Elektriksel alan yaratarak kronik yaraları hızla iyileştiren yara bandı tasarlandı

Bilim insanları hem ucuz hem de evde uygulanabileceğini söylüyor

Suyla çalışan yara bandı, pahalı yöntemler karşısında umut veren bir alternatif sunuyor (Rajaram Kaveti)
Suyla çalışan yara bandı, pahalı yöntemler karşısında umut veren bir alternatif sunuyor (Rajaram Kaveti)
TT

Elektriksel alan yaratarak kronik yaraları hızla iyileştiren yara bandı tasarlandı

Suyla çalışan yara bandı, pahalı yöntemler karşısında umut veren bir alternatif sunuyor (Rajaram Kaveti)
Suyla çalışan yara bandı, pahalı yöntemler karşısında umut veren bir alternatif sunuyor (Rajaram Kaveti)

Bilim insanları elektriksel alan yaratarak kronik yaraları iyileştiren bir yara bandı geliştirdi. Klasik bandajlardan daha çabuk etki gösteren yara bandı aynı zamanda ucuza mal edilebiliyor. 

Çok yavaş iyileşen açık yaralar, kronik kabul ediliyor. Örneğin diyabet hastalarında görülen bu yaralar tedavi sonrasında da ortaya çıkabiliyor. 

Ciddi durumlarda uzvun kesilmesine hatta ölüme yol açabildiğinden bunların iyileştirilmesi kritik önem taşıyor. 

Ancak halihazırda kullanılan tedavi yöntemleri genellikle pahalı olduğu için herkesin erişmesi mümkün olmuyor. 

Kuzey Karolina Eyalet Üniversitesi'nden araştırmacılar, çok daha uygun fiyata mal edilebilen bir yara bandı geliştirdi. 

Elektriksel alanın kronik yaraları hızla iyileştirmesinden yola çıkan ekip, batarya ve elektrot içeren ve suyla çalışan bir tasarıma imza attı. 

Tek kullanımlık yara bandının bir tarafında batarya diğerinde de elektrotlar yer alıyor. Bandaj, elektrotların yaraya temas edeceği şekilde yereleştirildikten sonra bir damla suyla batarya harekete geçiriliyor. 

Bu sayede yara bandı birkaç saat boyunca elektriksel alan yaratarak yarayı tedavi ediyor. 

Yeni teknolojiyi diyabetli farelerde deneyen ekip, bulgularını Science Advances adlı hakemli dergide 7 Ağustos'ta yayımlanan makalede aktardı.

Hayvanların yaraları üzerine konan bandajın kan damarı oluşumunu desteklediği ve iltihaplanmayı azalttığı kaydedildi. Araştırmacılar ayrıca yaranın, klasik bandajlarla uygulanan tedaviye kıyasla yüzde 30 daha hızlı iyileştiğini gözlemledi. 

Araştırmacılar elektriksel alanın yarayı düzgünce iyileştirebilmesi için yara bandını esnek bir şekilde tasarladıklarını açıklıyor. Bu sayede yara bandı farklı biçimlerledeki yaraları kaplayabiliyor. 

Makalenin başyazarlarından Rajaram Kaveti "Uyum sağlama becerisi kritik önem taşıyor çünkü elektriksel alanın, yaranın çevresinden merkezine doğru yönlendirilmesini istiyoruz" diyerek ekliyor:

Elektriksel alanı etkin bir şekilde odaklamak için elektrotların yaranın hem çevresinde hem de merkezinde hastaya temas etmesi lazım. Ayrıca bu yaralar asimetrik ve derin olabildiğinden, çok çeşitli özelliklere sahip yüzeylerle uyum sağlayan elektrotlar gerekiyor.

Bilim insanları yara bandının uygun fiyatlı olmasının yanı sıra evde, hastaların tek başına kullanabileceği şekilde tasarlandığını ekliyor. 

Çalışmanın ortak yazarı Dr. Amay Bandokhar "Buradaki amacımız, kronik yaraları olan hastalardaki iyileşmeyi hızlandıran çok daha ucuz bir teknoloji geliştirmekti" ifadelerini kullanıyor. 

Araştırma ekibi, icatlarına bazı ince ayarlar yaptıktan sonra bir noktada insan deneylerine geçmeyi planlıyor. 

Independent Türkçe, Interesting Engineering, Daily Mail, Science Advances



Beyin tümörünü yarıya indiren yenilikçi radyoterapi tedavisi umut vadediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters
TT

Beyin tümörünü yarıya indiren yenilikçi radyoterapi tedavisi umut vadediyor

Fotoğraf: Reuters
Fotoğraf: Reuters

Yeni bir radyasyon tekniği sayesinde hayatı tehdit eden beyin tümörünün önemli ölçüde küçültüldüğünü, hastalığın tamamen ortadan kaldırılabileceğine dair umutları da artırdı.

University College London Hospitals NHS Foundation Trust'taki doktorlar, çoğu insanı sadece 18 ay içinde öldüren bir kanser olan glioblastoma tedavisine yönelik yeni bir klinik çalışma yürütüyor. Bu tedaviyle doğrudan tümöre hassas dozlarda radyasyon enjekte edilerek, kanser hücrelerini etkili bir şekilde hedef alıp yok ederek hastalığı ortadan kaldırmayı amaçlıyor.

Bazı glioblastoma tümörleri immünoterapiye yanıt verebilse de, bu yanıt şu anda yalnızca enfeksiyon ve kanama riski taşıyan bir prosedür olan cerrahi beyin biyopsisi yoluyla değerlendirilebiliyor.

