İnsan vücudundaki nanoplastikler ile kalp krizi ve felç arasında bağlantı tespit edildi

Bilim insanları, şah damarı dokularında mikroplastik veya nanoplastik tespit edilen kişilerin kalp krizi veya felç geçirme ya da herhangi bir sebeple ölme olasılıklarının daha yüksek olduğunu belirledi.

AA
AA
TT

İnsan vücudundaki nanoplastikler ile kalp krizi ve felç arasında bağlantı tespit edildi

AA
AA

CNN'in haberine göre, makalesi New England Journal of Medicine dergisinde yayımlanan araştırmada, bilim insanları şah damarında biriken tortu ve plakların temizlendiği karotid endarterektomi (şah damarı operasyonu) geçiren 257 kişiden alınan dokuları elektronik mikroskop kullanarak inceledi.

Hastaların 150'sinden alınan dokularda, dikkate değer miktarda streç film, plastik poşet, plastik gıda ve içecek saklama kaplarında bulunan bir plastik türü olan polietilen maddesi tespit edildi.

Bazı hastalardan alınan dokularda da kağıt, boya, tekstil ve böcek ilaçları ile yüzme havuzu suyunda kullanılan klor bulunurken, 31 hastadan alınan örneklerde ise polivinil klorid (PVC) belirlendi.

Dokularında mikroplastik ve nanoplastik tespit edilen hastaları 34 ay boyunca gözlemleyen bilim insanları, bu kişilerin bu sürede kalp krizi, felç veya herhangi bir sebeple ölme olasılıklarının daha yüksek olduğu sonucuna vardı.

Araştırmacılardan Raffaele Marfella, çalışmalarının insan hastalıkları ile plastik kirliliği arasında bağlantı kuran ilk çalışma olduğunu, diğer yandan elde ettikleri verilerin daha geniş kitlelerden elde edilecek başka çalışmalarla da teyit edilmesi gerektiğini kaydetti.

Marfella, "Çalışmamız, damar tıkanıklığından etkilenen temsili bir popülasyonda plastiklerin varlığının kardiyovasküler olgularla ilişkisini ikna edici bir şekilde göstermiştir." ifadelerini kullandı.

Çalışmada yer almayan Dr. Phoebe Stapleton, şah damarı dokularındaki lezyonların ayrıca düşük dereceli enflamasyona yol açtığını, bunun da kalp ve damar sağlığı hastalıkları dahil kronik hastalıklara neden olduğunu aktardı.

Stapleton, diğer yandan araştırmanın sonuçlarını doğrudan kalp damar hastalıklarıyla ilişkilendirmenin zorlama olacağını, konuya dair daha fazla çalışma yapılması gerektiğini ifade etti.



Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
TT

Pankreas tümörlerine yeni teşhis yöntemi: Kertenkele tükürüğü

Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)
Gila canavarının zehri, ağrı, mide bulantısı ve kusmaya neden olabiliyor (AFP)

Zehirli bir kertenkelenin tükürüğü, saptanması zor pankreas tümörlerinin tespit edilmesinde kullanılabilir. 

Temel işlevlerinden biri insülin üretmek olan pankreasta bu görevi üstlenen hücrelerde zaman zaman bozulmalar meydana gelerek insülinoma denen tümörler oluşuyor.

Nadir görülen bu tümörler genellikle iyi huylu oluyor. Ancak kan şekeri seviyesinin düşmesine bağlı olarak kişinin bayılmasına veya nöbet geçirmesine yol açabiliyor.

Uzmanlar çok küçük olsalar bile bir an önce çıkarılmaları gerektiğini söylüyor. Ancak mevcut yöntemlerle bu tümörleri bulmak epey zorlu bir iş.

Hollanda'daki Radboud Üniversitesi Tıp Merkezi'nden Martin Gotthardt "Tümörün nerede olduğu bilinmiyorsa cerrahlar onu bulana kadar pankreası keserdi" diyerek ekliyor: 

Günümüzde insülinoma tespit edilemediği takdirde hastalar ameliyat edilmiyor çünkü doktorlar pankreasın tamamını çıkarmak istemiyor.

Gotthardt ve ekip arkadaşlarının Journal of Nuclear Medicine adlı hakemli dergide yayımlanan çalışmasına göre Gila canavarı adlı kertenkele bu sorunu çözmede büyük potansiyele sahip.

ABD ve Meksika'da yaşayan Gila canavarı, genellikle ölümcül olmayan bir zehir salgılıyor.

Kertenkelenin tükürüğündeki bir protein daha önce laboratuvarda işlemden geçirilerek diyabet tedavisinde kullanılmıştı. Sözkonusu protein pankreastaki reseptörlere bağlanarak insülin üretmelerini sağlıyor. 

Bilim insanları bundan yola çıkarak aynı proteinin insülinomaları da tespit etmeye yarayıp yaramayacağını araştırmaya koyuldu. 

İlk çalışmalarda radyoaktif bir molekül eklenen protein tümörü saptamasına karşın düşük kan şekeri ve mide bulantısı gibi yan etkilere yol açtı.

Yeni çalışmayı yürüten ekipse başka bir molekül ekleyerek yan etkileri büyük ölçüde ortadan kaldırdı. 

Kan şekeri düşük olan 69 kişide yeni yöntemi test eden bilim insanları, yüzde 95 oranında başarıyla tümörleri saptayabildiğini buldu. Buna karşılık mevcut taramalar yüzde 65 civarında başarı gösteriyor. 

Tümörler tespit edildikten sonra hastaların vücudundan başarıyla çıkarıldı.

Makalenin başyazarı Marti Boss, "Yeni taramanın diğer tüm taramaların yerini alabileceğine inanıyoruz" diyerek ekliyor:

Bazıları onlarca yıldır hasta olmasına rağmen bu hastaların hepsi ameliyattan sonra tamamen iyileşti.

Independent Türkçe, Science News, Popular Science, Journal of Nuclear Medicine