Egzersiz prostat kanserini önlemeye yardımcı olabilir mi?

Fiziksel aktivite prostat kanseri riskini azaltır (EPA)
Fiziksel aktivite prostat kanseri riskini azaltır (EPA)
TT

Egzersiz prostat kanserini önlemeye yardımcı olabilir mi?

Fiziksel aktivite prostat kanseri riskini azaltır (EPA)
Fiziksel aktivite prostat kanseri riskini azaltır (EPA)

Yakın zamanda yapılan bilimsel bir çalışmada, düzenli fiziksel aktivitenin erkekler arasında en yaygın kanser türlerinden biri olan prostat kanseri riskini azaltma üzerindeki etkisi incelendi.

Şarku’l Avsat’ın New York Times gazetesinden aktardığı habere göre araştırmacılar, daha aktif olanların kansere yakalanma olasılığının daha düşük olup olmadığını öğrenmek için en az iki fiziksel uygunluk testine katılan 57 bin'den fazla İsveçliden veri topladı. Katılımcıların yaklaşık yüzde birine daha sonra prostat kanseri teşhisi konuldu.

Ekip, fiziksel uygunluğu yıllar içinde iyileşenlerin hastalığa yakalanma olasılığının yüzde 35 daha az olduğunu tespit etti.

Daha önce yapılan birçok çalışma, genel olarak fiziksel uygunluk ve kanser teşhisi arasındaki ilişkiyi araştırmıştı.

Örneğin 2021 yılında yapılan bir araştırma, fiziksel aktivitenin kanser riskini yüzde 3 oranında azalttığını doğrulamıştı.

Ancak buna rağmen, İsveç Spor ve Sağlık Bilimleri Okulu'nda araştırmacı olan Dr. Kate Bolam'a göre, birçok çalışma egzersizin özellikle prostat kanseri riskini azaltma üzerindeki etkisini incelememiş, bu konuyu inceleyenler ise çelişkili sonuçlar elde etmişti.

Bolam, "Bazı çalışmalar egzersizin prostat kanseri riskini azalttığını gösterirken, diğer çalışmalar bunun tam tersini bulmuştur" dedi.

Bolam, bu çalışmaların çoğunun küçük örneklemlere sahip olduğuna dikkati çekti.

Egzersizin prostat kanseri riskini azaltmaya katkıda bulunmasının nedeninin, genellikle sağlıklarının ve egzersiz yapmanın gerekliliğinin daha fazla farkında olan erkeklerin, bu kanseri önlemelerine yardımcı olan periyodik muayenelere girmeye ilgi duymalarından kaynaklanabileceğini de sözlerine ekledi.

Ayrıca bir başka açıklamanın da egzersizin bağışıklık sistemini güçlendirerek kanserle mücadeleye yardımcı olması olabileceğini belirtti.

Araştırmacılar henüz en etkili olabilecek egzersiz dozunu ve türünü tam olarak bilmiyor ancak hem Amerikan Kanser Derneği hem de Amerikan Klinik Onkoloji Derneği haftada 150 dakika veya günde 20 dakika egzersiz yapılmasını öneriyor. Bu egzersizlerin hafif yürüyüş, koşu ve ağırlık kaldırma egzersizlerini içerebileceğini de belirtiyorlar.



Kapsamlı araştırma yanıtladı: Hamileyken kahve içmek çocukta DEHB'ye yol açar mı?

Hamileyken kahve tüketmenin, bebeğin beyin gelişimini etkileyebileceği düşünülüyor (Unsplash)
Hamileyken kahve tüketmenin, bebeğin beyin gelişimini etkileyebileceği düşünülüyor (Unsplash)
TT

Kapsamlı araştırma yanıtladı: Hamileyken kahve içmek çocukta DEHB'ye yol açar mı?

