinoma tespit edilemediği takdirde hastalar ameliyat edilmiyor çünkü doktorlar pankreasın tamamını çıkarmak istemiyor.

Gotthardt ve ekip arkadaşlarının Journal of Nuclear Medicine adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmasına göre Gila canavarı adlı kertenkele bu sorunu çözmede büyük potansiyele sahip.

ABD ve Meksika'da yaşayan Gila canavarı, genellikle ölümcül olmayan bir zehir salgılıyor.

Kertenkelenin tükürüğündeki bir protein daha önce laboratuvarda işlemden geçirilerek diyabet tedavisinde kullanılmıştı. Sözkonusu protein pankreastaki reseptörlere bağlanarak insülin üretmelerini sağlıyor. 

Bilim insanları bundan yola çıkarak aynı proteinin insülinomaları da tespit etmeye yarayıp yaramayacağını araştırmaya koyuldu. 

İlk çalışmalarda radyoaktif bir molekül eklenen protein tümörü saptamasına karşın düşük kan şekeri ve mide bulantısı gibi yan etkilere yol açtı.

Yeni çalışmayı yürüten ekipse başka bir molekül ekleyerek yan etkileri büyük ölçüde ortadan kaldırdı. 

Kan şekeri düşük olan 69 kişide yeni yöntemi test eden bilim insanları, yüzde 95 oranında başarıyla tümörleri saptayabildiğini buldu. Buna karşılık mevcut taramalar yüzde 65 civarında başarı gösteriyor. 

Tümörler tespit edildikten sonra hastaların vücudundan başarıyla çıkarıldı.

Makalenin başyazarı Marti Boss, "Yeni taramanın diğer tüm taramaların yerini alabileceğine inanıyoruz" diyerek ekliyor:

Bazıları onlarca yıldır hasta olmasına rağmen bu hastaların hepsi ameliyattan sonra tamamen iyileşti.

Independent Türkçe, Science News, Popular Science, Journal of Nuclear Medicine