Tip 1 diyabet tedavisinde çığır açıcı adım: Kanser hücrelerinden ilham alındı

Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)
Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)
TT

Tip 1 diyabet tedavisinde çığır açıcı adım: Kanser hücrelerinden ilham alındı

Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)
Tip 1 diyabete tam olarak neyin yol açtığı bilinmese de genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülüyor (Unsplash)

Bilim insanları kanser hücrelerinin bir özelliğinden yararlanarak bağışıklık sisteminin insülin üreten hücrelere saldırmasını engellemenin bir yolunu keşfetti. Yeni yöntem tip 1 diyabetin tedavisinde çığır açıcı sonuçlar doğurabilir.

Tip 1 diyabette bağışıklık sistemi, pankreasta insülin üreten beta hücrelerini tehlikeli olarak işaretleyip onları hedef alıyor. Beta hücrelerinin yok edilmesi sonucu vücut insülin üretemiyor ve kan şekerini kontrol edemiyor. 

Organ veya hücre nakli dışında bir tedavisi bulunmayan bu hastalık dünya çapında yaklaşık 9 milyon kişiyi etkiliyor. 

ABD'deki Mayo Clinic'ten araştırmacılar yeni çalışmalarında ilginç bir yöntem deneyerek tedaviye giden yolun kapısını araladı. Bilim insanları diyabet tedavisi için kanser hücrelerine başvurdu. 

Bağışıklık sisteminden kaçınmak için çeşitli yöntemler kullanan kanser hücreleri, örneğin  kendilerini sialik asit diye bilinen bir şeker molekülüyle kaplıyor. 

ST8Sia6 adlı bir enzim, kanser hücrelerinin yüzeyindeki sialik asit miktarını artırıyor ve böylece bağışıklık sistemi hücreye saldırmıyor. 

Yeni çalışmayı yürüten ekip, tip 1 diyabet deneylerinde sıkça kullanılan obez olmayan diyabetik farelerin genetiğini değiştirerek ST8Sia6'nın, pankreastaki beta hücrelerinde ifade edilmesini sağladı. 

Bulguları hakemli dergi The Journal of Clinical Investigation'da 1 Ağustos Cuma günü yayımlanan çalışmada genetiği değiştirilen hücrelerin tip 1 diyabet gelişimini önlemede yüzde 90 etkili olduğu saptandı. Genetiği değiştirilmiş dişi farelerde tip 1 diyabet görülme oranı yüzde 6, kontrol grubundaysa yüzde 60'tı. 

Beta hücreleri de kontrol grubunda zaman içinde yok olurken, diğer grupta yaşlılığa kadar varlığını korudu.

Araştırmacılar ayrıca bağışıklık sisteminin verdiği tepkideki değişikliğin sadece genetiğiyle oynanmış hücrelerde görüldüğünü de tespit etti. ST8Sia6 sadece istenen bölgeye bağışıklık koruması sağlarken, diğer organlardaki otoimmün belirtileri devam etti.

Makalenin başyazarı Justin Choe, "Beta hücreleri korunsa da bağışıklık sistemi sağlam kaldı" diyerek ekliyor:

Enzimin, beta hücresinin otoimmün reddine karşı özel bir tolerans gösterdiğini ve tip 1 diyabete karşı lokal ve son derece spesifik bir koruma sağladığını bulduk.

Bulguların insanlar için de geçerli olup olmadığını görmek için daha fazla çalışmaya ihtiyaç var. Ayrıca bağışıklık sistemini baskılamanın uzun vadeli risklerinin de araştırılması gerekiyor.

Ancak yeni çalışma, tip 1 diyabetin tedavisi ve belki de önlenmesi açısından kritik bir adıma işaret ediyor. Ayrıca bağışıklık sistemini bütün vücutta değil sadece belirli bir bölgede baskılayarak organ ve hücre nakillerinin daha etkili sonuçlar vermesi sağlanabilir.

Independent Türkçe, New Atlas, Science Daily, The Journal of Clinical Investigation



Depresyonun 5 belirtisi

Depresyondaki kişiler kendilerini sürekli yorgun ve bitkin hissederler (Reuters)
Depresyondaki kişiler kendilerini sürekli yorgun ve bitkin hissederler (Reuters)
TT

Depresyonun 5 belirtisi

Depresyondaki kişiler kendilerini sürekli yorgun ve bitkin hissederler (Reuters)
Depresyondaki kişiler kendilerini sürekli yorgun ve bitkin hissederler (Reuters)

Depresyon ve anksiyete günümüzde çok yaygın psikolojik durumlar haline geldi. Araştırmacılar, dünya çapında yetişkinlerin yaklaşık %5'inin depresyondan muzdarip olduğunu, bunun yaklaşık 280 milyon kişiye tekabül ettiğini ortaya koydu.

Ani gelişmeler, sosyal medyanın etkisi, kişisel gelişim standartları ve sosyal medya ekranlarında yansıtılan ideal hayat hayalleri, zihinsel yeteneklerimizi olumsuz yönde etkiledi. Bu karmaşık zamanlarda, depresyonu diğer davranış kalıplarıyla karıştırmak çok kolaydır ve bu nedenle yardım almayı geciktirebilir. Şarku’l Avsat depresyonda oalbileceğimizi gösteren emareleri derledi.

Depresyonun en belirgin emareleri nelerdir?

1- Uzun süreli üzüntü veya kötü ruh hali

Sürekli üzüntü, boşluk hissi, hatta umutsuzluk yaşayan birçok kişi, bunun normal ruh hali değişiklikleri olduğunu düşünebilir, ancak bu his bir gün boyunca devam ederse veya neredeyse her gün ortaya çıkarsa, bu depresyon belirtisi olabilir.

2- İlgi veya zevk kaybı

Eğer bir hobinizi veya size zevk ve mutluluk veren bir şeyi aniden bırakırsanız, dikkatli olun. Depresyonda olan kişilerin, daha önce zevk aldıkları hobiler, sosyal etkinliklere katılmak veya hatta samimi ilişkiler gibi faaliyetlere karşı belirgin bir ilgi veya zevk kaybı yaşadıkları gözlemlenmiştir.

3- İştah veya kilo değişiklikleri

Sadece bazı günlerde çok fazla yemek yemiyorsanız, bu normal bir değişiklik olabilir, ancak durum devam ederse endişe verici olabilir. Depresyonun iştahta azalma veya artış şeklinde ortaya çıkabileceği ve bunun da genellikle istenmeyen kilo kaybı veya kilo alımına yol açabileceği gözlemlenmiştir.

4- Uyku bozuklukları

Depresyonun uykusuzluk yani uykuya dalma veya uykuyu sürdürmede zorluk, bazen de aşırı uykuya neden olduğu bilinmektedir.

5- Yorgunluk veya enerji azalması

Depresyon hastaları, yeterli uyku alsalar bile sürekli yorgun ve bitkin hissettiklerinden şikayet ederler. Bu çok yaygın bir semptomdur. Kişiler, günlük işlerini yapmalarına yardımcı olacak enerji ve dayanıklılık eksikliği yaşayabilirler.