İsrail ordusu Lübnan’ın sınır köylerini “haritadan siliyor”

İsrail ordusu Lübnan’ın sınır köylerini “haritadan siliyor”

İsrail'in dün Lübnan'ın güneyindeki et-Tayyibe beldesine düzenlediği hava saldırısı sonrası bölgeden yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in dün Lübnan'ın güneyindeki et-Tayyibe beldesine düzenlediği hava saldırısı sonrası bölgeden yükselen dumanlar (AFP)
TT

İsrail ordusu Lübnan’ın sınır köylerini “haritadan siliyor”

İsrail'in dün Lübnan'ın güneyindeki et-Tayyibe beldesine düzenlediği hava saldırısı sonrası bölgeden yükselen dumanlar (AFP)
İsrail'in dün Lübnan'ın güneyindeki et-Tayyibe beldesine düzenlediği hava saldırısı sonrası bölgeden yükselen dumanlar (AFP)

İsrail ordusu, Lübnan’ın sınır bölgelerinin derinliklerine nüfuz etme girişimleriyle birlikte bubi tuzakları kurarak ve yerleşim bloklarını havaya uçurarak köylerin tamamını ‘haritadan silme’ politikasını sürdürdü. Geçtiğimiz birkaç saat içinde Deyr Seriyan ve Adeyse beldelerinde tam bir yok etme politikası yürütüldü. İsrailliler tarafından gerçekleştirilen patlamalar, sınırın her iki tarafındaki komşu beldelerin sakinlerinin adeta deprem olduğunu düşündükleri şiddetli sarsıntılara ve patlama seslerinin duyulmasına neden oldu. İşgal ordusu ayrıca Adeyse beldesinde dikenli tel örgülere yakın mahallelerdeki evleri havaya uçurdu ve yıktı.

İsrail ordusunun sınır bölgesindeki evleri ve yerleşim bloklarını havaya uçurma ve dümdüz etme planını uyguladığı görüldü. Bundan birkaç hafta önce uygulamaya konulan plan, Muhaybib, Meys el-Cebel, Ayta eş-Şa’ab, Ramiye ve Bileyda köylerini de etkiledi.

Öte yandan Hizbullah, İsrail'in kuzeyindeki şehirlere yönelik hava saldırılarını yoğunlaştırdı. Hizbullah, İsrailliler üzerinde ‘ateşle baskı kurmak’ amacıyla Kiryat Şemune, Mitzva, Ga'aton Yesod HaMa'alah ve Hayfa'nın kuzeyindeki Krayot banliyösü olmak üzere en az beş yerleşim bölgesini hedef aldığını duyurdu.

Diğer taraftan İsrail ordusu, Lübnan'ın güneyinde Hizbullah tarafından inşa edilen stratejik bir yeraltı askeri tesisini ‘400 ton patlayıcı ile imha ettiğini’ açıkladı. Açıklamada tesisin bir buçuk kilometreden daha uzun bir tünel içine inşa edilmiş olduğu belirtildi.



Harvard araştırması: Uzaylıların yaşamak için gezegene ihtiyacı olmayabilir mi?

Bilim insanları zorlu koşullarda hayatta kalabilecek yaşam formlarını arıyor (Unsplash)
Bilim insanları zorlu koşullarda hayatta kalabilecek yaşam formlarını arıyor (Unsplash)
TT

Harvard araştırması: Uzaylıların yaşamak için gezegene ihtiyacı olmayabilir mi?

Bilim insanları zorlu koşullarda hayatta kalabilecek yaşam formlarını arıyor (Unsplash)
Bilim insanları zorlu koşullarda hayatta kalabilecek yaşam formlarını arıyor (Unsplash)

Bilim insanları hayatta kalmak için bir gezegene ihtiyaç duymayan yaşam formlarının uzayda süzülüyor olabileceğini öne sürdü. 