Bu nedenle, glioblastoma tümörleri nadiren tümörü çıkarmak için ameliyattan önce biyopsi yapılmakta ve hastalar durumlarını iyileştirebilecek ileri tedavilere erişememektedir.

Araştırmacıların, riskli bir biyopsiye gerek kalmadan immünoterapi ilaçlarından faydalanabilecek hastaları belirleyebilecek yeni bir görüntüleme tekniği geliştirmesiyle birlikte umutlar yeşeriyor.

Şarku’l Avsat’ın araştırmayı yürüten sağlık ekibinden edindiği bilgilere göre Luton'da yaşayan 62 yaşındaki mühendis Paul Reid, denemeye katılan ilk hasta oldu ve tümörünün sadece birkaç hafta içinde yarı yarıya küçüldü.

Ameliyat sırasında cerrahlar tümörün mümkün olduğunca büyük bir kısmını çıkardılar ve ardından ince bir tüp aracılığıyla tümöre bağlanan Ommaya rezervuarı adı verilen küçük bir tıbbi cihazı kafa derisinin altına yerleştirdiler. UCLH nükleer tıp ekibi, İyot-123 içeren bir PARP inhibitörü olan ATT001 adlı bir ilacı doğrudan tümöre enjekte ederek hassas dozlarda radyasyon verilmesine yardımcı oluyor.

İlaç, çevredeki sağlıklı dokuyu korurken kanser hücrelerini hassas bir şekilde hedef alıp yok ettiği için dört ila altı hafta boyunca haftalık olarak veriliyor.

 Bir türlü geçmeyen şiddetli baş ağrıları yaşamaya başlayan Reid, iki hafta sonra eşi Pauline yüzünün bir tarafının sarktığını fark etti ve bunun bir felç olabileceği şüphesiyle hemen Luton ve Dunstable Üniversite Hastanesi A&E'ye gittiler.  Burada yapılan tetkiklerde Reid'in beyninde büyük bir kitle olduğunu gösterdi.

Acilen Londra'daki Queen Square'de bulunan Ulusal Nöroloji ve Nöroşirürji Hastanesi'ne götürülen Reid, burada kendisine glioblastom teşhisi konulduğuna dair şok edici haberi aldı.

27 Aralık 2023'te tümörün mümkün olduğunca büyük bir kısmını çıkarmak için ameliyat edilen Reid, ardından kalan hücreleri hedef almak için radyoterapi ve kemoterapi tedavisi gördü. Temmuz ayında tümör yeniden büyümeye başladı.

Bunun üzerine, daha önce klinik araştırmada yer almayı kabul etmiş olan Reid'e UCLH'deki yeni denemeye katılma fırsatı sunuldu.

Reid tedevi süreci ile ilgili şu ifadeleri kullandı: “Tümörün agresif doğası nedeniyle geri dönebileceğinin farkındaydım ve prognozun iyi olmadığını bilmeme rağmen, seçenekleri araştırmaya hazırdım. Bu çalışma benim için bir can simidi oldu, özellikle de veriler hayatta kalma şansımın bir yılı geçmeyebileceğini gösterdiği için. Çalışmaya katılma fırsatı bulduğum için çok minnettarım ve enjeksiyonlardan herhangi bir yan etki yaşamadım. Hiçbir şeyden korkmuyorum.

Hayat karşımıza kontrol edemeyeceğimiz şeyler çıkarıyor. Bu tedavi işe yararsa harika, yaramazsa da sorun değil... Kaybedecek hiçbir şeyim yoktu. Bir umutla tedavi denemesine katıldım"

University College London Hospitals NHS Foundation Trust'tan Onkolog Dr. Paul Mulholland  baş araştırmacı olarak süreci planladı.

Çalışma, tedavisi zor kanserler için hedefe yönelik radyoterapi tedavileri geliştiren biyoteknoloji şirketi Ariceum Therapeutics tarafından desteklenmektedir.

Dr. Mulholland tedavi sürecine dair şu ifadeleri kullandı: “Şimdiye kadarki tedavi çok basit ve sorunsuzdu. İlaçtaki radyasyon, yalnızca tümör hücrelerini hedef alacak şekilde ve çok küçük bir dozda hassas bir şekilde yönlendiriliyor. Radyasyon doğrudan tümör hücrelerini hedef alarak onları yok etmede son derece etkili oluyor.  Şu ana kadar ilk hastada tümör yüzde 50'ye varan oranda küçüldü. Tarama sonuçlarını hastayla birlikte gözden geçirdik ve tedaviden sonraki son tarama tümörün boyutunda önemli bir azalma olduğunu gördük, bu da bu şiddette bir tümör için inanılmaz bir başarı.”

Doktorlar şu anda denemenin ilk aşamasında ayda bir hastayı tedavi ediyor, ancak yakında denemeyi daha fazla hastayı içerecek şekilde genişletmeyi planlıyorlar.

Dr Mulholland sözlerini şu ifadeleri sonlandırıdı: “Radyasyon dozu deneme süresince kademeli olarak artacak ve daha sonra ilacı bağışıklık sisteminin kanserle savaşmasına yardımcı olan bir immünoterapi ile birleştirerek 40 hastayı tedavi etmeyi hedefliyoruz. Amacımız bu hastalığı tamamen ortadan kaldırmak ve özellikle de beynin hep aynı bölgesinde ortaya çıktığı için bunun başarılabileceğine veriler var.”