Şizofreni tedavisinde çığır açıcı bir test geliştirildi

Halüsinasyonların gelişi önceden tespit edilebiliyor

Bilim insanları, ruh hastalıklarında ilaç tedavisinin yanı sıra sosyal destek ve terapinin önemine dikkat çekti (Unsplash)
Bilim insanları, ruh hastalıklarında ilaç tedavisinin yanı sıra sosyal destek ve terapinin önemine dikkat çekti (Unsplash)
TT

Şizofreni tedavisinde çığır açıcı bir test geliştirildi

Bilim insanları, ruh hastalıklarında ilaç tedavisinin yanı sıra sosyal destek ve terapinin önemine dikkat çekti (Unsplash)
Bilim insanları, ruh hastalıklarında ilaç tedavisinin yanı sıra sosyal destek ve terapinin önemine dikkat çekti (Unsplash)

Bilim insanları, şizofreniye yönelik teşhis ve tedavide çığır açan yeni bir kan testi geliştirdi.

ABD'deki Indiana Tıp Üniversitesi'nden bilim insanları, araştırma kapsamında psikiyatri kliniğinde yaklaşık 10 yıldır yatan hastalardan alınan kan örneklerini inceledi. 

Bilimsel dergi Molecular Psychiatry'de dün yayımlanan çalışmada, kan örneklerinde kişinin ileride şizofreniye yakalanma riskine işaret eden biyobelirteçler bulunduğu bildirildi. 

Biyobelirteç, bir hastalığın tanısı ve takibi açısından önemli rol oynayan ölçülebilir biyolojik değerleri ifade ediyor. 

Araştırmacılar, bu biyobelirteçler arasında özellikle halüsinasyon ve hezeyanların gelişimine işaret eden göstergeler tespit edildiğini aktardı.

Bilim insanları, kan değerlerindeki bu göstergelerin ne tür ilaçlarla tedavi edilebileceğini de inceledi. 

Araştırmanın başyazarı Alexander Niculescu, "Halihazırda piyasadaki bazı ilaçların, doğru hastalara erken evrede verilmesi durumunda iyi sonuçlar elde edildiğini gördük" dedi. 

Niculescu, ruh hastalıklarında sosyal destek ve terapinin de önemine dikkat çekerken, bu alanda özellikle bilişsel bozuklukların nedenlerine ve tedavisine yönelik daha fazla araştırma yapılması gerektiğini söyledi.

Yeni kan testinin, üniversitenin fonladığı MindX Sciences adlı ilaç firması tarafından bu yılın sonlarına doğru kullanıma hazır hale getirileceği belirtildi. 

Independent Türkçe, New York Post, Indiana Üniversitesi



Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
TT

Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)

Zehirli bir kertenkelenin tükürüğü, saptanması zor pankreas tümörlerinin tespit edilmesinde kullanılabilir. 

Temel işlevlerinden biri insülin üretmek olan pankreasta bu görevi üstlenen hücrelerde zaman zaman bozulmalar meydana gelerek insülinoma denen tümörler oluşuyor.

Nadir görülen bu tümörler genellikle iyi huylu oluyor. Ancak kan şekeri seviyesinin düşmesine bağlı olarak kişinin bayılmasına veya nöbet geçirmesine yol açabiliyor.

Uzmanlar çok küçük olsalar bile bir an önce çıkarılmaları gerektiğini söylüyor. Ancak mevcut yöntemlerle bu tümörleri bulmak epey zorlu bir iş.

Hollanda'daki Radboud Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Martin Gotthardt "Tümörün nerede olduğu bilinmiyorsa cerrahlar onu bulana kadar pankreası keserdi" diyerek ekliyor: 

Günümüzde insülinoma tespit edilemediği takdirde hastalar ameliyat edilmiyor çünkü doktorlar pankreasın tamamını çıkarmak istemiyor.

Gotthardt ve ekip arkadaşlarının Journal of Nuclear Medicine adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmasına göre Gila canavarı adlı kertenkele bu sorunu çözmede büyük potansiyele sahip.

ABD ve Meksika'da yaşayan Gila canavarı, genellikle ölümcül olmayan bir zehir salgılıyor.

Kertenkelenin tükürüğündeki bir protein daha önce laboratuvarda işlemden geçirilerek diyabet tedavisinde kullanılmıştı. Sözkonusu protein pankreastaki reseptörlere bağlanarak insülin üretmelerini sağlıyor. 

Bilim insanları bundan yola çıkarak aynı proteinin insülinomaları da tespit etmeye yarayıp yaramayacağını araştırmaya koyuldu. 

İlk çalışmalarda radyoaktif bir molekül eklenen protein tümörü saptamasına karşın düşük kan şekeri ve mide bulantısı gibi yan etkilere yol açtı.

Yeni çalışmayı yürüten ekipse başka bir molekül ekleyerek yan etkileri büyük ölçüde ortadan kaldırdı. 

Kan şekeri düşük olan 69 kişide yeni yöntemi test eden bilim insanları, yüzde 95 oranında başarıyla tümörleri saptayabildiğini buldu. Buna karşılık mevcut taramalar yüzde 65 civarında başarı gösteriyor. 

Tümörler tespit edildikten sonra hastaların vücudundan başarıyla çıkarıldı.

Makalenin başyazarı Marti Boss, "Yeni taramanın diğer tüm taramaların yerini alabileceğine inanıyoruz" diyerek ekliyor:

Bazıları onlarca yıldır hasta olmasına rağmen bu hastaların hepsi ameliyattan sonra tamamen iyileşti.

Independent Türkçe, Science News, Popular Science, Journal of Nuclear Medicine