Evrendeki yaşam arayışı çalışmalarının büyük bir kısmı, hayatın yeşerdiği bilinen tek yerdeki özelliklere odaklanıyor: Dünya. 

Diğer yandan bugüne kadar bulunan yaklaşık 6 bin ötegezegenin çok azı Dünya'ya benzer özellikler sergiliyor. 

Bu nedenle son yıllarda bilinmeyen yaşam formlarına yönelik çalışmalar artıyor. 

Harvard Üniversitesi'nden Robin Wordsworth ve Edinburgh Üniversitesi'nden Charles Cockell, yeni bir çalışmada standart tanıma uymayan ortamlarda ortaya çıkma ihtimali olan yaşam biçimlerini inceledi. 

Ön baskı sunucusu arXiv'de çıkan çalışma, hakemli dergi Astrobiology'de de yayımlanma onayı aldı. 

Bilim insanları fotosentez yaparak hayatta kalan basit organizmaların ekstrem koşullarda, hatta belki de bir gezegene ihtiyaç duymadan yaşama ihtimali olduğunu savunuyor. 

Wordsworth, bilinçli olmayan yaşamın sınırlarını araştırmayı amaçladıklarını söyleyerek ekliyor: 

Gezegenlerin yarattığı kütleçekimin dışında var olan basit yaşam formları önünde herhangi bir fiziksel sınırlama olmadığını gösterebildik ki bu başlangıçta beklediğimiz bir sonuç değildi.

Aslında bu düşünce, ilk başta göründüğü kadar imkansız değil. En azından su ayılarının, uzayın zorlu koşullarında hayatta kalabildiği biliniyor. 

Yaşamı mümkün kılan kütleçekim kuvveti, atmosfer, sıcaklık ve besin kaynağı gibi çeşitli parametreleri inceleyen araştırmacılar, uzayda yaşayacak bu basit organizmaların koruyucu bir zar veya kabuğa gereksinim duyacağını söylüyor.

Bu sayede uzay ortamına karşı iç basınçlarını sağlayabilecekler. Ancak bu basınç farkı çok yüksek olmadığı için mikroskobik organizmaların bunu yapması mümkün görünüyor. 

Ayrıca suyu sıvı halde tutmak için belirli bir sıcaklığa ihtiyaç var. Dünya'da bu atmosferdeki sera gazı etkisiyle mümkün olurken, uzay boşluğundaki küçük bir kolonide böyle bir şey pek beklenemez. 

Fakat bilim insanlarının örnek verdiği gibi Sahra gümüş karıncaları, hangi dalga boylarındaki ışığı emip hangilerini yansıtacaklarını seçerek iç sıcaklıklarını düzenleyebiliyor. Uzaydaki kolonide de benzer bir beceri gelişirse sıcaklığı kontrol edebilirler. 

Üstesinden gelmesi çok daha zor engellerden biriyse hafif elementlerin uçup gitmesi. Koloninin kütleçekim kuvveti olmadan bunu yapmanın bir yolunu bulması gerekiyor. 

Son olarak biyolojik koloninin mümkün olduğunca fazla ışığa erişebilmesi için yıldızının yaşanabilir bölgesinde yer alması lazım. 

Karbon veya oksijen gibi diğer kaynaklara gelince, koloninin bir asteroit gibi sabit bir kaynakla başlaması ve daha sonra çeşitli bileşenleri arasında kapalı bir döngü içinde geri dönüşüm sistemine geçmesi, varlığını uzun vadede sürdürmesini sağlayabilir. 

Bilim insanları bu özelliklere sahip organizmalardan oluşan kolonilerin uzayda var olabileceğini tahmin ediyor. 

Yeni çalışma bu türden canlıların var olduğunu söylemese de evrende yaşam arayışında önemli bir noktaya dikkat çekiyor: Beklenmetik ortamlarda farklı yaşam formları mevcut olabilir ve yapılan araştırmalar bunları da kapsayan işaretleri içermeli.

Indepdendent Türkçe, Space.com, Phys.org, arXiv