Hamileyken kahve tüketmenin, bebeğin beyin gelişimini etkileyebileceği düşünülüyor (Unsplash)
Hamileyken kahve tüketmenin, bebeğin beyin gelişimini etkileyebileceği düşünülüyor (Unsplash)

Bilim insanları hamilelikte kahve içmenin bebekte dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna (DEHB) yol açmadığını tespit etti. 

Çeşitli araştırmalar, gebelik döneminde kafein tüketmenin bebeğin beyin gelişimini olumsuz etkilemek gibi birtakım sağlık sorunlarına neden olabileceğine işaret ediyor. 

Bazı araştırmalar otizm ve DEHB gibi nörogelişimsel bozukluklara da yol açabileceğini öne sürse de bilim insanları bulguların kesin bir şekilde doğrulanmadığını söylüyor. 

Bu nedenle kapsamlı bir çalışma yürüten uluslararası bir araştırma ekibi, kafein tüketimiyle DEHB arasındaki ilişkiyi inceledi. 

Psychological Medicine adlı hakemli dergide yakın zamanda yayımlanan çalışma kapsamında 58 bin 694 anne-çocuk çiftinin verisi analiz edildi. Araştırmacılar, çalışmanın 1999 ila 2008'de Norveç'teki bütün hamilelere açık olduğunu söylüyor. 

Gebelik öncesinde ve esnasında ne kadar kahve içtiğini aktaran katılımcılar ayrıca çocuklarının 6 aydan 8 yaşına kadarki nörogelişimsel durumunu bildirdi. 

Anket soruları, çocukların yaşadığı dikkat ve iletişim sorunlarının yanı sıra motor ve dil becerilerindeki gelişimleri de anlamak üzere tasarlanmıştı. 

Ebeveyn ve çocuklardan genetik örnekler de alan ekip, bu sayede anne ve çocuk arasında paylaşılan genetik varyantları kontrol ederek kahvenin etkisini tek başına anlamaya çalıştı.

Veriler ilk başta gebelikte kahve içmekle DEHB arasında güçlü bir bağlantı kursa da sigara ve alkol kullanımı, eğitim düzeyi ve gelir seviyesi gibi yaşam tarzı faktörlerini hesaba katınca durum değişti.

Bilim insanları hamilelikte kahve tüketimiyle çocukta DEHB görülmesi arasında güçlü bir neden sonuç ilişki bulamadı. 

Araştırmacılar makalede "Sonuçlarımız, annenin kahve tüketiminin bebeğin nörogelişimsel bozuklukları üzerinde nedensel bir etki yarattığına dair çok az kanıt sunuyor" diye yazıyor.

King's College London'da obstetrik alanında çalışan ve yeni araştırmada yer almayan Andrew Shennan ise "Bu iyi bir çalışma ve kafein alımının önemli bir endişe kaynağı olmadığına dair büyük bir güven veriyor" diyerek ekliyor:

Kafeinin tamamen güvenli olduğunu öne sürmese de kafein tüketimiyle ilgili kötü sonuçları başka şeylerin açıklayabileceğine işaret ediyor.

Uzmanlar, bulguların hamilelikte kafein tüketiminin tamamen zararsız olduğunu göstermediğinin altını çiziyor. 

Newsweek'e konuşan Shennan, bu konudaki çalışmalardan farklı sonuçlar çıktığını ancak bazılarında, bebeğin küçük veya ölü doğması ve düşük riskiyle kafein tüketimi arasında ilişki tespit edildiğini söylüyor. 

Bu nedenle gebelerin kafein alımını sınırlamasının iyi olacağını belirten Shennan, genellikle günde 200 miligramdan fazla tüketilmemesini tavsiye ediyor.

Bebeğin gelişiminde kişiden kişiye değişebilen çeşitli faktörler etkili olduğu için hamileyken ne kadar kahve tüketebileceğinizi doktorunuzla konuşmanızda fayda var.

Independent Türkçe, Conversation, Newsweek, Psychological Medicine