Bilim insanları, Akdeniz diyetinin rakibini buldu

"Kolesterole karşı daha etkili"

Metabolik sendrom, kişilerde kalp damar hastalıkları ve diyabete yol açabilecek tehlikeli bir tablo oluşturuyor (Unsplash)
Metabolik sendrom, kişilerde kalp damar hastalıkları ve diyabete yol açabilecek tehlikeli bir tablo oluşturuyor (Unsplash)
TT

Bilim insanları, Akdeniz diyetinin rakibini buldu

Metabolik sendrom, kişilerde kalp damar hastalıkları ve diyabete yol açabilecek tehlikeli bir tablo oluşturuyor (Unsplash)
Metabolik sendrom, kişilerde kalp damar hastalıkları ve diyabete yol açabilecek tehlikeli bir tablo oluşturuyor (Unsplash)

Bilim insanları, Akdeniz diyetine kıyasla Atlantik diyetinin kolesterolü azaltmakta daha etkili olduğunu ortaya koydu. 

Santiago de Compostela Üniversitesi'nden araştırmacılar, İspanya'nın kuzeybatısındaki A Estrada komününde yaşayan 231 ailenin beslenme alışkanlıklarını Mart 2014'ten Mart 2015'e kadar inceledi. 

Toplamda 574 kişinin katıldığı araştırmada 121 aile Atlantik diyetiyle beslenirken, 110 aileyse gündelik yeme alışkanlıklarını sürdürdü. 

Bilimsel dergi JAMA Network Open'da 7 Şubat'ta yayımlanan çalışmada katılımcıların bel çevresi, trigliserit seviyeleri, yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL) kolesterol seviyelerini, kan basıncı ve açlık şekeri seviyeleri ölçüldü. 

Bunlar tip 2 diyabetin yanı sıra kalp hastalığı ve felç riskini artıran metabolik sendromun 5 temel unsurunu oluşturuyor. 

İncelemelerde, başta metabolik sendromu olmayan 457 katılımcıdan 23'ünde 6 ay sonra bu bozukluğun geliştiği görüldü. Bu kişilerden 17'si kendi beslenme rutinini sürdürürken, 6'sı Atlantik diyeti uyguluyordu. 

Çalışmanın başında 117 kişi metabolik sendromdan mustaripti. Bunlardan test kapsamında Atlantik diyetine başlayanlardan 18'i 6 ay içinde sendromdan kurtuldu. Rutin beslenmesini sürdürenlerden de 16'sının durumu düzeldi. 

Bilim insanları, Atlantik diyetinin "yüksek tansiyon, yüksek trigliserit seviyeleri veya yüksek açlık şekeri düzeylerinde önemli etki yaratmadığını fakat bel çevresi ölçümlerini iyileştirdiğini ve HDL kolesterol seviyesini düzelttiğini" aktardı. HDL, atardamarlarda fazla plak oluşumuna yol açan kolesterolü vücuttan uzaklaştırdığı için halk arasında "iyi kolesterol" olarak da biliniyor.

Atlantik diyeti, bol miktarda deniz ürününün yanı sıra sebze, meyve, tam tahıllı yiyecekler, zeytinyağı, kurutulmuş meyve, süt ve peyniri içeriyor. Ayrıca bu diyette fazlaya kaçmadan et ve şarap tüketimi de tavsiye ediliyor. 

Beslenme uzmanı Michelle Routhenstein, besin değeri yüksek gıdalara odaklanan Atlantik diyetinin sağlıklı yaşam için iyi bir alternatif sunduğunu söyledi. 

Amerikalı kardiyolog Cheng-Han Chen de Akdeniz diyetinin uzun süredir araştırılan ve önemli bir beslenme biçimi olduğuna işaret ederek, buna benzeyen Atlantik diyetinin de olumlu sonuçlar verdiğini belirtti. 

Routhenstein, Atlantik diyetinde daha çok haşlama ve güveçte pişirme gibi tekniklere ağırlık verildiğine dikkat çekerek, bunun gıdaların daha iyi sindirilmesini sağladığını ifade etti. 

Atlantik diyetinde, Akdeniz diyetine kıyasla özellikle taze balık ve kabuklu balık ürünlerine ağırlık veriliyor. Ayrıca kırmızı et, yumurta ve süt ürünleri gibi yüksek proteinli besinlerle tahılların tüketimi daha çok teşvik ediliyor.

Independent Türkçe



Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
TT

Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)

Zehirli bir kertenkelenin tükürüğü, saptanması zor pankreas tümörlerinin tespit edilmesinde kullanılabilir. 

Temel işlevlerinden biri insülin üretmek olan pankreasta bu görevi üstlenen hücrelerde zaman zaman bozulmalar meydana gelerek insülinoma denen tümörler oluşuyor.

Nadir görülen bu tümörler genellikle iyi huylu oluyor. Ancak kan şekeri seviyesinin düşmesine bağlı olarak kişinin bayılmasına veya nöbet geçirmesine yol açabiliyor.

Uzmanlar çok küçük olsalar bile bir an önce çıkarılmaları gerektiğini söylüyor. Ancak mevcut yöntemlerle bu tümörleri bulmak epey zorlu bir iş.

Hollanda'daki Radboud Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Martin Gotthardt "Tümörün nerede olduğu bilinmiyorsa cerrahlar onu bulana kadar pankreası keserdi" diyerek ekliyor: 

Günümüzde insülinoma tespit edilemediği takdirde hastalar ameliyat edilmiyor çünkü doktorlar pankreasın tamamını çıkarmak istemiyor.

Gotthardt ve ekip arkadaşlarının Journal of Nuclear Medicine adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmasına göre Gila canavarı adlı kertenkele bu sorunu çözmede büyük potansiyele sahip.

ABD ve Meksika'da yaşayan Gila canavarı, genellikle ölümcül olmayan bir zehir salgılıyor.

Kertenkelenin tükürüğündeki bir protein daha önce laboratuvarda işlemden geçirilerek diyabet tedavisinde kullanılmıştı. Sözkonusu protein pankreastaki reseptörlere bağlanarak insülin üretmelerini sağlıyor. 

Bilim insanları bundan yola çıkarak aynı proteinin insülinomaları da tespit etmeye yarayıp yaramayacağını araştırmaya koyuldu. 

İlk çalışmalarda radyoaktif bir molekül eklenen protein tümörü saptamasına karşın düşük kan şekeri ve mide bulantısı gibi yan etkilere yol açtı.

Yeni çalışmayı yürüten ekipse başka bir molekül ekleyerek yan etkileri büyük ölçüde ortadan kaldırdı. 

Kan şekeri düşük olan 69 kişide yeni yöntemi test eden bilim insanları, yüzde 95 oranında başarıyla tümörleri saptayabildiğini buldu. Buna karşılık mevcut taramalar yüzde 65 civarında başarı gösteriyor. 

Tümörler tespit edildikten sonra hastaların vücudundan başarıyla çıkarıldı.

Makalenin başyazarı Marti Boss, "Yeni taramanın diğer tüm taramaların yerini alabileceğine inanıyoruz" diyerek ekliyor:

Bazıları onlarca yıldır hasta olmasına rağmen bu hastaların hepsi ameliyattan sonra tamamen iyileşti.

Independent Türkçe, Science News, Popular Science, Journal of Nuclear Medicine